“Bir kişi hakkında hükmolunan her bir ceza diğerinden bağımsızdır, varlıklarını ayrı ayrı korurlar. Ancak, bir kişi hakkında başka başka kesinleşmiş hükümler bulunur ise, 107’nci maddenin uygulanabilmesi yönünden mahkemeden bir toplama kararı istenir”.

Bu maddeye göre yapılan cezaların toplanmasının yalnızca koşullu salıverilmede değil, birden fazla hükümde yer alan hapis cezalarının toplanması suretiyle tüm infaz müesseselerinde uygulandığı bilinmektedir. Bizce; Kanun hükmünün lafzına aykırı, kişi hürriyeti ve güvenliği hakkı aleyhine olan bu geniş uygulama hatalıdır.

Genel kural; hükümlü hakkında birden fazla kesinleşmiş hükümlerin toplanması ve bu toplanan hapis cezalarının, Yönetmeliğin 6. maddesinin 1. ve 2. fıkralarında gösterilen sürelerinin kapalı ceza infaz kurumunda hükümlüye çektirildikten sonra hükümlünün açık ceza infaz kurumuna ayrılmasıdır. Hapis cezasının bir veya birden fazla olması bakımından belirlenen koşullu salıverilme sürelerine göre, hükümlünün kapalı ceza infaz kurumunda kalması ve sonrasında açık ceza infaz kurumuna ayrılması veya geçmesinde bir fark olmamalıdır.

Yargıtay 7. Ceza Dairesi’nin 01.12.2014 gün, 2014/21345 E. ve 2014/20587 K. sayılı ilamında geçen Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı’nın ihbarnamesinde; denetimli serbestlik tedbiri ile cezası infaz edilmekte iken kesinleşmiş başka mahkumiyet kararları nedeniyle infaz kurumuna alınan hükümlülerin koşullu salıverilme sürelerinin tayini açısından toplama kararı alınması gerektiğine, hükümlü daha önce açık ceza infaz kurumunda bulunduğundan denetimli serbestlik tedbiri ile infaz hakkından yararlandığı da gözetilerek, açık ceza infaz kurumuna ayrılma şartı açısından sadece Açık Ceza İnfaz Kurumlarına Ayrılma Yönetmeliği’nin 6. maddesinde yer alan koşullu salıverilme süresinin esas alınması gerektiğine, içtima ettirilen toplam cezanın 1/5'ini (şu an 1/10’unu) hükümlünün kapalı ceza infaz kurumunda geçirmesi şartının aranmayacağı gözetilmeden, itirazın kabulü yerine yazılı şekilde reddine karar verilmesinde isabet görülmediğine işaret edilerek, Ceza Muhakemesi Kanunu’nun 309. maddesi uyarınca kararın kanun yararına bozulmasına ilişkin ihbar ve talepte bulunulduğunun ifade edildiği görülmektedir. Bu ihbar üzerine Yargıtay 7. Ceza Dairesi, Açık Ceza İnfaz Kurumlarına Ayrılma Yönetmeliği'nin 6/3. fıkrasında yer alan "Birden fazla cezanın toplanarak infazı halinde, açık kuruma ayrılmada esas alınacak suç, koşullu salıverilme tarihine en az sürenin arandığı suçtur." hükmü karşısında, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı’nın kanun yararına bozma istemine dayanan ihbarname içeriğini kabul etmiş ve Yerel Mahkemenin kararını oybirliğiyle bozmuştur.

Yargıtay 6. Ceza Dairesi’nin 04.06.2015 gün, 2015/537 E. ve 2015/41146 K. sayılı ilamında geçen Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı’nın ihbarnamesinde; hükümlü hakkında İnfaz Hakimliğinin kararı ile kapalı ceza infaz kurumuna iade edilmesinden sonra hükümlünün işlediği başka suçlardan dolayı kesinleşerek gelen ilamların 5275 Cezaların İnfazı Hakkında Kanun'un 107. maddesi kapsamında yapılan içtimaı sonucu elde edilen toplam 8 yıl 6 ay hapis cezasına ilişkin, Açık Ceza infaz Kurumlarına Ayrılma Yönetmeliği m.6/1-a ve 6/2-a hükümlerinde belirtilen sürelerin dolması ve 5275 sayılı Kanunun 99. maddesinde, "Bir kişi hakkında hükmolunan her bir ceza diğerinden bağımsızdır, varlıklarını ayrı ayrı korurlar. Ancak, bir kişi hakkında başka başka kesinleşmiş hükümler bulunur ise, 107 nci maddenin uygulanabilmesi yönünden mahkemeden bir toplama kararı istenir." şeklindeki yasal düzenleme ile 5275 sayılı Kanunun 107. maddesinde yer alan cezaların içtimaı müessesesinin koşullu salıverilme süresinin hesaplanmasına yönelik olması, kapalı infaz kurumuna iade kararının bu kararın verildiği ilam dışındaki 5275 sayılı Yasanın 107. maddesi gereğince koşullu salıverilme süresinin hesaplanmasına yönelik içtima edilecek diğer ilamlar açısından Açığa Ayrılma Yönetmeliği kapsamında "açığa ayrılmaya engel bir durum" teşkil edeceğine dair hükümlü aleyhine değerlendirme yapmayı gerektirir yasal düzenlemenin bulunmadığı gözetilmeden, itirazın kabul edilmesi yerine yazılı şekilde reddine karar verilmesinde isabet olmadığından bahisle CMK m.309 uyarınca kararın bozulması talep edilmiştir. Yargıtay 6. Ceza Dairesi ayrı bir gerekçe belirtmeksizin, Başsavcılığın ihbarname yazısında yer verdiği talebi kabul etmiş ve Yerel Mahkeme kararını oybirliğiyle bozmuştur.

Her iki Yargıtay Dairesinin dayandığı hüküm, net bir şekilde Açık Ceza İnfaz Kurumuna Ayrılma Yönetmeliği’nin 6. maddesinin 3. fıkrasıdır. Bu hükme göre; “Birden fazla cezanın toplanarak infazı halinde, açık kuruma ayrılmada esas alınacak suç, koşullu salıverilme tarihine en az sürenin arandığı suçtur”.

Yönetmeliğin 6. maddesi açık olup, birden fazla hükümden dolayı hapis cezaları toplanan hükümlü yönünden koşullu salıverilme tarihi en yakın, bir başka ifadeyle koşullu salıverilmesi için kapalı cezaevinde kalması gereken sürenin en fazla olduğu suça ilişkin ceza esas alınmalı ve buna göre hükümlünün açık ceza infaz kurumuna ayrılması sağlanmalıdır.

Birden fazla cezanın koşullu salıverilme hesabında toplanması suretiyle infazında, açık kuruma ayrılmak için bu suçlardan Yönetmeliğin 6. maddesinin 1. ve 2. fıkralarına göre hükümlü aleyhine koşullu salıverilme tarihine en az sürenin arandığı suçun tespiti yapılacak ve toplam ceza üzerinden hükümlü bu süreye kadar kapalı infaz kurumunda tutulup, bu süreye ulaşıldığında açık infaz kurumuna ayrılması sağlanacaktır. Yönetmeliğin 6. maddesinin 3. fıkrası bu şekilde anlaşılıp uygulanmalıdır. Bunun dışında, Yönetmeliğin 6. maddesinin 3. fıkrasında geçen ibare koşullu salıverilmesi için kapalı cezaevinde kalması gereken en az süre olarak hesaplanamaz.

Netice itibariyle; birden fazla cezanın toplanarak infazının gerektiği durumda, hükümlünün bir suçun cezasından dolayı İnfaz Kanunu m.105/A ve Yönetmeliğin 6. maddesi uygulanmak suretiyle denetimli serbestlikle salıverilmesi ve bu salıverilmeden sonra kesinleşen başka hapis cezası veya cezalarından dolayı İnfaz Kanunu m.99’un 2. cümlesi uyarınca bu cezaların toplanıp, Yönetmeliğin 12. maddesinin 2. fıkrası uyarınca infaza konu edilen cezası dışında başka suçtan hakkında mahkumiyet kararı verilen hükümlünün cezaları toplandıktan sonra koşullu salıverilmesine Yönetmeliğin 6. maddesinde gösterilen süreden daha fazla kaldığı tespit edilen veya şartları tutmadığı halde açık kuruma ayrıldığı anlaşılan hükümlünün kurum yönetim kurulu kararı ile kapalı kuruma iadesi gerekir. Bu durumda, Yönetmeliğin 12. maddesinin 2. fıkrası gereğince, açık cezaevine ayrılma için Yönetmeliğin 6. maddesinde belirtilen koşullu salıverilme süreleri dikkate alınacak, ancak aynı maddede yer alan cezanın bir kısmının kapalı cezaevinde çektirilmesi şartı aranmayacaktır.
Hükümlünün birden fazla suçtan dolayı cezası toplanmadan evvel, daha önce denetimli serbestlikle ve koşullu salıverilme ile serbest bırakıldığı suçtan dolayı bihakkın infazdan önce toplama yapılamadığında ve infaza başlanamadığında, yukarıda bahsettiğimiz kapalı kuruma bu şekilde iade mümkün olmayacak ve sonradan kesinleşen hüküm veya hükümler yönünden yeni infaz hesaplaması yapılacaktır.

Prof. Dr. Ersan Şen
Av. Beyza Başer



Kaynak: Haber7