İbrahim ÇİÇEK  
İstanbul Cumhuriyet Savcısı      


5237 sayılı TCK’nun kabulüyle 765 sayılı TCK’nundan farklı bir yaptırım rejimi benimsenmiş, benimsenen bu sisteme göre belli bir suçtan mahkûmiyete bağlı olarak kişiyi ömür boyu belli haklardan yoksun bırakma yaptırımı terk edilmiştir.  5237 sayılı TCK’nun 53. maddesindeki düzenlemeye göre tüm hak yoksunlukları cezanın veya güvenlik tedbirinin infazının tamamlanması ile ortadan kalkmaktadır. Bir mahkûmiyete bağlı hak yoksunluklarının mahkûm olunan cezanın infazı tamamlanıncaya kadar devam etmesi öngörülmüştür. Bu nedenle sadece hak yoksunluğu doğuran kesinleşmiş fakat infaz edilmemiş mahkûmiyet karar özetleri adli sicile kaydedilmektedir. Nitekim, 5352 sayılı Adli Sicil Kanuna göre, sadece kesinleşmiş mahkûmiyet hükümleri adli sicile kaydedilmektedir. Cezanın infazının tamamlanması, zamanaşımı ve genel af hallerinde adli sicildeki sabıka kaydı silinmektedir.  5352 sayılı Adli Sicil Kanuna göre, arşiv bilgileri ise, ilgilinin ölümü, kaydın girildiği tarihten 80 yıl geçmesi halinde ya da mahkeme kararı ile silinebileceği düzenlenmiş idi. Anayasa Mahkemesi; 5352 sayılı Kanun’un 12. maddesinin (1) numaralı “Arşiv bilgileri, ilgilinin ölümü üzerine ve her halde kaydın girildiği tarihten itibaren seksen yılın geçmesiyle tamamen silinir.” fıkrasını 20.01.2011 tarih ve 2008/44 Esas, 2011/21 Sayılı Karar ile iptal etmiştir. Anayasa Mahkemesi aynı kararında, Anayasa’nın 76. maddesi ile özel kanunlarda yer alan bazı suçlara ilişkin mahkûmiyet kayıtlarını silinme kapsamı dışında tutulması ile ilgili hükmü ise, “İtiraz konusu kural, 5352 sayılı Kanun’un yürürlük tarihinden önce işlenmiş suçlara ilişkin mahkûmiyet kararlarının adli sicil ve arşivden silinmesini mümkün hale getirirken, Anayasa’nın 76. maddesi ile özel kanunlarda yer alan bazı suçlara ilişkin mahkumiyet kayıtlarını kapsam dışında tutmuştur. 5352 sayılı Kanun’un 12. maddesinin (1) numaralı fıkrasına ilişkin gerekçelerle, itiraz konusu Geçici 2. maddenin (1) numaralı fıkrasının “Anayasanın 76 ncı maddesi ile özel kanun hükümleri saklıdır.” biçimindeki son cümlesi ve (2) numaralı fıkrasının “… Anayasanın 76 ncı maddesi ve özel kanunlarda sayılan suç ve mahkûmiyetler dışındaki kayıtlar için …” bölümü Anayasa’nın 2, 5 ve 17. maddelerine aykırı...”  olduğu gerekçesiyle iptal etmiştir.  

Anayasa Mahkemesinin 20.01.2011 tarih ve 2008/44 Esas, 2011/21 Sayılı Kararı Resmi Gazetenin 14 Nisan 2011 tarih ve 27905 sayılı nüshasında yayınlanmış olup, bu karar doğrultusunda TBMM tarafından çıkarılan ve 11.04.2012 tarihli Resmi Gazetede Yayımlanan 6290 sayılı Adli Sicil Kanununda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun kabul edilmiştir.  

5352 sayılı Adli Sicil Kanununda yapılan yeni düzenlemeye göre:  
Adlî Sicildeki Bilgiler;  
Cezanın veya güvenlik tedbirinin infazının tamamlanması,  
Ceza mahkûmiyetini bütün sonuçlarıyla ortadan kaldıran şikâyetten vazgeçme veya etkin pişmanlık,
Ceza zamanaşımının dolması,  
Genel af, halinde Adlî Sicil ve İstatistik Genel Müdürlüğünce silinerek, arşiv kaydına alınır.  Adlî sicil bilgileri, ilgilinin ölümü üzerine tamamen silinir.  Türk vatandaşları hakkında yabancı mahkemelerce verilmiş olup adlî sicile kaydedilen hürriyeti bağlayıcı cezaya mahkûmiyet hükümleri, kesinleştiği tarihten itibaren mahkûmiyet kararında belirtilen sürenin geçmesiyle, Adlî Sicil ve İstatistik Genel Müdürlüğünce adlî sicil kayıtlarından çıkartılarak arşiv kaydına alınır.  Adlî para cezasına mahkûmiyet hükümleri ile cezanın ertelenmesine ilişkin hükümler, adlî sicil kaydına alınmadan doğrudan arşive kaydedilir.  Arşive Kayıtlı Bilgiler;  

İlgilinin ölümü üzerine,  Anayasanın 76’ncı maddesi ile Türk Ceza Kanunu dışındaki kanunlarda bir hak yoksunluğuna neden olan mahkûmiyetler bakımından kaydın arşive alınma koşullarının oluştuğu tarihten itibaren;  

Yasaklanmış hakların geri verilmesi kararı alınması koşuluyla 15 yıl geçmesiyle,  

Yasaklanmış hakların geri verilmesi kararı alınması koşulu aranmaksızın 30 yıl geçmesiyle,  Diğer mahkûmiyetler bakımından kaydın arşive alınma koşullarının oluştuğu tarihten itibaren 5 yıl geçmesiyle, tamamen silinir.  5352 sayılı Adli Sicil Kanununun yürürlüğe girdiği 1.6.2005 tarihinden önce silinme koşulları oluşması sebebiyle arşive alınan veya şartları oluştuğu halde herhangi bir nedenle arşive alınmamış bulunan ya da henüz şartları oluşmadığı için arşive alınamayan mahkûmiyetler içinde aynı koşullar geçerlidir.
 
Yapılan değişiklikler sonucunda, suç tarihine bakılmaksızın (01.06.2005 tarihinden önce işlenen suçlar içinde) Anayasanın 76’ncı maddesi ile bazı özel kanunlarda yer alan ve bir hak mahrumiyetine neden olan mahkûmiyetler bakımından;  5352 Sayılı Adli Sicil Kanunu'nun 13/A maddesinde düzenlenen “yasaklanmış hakların geri verilmesi” kararı alındıktan sonra dilekçe ile Adli Sicil ve İstatistik Genel Müdürlüğünden adli sicil arşiv kaydının silinmesini istemek yeterli olup, bu kayıtlar için dava açmaya gerek kalmamıştır. 11.04.2012 tarih ve 6290 Sayılı Kanun ile 5352 Sayılı Adli Sicil Kanunu’nun geçici ikinci maddesinde yapılan değişiklik ile eskiden mahkemelere ait olan bu yetki, yeni düzenleme ile Adli Sicil ve İstatistik Genel Müdürlüğüne verilmiştir.  

Diğer mahkûmiyetler bakımından kaydın arşive alınma koşullarının oluştuğu tarihten itibaren beş yıl geçmesiyle Adli Sicil ve İstatistik Genel Müdürlüğüne verilecek bir dilekçe ile arşiv kaydının silinmesini istemek yeterli olup, bu kayıtlar için de dava açmaya gerek yoktur.  

Fiilin kanunla suç olmaktan çıkarılması halinde, bu suçtan mahkûmiyete ilişkin adlî sicil ve arşiv kayıtları, talep aranmaksızın tamamen silinir.  

Kanun yararına bozma veya yargılamanın yenilenmesi sonucunda verilen beraat veya ceza verilmesine yer olmadığı kararının kesinleşmesi halinde, önceki mahkûmiyet kararına ilişkin adlî sicil ve arşiv kaydı Adli Sicil ve İstatistik Genel Müdürlüğünce tamamen silinir.  İlgilinin ölümü halinde, kişinin ölümünü tevsik eden resmî belgenin Genel Müdürlüğe ulaşmasını müteakip adlî sicil kaydı tamamen silinir.  Kanunlarda yapılacak değişiklikler sonucu idari nitelikte cezaya dönüştürülen suçlarla ilgili bilgiler Adalet Bakanlığı Adli Sicil ve İstatistik Genel Müdürlüğünce re’sen adli sicil kayıtlarından çıkartılır.  Yanlışlıkla girilen ve mükerrer olan kayıtlar, af yasaları kapsamında kalan kayıtlar ile cezanın çektirilmesinin ertelenmesine ilişkin bilgiler zamanaşımı süresi sonunda Adli Sicil ve İstatistik Genel Müdürlüğünce re’sen adli sicilden çıkarılır.

Anayasanın 76. maddesinde Sayılan Suçların ne olduğu ve Yasaklanmış Hakların Geri Verilmesi konusuna değinmekte yarar var.  

Anayasanın 76. Maddesinde Sayılan Suçlar:  Taksirli suçlar hariç toplam bir yıl veya daha fazla hapis cezasını gerektiren suçlar,  

Zimmet, İhtilâs, İrtikâp, Rüşvet, Hırsızlık, Dolandırıcılık, Sahtecilik, İnancı kötüye kullanma, Dolanlı iflas gibi yüz kızartıcı suçlar,  
Kaçakçılık, Resmî ihale ve alım satımlara fesat karıştırma, Devlet sırlarını açığa vurma suçları,  Terör eylemlerine katılma ve bu gibi eylemleri tahrik ve teşvik suçları ile,  Madde metinlerinde "affa uğramış olsalar bile" ibaresi bulunan özel kanunlarda düzenlenen;  

2839 sayılı Milletvekili Seçimi Kanununun 11. maddesi  2820 sayılı Siyasi Partiler Kanununun 11. maddesi  657 sayılı Devlet Memurları Kanununun 48/5inci maddesi  2802 sayılı Hâkimler ve Savcılar Kanunu 8. maddesi  6136 sayılı Ateşli Silahlar ve Bıçaklar ile Diğer Aletler Hakkında kanunun 7. Maddesi  3568 sayılı Serbest Muhasebeci Mali Müşavirlik ve Yeminli Mali Müşavirlik Kanununun 4/d maddesi  7397 sayılı Sigorta Murakabe Kanununun 2/b maddesi  1136 sayılı Avukatlık Kanununun 5. maddesi  1512 sayılı Noterlik Kanununun 7. maddesi  3298 sayılı Uyuşturucu Maddelerle ilgili Kanunun 2. maddesi  5188 sayılı Özel Güvenlik Hizmetlerine Dair Kanunun 10. maddesi  5174 sayılı Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği ile Odalar ve Borsalar Kanununun 74 maddesinde düzenlenen suçlar Anayasanın 76.maddesinin kapsamına giren suçlardır.  Yasaklanmış Hakların Geri Verilmesi:  Anayasanın 76'ncı maddesinde belirtilen suçlar ile Türk Ceza Kanunu dışındaki kanunlarda düzenlenen suçlardan kaynaklanan arşiv kaydının silinebilmesi için öncelikle yasaklanmış hakların geri verilmesi kararının alınması gerekir.  5560 Sayılı Çeşitli Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanunlarda yapılan değişiklik sonucu 5352 sayılı Adli Sicil Kanununa eklenen madde gereğince 5237 sayılı TCK’nun dışındaki kanunlarda Yasaklanmış Hakların Geri Verilmesi kabul edilmiştir.  Buna göre;  5237 sayılı Türk Ceza Kanunu dışındaki kanunların belli bir suçtan dolayı veya belli bir cezaya mahkûmiyete bağladığı hak yoksunluklarının giderilebilmesi için, yasaklanmış hakların geri verilmesi yoluna gidilebilir.  Bunun için; Türk Ceza Kanununun 53 üncü maddesinin beşinci ve altıncı fıkraları saklı kalmak kaydıyla; Mahkûm olunan cezanın infazının tamamlandığı tarihten itibaren üç yıllık bir sürenin geçmiş olması, Kişinin bu süre zarfında yeni bir suç işlememiş olması ve hayatını iyi halli olarak sürdürdüğü hususunda mahkemede bir kanaat oluşması gerekir.  

Mahkûm olunan cezanın infazına genel af veya etkin pişmanlık dışında başka bir hukukî nedenle son verilmiş olması halinde, yasaklanmış hakların geri verilmesi yoluna gidilebilmesi için, hükmün kesinleştiği tarihten itibaren beş yıl geçmesi gerekir. Ancak, bu süre kişinin mahkûm olduğu hapis cezasına üç yıl eklenmek suretiyle bulunacak süreden az olamaz.  

Yasaklanmış hakların geri verilmesi için; hükümlünün veya vekilinin talebi üzerine, hükmü veren mahkemenin veya hükümlünün ikametgâhının bulunduğu yerdeki aynı derecedeki mahkemenin karar vermesi gerekir.  

Mahkeme bu husustaki kararını, dosya üzerinde inceleme yaparak ya da Cumhuriyet Savcısını ve hükümlüyü dinlemek suretiyle verebilir.  Yasaklanmış hakların geri verilmesine ilişkin karar, kesinleşmesi halinde, adlî sicil arşivine kaydedilir.  

Bazı mahkemeler tarafından yasaklanmış hakların geri verilmesi talepleri suçun TCK’da düzenlendiğinden bahisle reddedilmekte ise de, Yargıtay 11. Ceza Dairesinin aşağıda verilen 25.02.2008 tarih ile 2008/231 E, 2008/1002 Kararını unutmamak lazım.

 “Yasaklanmış hakların geri verilmesi kurumu yitirilen hak ve ehliyetlerin koşulların gerçekleşmesi halinde iyi halli hükümlüye yargı yolu ile geri verilmesini sağlamaktadır. Bu yasaklılık ister Türk Ceza Kanunundan, isterse özel bir yasadan kaynaklansın, "kamu hizmetlerinden yasaklanma", "memuriyetten mahrumiyet", "seçme ve seçilme hakkından yoksun kılınma", "yasal kısıtlılık altında bulundurulma" gibi gerek bir mahkumiyetin doğal sonucu gerekse ceza şeklinde hükmedilen her nevi ehliyetsizliklerin yasak hakların geri verilmesi yoluyla bertaraf edilmesine hukukumuzda bir engel bulunmamaktadır. 5352 sayılı Adli Sicil Kanunu 06.12.2006 gün ve 5560 sayılı kanunun 38.maddesi ile eklenen 13/A maddesinin 1.fıkrasındaki; "5237 sayılı Türk Ceza Kanunu dışındaki kanunların belli bir suçtan dolayı veya belli bir cezaya mahkûmiyete bağladığı hak yoksunluklarının giderilebilmesi için, yasaklanmış hakların geri verilmesi yoluna gidilebilir". hükmü gereğince hükümlülük kararında açıkça hükmedilmese bile mahkumiyetin doğal neticesi olarak yasaklanan hakların her zaman yukarıda bahsedilen maddenin birinci fıkrasındaki koşulların bulunduğuna mahkemece kanaat getirilmesi halinde iadesine karar verilebileceği cihetle; dolandırıcılık suçundan verilen mahkumiyetin doğal sonucu olarak yasaklanan haklarının geri verilmesi talebinde bulunan hükümlünün hukuki durumunun 5352 sayılı Yasanın 13/A maddesinde belirtilen şartlar ışığında değerlendirilerek karar verilmesi gerekirken hatalı gerekçeyle red kararı verilmesi yasaya aykırı...”  5352 Sayılı Adli Sicil Kanunu’nun geçici ikinci maddesinde 11.04.2012 tarihinde 6290 sayılı Kanunla yapılan değişiklik sonucu adli sicil ve arşiv kayıtlarını silinebilmesi için yetkili mahkemeden Yasaklanmış Hakların Geri Verilmesi Kararı alındıktan sonra, Adli Sicil ve İstatistik Genel Müdürlüğüne dilekçe ile müracaat edilmesi yeterli olup, ayrıca mahkemeden adli sicil ve arşiv kaydının silinmesin istenmesine gerek yoktur. Bu yetki 6290 sayılı Kanun ile Adli Sicil ve İstatistik Genel Müdürlüğüne verilmiştir.   



Kaynak: hukukmediniyeti