Yargıtay Ceza Genel Kurulu, kamuoyunda "kasklı sapık" olarak bilinen, operacı Şahin Öğüt hakkındaki davada, yüzlerce tecavüz mağdurunun yeniden muayene dehşetini yaşamasına yol açacak karara imza attı. Mağdur S.`nin avukatı Evren Paydak, kararı, "Adli Tıp Kurumu'ndan rapor alınmasını zorunlu kılan bir tek yasa maddesi yok. Aksine üniversite hastanelerinin resmi bilirkişi olduğu hem YÖK Kanunu hem de Adli Tıp Kanununda açıkça yazılmıştır. Buna rağmen Üniversite hastanelerinden alınmış raporların kabul edilmeyerek Adli Tıp Kurumundan rapor alınmasının zorunlu kılınması kadın ve çocuklara yargı eli ile yapılmış ikincil bir tecavüzdür" dedi.

Pek çok kız çocuğuna cinsel istismar, pek çok kadına da cinsel saldırı suçundan 13 ayrı davada yargılanan Şahin Öğüt'ün, bir davasında 20 yıl hapis cezasına Yargıtay'dan onay çıktı.
Basında "kasklı sapık tenor" olarak bilinen Şahin Öğüt, bir davasından 15 yıl hapse mahkum edilince haberleri gören, S. adlı kadın, 1995 yılında kendine tecavüz eden kişinin aynı kişi olduğunu anlayarak suç duyurusunda bulundu. Ankara 7. Ağır Ceza Mahkemesi, mağdur kadının beyanlarını esas alarak emsal niteliğinde bir karara imza attı ve Öğüt`ü 20 yıl hapse mahkum etti.

-ÜNİVERSİTE HASTANESİ PSİKOLOĞU YETERLİ OLMADI-

Temyiz edilen davaya bakan Yargıtay 5. Ceza Dairesi ise olaydan sonra Gazi Üniversitesi'nde tedavi gören mağdurenin üniversite hastanesinde muayene edilmesinin yeterli olmadığını belirterek, kararı bozdu. Yargıtay 5. Ceza Dairesi, mağdurenin olaydan sonra birkaç kez intihara teşebbüs ettiği Gazi Üniversitesi'nin doktor raporlarını kabul etmeyerek, muayene için uzun süre bekleyeceği Adli Tıp'ta muayene edilmesi gerektiğini belirtti. Daire'nin bu kararına Ankara 7. Ağır Ceza Mahkemesi, mağdurenin muayenesinin yapılabilmesi için en erken olarak 3 yıl gibi bir süre sonrasına randevu verebilmektedir. Bu süreçten sonra mağdurenin muayenesi sonunda da düzenlenen rapor yaklaşık 6 ay sonra mahkemeye ulaşabilmektedir. Tutuklu olarak sürdürülen kamu davasında bu kadar uzun süre sadece rapor beklenmek amacıyla duruşmaların ertelenmesi ve kararın geçikmesi kamuoyundaki haklı olarak gecikmiş adaletin adalet olmayacağı inancını ve kaygısını artıracaktır" gerekçesiyle direndi.

-İKİNCİ TECAVÜZDÜR-

Yerel Mahkemenin direnme kararıyla dosya Yargıtay Ceza Genel Kurulu'nun gündemine geldi. Kurul, mağdurunun Adli Tıp'tan rapor almasının zorunlu olduğuna yönelik daire kararını haklı buldu.
Mağdur S.`nin avukatı Evren Paydak, kararı ANKA'ya değerlendirdi. Paydak, "Kurulun, mahkemenin vermiş olduğu direnme kararını bozması en açık söyleyişle bir hukuk garabeti, bir hukuk skandalıdır. Yıllardır bas bas bağırıyoruz. Adli Tıp Kurumu'ndan rapor alınmasını zorunlu kılan bir tek yasa maddesi yok. Aksine üniversite hastanelerinin resmi bilirkişi olduğu hem YÖK Kanunu hem de Adli Tıp Kanununda açıkça yazılmıştır. Buna rağmen Üniversite hastanelerinden alınmış raporların kabul edilmeyerek Adli Tıp Kurumundan rapor alınmasının zorunlu kılınması kadın ve çocuklara yargı eli ile yapılmış ikincil bir tecavüzdür" dedi.
Paydak, "Üniversite hastanelerinden alınmış raporların varlığına rağmen yerel mahkemeler tarafından verile mahkumiyet kararlarının, Yargıtay tarafından salt Adli Tıp'tan rapor alınmaması gerekçesi ile bozulması neticesinde Türkiye'nin her bir tecavüz dosyası için AİHM'de mahkum edileceğini öngörmek için kahin olmaya gerek yok" şeklinde konuştu.(ANKA)
(YE/ÖMR)