Bu suç Türk Ceza Kanunu’nun 123. maddesinde “Sırf huzur ve sükûnunu bozmak maksadıyla bir kimseye ısrarla; telefon edilmesi, gürültü yapılması ya da aynı maksatla hukuka aykırı başka bir davranışta bulunulması halinde, mağdurun şikayeti üzerine faile üç aydan bir yıla kadar hapis cezası verilir.” Şeklinde düzenlenmiştir.

Madde gerekçesinden de açıkça görüleceği üzere burada cezalandırılmak istenen şey kişilerin huzur ve sükûnlarıdır. Dolayısıyla maddenin cezalandırmak istediği şey huzur ve sükûnu bozacak hareketlerdir. Bir başka anlatımla kişilerin psikolojik ve ruhsal huzur içinde yaşam hakkı korunmaktadır.

Suçu oluşturacak hareketlere bakacak olursak bir kimseye ısrarla; telefon edilmesi, gürültü yapılması ya da aynı maksatla hukuka aykırı başka bir davranışta bulunulmasıdır. Bu hareketlerin ayrıca sırf huzur ve sükûnu bozmak amacıyla yapılmış olması gerekmektedir. Buradan anlaşılması gereken şey ise bu suçun özel kast ile işlenebildiğidir. 

Her ne kadar suçun düzenlemesinde SMS ya da benzeri ileti şeklinde bir tanım yapılmamış ise de bu husus telefon edilmesi kapsamında değerlendirilmektedir. Ayrıca bu husus hukuka aykırı başka bir davranışta bulunulması kapsamında da değerlendirilebilecektir. 

Yukarıda da belirttiğimiz üzere sırf huzur ve sükûnunu bozmak maksadıyla bir kişiye yalnızca bir kez telefon edilmesi durumunda artık bu suç oluşmayacaktır. Nitekim bu husus Yargıtay tarafından da “Sanık adına kayıtlı cep telefonuna ilişkin arama kayıtlarını içeren belgeler incelendiğinde, sanığın şikayetçiyi defalarca aradığına dair bir bilgiye rastlanmadığı, sadece bir kez arama yapıldığı, bunu da sanık ve şikayetçinin kabul ettiği, dolayısıyla sanığa yüklenen suçu işlediğine yönelik soyut iddia dışında mahkumiyete yeterli, kesin ve inandırıcı deliller bulunmadığından beraatine karar verilmesi gerekir.”  şeklinde belirtilmiştir.

Bununla birlikte eylemin ısrarlı bir şekilde gerçekleştirilmiş olması aranmakta olup Yargıtay tarafından da bu husus benimsenmiştir. Yargıtay bu konuda vermiş olduğu kararında “Sanığın, katılan sanığa duyduğu ilgi sebebiyle evinin yakınına gelip nara atarak olay yaratması şeklindeki eylemlerinin, sırf müştekilerin huzur ve sükûnunu bozmak amacı ile ve ısrarla yapılmamış olması ve bu itibarla da kişilerin huzur ve sükununu bozmak suçunun eylemin anlatılan şekliyle oluşmadığı gözetilmedir.”  şeklinde hüküm kurmuştur.

Yukarıdaki karara ek olarak ısrar konusunu Yargıtay “Sanığın yönetimindeki araçla, şehir merkezinde, katılanın idaresindeki aracı bir süre takip etmesi, aracın yanına geçip, katılan ve yanındaki arkadaşına, kendi aracında bulunan arkadaşları ile birlikte gülmeleri, katılan hızını azalttığında kendisinin de aracın hızını azaltması, katılana selektör yapıp yanına geçmesi, katılanın polis merkezinin bulunduğu tarafa dönmesi üzerine takibi bırakması şeklinde gelişen olayda, sanığın gerçekleşen eylemi kişilerin huzur ve sükununu bozma suçunu oluşturur.  şeklinde tanımlamıştır.

Benzer bir kararında ise “Sanığın ısrarlı şekilde ve değişik zaman dilimlerinde, kamera ile katılanın görüntülerini çekmesi şeklindeki eyleminin 5237 sayılı TCK’nın 123. maddesinde tanımlanan suçu oluşturacağı, hukuki durumunun buna göre değerlendirilmesi gerektiği gözetilmeyerek yazılı şekilde beraatine karar verilmesi”  şeklinde bu hususu açıklamıştır. 

Yine Yargıtay "Sanığın, yaşamın olağan akışına göre bir konudaki meramını bir veya iki kez mesaj göndermekle belirteceği yerde, aynı anlamdaki mesajları, gereksiz ve rahatsız edici biçimde 3,5 saat içinde 4 kez katılana göndermesi biçimindeki eyleminin, TCK 123. maddenin gerekçesinde belirtildiği üzere “ruhsal sükun içinde yaşama hakkını” ihlal ettiği gözetilmeden, yasal olmayan gerekçeyle beraat kararı verilmesi yasaya aykırıdır."   şeklinde bir başka kararında bu hususu belirtmiştir.

Bu suçun soruşturulması ve kovuşturulması şikayete bağlı olup şikayet süresi zamanaşımı süresini geçmemek koşuluyla bu süre, şikayet hakkı olan kişinin fiili ve failin kim olduğunu bildiği veya öğrendiği günden başlar ve 6 aylık süreye bağlıdır.

Sonuç olarak; yukarıda açıkladığım üzere bu suçun sırf huzur ve sükûnunu bozmak maksadıyla bir kimseye ısrarlı bir şekilde gerçekleştirilmesi gerekmektedir. Nitekim ısrar teriminden anlaşılması gereken şey tek seferlik bir şey olmayıp tekrarlanmak suretiyle eylemin gerçekleştirilmesidir. Kısaca bu suçu bu şekilde açıkladıktan sonra umarım faydalı olmuştur. Herkese saygı ve selamlarımla. 

(Bu köşe yazısı, sayın Av. Murat YILMAZ tarafından www.hukukihaber.net sitesinde yayınlanması için kaleme alınmıştır. Kaynak gösterilse dahi köşe yazısının tamamı özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan köşe yazısının bir bölümü, aktif link verilerek kullanılabilir. Yazarı ve kaynağı gösterilmeden kısmen ya da tamamen yayınlanması şahsi haklara ve fikri haklara aykırılık teşkil eder.)