Bilindiği gibi, bankalar  vergi borcu olan  mükelleflerin hesaplarına e-haciz koyarak  hesapları bloke etmektedir.  E-haciz duyurusu veya tebligatı  vergi daireleri tarafından  bankaların  genel müdürlükleri üzerinden  şubelere kadar yürüyen bir zincir içinde amme borçlusu  mükelleflere teksif edilmektedir. (Bkz. 6183 sayılı yasa md.62, 79)

Öncelikle, amme alacağı nedir? Bunu  tanımlamak  gerekmektedir.  Amme alacağı  6183 sayılı  yasanın  1. maddesinde şöylece tanımlanmıştır: 

“Devlete, vilayet hususi idarelerine ve belediyelere ait vergi, resim, harç, ceza tahkik ve takiplerine ait muhakeme masrafı, vergi cezası, para cezası gibi asli, gecikme zammı, faiz gibi fer'i amme alacakları ve aynı idarelerin akitten, haksız fiil ve haksız iktisaptan doğanlar dışında kalan ve amme hizmetleri tatbikatından mütevellit olan diğer alacakları ile; bunların takip masrafları hakkında bu kanun hükümleri tatbik olunur.

Türk Ceza Kanununun para cezalarının tahsil şekli ve hapse tahvili hakkındaki hükümleri mahfuzdur.” Şeklinde yer almıştır. 

Genel anlamda amme alacağı mükellef yönünden  vergi  borcuna karşılık gelmektedir.  Mükelleflerin  vadesi geldiği halde ödemedikleri vergi  borçları dolayısıyla kendilerine yine 6183 sayılı kanunun 58. maddesine göre ödeme emri düzenlenerek  tebliğ edilmektedir.

Kendisine ödeme emri tebliğ edilen kişi bu ödeme emrine karşı, böyle bir borcu olmadığı veya  borcunu ödediği veya  vergi dairesinden  mahsubu  gereken  alacağının  olduğu, mal beyanında bulunduğu veya borca dava açtığı şeklinde bir durum yoksa borç kesinleşir. [1] Kesinleşen borç hakkında  mükellef nezdinde  her türlü  icrai koğuşturma yapılır.  Türkiye  çapında borçlu mükellefler nezdinde  malvarlığı araştırmalarına gidilir.   Neticede yine  6183 sayılı kanunun 79. maddesine göre bankalar nezdinde e-haciz başlatılır. [2] 

Uygulamada bankalarca  mükellefler nezdinde  6183 sayılı kanunun 79. maddesine göre e-hacizler  yanlış uygulanmaktadır. 

Şöyle ki;

1)    Mükellefin vergi dairesinden  alacağı var ise, e-haciz uygulanamaz. 
2)    E-haciz sadece  o gün geçerli  olabilir.  Ertesi gün  e-haciz kalkar. 
3)    Mükellefin   ödeme emrine dava açması halinde e-haciz uygulanmaması  gerekir.  
4)    Mükellefin dava açması  ve yürütmenin durdurulmasını  talep etmesi durumunda YD hakkında mahkemeden  karar  gelesiye kadar  e-haciz uygulanmaz. 
[3]  
5)    Ödeme emri düzenlenip, mükellefe tebliğ edildikten sonra  7 gün beklenir. Borç kesinleşirse daha sonraki aşamalarda e-haciz uygulanabilir.   
6)    Usulüne uygun ödeme emrinin tebliğ edilmemesi halinde e-haciz devam ettirilemez. 
[4]
7)    E-haciz asıl amme borçlusunun hesaplarına yürütülür.  Şirketin ortak  veya müdürlerinin   kişisel  mevduat  hesaplarına, emanet  hesaplarına, mükellefin  eş veya çocuklarının  kişisel  hesaplarına e-haciz yürütülemez. 
8)    Maliye Bakanlığı tarafından  bankalar birliğine yollanan  2.11.2007 gün ve 97674 sayılı  telefaks yazılarında yer alan  hususlar çerçevesinde e-haciz yürütülebilir.  

Sonuç olarak, usulüne uygun  ödeme emri tebligatı yapılmamış ise, e-haciz 
başlatılamaz.  E-haczin  uygulandığı hesabın  mahiyetinin araştırılması  gerekir.   6183 sayılı  yasa ve buna bağlı olarak yayımlanan  Seri A Sıra 1 Nolu Tahsilat  Genel Tebliğinin   ihtiyati haciz başlıklı  2. bendi altında  9 nolu bent uyarınca  geleceğe yönelik  olarak  haciz, ihtiyati haciz devam ettirilemez.   Banka şubeleri mükellefin hesaplarındaki haczi veya blokajı   sonsuza kadar  devam ettiremezler.   E-hacizler sadece o gün  geçerli olabilir.  Vergi daireleri tarafından  mükelleflerin gelecekte muhtemel   doğabilecek  alacakları için  haciz veya ihtiyati haciz  tebliğinde  bulunulması  olanaksızdır .  
[5]


--------------------------------
[1] 6183 sayılı yasa md.58

[2] ALPASLAN Mustafa – AY Hakan – KAYA Eda, Vergi Uygulamalarında E-Tebligat ve E-Haciz, İzmir Kasım 2011, s.19

[3] 2577 sayılı yasa md. 27, 28

[4] Bkz. Gelir İdaresi Başkanlığı yazısı, 2.11.2007 gün ve 97674

[5] ALPASLAN Mustafa- KAYA Eda- ALPASLAN Nazlı Gaye- Ödeme Emri, Ekim 2017-İzmir