Göz yaşartıcı gaz silahları ve mühimmatları, kamuoyunda “biber gazı” olarak da bilinmektedir. 

Ancak biber gazı, göz yaşartıcı gaz silahlarından sadece birisidir. Bu konuda daha önce birkaç yazı kalem almıştık, ancak lüzumuna binaen güncelliğini koruyan, insanların hayatını ve sağlığını yakından ilgilendiren, önleyici kolluğun nerede ise vazgeçilmezi olan, hemen her toplantı ve gösteride başvurulması “olağan vasıta” olarak kabul edilen “biber gazı” hakkında kısa açıklamalarda bulunacağız.

Göz yaşartıcı gazlar ve silahlar; diğer maddi güç araçları olan kelepçe, cop, fiziki engeller, hatta polis köpeklerinden farklı olarak, yalnızca muhatabı olan kişi veya kişiler üzerinde etkisini göstermez, muhatabı olmayan diğer kişileri, canlıyı ve doğayı olumsuz şekilde etkiler, bu nedenle başvurulması gereken son çare olmalıdır.
Göz yaşartıcı gaz veya biber gazına; toplantı ve gösteri yürüyüşlerinde ortaya çıkan kargaşa, kavga ile cebir, şiddet ve tehdit içeren toplumsal olayların önüne geçilmesinde veya durdurulmasında, “gereklilik” ve “ölçülülük” kıstaslarına bağlı kalınması kaydıyla, ağır derecede seyreden veya ağırlaşma ihtimali pek muhtemel hale gelen sokak veya mahalle kavgası ile herhangi sosyal veya sportif bir etkinlik için toplanan kişiler arasında çıkan ve uyarı, fiziki müdahale ile durdurulup dağıtılamayan taşlı, sopalı ve sair saldırı ve savunma aletlerinin kullanıldığı kavgaların sonlandırılmasında başvurulabilir.

Göz Yaşartıcı Gaz Silahları ve Mühimmatları Talimatı’nda; göz yaşartıcı gaz fişeklerinin doğrudan insan vücudunu hedef alacak şekilde atılmayacağı, gaz spreylerinin polise direnişle orantılı olarak en az bir metre mesafeden sıkılmasına özen gösterileceği, direniş ve saldırısına son vermiş kişilere karşı kesinlikle kullanılamayacağı, gazdan etkilenen şahısların kaçış yollarının açık tutulacağı, kapalı alanlarda ise; yoğunluğu yüksek mühimmatların kullanılamayacağı, yanma ile yayılma yöntemini haiz olması sebebiyle gaz bombası gibi maddelerin atılamayacağı, çok katlı binalarda bu işlemin en üst kattan başlanarak yapılacağı ifade edilmiştir.

Göz yaşartıcı gaz silahları ve mühimmatlarının hangi şartlarda ve nasıl kullanılması, fişeklerin ne kadar mesafeden ve kaç derecelik açı ile ateşlenmesi gerektiği, 15.02.2008 tarihinde Emniyet Genel Müdürlüğü tarafından yayınlanan Genelgede ve bu Genelgenin “Göz Yaşartıcı Gaz Silahları ve Mühimmatları Kullanım Talimatı” adlı ekinde düzenlenmiştir.

Talimatta, göz yaşartıcı gazla müdahale kademelere ayrılmıştır. Buna göre;

Birinci kademe, yakın mesafeden (1-15 metre), gaz spreyi ve gaz tüpü kullanılarak,

İkinci kademe, orta mesafeden (15-30 metre) gaz el bombaları ile birinci müdahale sonunda dağılmamakta ısrar eden ve saldırgan özelliğini koruyan gruplara karşı,
Üçüncü kademe, uzak mesafeden (30-150 metre) gaz tüfeği ile ikinci müdahaleye müteakip toplanmaları engellemek ve grubu dağılım güzergahına yönlendirmek amacıyla, kullanıcının vücuduna 45 derece açı ve ideal hava şartlarında yapılan atışla, 150 metre ötesinin etki altına alınabilmesi için uygulanır.
İnsan Hakları Avrupa Mahkemesi’nin 16.07.2013 tarihli Abdullah Yaşa ve Diğerleri/Türkiye kararında, 13 yaşındaki başvurucunun barışçıl olmayan bir gösteri sırasında polis aracı üzerinden ateşlenen gaz fişeği kapsülü ile yüzünden yaralanmasının kötü muamele olduğunu ve barışçıl olmayan bir gösteriyi dağıtmak amacıyla olsa bile bir kişinin ağır yaralanacak biçimde yüzüne doğru gaz fişeği kapsülü ateşlenmesinin orantılı olmadığı ve “İşkence yasağı” başlıklı 3. maddenin ihlal edildiği sonucuna varmıştır.

İHAM; önüne gelen dosyalarda, göstericiyi doğrudan hedef alacak şekilde biber gazı atılmasının hukuki dayanağının olmadığı, başvurucuların fiziksel ve ruhsal acıya maruz kaldıkları, tüm bunların bireyi küçültecek ve alçak düşürecek nitelikte ve insanlık dışı muamele olduğunu kabul etmiş, ancak ihlal kararı verebilmek için bu kanaate varmasının yeterli olmadığı, biber gazına, işkence ve kötü muameleye maruz kalındığının somut delillerle ispat edilmesi gerektiği kanaatine varmıştır.
Göz yaşartıcı gazlarını kullanım alanına ilişkin, birçok insanın günlük hayattan veya basından, takip ettiği veya tanıklık olduğu kadarıyla ilk akla gelen kullanım yeri hiç kuşkusuz toplantı ve gösteri yürüyüşlerinin yapıldığı yerlerdir. Ancak göz yaşartıcı gazları yalnızca toplumsal olaylarda değil, spor müsabakaları ve diğer sosyal etkinlikler sırasında çıkan istenmeyen olaylarda da kullanıldığı bilinmektedir. Göz yaşartıcı gaz ve silahın kullanılma amacı; o etkinlikte bulunanlara veya çevresinde dolaşanlara, o sırada tesadüfen geçenlere zarar vermek, canlarını acıtmak veya yakmak, intikam almak veya cezalandırmak olmayıp, cebir ve şiddet içeren, can ve mal güvenliğini tehdit eden olaylara son vermek ve bu olayların daha vahim hal almasını önlemek, yani can ve mal güvenliğini gözetmektir.

Zor ve silah kullanma yetkisi kapsamına giren göz yaşartıcı gaz ve silahlarının kullanmasında kolluk; karşılarında bulunan topluluğun talep ve protestolarını kendilerine yönelen bir tehdit olarak algılamamalı, gerek toplantı ve gösteri yürüyüşüne katılanların ve gerekse çevrede bulunanların can ve mal güvenliklerini korumakla yükümlü olduğunu gözardı etmemelidir.

Belirtmeliyiz ki; toplumsal olaylara müdahale eden kolluğun, koşulları gerçekleştiğinde grubun dağılmasını sağlamak ve gösteriyi sona erdirebilmek amacıyla tazyikli su, cop, göz yaşartıcı madde kullanımı PVSK m.16/2 çerçevesinde hukuka uygunluk nedenidir. Ancak biber gazı; ancak barışçıl olmayan ve dağılmamakta ısrar eden saldırgan grup veya kişilere karşı, mevzuatta yer alan usullere uyularak ve diğer zor kullanma araçlarının kullanılmasına imkan kalmadığı durumlarda başvurulması gereken yöntem olarak kullanılmalıdır.

Herkes; Anayasa m.5, 17, 56’da ve İHAS m.2’de teminat altına alınan maddi ve manevi varlığını geliştirme ve yaşama hakkına, Anayasa m.34 ve İHAS m.10, 11’de güvence altına alınan ifade hürriyeti ile toplantı ve gösteri yürüyüşü düzenleme hakkına sahiptir. Ayrıca herkes, bir sosyal veya sportif faaliyette bulunmak amacıyla toplanabilir, hatta bu durum trafik düzeni açısından bazı sorunlar da ortaya çıkarabilir. Bazı hallerde somut olayın özellikleri ve bölgenin taşıdığı risklerden dolayı çok sayıda insanın toplanıp bir araya gelmesi, öncelikle onların can güvenlikleri açısından riskler de taşıyabilir. Bu gibi durumlarda kolluk, daha hafif diğer zor kullanma ve uyarı yöntemlerine başvurmaksızın veya bunları etkin şekilde kullanmaksızın, doğrudan veya başlangıç tedbirlerini etkin şekilde kullanma prosedürünü tamamlamadan göz yaşartıcı gaz silahlarını, yani gaz spreyini, gaz al bombasını ve gaz fişeği atan tüfeği kullanamaz. Çünkü göz yaşartıcı gazlar ve bu kapsamda sayılan biber gazı; insanların, çocukların, yaşlıların ve hastaların sağlığını somut tehlikelere düşürebilecek, bozabilecek ve hatta bireyin yaşam hakkını ortadan kaldırabilecek ağırlıkta zor kullanma yöntemleri olarak kabul edilmektedir. Hatalı kullanımlar, hem keyfi muameleyi ve hem de birey üzerinde gerçekleşecek risklere göre diğer yasal sorumlulukları gündeme getirir.

Her olayı özelliklerine göre değerlendirmek ve Talimatta geçen prosedürü somut olayın özelliklerini dikkate almak suretiyle tatbik etmek gerekir. Göz yaşartıcı gaz silahının kullanılmasına gerek olmayan durumlarda, hiçbir muhtemel hal ve sübjektif gerekçe zor kullanma aracı olarak bireylere karşı göz yaşartıcı gaz silahının kullanılmasını meşru kılamaz. Örneğin; bir cadde veya sokakta toplanan veya bir sosyal etkinlik nedeniyle halka açık alanda bir araya gelen veya sportif bir etkinliği seyretmek için müsabakanın yapılacağın yere toplu olarak yürüyen, müsabakanın yapılacağı sahanın, stadın veya yerin önünde toplanıp kalabalıklaşan kişilerden, sırf bu nedenle veya güvenlik gerekçe gösterilerek dağılmaları istenemez. Bir an için bu toplanmanın kamu düzeni veya güvenlik açısından risk oluşturduğu veya oluşturacağı düşünülse, hatta can ve mal güvenliğini korumakla görevli kolluk görevlileri can ve mal güvenliği açısından toplanmanın sakıncalı olabileceği, bizzat toplanan insanların can güvenliklerinin korunması açısından dağılmalarının sağlanması gerektiği yönünde tespitlerde bulunsa bile, ilk anda başvurulacak yöntem göz yaşartıcı gaz silahlarının kullanılması değildir.

Zor ve silah kullanma yetkisine giren göz yaşartıcı gaz silahları; işin zorluğuna, gerekliliğine ve ölçülülüğüne göre plastik mermi ve ateşli silahtan bir önce ve belki tazyikli veya boyalı su kullanımı ile eşit olarak tatbiki mümkün önleyici vasıta olarak kullanılmalıdır. Göz yaşartıcı gaz silahları sıralamasında, ilk başta gaz spreyi, ardından gaz el bombası ve son çare olarak da gaz fişeği atan tüfekler tercih edilebilir ki, bunlar doğrudan insanları hedef almamalı, en önemlisi de gaz fişeği atan tüfekle insanın baş veya vücut kısmına doğrultulmak suretiyle kullanılmamalıdır.

Demokratik hukuk devletinde bu hak ve özgürlüklerin korunması, şartlar gerekli kıldığı takdirde ve yasal dayanakla bu hak ve hürriyetlerin asgari düzeyde kısıtlanması yoluna gidilmelidir. Kanunla tanımlanan görev yetkilerin, her somut olayın özelliğine göre ve yasal sınırları aşılmaksızın kullanılması elzemdir. Kişi hak ve hürriyetlerinin sınırlandırılmasına yetki veren yasal düzenlemelerin, keyfi ve maksadını aşacak şekilde tatbikinin kabulü mümkün değildir.

Bütün mesele; kamu otoritesinin gücüne güç katması ve keyfi davranıp zor kullanması için değil, kamu düzeninin sağlanması, kişi hak ve hürriyetlerinin korunması, bu kapsamda can ve mal güvenliğinin sağlanması maksadına matuf ve son çare olarak kullanılması gereken göz yaşartıcı gaz silahlarının somut olayın özelliklerine göre hukuka uygun kullanılıp kullanılmadığı, bu konu ile ilgili şikayetlerin gözardı edilmeyip, hukuka aykırı ve keyfi kullanımlardan dolayı gerekli hukukilik denetimin hızlı bir şekilde tamamlanıp sorumluluklarının işletilip işletilemediğidir.

Kamu düzeni ve yararı ile birey yararı arasında en önemli sorun denge olup, biri diğerine feda edilemez. Kamu düzeni ve yararı ile kişi hak ve hürriyetlerinin korunması için her türlü sert yöntemlerin kullanılması nasıl doğru değilse, kişi hak ve hürriyetlerinin kullanımında aşılacak yasal sınırlar nedeniyle ortaya çıkan ve başkaları için somut tehlike, hatta zarar arz edebilecek cebir ve şiddet içeren eylemlere göz yumulması da yanlıştır. Bu iki yanlışa düşülmeksizin “denge” sağlandığında, standart ve ortak hareket şekilleri belirlenip kolluk tarafından bu kurallar çerçevesinde hareket edildiğinde, kuralları ihlal eden kamu otoritesi davranışlarına göz yumulmayıp sorumlulukları işletildiğinde, “hukuk devleti” ilkesi çerçevesinde hareket edilmiş olacaktır. Olağan hukuk düzeninde, kolluğa tanınan zor ve silah kullanma yetkisinin olağanüstü şartların varlığı anlayışı ile kullanılması doğru olmayacaktır.



Kaynak: Haber7