İSTANBUL (AA) - MUSA ALCAN - Gazeteci-yazar Salih Zengin, Mustafa Kutlu'nun yolculuğunun resim çizerek başladığını, edebiyatta ise samimi bir dile sahip olduğunu belirterek, "Okur, burada mevsimler içinde ilerlerken bu ajanda vasıtasıyla kendini görecek, kendine tutulan aynayı hissedecek. Oradaki bir metin belki etrafındaki tabiatı fark etmesini sağlayacak." dedi.

Daha önce Mustafa Kutlu'nun hayat hikayesinin fotoğraflar eşliğinde anlatıldığı "Hikmet ve Ahenk" kitabını okuyucuyla buluşturan Zengin'in, yaklaşık 6 ayda hazırladığı "Mustafa Kutlu Ajandası" raflardaki yerini aldı.

Türk edebiyatının en önemli hikayecilerinden görülen Mustafa Kutlu'nun edebiyattaki 50. yılı nedeniyle hazırlanan ajandada, Kutlu'nun eserlerinden her hafta için ayrı alıntılanan bir metin yer alıyor.

"Dergah Yayınları" etiketiyle çıkan ajandada, Kutlu için özel tarihlerin bilgileri bulunurken, Kutlu'nun daha önce çizdiği resim ve desenler de her ayın bir sayfasına renk katıyor.

Aynı zamanda "minikaÇocuk" ve "minikaGo" dergilerinin de genel yayın yönetmenliğini üstlenen Zengin, AA muhabirine yaptığı açıklamada, Mustafa Kutlu'nun eserlerinde gelenekle modernizmi birleştirdiğini ve Kutlu'nun hikayecilikte akla ilk gelen isimlerden olduğunu söyledi.

Zengin, Mustafa Kutlu'nun, Batı eleştirmenlerinin ve kuramcılarının öngördüğü tarzda metinler yazmadığına işaret ederek, eserlerindeki kahramanlarıyla bağ kurmasının, Kutlu'yu çok farklı bir yere taşıdığını ifade etti.

Mustafa Kutlu'nun samimi bir dile sahip olduğunu aktaran Zengin, "Çizgiyle başlamıştır aslında hikaye yolculuğu Kutlu'nun. 'Hareket' dergisinin 28. sayısına, 1968 yılında çizdiği bir desenle edebiyat ve sanat macerası başlamıştır. Mustafa Kutlu edebiyatla ve yazıyla iç içe değildir, ondan önce çizerlik deneyimi daha fazladır. Resimle başlamıştır bu işe." diye konuştu.

Zengin, Kutlu'nun hikayelerinin bir tablo ve şölen gibi olduğunu vurgulayarak, şöyle devam etti:

"(Mustafa Kutlu) Bu görsel şöleni aslında yazıya dökmüştür. Hikayelerini okuduğunuzda adeta sizi, bir köyü, bir kasabayı, taşrayı, ovayı, kırı resmeder ve o dille resim yaparak, kelimelerle, harflerle tablo yapma yolunu seçmiştir. Buradan bakarak yazarlıkta ve resimde 50. yılına ulaşmış bir hikayecimizin bu sanat yılını nasıl analım, neyle taçlandıralım diye düşünürken aklımıza bir ajanda geldi."

- "Kutlu, mevsimleri es geçmez"

Ajandanın klasik bir formatı olmadığına dikkati çeken Zengin, "'Yokuşa Akan Sular'la başlayıp, 'Tarla Kuşunun Sesi'yle sonlanan pasajların olduğu bir derleme. Bu derlemenin zorluğu şu, kitaplarında altı çizilecek çok satırlar var. Her hikayesinde insanın kendisiyle özdeşleştirebileceği, defalarca okuyacağı, üstünden geçeceği metinler söz konusu. Bunların içinden çıkmak ve en vurucu kısımlarını seçmek, ajandaya bir sayfalık bir bölümde aktarmak zor iş." ifadelerini kullandı.

Zengin, Mustafa Kutlu'nun, ajanda yapma fikrini duyduğunda heyecanlandığının altını çizerek, Kutlu'nun metin tercihlerini kendisine bıraktığını, resim seçme konusunda ise yol gösterdiğini dile getirdi.

Ajandadaki metinlerin mevsimlerle bağlantılı bir şekilde seçildiğini belirten Zengin, "Ajanda dediğiniz şeyin, nihayetinde insanın elinde 1 yıl dolaşan, mevsimleri, haftaları takip eden bir formatının olması lazım. Kutlu bu anlamda Anadolu'yu, taşrayı ve şehri iyi gözlemleyen, iyi tasvir eden ve mevsimleri asla es geçmeyen bir yazar. Bir kahramanın haletiruhiyesini belki mevsimlerden, bir kuştan veya ağaçtan yola çıkarak resimlediği için önümüzü çok açtı. Kış mevsimine uygun bir metin gerektiğinde çok rahatlıkla ulaşabiliyorsunuz." değerlendirmesinde bulundu.

Salih Zengin, "Mustafa Kutlu Ajandası"nın, Kutlu'nun tüm eserlerinin bir özeti niteliğinde olduğunu anlatarak, sözlerini şöyle tamamladı:

"Okur, burada mevsimler içinde ilerlerken bu ajanda vasıtasıyla kendini görecek, kendine tutulan aynayı hissedecek. Oradaki bir metin belki etrafındaki tabiatı fark etmesini sağlayacak. Her gün geçip yürüdüğü köşedeki bir ağacı o an fark edecek. Çünkü Mustafa Kutlu o konularda çok keskin bir göze sahiptir ve bizim umursamadan geçtiğimiz, görmediğimiz şeyleri çok iyi fark eden, fark ettiren ve onu insanın zihnine nakış nakış işleyen biridir."