İşte o yazı;

Geçen sene rulo şeklinde aldığım diplomamdan sonra 2 ay içinde kısmet olursa avukatlık ruhsatımı da alacağım.  Ancak ruhsatımı almadan önce yanında staj yaptığım BAĞZI AVUKATLARA teşekkür niteliğinde birkaç şey yazmak isterim. (Mesleği sevmemi sağlayan birkaç avukatı tenzih ederek tabi)

Staja başlayacak arkadaşlarıma öncelikle şunu söylemek isterim "Stajyer olmakla avukat olmak arasında hiç fark yok. Meslektaş sayılırız". Çünkü bana avukatlık süresi 6 ay ile 1 yıl içinde değişen herkes bu cümleyi kurdu. Şimdi ben de size kurmak isterim. Başlangıçta "Lan bu cümleyi neden kurmaya ihtiyaç duydular acaba" diye düşünüyorsun, ben zaten öyle düşünüyorum. İkinci kez duyduğunda "Yaaa samimiyetinden söylüyordur canım benim" filan diyorsunuz. Ama bunu neredeyse 35. milyonuncu kez duyduğunuzda anlıyorsunuz ki "STAJYER OLMAKLA AVUKAT OLMAK AYNI ŞEY SAYILMAZ". Bunu söyleyen aslında demek istiyor ki "Lan stajyersin sefilliğine de bakmıyorsun, bir de utanmadan benim gibi 672 saattir avukatlık yapan yüce bir şahsiyetle konuşmaya çalışıyorsun" .

Ve haklılığını da staja başlayınca çok net anlıyorsunuz.

Öncelikle ilk görüşmeden başlamak isterim. Bir kere staja başlayacağın bürodaki avukatın TBB'nin sahip olduğu en ZEKİ, en YETENEKLİ, en İNSANI BAKTIM MI GÖZÜNDEN ANLAYAN avukatı. Ona göre ayık ol! Sadece Ankara'da 12761387 tane hukuk bürosu olduğuna bakma. Bu 12761387 tane EN ZEKİ avukat eder ama olsun. Sen ondan daha mı iyi bileceksin ne kadar zeki olduğunu! Bu nedenle ilk görüşmede soracağı sorularda bu zekâdan beklenecek düzeyde olacak. Ona göre hazırlıklı ol. Çok bir şey bekleme yani. "Bn mslğ öğrnmk istyrm" filan gibi safsataları bir kenara bırak. Kaleme, notere, icraya gönderiyorlar mı? Daha ne olsun. Bir dosya baştan sona nasıl incelenir, bir dava baştan sona nasıl yürütülür, müvekkille nasıl konuşulur, meslek etik ilkeleri nelerdir ... Bunları boş ver! Bir de bunların üstüne lütfeder 500 TL filan da verirse, ne yapacaksın? Gözyaşları içinde kabul edeceksin.

Her avukatta farklı olmakla beraber, avukatın senin için yapacağı en çok şey, günde on dakika dilekçelerini kontrol etmek olacak. Yazdıklarını aşağılamış, ilk kez yaptığın bir şeyden böyle söz edilmesi seni meslekten soğutmuş, özgüvenini yerle bir etmiş aldırma! O yüce şahsiyet, harika insan senin için koskoca 10 DAKİKASINI ayırmış, senin ettiğin nankörlük de cabası.

Sonra kalem, icra, noter işlerin olacak. O kadarını da sana avukatının öğretecek hali yok herhalde! Öğrenmek isteyen kendi öğrenir zaten. Kalem, icra memurları ne için var hem? Ayrıca sen bu işleri de yapamayacaksan, nasıl hukuk fakültesinden mezun olmuşsun? İdari Yargılama Usulünden aldığın yüzün idare kaleminde tek bir işi eksik yapmanla hükmü kalmayacaktır.

Biraz da işlerin icra ediliş kısmından söz etmek gerekirse, avukatın giderken eline tutuşturduğu kâğıtta yazan, muhtemelen ilk kez gördüğün 1234566 tane işi KOSKOCA 35 SANİYEDE anlattıktan sonra sanırım, artık hepsini hatasız ve eksiksiz olarak yapabilirsin. Hayır, geri zekâlı isen o başka! Şu ana kadar anladığın, başardığın her şeyi bir kenara bırak. Artık zekân, benliğin kaleme bilirkişi raporunun gelip gelmediğini sormanla ve avukatının egosu ile sınanır halde. Hâlbuki o avukat ki değil avukatken, stajyerken bile bir kez olsun hata yapmış mıdır? Anasının karnında Yargıtay kararları incelemiş, doğarken yanında gerekçeli kararı ile bile gelmiştir. Hey gidi hey! Bir de şimdi dön aynaya kendi sefil suratına bak ve aradaki farkı anla!

Çalıştık. Çabaladık. Gün bitti. Ancak sen mesain de bitti zannediyorsan, çok yanılıyorsun.  Fazla mesai, fazla çalışma ücreti .. O da nesi ki? Sonuçta büro hepimizin bürosu. Avukat sana rayiç avukatlık ücretine göre TAM 200 TL daha fazla veriyorsa, herhalde mesai saatlerini takmayacak, senin büronun dışında bir hayatın olduğunu da umursamayacaktı. Ne sandın? Sonuçta büro hepimizin bürosuydu TUĞBA HANIM. O zaman para kazanınca da paylaşsaydık ya, ancak o kadar da hepimizin bürosu değildi.

Avukatlık hak arama mesleğiydi, evet biz de hukukçuyduk ama konu terzinin kendi söküğüne gelince işler bir anda değişiyordu. Mesela meslekte bana öğretmek istedikleri ve sürekli tekrarladıkları YEGÂNE CÜMLE "Biz de en başta böyleydik, sen de daha çokkk törpülenirsin gör bak" şeklindeydi. Bence bu bile meslekten beklentilerimiz hakkında birçok şey söylüyordu.(hukukihaber.net)