Salih Abi, eski mahalleden komşumuzdu. Para mevzularını işin içine katmazsak iyi bir adamdı. Biz taşındıktan sonra aramızdaki iletişim kopsa da, avukat çıktığımı duyar duymaz tekrar aynı ilişkiyi tesis etmiş ve “yabancıya gitmesin” diye “dost işi” bir ücret karşılığında birkaç icra ve dava dosyası getirmişti. Elimden geldiğince yardımcı olmaya çalıştım. Aldığım ücret çoğunda anlaştığımız “dost işi” ücret bile olmadı. Eski günlerin hatırına fazla ses çıkarmadım.

Gel zaman git zaman Salih Abi’nin babası vefat etti. Duyar duymaz arayıp, başsağlığı diledik,  üzüntümüzü ilettik. Elimizden gelen bir şey olursa çekinmeden aramasını istedik. O da biraz toparlanır toparlanmaz (yaklaşık 12 saat sonra) babadan kalan malların peşine düştü. Bir süre sonra bir sabah bizim büroya geldi:

- Merhaba Salih Abi. Başın sağolsun tekrar.

+ Teşekkür ederim Ozancım, dostlar sağolsun. Sana yine bir işim düştü. Biliyorsun babamız vefat edince daireleri bize kaldı. Bu aralar hep onlarla uğraştım. Gel gelelim ilkokulun oradaki dairenin kiracısı altı aydır kirasını ödemiyormuş. Babam rahatsızlığında uğraşamamış bununla. Zaten verdikleri kira da kira değil. Üst komşu daha iki ay önce dairesini iki katına kiraya vermiş. Kiraları tahsil edip, bu kiracıyı çıkarabilir miyiz daireden? Bak, yabancıya gitmesin diye sana geldim.

- Sağolasın Salih Abi. Yaparız tabii.

+ Tahminen en fazla ne kadar sürer tahliye işleri. Daireyi bir an önce kiraya verelim de zarar etmeyelim daha fazla.

- Salih Abi, şimdi önce tahliye talepli bir icra takibi başlatacağız. İtiraz etmezse iş kolay. Kısa sürer. Ancak olur da itiraz ederse dava açacağız. En iyi ihtimal dört beş aya karar çıkar. Fakat tutar da teminat yatırıp temyiz falan ederse  tahliye etmemiz rahat 1-1,5 seneyi bulur.

- Ne diyorsun sen Ozan? Bu nasıl adalet! Basit bir tahliye işi bu kadar sürer mi yaa! Ben ne anladım böyle hukuktan!

+ Valla öyle Salih Abi. İstersen kiracıyla konuşup, borcun bir kısmını silerek sulhen de çıkarmayı deneyebiliriz.

- Peki, ben sana numarasını vereyim, ara bakalım. Ben de bizimkilerle bir konuşayım.

Salih Abi çıkarken, eğer hukuki işlemlere başlamak gerekirse ücretin her zamanki gibi “dost işi” olmasını tembihlemeyi ihmal etmedi. Akşamüstü kiracıyı aradığımda pişkin mi pişkin bir adam çıktı karşıma. Kendimi tanıtıp, “Beyefendi şu kadar borcunuz var, şu kadar zamandır tek bir ödeme yapmamışsınız, borcunuzu kapatmayı ya da daireden çıkmayı düşünmüyor musunuz?” diye sordum; “Ben haklarımı biliyorum avgat bey. Bizim de tanıdığımız avgatlar var sonuçta. İstemezsem en az bir sene daha çıkaramazmışsınız beni burdan” diye cevap verdi. Alttan girdim, üstten çıktım, hem iyi hem kötü polisi oynadım, kibarlaştım, kabalaştım ama bana mısın demedi. Tutturmuş, hakkım da hakkım! Sanırsın babasının evi, ölene kadar bedavaya oturacak!

Mecburen Salih Abi’yi arayıp, durumu ilettim. “İstersen” dedim, “bir an önce işlemlere başlayalım.” Ancak öğrendim ki, Salih Abi’nin kardeşi de boş durmayıp, bu arada birisiyle görüşmüş. Görüştüğü kişi, “Ne bir senesi yahu, bir haftaya çıkarırız sizin kiracıyı. Yıldırım nikahı gibi, yıldırım tahliyesi yaparız biz” demiş gülerek. Karşılığında da birikmiş kira alacağının yüzde 25’ini istemiş. Salih Abi’ye bir haftaya kiracıyı tahliye edecek hukuk sisteminin dünyanın hiçbir yerinde mevcut olmadığını, bunu söyleyenin ya bu işi bilmediğini ya da bir dolandırıcı olduğunu anlatmaya çalışsam da ikna edemedim.

On gün kadar sonra bir müvekkil görüşmesinden dönerken şans eseri Salih Abi’nin bahsettiği evin önünden geçtim. Ama o da ne? Akıl alır gibi değil! Yahu nasıl olur? Ev gerçekten tahliye edilmişti ve camında da bir emlakçının kiralık ilanı asılıydı. Hemen Salih Abi’yi aradım. Ağzı kulaklarında telefonu açtı. Kardeşinin bulduğu kişinin gerçekten bir hafta içinde kiracıyı sokağa attığını, bütün kira alacağını da tahsil ettiğini söyledi. Babasının ölümünden bu yana sesini hiç bu kadar iyi duymamıştım. Anladım ki, her şeyin ilacı zaman değil de paraymış sanki!

Bu işin nasıl olduğunu sordum ama kendisi de bilmiyordu. Sadece kardeşi birkaç gün önce payına düşen parayı getirmiş ve kiracının evi boşalttığını söylemişti. Kira parasını almamış olsalar, kiracıyı tüm borçlarını silerek çıkarttıklarını düşünecektim. Kimdi acaba bu işi böylesine kusursuz bir şekilde halleden Mr. Fantastic? Bu kadar kısa zamanda adamı tahliye ettiği yetmezmiş gibi bir de paranın tamamını nasıl tahsil etmişti? O mendebur kiracıyı nasıl ikna etmiş olabilirdi ki? Ben bu sorulara cevap bulmaya çalışırken, Salih Abi dalga geçer gibi, “İstersen kardeşimden telefonunu alayım. Kiracıyla falan sorun yaşarsan sen de ararsın. Biraz fazla para istiyor ama çok kısa zamanda işi hallediyor valla” deyince iyice kan beynime sıçradı. Telefonu kapatır kapatmaz, kiracıyı aradım. “Ulan namussuz” dedim, “artistliğin bana mıydı? O kadar afra tafra yaptın. İki yıldan önce çıkmam diyordun, bir haftaya evi tahliye etmişsin!”

Kiracı anlatmaya başladı. On gün kadar önce bir sabah kapısına iki adam dayanıp, evi boşaltması ve birikmiş kira borcunu ödemesi için kendisini tehdit etmiş. “Sizin tehditlerinize karnım tok benim” deyip, kovalamış bunları. Akşam iş dönüşü bu kez kuytuda yolunu kesip, bir temiz dövmüşler. Ayrılırken de söylediklerini yapmak için bir hafta süre verdiklerini, aksi halde bir dahaki sefere daha beterini yapacaklarını söylemişler. Bizimki de o bahsettiği “avgat tanıdıklarını” aramış hemen.

Onlardan aldığı tüyolarla ertesi gün tehdit, yaralama, çıkar amaçlı suç örgütü üyeliği suçlarıyla süslediği şikayet dilekçesini savcılığa götürmüş. Konuştuğu savcı, olayı dinledikten sonra, ne kadar zamandır kira vermediğini, neden vermediğini, borcunu ne zaman ödemeyi düşündüğünü sormuş. Aldığı yanıtların ardından, “Sen hem altı ay boyunca kiranı verme, hem adamın evinden çıkma, sonra da dayak yiyince buraya hak aramaya gel. Oldu! Şuna bak, hem suçlu hem güçlü! Çileden çıkarıyorsunuz milleti, sonra utanmadan bir de gelip ağlıyorsunuz!” diye söylenip odadan atmış bizimkini. Bizim kiracı, ne olduğunu şaşırmış tabii. Dışarı çıkınca katipten savcının da kiracısı ile kira borçları nedeniyle davalık olduğunu öğrenmiş. Savcının sinirlenmesinin nedeni buymuş kısacası. Katibe şikayetin sonucu için ne zaman gelmesi gerektiğini sorduğunda, “Savcı bey bu sıralar epey yoğun. Önümüzdeki ay bir daha uğrayın” yanıtını almış. Savcı şikayet dilekçesini almış almasına da, ifade alma ve iddianame hazırlama işini çıkmaz ayın son çarşambasına bırakmış yani. Dava açılırsa ne kadar süreceğini sorduğunda da, karar verilip kesinleşmesinin birkaç sene alabileceğini öğrenmiş.

Kiracı iki gün sonra aynı adamları yine sokakta görünce, bakmış olacak gibi değil, iş ciddi, borç harç para toplayıp kira borcunu kapatmış. Evi de bir hafta içinde tahliye etmiş. Telefonda “Bu nasıl adalet! Basit bir ceza davası bu kadar sürer mi yaa! Mağdur adama böyle davranılır mı hiç! Haklının hakkını savunamayacaksa ne yapayım ben böyle hukuku!” diye serzenişte bulundu.

Kısaca Salih Abi’nin kardeşi, avukatla değil de bir çeşit mafyayla anlaşma yapmış anlayacağınız üzere. Ondan sonra da, dinsizin hakkından imansız gelmiş. Hukuk mu? Adalet mi? Olmaz olur mu yaa… Hemen getiriyorum. Çay da koyayım mı yanına?..

OZAN GÜLHAN / AVUKADOS

Kaynak: https://www.avukados.com/single-post/2018/04/03/Y%C4%B1ld%C4%B1r%C4%B1m-tahliyesi