Bir şirket yetkilisi hakkında hakkında, İcra İflas Yasası'nın, ''ticareti terk edenlerin cezası''nı düzenleyen 337/a. maddesindeki ''Mal beyanında bulunmayan veya beyanında mevcudunu eksik gösteren veya aktifinde yer almış malı veya yerine kaim olan değerini haciz veya iflas sırasında göstermeyen veya beyanından sonra bu malları üzerinde tasarruf eden borçlu, bundan zarar gören alacaklının şikayeti üzerine, üç aydan bir yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır'' hüküm gereğince dava açıldı. İzmir 10. İcra Mahkemesi'nde yargılanan sanık, suçun unsurlarının oluşmadığı gerekçesiyle beraat etti. Şikayetçi bankanın kararı temyiz etmesi üzerine dosya Yargıtay 16. Hukuk Dairesi'ne geldi. Daire, yerel mahkemenin beraat kararını onadı. Daire'nin kararında, İcra İflas Yasası'nın 44. maddesinde, ticaret terk eden tacir hakkında iflas yoluyla takip yapılabileceğinin düzenlendiği ifade edilerek, buradaki ''tacirden maksadın gerçek kişi tacirler'' olduğu belirtildi. ''Ticareti terk suçunun gerçek kişi tacirler için geçerli olduğu, ticari şirketler yönünden geçerliliği bulunmadığı'' belirtilen kararda, bu durumda Türk Ticaret Kanunu'nun 13. maddesinde sayılan ticaret şirketlerinde, ticaretin terki söz konusu olmayıp, ortaklık ilişkisinin sona erdirilmesi nedeniyle İcra ve İflas Kanunu'nun 14. maddesi ile getirilen mal beyanında bulunma yükümlülüğünün, gerçek kişi tacirlere yönelik olduğu, sayılan ticaret şirketlerini kapsamadığı ifade edildi. Kararda, ''Ticaret şirketlerinin müdür veya yetkilerinin İcra ve İflas Kanunu'nun 337/a maddesinde yaptırıma bağlanan ticareti terk suçunu işlemeleri yasal olarak mümkün olmadığı ve bu durumda atılı suç da oluşmayacağı sonucuna varıldığından hükmün onanmasına karar verilmiştir'' denildi.

Başsavcılık itiraz etti

Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı itiraz ederek, Daire onama kararının kaldırılması ve yerel mahkeme hükmünün bozulmasına karar verilmesini istedi. Başsavcılığın itirazı üzerine dosyayı görüşen Yargıtay Ceza Genel Kurulu, itirazı kabul ederek, Daire onama kararını kaldırdı, yerel mahkeme hükmünü bozdu.
Kurul'un gerekçesinde, ticari şirketlerin müdür veya yetkililerinin, Yasa'nın 337/a. maddesinde düzenlenen ticareti terk suçunu işlemelerinin olanaklı olup olmadığı noktasında uyuşmazlık bulunduğu belirtildi. Gerekçede, ''Ticari işletmeyi kendi adına işlemekten vazgeçmek veya ticari işletmeyi kapatmak, dağıtmak'' olarak tanımlanan ticareti terk eyleminin, mevzuatta belirlenen hukuksal yönteme uygun olarak ''ticari faaliyetin sonlandırılması'' şeklinde ortaya çıkabileceği gibi ''ticari işletmenin hukuksal varlığını sürdürmekle birlikte fiili olarak varlığının sonlandırılması'' şeklinde de gerçekleşebileceği kaydedildi. Sanığın temsile yetkili olduğu şirketin limited şirket olması nedeniyle Türk Ticaret Yasası'nda ticari şirket çeşitleri arasında sayılan bu şirkete ilişkin hükümlerin de incelendiği gerekçeli kararda, ilgili yasa hükümlerine göre, anonim şirketin tasfiyesine ilişkin kuralların limited şirketler hakkında da uygulanacağı vurgulandı. İcra ve İflas Yasası'nda düzenlenen suçların, tüzel kişilerin yaptığı işlemler sırasında işlenmesi halinde kimlerin sorumlu olacağının da Yasa'da yer aldığı belirtilen gerekçede, buna göre limited şirket müdürlerinin de bu kapsamda olduğuna işaret edildi.

''Limited şirket müdürleri de tacirler gibi cezalandırılır''

İlgili yasalara göre, ticari şirketlerin ve bir ticari şirket türü olan limited şirketin, ''tacir'' olduğuna kuşku bulunmadığına işaret edilen gerekçede, İcra İflas Yasası'nın 44. maddesinde, ''ticareti terk eden tacir'' ifadesinin kullanıldığı, bu ifadenin yalnızca gerçek kişi tacirleri kapsadığına ilişkin herhangi bir kısıtlayıcı hüküm konulmadığı bildirildi.

Gerekçede, şu tespitler yapıldı:

''O halde tacir sayılan limited şirketlerin, temsil ve idareye yetkili müdürlerinin, şirketin ticareti terk etmeleri halinde İcra İflas Yasası'nın 44. maddesindeki yükümlülükleri yerine getiremeyeceklerine ilişkin bir istisna getirilmediğine göre, tıpkı gerçek kişi tacirler gibi aynı yasanın 337/a maddesi uyarınca cezalandırılmalarında bir engel bulunmamaktadır. Ticari şirketi temsil ve idareden sorumlu müdür ve yetkililerin bu ticareti terk suçunu işlemeyeceklerinin kabulü halinde, ticareti terk suçunu işleyen gerçek kişi tacirler İcra ve İflas Yasası uyarınca cezalandırılırken, aynı fiili işleyen ve aynı yasa uyarınca bu fiilden sorumlu tutulması gereken ticari şirket müdür ve yetkilileri cezai sorumluluktan muaf tutulacaklardır ki bunun yasal dayanağı bulunmamaktadır.'' Kurul'un gerekçesinde, sanığın müdürü olduğu şirketin ticareti terk edip etmediğinin araştırılması ve sonucuna göre, şirketin müdürü sanık açısından ticareti terk suçunu oluşup oluşmadığının değerlendirilmesi de istendi.