Yargıtay, 15. Ceza Dairesi, 30 Ekim 2013 tarihli kararını taraflara 5 Aralık 2013 günü tebliğ etti. Temyiz itirazlarını yerinde gören Yargıtay, kararında şu ifadelere yer verdi:

İKİ RAPOR ÇELİŞİYOR

“Bilirkişi raporunda belirlenen sahte ve yanıltıcı faturalar nedeniyle şüpheliler Ramazan Ağar ve Mahmut Ballıktaş hakkında ayrı soruşturma usulüne tabi olunmasından dolayı 213 Sayılı VUK açısından evrakın ayrılarak, Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı Basın Suçları Soruşturma Bürosunun soruşturma sırasına kaydının yapıldığı anlaşılmıştır. Bu dosyanın ilgili Cumhuriyet Savcılığı ve dava açılmışsa mahkemeden akıbetinin sorulmasına karar verilmiştir. Soruşturma aşamasında alınan bilirkişi raporuna göre, sanıkların sendikayı zarara uğratarak üzerlerine atılı güveni kötüye kullanma suçunu işlediklerinin belirtilmesi, kovuşturma aşamasında ise 4 Ocak 2013 tarihli heyet halindeki bilirkişi raporunda sanıkların eylemleri nedeniyle sendikanın zarara uğramadığı gerekçesiyle üzerlerine atılı suçu işlemediklerinin açıklanması karşısında her iki bilirkişi raporunun birbiriyle tümüyle çelişkili olduğu gözetilmiştir.

EKSİK İNCELEME VAR

Bu nedenle konularında uzman hukukçu, Sayıştay denetçisi ve muhasebecinin de bulunduğu yeni bilirkişi kuruluna tevdi edilerek sendikanın zarara uğrayıp uğramadığının tespiti, varsa zarar miktarının net şekilde belirtilmesi ve bu zarardan hangi sanığın sorumlu olduğunun ortaya çıkarılması gerektiğinin gözetilmemesi suretiyle eksik incelemeyle yazılı şekilde karar verilmesi bozmayı gerektirmiştir. Cumhuriyet Savcısı, şikayetçi Fahri Yıldırım vekili, şikayetçi Ferit Tekin’in temyiz itirazları bu nedenle yerinde görülmüştür. Hükmün 5320 Sayılı Kanun gereğinde uygulanması gereken CMUK gereğinde bozulmasına oybirliğiyle karar verilmiştir.”

2008’DE ORTAYA ÇIKTI

Sendikayı zarara uğrattıkları belirtilen yöneticilerle ilgili ilk tespit Yol-İş Denetleme Kurulu’nun 2008’de yazdığı iki raporla ortaya çıktı. Daha sonra söz konusu raporlar Ankara Cumhuriyet Savcılığı’na gönderildi.

Bilirkişi heyetinin iddiaları incelemesinin ardından savcılık 2009 yılında Ankara Asliye Ceza Mahkemesi’ne dava açtı. İlk bilirkişi raporunu dikkate almayan mahkeme, ikinci bir bilirkişi raporu hazırlatılmasına karar verdi. Birinci raporda yöneticiler hakkında usulsüzlük iddiaları yer alırken, ikinci raporda tüm işlerin usulüne uygun yapıldığı belirtildi. Ankara 10. Asliye Ceza Mahkemesi de bu rapor üzerine sanıkların beraatine karar verdi. Fahri Yıldırım bu karara itiraz ederek temyiz yoluna gitti.

Yol-İş yöneticileri için hazırlanan iddianamede avans ödemelerinin Sendikalar Yasası’na aykırı ve usulsüz yapıldığı belirtilmişti. Bazı şahsi giderlerin de sendikadan karşılandığı iddia edilmişti.