1- ŞİRKETLERDE PAY DEVRİ VE ORTAKLIKTAN AYRILIŞ              
 
Limited şirketlerde, ortağın şirketten çıkabilmesinde ön koşul, ortaklıktan pay devri yapılarak ayrılmadır. Pay devri noterde yapılarak, eski ortak payını devredip, yerine yeni ortak girmektedir. Pay devrinden önce de, “şirketin ortaklar kurulu” toplanarak, ortakların giriş ve çıkışlarını karar altına almaktadırlar. Böylece, yeni ortak şirkete girmiş ve eski ortak şirketten ayrılmış olmaktadır (1).
 
Anonim Şirketler yönünden ise, hamiline yazılı hisse senetleri, hamiline yazılı kıymetli evrak niteliğinde olduğundan, devir, senedin teslimiyle olabilmektedir. Senedin teslimiyle taraflar arasında, üçüncü kişilere ve şirkete karşı hüküm ifade edebilmektedir (2).
 
Nama yazılı hisse senetlerinin devri, diğer nama yazılı kıymetli evrakın devrinden farklılık arz etmektedir. Nama yazılı hisse senetleri, alacağın temliki beyanı ve teslim yoluyla devredilebileceği gibi, devir ciro ve teslim yolu ile de, yapılabilir (3).
 
Nama yazılı hisse senetlerinin devrinin şirkete karşı hüküm ifade edebilmesi, devrin pay sahipleri defterine kaydedilmesine bağlı olmaktadır.
 
Nama yazılı pay senetlerinin devri kanun veya sözleşme hükümleriyle yasaklanabileceği gibi, bazı kayıt ve şartlara tabi tutulabilmektedir (4).
 
2- LİMİTED ŞİRKETLERDE PAY DEVRİNDE İLAN ZORUNLULUĞU YOKTUR
 
Bilindiği gibi, 6762 sayılı Türk Ticaret Kanununun 503 ve müteakip maddelerinde, limited şirketlerin kuruluşu düzenlenmiş, Kanunun 511.maddesinde tescil ve ilan edilecek hususlar arasında, ortakların kimliği ve koymayı taahhüt ettikleri sermaye miktarları yer almış, 515.maddesinde de, şirket esas mukavelesinde yapılan her değişikliğin ilk mukavele de olduğu gibi tescil ve ilan edileceği, 519.maddesinde de pay defterinin tutulacağı, bu deftere; ortakların ad ve soyadlarının, pay miktarlarının, vukuu bulan ödemelerin, payların devir ve intikal ve bu hususlarla ilgili değişikliklerin kaydedileceği hükme bağlanmıştır.
 
Aynı kanunun 520.maddesi hükmüne göre de ortaklık payının devri; tescil ve ilan edilmese de noter tasdikli devir sözleşmesi, ortakların devir işlemine muvafakati ve devrin pay defterine işlenmesi ile hüküm ifade etmektedir.
 
Diğer taraftan 405 seri numaralı Tahsilat Genel Tebliğinin “1.2.1 Limited Şirket Ortağı” bölümünde “……. limited şirket ortaklarının kimliği ve şirketteki sermaye hisselerine ilişkin bilgiler, şirketin Türkiye Ticaret Sicil Gazetesinde ilan edilen ana sözleşmesinde, bu sözleşmede yapılan değişikliklerde, pay devrinin tescil ve ilan edilmemiş olduğu hallerde pay defterinde yer almaktadır.” hükmü bulunmaktadır.
 
Anılan tebliğ hükmüyle limited şirket ortaklarının ortaklık payının devrinin tescil ve ilan edilmese de noter tasdikli devir sözleşmesi, ortakların devir işlemine muvafakati ve devrin pay defterine işlenmesi ile hüküm ifade edeceği, bu nedenle pay devrinin tescil ve ilan edilmemiş olduğu hallerde kimlerin ilgili dönemlerde ortak olduğunun pay defterinden tesbit edilmesi gerektiği belirtilmiştir.
 
Ayrıca Maliye Bakanlığı Gelirler Genel Müdürlüğü’nün 29.01.2001 tarih ve B.07.0.GEL.0.71/7103-140 sayılı yazısında “1.1.2001 tarihinden itibaren noterliklerde yapılacak olan limited şirket pay devir veya devir vaadi işlemleriyle ilgili bildirimlerin vergi dairelerince alınması halinde, mükellefin tarh dosyasında muhafaza edilmesi ve limited şirketlerden tahsil edilmeyen amme alacaklarının tahsilinde 405 Seri No.lu Tahsilat Genel Tebliği hükümlerinin uygulanması sırasında bu sözleşmelerin de dikkate alınması gerekmektedir” denilmektedir.
 
3- ŞİRKETTEN AYRILAN ORTAĞA YAPILAN TEBLİGATLARIN HUKUKSAL DURUMU        
 
Vergi Usul Yasası açısından, vergi ve ceza ihbarnamelerinin kimlere yapılacağı belirlenmiştir. Tebligatın mükelleflere, bunların kanuni temsilcilerine, umumi vekillerine veya vergi cezası kesilenlere yapılacağı, tüzel kişilere yapılarak tebligatın bunların başkan, müdür veya kanuni temsilcilerine vakıflar ve cemaatler gibi tüzel kişiliği olmayan teşekküllerde bunları idare edenlere veya temsilcilerine yapılacağı, tüzel kişilerin müteaddit müdür veya temsilcisi varsa tebliğin bunlardan birine yapılmasının yeterli olduğu belirtilmiştir. Aynı yasanın 377.maddesinde ise, mükelleflerle kendilerine vergi cezası kesilenlerin tarh edilen vergiler ve kesilen cezalara karşı vergi mahkemesinde dava açabileceği öngörülmüştür.
 
Limited şirketi adına salınan vergi ve kesilen cezalara ilişkin ihbarnamelere, şirket adresinin yazıldığı, fakat bu ihbarnamelerin kanunen yetkili şirket temsilcilerine veya yöneticisine tebliğ edilmeyip, eski şirket temsilcisi olan davacıya tebliğ edildiği anlaşılmaktadır. Şirket adına düzenlenen ihbarnamelerin davacıya tebliğ edilmiş olması bu ihbarnamelerin şirkete tebliğ edilmiş sayılmasını gerektirmeyeceği gibi bu ihbarnamelerde yer alan şirket adına salınmış vergi ve kesilen cezadan davacının şahsen sorumlu tutulması sonucunu da doğurmaz. Sözü edilen ihbarnamelere dayanarak davacının vergi ve cezadan sorumlu tutulması ve takip edilmesi mümkün bulunmadığından, tebligatın şahsına yapılmış olmasının davacının menfaatini haleldar ettiği kabul edilemez (5).
 
4- ŞİRKETTEN AYRILAN ORTAKLARA UYGULANAN YURT DIŞI YASAKLARI                       
           
Ortağı olduğu şirketten ayrılan ortak/ortaklar hakkında zaman zaman, yurt dışı yasağı, özel mülklerine haciz, mal varlıklarına, banka hesaplarına blokaj, özel otomobillerine haciz vs. konulduğunu zaman zaman görmekteyiz. Oysa ki, şirket tüzel kişiliğinin borcu için ortakların özel malları hakkında haciz uygulanması hukuken geçerli değildir. Keza, ortaklar hakkında yurt dışı yasağı konulması da hukuka aykırıdır. Kanuni temsilci durumunda olan ortaklar için ise, 25,000 TL’yi aşan vergi borçları için yurt dışı yasağı konulmaktadır (6). Fon payı için yurt dışı yasağı konulamaz. Yurt dışı yasağının kaldırılması için, davalı idare vergi daireleri değil, Valilik makamları olup, görevli mahkemeler, İdare Mahkemeleridir (7).
 
5- ÖZET VE SONUÇ
 
Vergi dairelerinin, anonim ve limited şirketler açısından “Ticaret sicil” bilgilerini sürekli güncellemesi gerekir. Yine, şirket borcu nedeni ile, şirketin kanuni temsilcisi olmayan ortakları hakkında işlem tesisinde çok dikkatli davranılması icap eder. Zira, öncelikle şirket “tüzel kişiliği” ile ilgili “mal varlığı” araştırmalarının yapılması gerekmektedir. Şirketin mal varlığı, aktif ve pasifinden tahsil olanağı bulunmayan vergiler için daha sonra, kanuni temsilciler bakımından takip yapılmalıdır(8).
 

KAYNAKLAR       
 
(1) TTK md.26, 66, 519, 540;TSN.71,99
(2) TTK md. 409/2,3-418
(3) TTK md. 410,BK.162
(4) TTK md. 416,559/2,3-Tic.
(5) Dnş.4.Daire E:05/361-K:05/1694
(6) 27.4.2006 tarihinden itibaren, bu sınır 25.000 YTL olmuştur. AATUHK.GT.Seri No:439
(7) İzmir 2.İdare Mahkemesi E:2006/1025
(8) Dnş. 4. Dairesi, 16.2.2006 gün ve E:2005/1472-K:2006/187