TEŞHİS VAR, TEDAVİYİ GÖRECEĞİZ

Dün “Umutlandım” diye yazınca, okumadan ahkâm kesenler ya da sözü oturma organıyla anlayanlar, “Türk yargısının sorunları bitti” diye yazmışım gibi bir hava yarattılar.

Haşa, böyle bir sözüm yok.

Bunu söylemek için ya aptal olmak lazım ya da kör.

Beni umutlandıran, yargıdaki bir aksaklıkla ilgili yazıma, yargıdan en üst düzey “ilgi ve yanıt” gelmesi.

Buna bile hasrettik.

Zaten HSK Başkanı Mehmet Yılmaz’ın da “Yargı şahane bir durumda” gibi bir iddiası falan yok.

“Dertleştik” dedim dün. Dertleşmek için ortada bir, hatta birkaç dert olması gerek.

HSK Başkanvekili Yılmaz’ın anlattıklarının özeti şunlar:

“12 Eylül öncesi hukuk fakültesinde öğrenciydim ve Türkiye’nin o en karanlık günlerinde bile adalete güvenimiz tamdı. Türk yargısı da bu güveni boşa çıkarmazdı. 12 Eylül’de bile generallere direnen, tavrını koyan ve adalet dağıtan yargımız vardı.

Bugün ne yazık ki bu durumda değiliz. Son 15 yıl içinde peş peşe gelen hukuksuzluklar ve adaletsizlikler her kesimde yargıya karşı büyük bir güvensizlik yarattı.

Öncelikle yargının nasıl bir çöküntü içinde olduğunu, toplumun tüm kesimleri kendi payına düşen haksızlık ve komplolarla anladı. Önce Ergenekon, sonra Balyoz, ardından 17-25 Aralık. Kimse ‘Ben yargıdaki çürümeye tanık olmadım’ diyemez.

Bugün en önemli meselemiz, her kesimin yargıya karşı haklı nedenlerle oluşan güvensizliğini ortadan kaldırmak. Bu bugünden yarına olacak bir şey değil. Büyük darbe aldık. 4000’den fazla yargı mensubu görevden uzaklaştırıldı, kimi hapiste, kimi kaçak. Genç yargı mensuplarımız ise örnek bir yargı göremediler. Şimdi onları yetiştirmek zorundayız.

Hukuk devleti; var olan hukuku tanıyan, başarılı olarak uygulayan, olması gereken hukuku araştıran, hukuk bilimi gereklerine göre mesleğini yerine getiren, sorunlara çözüm bulmak için hukuk kurallarını ve imkânlarını kullanmasını bilen, genel kültürle donanmış, mesleki formasyona sahip, hukuk ve adalete inançla bağlı, ahlaklı, erdemli, bilgili, kültürlü, geniş ufuklu, hoşgörülü, insan sevgisiyle dolu, insan haklarına saygılı, hukuk ve hukuk devletini bireylerin hizmetine sunan, sorumluluk duygusu gelişmiş, küçük hesapların peşinden gitmeyen, mesleki ve şahsi saygınlık ve onuruna düşkün, iş sahiplerine ve meslektaşlarına karşı davranışlarında asgari nezaket kurallarını unutmayan, tarafsız, daima hakkı ve haklıyı, adaleti ve huzuru savunan, yargının bağımsızlığını koruyan, hâkim, savcı, avukat, noter, öğretim görevlisi ve yöneticiler sayesinde yaşama geçecek.”

İşte bu cümleler beni umutlandırdı.

Gerçek hale gelirse ne mutlu.

Gelmezse ülkeye geçmiş olsun.