Prof. Dr. Ersan Şen yazdı;

Bu yazı; açıklamaların teknikliğinden, uygulamanın henüz netleşmemesinden ve kendi lehine sonuç çıkıp çıkmadığı konusunda tereddüt yaşayanlar için kaleme alınmıştır.

671 sayılı KHK’da cezaevinde olan veya olmayan kişiler yönünden bir ayırıma yer verilmediğinden, hapis cezasının infazına başlanmayan da bu düzenlemeden faydalanacaktır. Bu konuda bir süre öngörülmemiştir. Çünkü 671 sayılı KHK bir af veya cezayı erteleme hükmü öngörmeyip, yalnızca 1 Temmuz 2016 tarihine kadar (bu tarih dahil) işlenen bir suçun davasının bitip mahkumiyet kararının kesinleşmesi ile gündeme gelebilir. Ancak mahkumiyet kararı kesinleşenler için, geçici 6. maddeden yararlanmanın bir süreye bağlanması ve teslim olmayanların bu özel hükümlerden yararlanmasının engellenmesi isabetli olacaktır. Aksi uygulama, bu hükmün temeli olan iyi halli olma koşulunu dışarıda olanlar yönünden bozacaktır.

Ceza İnfaz Kanunu m.105/A ve Geçici m.4 ile birlikte değerlendirildiğinde; esasında Kanunun 105/A maddesinden faydalanabilmek için açık cezaevinde cezanın son altı ayının kesintisiz olarak geçirilmesi şartı bulunduğu, Geçici 4. maddede ise bu şartın 21.12.2020 tarihine aranmayacağı, bu düzenlemenin sadece açık cezaevinde geçirilmesi gereken altı aylık süreye ilişkin olduğu, hükümlünün m.105/A’dan faydalanabilmesi için açık cezaevine ayrılma hakkını kazanması, yani cezasının bir bölümünün kapalı cezaevinde infaz edilmesi ve açık cezaevine ayrılmasına engel olacak disiplin cezası bulunmaması gerektiği, bununla birlikte Kanunun 14. maddesine dayanılarak çıkarılan Açık Ceza İnfaz Kurumlarına Ayrılma Yönetmeliği’nin 5. maddesine göre kasıtlı suçlardan toplam üç yıl veya daha az süreli hapis cezasına ve taksirli suçlardan toplam beş yıl veya daha az süreli hapis cezasına mahkum olanların doğrudan açık cezaevine geçebileceği, bu durumda olan kişilerin cezalarının cezaevine girmeden, doğrudan denetimli serbestlikle infaz edilebileceği, kasten işlenen suçlarda üç yıl ve taksirle işlenen suçlarda beş yıldan fazla ceza alanın ise, Yönetmeliğin 6. maddesinin 1. fıkrasının (a) bendine cezalarının 1/10’unun kapalı cezaevinde infaz edilmesi gerekeceği, Yönetmeliğin 6. maddesinde yer alan bazı suçlar bakımından koşullu salıverilme için ayrıca öngörülen sürenin kapalı cezaevinde çektirileceği, bu suçlardan hükümlülerin özel şart gerçekleştiği takdirde açık cezaevine ayrılmaya hak kazanabileceği ve dolayısıyla 671 sayılı KHK m.32’de öngörülen düzenlemeden faydalanabileceği görülmektedir.

Örneğin; kasten işlenen bir suçtan dolayı dört yıl hapis cezası ile cezalandırılan hükümlü hakkında, dört yılın yarısına koşullu salıverilme ve kalan iki yıla da denetimli serbestlik uygulanacağı, dolayısıyla hükümlünün cezaevine girmeyeceği ileri sürülebilir. Ancak suçun taksirle işlenenleri hariç (bunlarda beş yıl süreli hapis), kasten işlenen suçlarda doğrudan açık cezaevine girmenin sınırı üç yıl olduğundan, cezanın bu süreyi aştığı durumda hükümlünün önce kapalı cezaevine girmesi ve ancak toplam cezanın 1/10’unu çektikten sonra açık cezaevine ayrılabilmesi mümkün olabileceğinden, kasten işlediği bir suçtan dolayı dört yıl hapisle cezalandırılan hükümlünün cezaevine hiç girmeden denetimli serbestlikle dışarı çıkamayacağı düşünülebilir. Çünkü denetimli serbestliğe ayrılmanın ön şartı, hükümlünün açık cezaevine ayrılma hakkını kazanması ile gerçekleşir. Hükümlünün ceza miktarı ne olursa olsun, kapalı cezaevinde iken denetimli serbestlikten yararlanması mümkün değildir. Kapalı kurumdan açığa ayrılmanın şartları, Açık Ceza İnfaz Kurumlarına Ayrılma Yönetmeliği’nin “Kapalı kurumdan açık kuruma ayrılacak hükümlüler” başlığı altında düzenlenmiş ve kimlerin açık kuruma ayrılamayacağına da aynı Yönetmeliğin 8. maddesinde yer verilmiştir. Denetimli serbestlik süresinin hesabı için de, koşullu salıverilmenin tarihinin esas alınması gerektiğini belirtmek isteriz. Hükümlü, açığa ayrılmayı ve denetimli serbestlikten yararlanmayı kaldığı kapalı infaz kurumu müdürlüğünden talep etmelidir.

Bizce, 671 sayılı KHK m.32 kapsamına giren kişiler yönünden Ceza İnfaz Kanunu’nun 105/A ve Geçici 4. maddeleri gereğince açık cezaevine ayrılmaya hak kazanma şartının aranmayacağına dair bir düzenleme yapılması isabetli olacaktır. Aksi halde, 671 sayılı KHK m.32’nin düzenlenme amacına uygun düşmeyen bir netice ile karşı karşıya kalınması muhtemeldir. Bir yandan kapalı cezaevlerinin boşaltması hedeflenirken, diğer yandan 671 sayılı KHK’dan faydalanmak isteyen kişilerin cezalarının bir kısmını kapalı cezaevinde çektirilmesi şartının aranması, en azından koşullu salıverilmenin yarı oranında ve denetimli serbestliğin 2 yıl uygulandığı durumda cezalarını dışarıda çekme hakkının kazananlara kapalı cezaevinde kalma ön şartının aranmaması isabetli olacaktır.

Belirtmeliyiz ki şu an, denetimli serbestliğin tatbiki için aranmayan sadece 6 ay veya bir süre açık cezaevinde kalma şartıdır. Bunun dışında, açığa ayrılma hakkı kazanılmadan denetimli serbestlikten yararlanılamaz.

Sonuç olarak; mevcut durumda kasten işlenen suçlarda 3 ve taksirle işlenen suçlarda 5 yıldan fazla hapis cezasına mahkum edilen kişinin kapalı cezaevine girmeden, doğrudan 671 sayılı Kanunun 32. maddesinden faydalanması mümkün değildir. Kaldı ki 32. maddeye göre, 1 Haziran 2005 tarihi ve sonrasında 1 Temmuz 2016 tarihine kadar suç işleyenlerden 4 yılın üstünde hapis cezasına mahkum olanların cezaevinde çekecekleri infazları olacaktır. Taksirli bir suçtan dolayı 5 yıl hapis cezasına mahkum edilen kişi, toplam 6 ayını açık cezaevinde yatıp çıkacak, bu ceza 5 yıl 1 gün olduğunda ise, bu sürenin onda birini, yani 6 ayını kapalı cezaevinde çekecek, iyi halli olması kaydıyla açığa ayrılmaya hak kazanacak ve talebi halinde KHK m.32’den yararlanıp serbest kalabilecektir.

Kasıtlı bir suçtan dolayı 3 yıl hapis cezasına mahkum edilen kişi, cezaevine girmeden, idare ve gözlem kurulunun raporu ile serbest kalacaktır. Kasıtlı suçun cezası 3 yıl 1 gün olduğunda ise, bu sürenin onda birini kapalı cezaevinde çekecek, iyi halli olması kaydıyla açığa ayrılmaya hak kazanacak ve talebi halinde KHK m.32’den yararlanıp dışarı çıkabilecektir.

Açık Ceza İnfaz Kurumlarına Ayrılma Yönetmeliği’nin 6. maddesinin 1. fıkrasının (a) bendinde değişikliğe gidilmedikçe veya yasal bir düzenleme ile geçici hüküm öngörülmedikçe, uygulama yukarıda bahsettiğimiz şekilde olacaktır. Esasında suç ve ceza siyaseti bakımından doğru olan da, hapis cezasının infaz kurumlarında çektirmek ve bu konuda öngörülen prensiplerden ayrılmamaktır. Ancak hedef kapalı cezaevlerini boşaltmaksa, kanaatimce 1 Temmuz 2016 tarihine kadar suç işleyip de kasıtlı suçtan toplam 5 yıl ve taksirli suçtan toplam 8 yıl hapis cezasına mahkum edilen hükümlünün doğrudan açık cezaevine girebilmesinin yolu açılmalıdır.

KHK m.32’de hariç bırakılan suçlardan bazılarının geçici 6. madde kapsamına dahil edilip edilmeyeceği ve açık cezaevine ayrılmanın şartları ayrı konular olup, yasa veya yönetmelikle özel olarak düzenlenmelidir. Bununla birlikte; İnfaz Kanunu ile uygulama yönetmeliklerini deyim yerinde ise yapboz tahtasına çevirmemek, acil tedbir ve gerekler dışında istikrarı bozacak değişikliklerden kaçınmak gerekir.



Kaynak: Haber 7