T.C.
YARGITAY
10. HUKUK DAİRESİ
E. 2014/21754
K. 2016/2843
T. 10.3.2016

* YARGIYA OLAN GÜVENİN SARSILMAMASI GEREĞİ
(Rücuen Tazminat - Aynı Olaya İlişkin Diğer Dava Dosyasında Alınan Kusur Raporu İle Bu Davada Alınan Kusur Raporunun Çelişkili Olduğu/Çelişkili Kararların Verilmemesi Hak ve Adalet Kurallarına Aykırı Bir Sonuç Ortaya Çıkmaması İçin Uzman Bilirkişi Heyetinden Kusur Raporu Alınarak Sonuca Gidileceği)

*AYNI OLAYA İLİŞKİN KUSUR RAPORLARINDA FAHİŞ FARK BULUNMASI (Rücuen Tazminat -Tarafların Kusur Oran ve Aidiyetleri Bakımından Çelişkili Kararların Verilemeyeceği/ Mevcut Çelişkinin Giderilmesi Hususunda İşçi Sağlığı ve İş Güvenliği Konusunda Uzman Olan Bilirkişi Heyetinden Oluşan Uygun Kusur Raporu Alınması Gerektiği)

* RÜCUEN TAZMİNAT İSTEMİ (Aynı Olaya İlişkin Diğer Dava Dosyasında Alınan Kusur Raporu İle İşbu Davada Alınan Kusur Rapora Göre Kusur Oranları Farklı Olduğu - Yargıya Olan Güvenin Sarsılmaması İçin Çelişkinin Giderilmesi Hususunda Uzman Bilirkişi Heyetinden Oluşa Uygun Kusur Raporu Alınacağı)

* UZMAN BİLİRKİŞİ HEYETİNDEN KUSUR RAPORU ALINMASI GEREĞİ (Aynı Olaya İlişkin Diğer Dava Dosyasında Alınan Kusur Raporu İle İşbu Davada Alınan Kusur Raporu Çelişkili Olduğu - Aynı Olay Nedeniyle Tarafların Kusur Oran ve Aidiyetleri Bakımından Çelişkili Kararların Verilemeyeceği/Rücuen Tazminat İstemi)

506/m.87

1475/m.I/son

4857/m.2/6

5510/m.21

ÖZET : Dava; rücûen tazminat istemine ilişkindir. Mahkemenin aynı olaya ilişkin diğer dava dosyasında alınan kusur raporu ile işbu davada alınan rapora göre kusur oranları farklıdır. Aynı olay nedeniyle tarafların kusur oran ve aidiyetleri bakımından çelişkili kararların verilmesi olasılığının ortadan kalkması, hak ve adalet kurallarına aykırı bir sonuç ortaya çıkmaması, yargıya olan güvenin sarsılmaması yönü gözetilerek, mevcut çelişkinin giderilmesi hususunda işçi sağlığı ve iş güvenliği konusunda uzman olan bilirkişi heyetinden oluşa uygun kusur raporu alınmalıdır. Mahkemece, açıklanan maddi ve hukuki ilkeler gözetilmeksizin eksik araştırma ve inceleme ile karar verilmiş olması usul ve yasaya aykırı olup, bozma nedenidir.

DAVA : Dava, rücûen tazminat istemine ilişkindir.

Mahkemece, davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.

Hükmün, davacı vekili ile davalı B. T. tarafından temyizi üzerine temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hâkimi tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kâğıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tespit edildi:

KARAR : Davacı Kurum 16.09.2005 tarihli iş kazası sonucu yaralalan sigortalıya ödenen geçici iş göremezlik ödeneği ve yapılan tedavi masraflarına ilişkin Kurum zararının rücuen tahsiline karar verilmesini talep etmiş, mahkemece hükme esas alınan bilirkişi raporu doğrultusunda M. yönünden davanın reddine, diğer davalılar yönünden ise davanın kabulüne karar verilmiştir.

Dosya kapsamı incelendiğinde, M.'nın sorumluluğunun yeterince tartışılmadığı anlaşılmaktadır.

506 sayılı Kanunun 87.maddesinde, "aracı", 4857 sayılı İş Kanununun 2/6. maddesinde ise, "asıl işveren-alt işveren" ilişkisinin tanımına yer verilmiştir.

Hemen belirtilmelidir ki, "aracı" olarak nitelenen üçüncü kişi, gerek mevzuatta, gerekse öğreti ve yargı kararlarında; alt işveren, taşeron, tali işveren, alt müteahhit, alt ısmarlanan vb. adlarla anılmaktadır.

Bunlardan; asıl işverenin yanında "taşeron" olarak adlandırılan başka işverenlerinde, işyerinden iş almaları ve kendi sigortalılarını çalıştırmaları ile, uygulama kazanmış olan "asıl işveren-alt işveren" ilişkisini Sosyal Sigortalar Kanunu açısından ele alan 506 sayılı Kanunun 87. maddesi hükmü, tıpkı mülga 1475 sayılı İş Kanununun l/son. 4857 sayılı İş Kanununun 2/6. maddelerinde olduğu gibi, aracının yanında asıl işvereni de sorumlu tutan bir içerik taşımaktadır.

506 sayılı Kanunun "üçüncü kişinin aracılığı" başlıklı 87. maddesi, "Sigortalılar üçüncü bir kişinin aracılığı ile işe girmiş ve bununla sözleşme yapmış olsalar bile, bu kanunun işverene yüklediği ödevlerden dolayı, aracı olan üçüncü kişi ile birlikte asıl işveren de sorumludur. Bir işte veya bir işin bölüm veya eklentilerinde işverenden iş alan ve kendi adına sigortalı çalıştıran üçüncü kişiye aracı denir." hükmünü içermektedir. Aracının asıl işverenden bir bölüm iş alması ve bu işte kendi adına sigortalı çalıştırması, aracı kavramının belirleyici özelliğini oluşturmaktadır.

D... Lisesi kantininde tüp patlaması sonucu meydana gelen kazadan dolayı, M.'nın asıl işveren olup olmadığı hususunun yapılan açıklamalar ışığında mahkemece değerlendirilmesi gerekmektedir.

5510 sayılı Yasa'nın 01.10.2008 tarihinde yürürlüğe giren 21. maddesindeki, “iş kazası ve meslek hastalığı, işverenin kastı veya sigortalıların sağlığını koruma ve iş güvenliği mevzuatına aykırı bir hareketi sonucu meydana gelmişse, Kurumca sigortalıya veya hak sahiplerine bu Kanun gereğince yapılan veya ileride yapılması gereken ödemeler ile bağlanan gelirin başladığı tarihteki ilk peşin sermaye değeri toplamı, sigortalı veya hak sahiplerinin işverenden isteyebilecekleri tutarlarla sınırlı olmak üzere, Kurumca işverene ödettirilir.” düzenlemesi getirilmiş ise de, söz konusu düzenlemenin anılan kanunda, yürürlüğü öncesinde gerçekleşen olaylardan kaynaklanan rücuen tazminat davalarında uygulanmasına olanak veren bir düzenleme bulunmadığı ve genel olarak Kanunların geriye yürümemesi (geçmişe etkili olmaması) kuralı gereğince, davanın yasal dayanağı 506 sayılı Kanunun 26. maddesidir.

Mahkemece, hükme esas alınan bilirkişi raporunda, H. Ö.’in %10, A. A.’ın %10 ve B. T.’ın %80 kusurlu olduğu kabul edilerek hüküm kurulmuş ise de; mahkemenin aynı olaya ilişkin 2013/246 E. 2014/316 K. sayılı dosyasında H. Ö. ve A. A.’ın %55, M.'nın %10 (bu kusurun %2 si okul müdür vekiline, %2 si de okul aile birliği başkanına ait), B. T.’ın %35 oranında kusurlu oldukları kabul edilerek hüküm kurulduğu anlaşılmış olup, aynı olay nedeniyle tarafların kusur oran ve aidiyetleri bakımından çelişkili kararların verilmesi olasılığının ortadan kalkması, hak ve adalet kurallarına aykırı bir sonuç ortaya çıkmaması, yargıya olan güvenin sarsılmaması yönü gözetilerek, mevcut çelişkinin giderilmesi hususunda işçi sağlığı ve iş güvenliği konusunda uzman olan bilirkişi heyetinden oluşa uygun kusur raporu alınmalıdır.

Mahkemece, açıklanan maddi ve hukuki ilkeler gözetilmeksizin eksik araştırma ve inceleme ile yazılı şekilde karar verilmiş olması usul ve yasaya aykırı olup, bozma nedenidir.

O hâlde, bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.

SONUÇ : Temyiz edilen hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, temyiz harcının istem hâlinde davalılardan B. T.'a iadesine, 10.03.2016 gününde oybirliğiyle karar verildi.



kazanci.com.tr