Sinema sanatı ve akademik dünyayı buluşturarak dünyada bir ilke imza atan Suç ve Ceza Film Festivali, film gösterimleri ve söyleşilerle devam ediyor.

Festivale beş kıtadan yüze yakın sinemacı ve akademisyen katılıyor. Filmler İstanbul Üniversitesi, Bahçeşehir Muhsin Ertuğrul Tiyatrosu, Nişantaşı Citylife ve Beyoğlu Sineması’nda gösteriliyor. Festivali hayata geçiren İ.Ü. Hukuk Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Adem Sözüer’le konuştuk.

Suç ve Ceza Film Festivali fikri nasıl doğdu?

Ceza hukukçularının topluma ulaşması toplumunda onlara ulaşması, fikir alışverişinde bulunması çok yararlı olur diye düşündük. Bu noktada sinema sanatı aklımıza geldi. Ceza hukukçuları her sorunun cevabını hemen bulamazlar. Ben bu noktada sinemanın aradığımız cevaplara destek olabileceğini düşündüm. Bu festivalin ilk olması ve dünya sinemasını bir araya getirmesi bizim için çok önemlidir.

Festival sinema çevrelerinde nasıl karşılandı?

Festival dünyada ve ülkemizde, hem konu hem biçim itibariyle çok büyük ilgi gördü. Gösterilen filmlerle akademik programın paralel gitmesine önem verdik. Suç, ceza ve darbelerle ilgili tartışma zemini Türkiye’de hep sınırlı kaldı. Ama son zamanlarda daha çok tartışır olduk. Sinema yoluyla bunu biraz daha görünür kılmak istedik.

Sinemamızın siyasi tarihimize yeterince eğildiği söylenebilir mi?

Maalesef sinemamızda anlatılmayan çok eksik dönemler var. 12 Eylül bile tam anlatılmamış. En büyük amacımız bu tartışmaların, sağlıklı bir biçimde devam etmesidir. Festivalde tema olarak ‘Yüzleşme ve Hesaplaşma’ başlığını seçtik. Biz bunun toplumsal barışa hizmet etmesini bekliyoruz. Kavga başlatmak, geçmişten intikam almak değil, bizim maksadımız olaylara soğukkanlı bakmak, neler olduğunu neden olduğunu tartışabilmek. Hesap sorarken başka haksızlıklar yapmamalı, hukukun ilkelerinden üstünlüğünden hiçbir zaman vazgeçmemeliyiz.

Programı nasıl belirlediniz?

Türkiye’de hiç gösterilmemiş filmler gösterilecek. Ceza hukukçusu olduğum için dünyada kimin hangi konuda çalıştığını biliyordum. Şöyle bir şey var; Almanya’da Max-planck Araştırma Enstitüsü, Nazi dönemiyle hesaplaşma başta olmak üzere Doğu Almanya’daki rejim üzerine bir proje başlatılıyor bundan 10 yıl önce. Bu projeye bir tek Türkiye katılmamış. Biz bu projeyi yapan akademisyenlere ulaştık ve böylelikle dünyadaki diğer akademisyenlere kolayca erişebildik.

Bir ilke imza attınız...

Bu fikri ortaya atarken bir ilke imza attığımı bilmiyordum. İşin içine sanat girince farklı oldu. Atölye çalışmaları, paneller, sergilerimiz olacak. Özellikle panellerimiz takip edilmesi gerekiyor çok yararlı ve renkli olacak. Daha adil bir ceza, adaleti daha adil bir dünya, kişi hak ve özgürlüklerin gelişmesi, bizim sürekli konumuz. Bu sefer  bunu bir film festivali ile yapıyoruz. NİL ÖZER

Star