Türk sinemasının duayenlerinden, “Kelebekler Sonsuza Uçar”, “Ölümsüz Karanfiller”, “Reis Bey” gibi önemli filmlerle hafızalarda unutulmaz yer edinmiş ünlü yönetmen Mesut Uçakan ile Eyüpsultan Kültür ve Sanat Merkezinde (EKSM) sinemaya ilgi duyan gençlerle bir araya geldi.

Usta yönetmen Mesut Uçakan, Eyüpsultan Kültür ve Sanat Merkezi’nde gençlerle bir araya geldi. Gençlere sinema üzerine tavsiyelerde bulunan, tecrübelerini paylaşan ünlü yönetmen Mesut Uçakan, “Avama hitap etmek mi, entelektüel kitleye hitap etmek mi tercihleri sinemanın gerçeklerini ortaya çıkarır” diyerek şunları söyledi;“Sinemaya talip olanlara iki yol var; Bir hakikat çerçevesinde kökten sorgulayarak hayatı yönlendirerek kitleleri yönlendirerek olaylara talip olmak, bir de popülist olmak arazi olmak ortama uymak. Her gelen teklifi çeker olmak. Bu hassasiyetler çerçevesinde bize gelen ne dizi tekliflerini ne film tekliflerini reddettik. Öyle hassas davrandık ki o konularda acaba her yaptığımızda Allah’ın rızasını kazanır mıyız bunu sorguladık"

Sinemanın da artık ikiye ayrıldığını söyleyen usta yönetmen; "Bizim gençliğimizde film çekerdik, kalitesine bakılırdı. Kalite nedir? Kurgu nasıl, müzik nasıl, senaryo nasıl oydu. Halka hitap eder ama kaliteli işler yapılırdı. Şimdi çok koptu birbirinden. Şimdi halkı yakalamak için farklı kriterler var entelektüel, akademik filmler yapmak için farklı kriterler var. Ya da ben filmi vizyona sokacağım para kazanacağım dersin onun kriteri farklıdır” diye konuştu.

Uçakan, “Sinema bugün uluslararası emperyalizmin çok önemli araçlarından biridir” diyerek konuşmasına şöyle devam etti:

“Sinemanın fikri yönü var ideoloji de içerisine giriyor ayrı bir tarihi var bu açıdan, sinemanın teknik yönü vardır ayrı bir tarihi vardır bu açıdan, sinemanın sosyal bir yönü vardır ayrı bir tarihi vardır, sinemanın estetik yönü vardır ayrı bir tarihi vardır bu açıdan.

Amerika sinema ile bizi Amerikalılaştırdı, Batılılaştırdı. Onların giysileri, onların yedikleri, onların düşünce biçimleri. Biz dışarıdakilerden çok kendi içimizdeki Amerikancılardan korkar hale geldik. Neticede sinema çok önemli.Sinemada kendisi istediği propagandayı yapardı mesela bir Marksizm’i anlatabilirdin düşünce özgürlüğü sanatsal özgürlük ama İslam dediğinde zil çalardı kimse dokunmazdı direk dinci yobaz olurdunuz. Solcular cami göstermekten korkardı filmlerde biz de korkardık. Yoksa hemen dinci yobaz damgası yerdiniz.

Teknik hegemonya kültür ve sanattaki algıyı da anlatım dilini de belirliyor. Şuan sinemada entelektüel anlatım dili olduğu gibi hegomanik bir anlatım dili vardır”

Propaganda olup olmamak arasında ince bir çizgi olduğunu söyleyen Uçakan,“Propaganda meselesinde şunu iyi anlamak lazım. Siyasal bakış tarafı eğer siz bir inancı samimi olarak yaşamıyor ve desinler diye o trend böyle diye yaparsanız o propaganda olur ama siz buram buram o inancı yaşıyorsanız anlatın kardeşim.Çünkü propaganda olup olmamak arasında çok ince bir çizgi var. Kim koyacak bu çizgiyi. Batılı bunu koyuyor. Dinden bahsettiğin, İslamdan bahsettiğin zaman propaganda oluyor. İsminde çıkmışsa propaganda oluyor, öküzün altında buzağı arıyorlar. Ama tüm bunlardan soyutlanarak samimi bir ciddiyet içerinse hangi film propagandaya dönüşür dediğinizde orada ince çizgiyi korumak lazım. İnce çizgi meselesi gerçekten önemli. Kur’an’dan hareketle nasıl bir İslami sinema dili oluştu/oluşturulabilir konusu araştırmaya ve konuşmaya ihtiyacı olan bir konu. Bu konuda çok büyük bir açlık var” şeklinde konuştu.

Söyleşi Kültür İşleri Müdürü Davut Akgül’ün Eyüpsultan Belediye Başkanı Remzi Aydın adına Mesut Uçakan’a çiçek takdim etmesi ile sona erdi.