Geçtiğimiz hafta yaşadığım bir olaydan bahsetmek istiyorum kısaca sizlere. Daha doğrusu kendi çevremde oldukça dikkat çeken bir mesele oldu ve bir meslektaşımızın bunu mutlaka köşende de yazmalısın demesiyle buraya taşıma gereği duydum. Olay şöyle:

Tam olarak bir hafta evvel sabah rutin haberlere göz atma faslında iken ben, Facebook’ta üyesi olduğum bir grupta paylaşılan bir mesaja rastladım. Mesajda bir Facebook sayfasından ve sayfaya derhal müdahale edilmesi gerektiğinden bahsediyordu. Sayfaya baktım. Kan beynime sıçradı. Sayfada açık ve net şekilde “Çocuğun Cinsel İstismarı Suçu” işleniyordu. Küçük kız çocuklarının fotoğrafları konulmuştu ve altında dönen yorumları görseniz insanlığınızdan utanırdınız. İğrenç derecede müstehcen ve de açıkça konunun ticaretinin yapıldığı dehşet verici yorumlar..

Öncelikle hemen online olarak Emniyet’e ihbarda bulundum; lakin bu yöntemin çok da hızlı işlemeyeceğini tahmin ettiğimden, bizzat Savcılığa ihbarda bulunayım dedim. Bu arada derhal yorumlarıyla beraber sayfaya ait ekran fotoğraflarını aldım; çünkü biraz sonra sayfayı kapatacaklarını tahmin ediyordum.  ‘Kapanması iyi bir şey, sayfa gitti, kavga bitti’ gibi düşünmeyelim, zira, bunu yapan canavarımsıların cezasını mutlak surette çekmesi gerekir, yanlarına kar kalması insanlık adına utançtır.

Adliyeye geçince direk Bilişim Suçları Nöbetçi Savcısının yanına gittim. Konuyu açıkladım. “Tamam avukat hanım, siz dilekçenizi hazırlayın, biz hemen ihbar edelim” dedi. Hemen bir ihbar dilekçesi hazırladım, ekran fotoğraflarını da ek yapıp, Savcıdan havale alırken Savcı, “Avukat Hanım kendinize dikkat edin” dedi. Önce anlamadım, “Nasıl Savcım?” diye sordum ister istemez. “Yani dikkat edin işte, belli ki böyle durumlara sıkça tepki gösteriyorsunuz” dedi. “Peki Savcım, merak etmeyin” dedim ben de. Sonra ikimizi de aldı bir gülme..

Dosyayı kaleme teslim etmek üzere odadan çıktım ama, üzerimde bir şaşkınlık, bir tuhaflık.. Çok komik bir durum tabi, “Canım Savcım” diyorum içimden, “Beni de düşünürmüş”. Ve elbette şaşkınım; çünkü bir ülke düşünün ki savcısı avukatını uyarıyor, ‘Dikkat et’ diye. Vehametin böylesi..

Bu işin trajikomik kısmı tabi, konuya geri dönersek:

Velhasıl o dakikalarda sayfa tahmin ettiğimiz gibi kapatıldı. Ama biz ihbarımızı yapmış olduk. Bizim Savcının dediğine göre de, bu tarz ihbarlardan sonuç alınıyor. Bu durumda ne yapıyoruz? Bu şekilde ayan beyan suç işleyen ve maalesef internet ortamında çok fazla bulunan sitelere/sayfalara rastladığımızda altındaki korkunç yorumlarla birlikte derhal ekran fotoğrafını alıyoruz. Meslektaşlarım zaten kısaca bir dilekçe hazırlayıp verirler; lakin bu hususta bilgisi olmayanlar bana da ulaşabilir. Neticede çok basit, hemen şikayetimizi yahut ihbarımızı yapmış oluyoruz. Bu esnada sayfayı hiçbir yerde paylaşmıyoruz ki, çocuk istismarına katkıda bulunmayalım.

Bu arada; geçtiğimiz hafta suç duyurusu açısından bereketli bir haftaydı. Nitekim; Kadın Cinayetlerini Durduracağız Platformu adına, Vahdet Gazetesi yazarı M. Şevket Eygi hakkında da suç duyurusunda bulunduk. Bildiğiniz üzere, M. Şevket Eygi köşe yazısında;
“Bazı kadınların ve kızların, bazı erkekleri delirtecek, çıldırtacak, kudurtacak tarzda seksi ve şehevi kıyafetle dolaşmalarının tecavüz vak’alarını çoğalttığı inkar edilemez bir gerçektir.

Bundan birkaç sene önce bir liseli kız, dekolte bir kıyafetle yabancı bir erkeğin evine gitmiş, orada feci şekilde öldürülmüş, cesedi parçalara ayrılmış ve çöpe atılmıştı. Bu cinayette, dolaylı şekilde de olsa kızın ana babasının, bizzat kendisinin suçu yok mudur?
Fahişe olmayan, fahişelik yapmayan bazı kadın ve kızların fahişe kıyafetiyle gezmeleri kabul edilemez.

Hürriyetler mutlak değildir. Azdırıcı, kışkırtıcı seksi kıyafetler için hürriyet var, o şekilde gezsin denilemez.” şeklinde sözler sarfetmişti ve bir suç duyurusunu hak etmişti. Umarım bir sonuç alırız.

Bizler, insan haklarını olumsuz yönde etkileyen her türlü davranışın/sözün elimizden geldiğince peşinde olacağız. Unutmayalım ki; ne kadar çok olursak o kadar gerçek oluruz. Her birimizin yapabileceği öyle çok şey var ki.. Yalnızca, gözümüzü biraz açık tutalım, azıcık vicdanımızı dinleyelim ve harekete geçelim.


(Bu köşe yazısı, sayın Av. Tuba TORUN tarafından www.hukukihaber.net sitesinde yayınlanması için kaleme alınmıştır. Kaynak gösterilse dahi köşe yazısının tamamı özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan köşe yazısının bir bölümü, aktif link verilerek kullanılabilir. Yazarı ve kaynağı gösterilmeden kısmen ya da tamamen yayınlanması şahsi haklara ve fikri haklara aykırılık teşkil eder.)