Mimar Sinan'ın, 1557 yılında yapımı tamamlanan Süleymaniye Camii'nde akustik düzeni sağlama konusunda yepyeni ve deha ürünü bir uygulaması ortaya çıkarıldı. Sinan'ın, Süleymaniye Camii'nde, sesi, hava dışında, caminin içinde güçlendiren ve dağıtabilen bir başka transfer yöntemi bulduğu belirlendi.

Mimar Sinan'ın o dönemde "insan sesine en yakın" olarak bulduğu "tömbekisiz nargile" sesiyle inşa ettiği kusursuz akustik düzenin, son yıllarda bilimsel yaklaşımdan uzak hoparlör sistemi ve cami iç yüzeyindeki bazı sorunlar nedeniyle bozulduğu ortaya çıktı. Cami cemaatinin ses düzeniyle ilgili şikâyetleri üzerine İstanbul Müftülüğü'nün, Valilik izniyle Galatasaray Üniversitesi ITM'ye yaptırdığı araştırmanın ön raporunda, şikâyetlerin nedenleri saptandı. Ön raporda sorunun giderilmesine yönelik öneriler de yer aldı. Galatasaray Üniversitesi ITM'nin yöneticisi ve Ses Mühendisi Suden Pamir imzalı raporda, Mimar Sinan'ın akustiğinin sadece insan sesini güçlendiren bir yapıda olduğu belirtilerek, "Sesi, hava transferinin dışında, caminin içinde güçlendiren ve dağıtabilen bir başka transfer yöntemi keşfedilmiştir" denildi.
 
-SADECE MİMARİDE DEĞİL, SES MÜHENDİSLİĞİNDE DE DAHİ-
 
İstanbul Müftüsü Abdurrahman Binbir'in Ramazan Bayramı sonrası kamuoyuna açıklayacağı raporun özetini oluşturan ön raporda, Mimar'ın dehasını vurgulayan şu satırlar yer aldı:

 "Mimar Sinan'ın Süleymaniye'deki inşaa ettiği akustik yapı, sadece sesi duvarlardan yansıtarak veya kubbelerde toplayarak camiye yaymaktan ibaret değildir. Mimar Sinan'ın kurgusu, Mihrap, Minber ve Müezzin mahfilinden sadece insan sesini belli bir makam ve tonda 3500 metrekare olan cemaatin bulunduğu alana dağılmasını sağlayan bir yapıdadır. Yapı insan sesi dışındaki sesleri güçlendirmeye odaklı değildir. Mimar Sinan'ın kurduğu ses düzeni yüzey materyallerinden yansıyan seslerle ölçülebilecek ve de yüzey materyallerinin değişmesiyle bozulacak veya yok olacak kadar basit bir sistem değildir. Süleymaniye Camii'nde sesi hava transferinin dışında mekânın içerisinde güçlendiren ve dağıtabilen başka bir transfer yöntemi keşfedilmiştir.

 Yanı sıra bugüne kadar yapılan araştırma ve analizlerden farklı olarak Sonar ve Simulasyon tekniğiyle caminin orjinal materyallerinin ve yenilenen yüzey materyallerinin frekans analizleri ve kayıtları yapılarak, 1500'lü yıllardaki orjinal akustik yapısını dinleyebileceğimiz bir CD çalışması yapılmıştır. Bu CD'de raporun açıklanmasıyla birlikte bu kayıtları dinlemek ve caminin orjinal sesiyle bugününü karşılaştırmak mümkün hale gelecektir, ancak çalışmalarımız ve ekibimizin medyada bugünlerde yansıtıldığı gibi akustik yapıdaki bu farklardan sorumlu tutma arayışı yoktur ve bunu tespit edebilme imkanı da yoktur. Çalışmalarımız Sinan'ın dehası ve sesle ifade ettiği şifreleri anlamak, ulaşılır hale getirmek ve mümkün olduğu ölçüde orjinaline dönüşün yolunu açabilmek hedefindedir. Mimar Sinan'ın bu muhteşem eserinde bulunan özellikler, bugünün teknoloji ve hesaplarıyla bile dünyaya parmak ısırtabilecek değerde ve mükemmelliktedir."

-İŞTE SORUNLAR VE NEDENLERİ-
 
Raporda çalışmaya konu olan cemaat tarafından yöneltilen şikayetlerin gelişmiş teknik cihazlarla yapılan ölçümler sonucunda saptanan nedenleri şöyle ifade edildi:

 " Cami içerisindeki yansımalar, eko veya megafon etkisi gibi bir etki yaratıyor;
Sebep: Yüzeyler eşdeğer frekans dağılımına yardımcı olmuyor. 

Cami içindeki ses, açık havadaki özellikleriyle aynı özellikleri taşımıyor.
 Sebep: Direkt ses seviyesi, yansımalara göre yeterince yüksek değil.

 Müezzinin söyledikleri açık ve net anlaşılamıyor.
Sebep: Kaynaklar tarafından üretilen sesler değişik zamanlarda üst üste binerek algıyı bulandırıyor.
 Güçlenen frekanslar arasında denge yok,

 Konuşma ve sesler başka bir mekândan geliyormuş gibi bir his var.
Sebep: Elektro akustik olarak güçlendirilmek üzere yerleştirilen hoparlörler yansıma alanlarına ve kaynaktan bağımsız yönlere yöneltilmiş."


Anka