Türk Medeni Kanunu’nun 202 ile 281. Maddeleri arasında ayrıntılı olarak mal rejimine ilişkin kurallar düzenlenmiştir. Günümüzde Edinilmiş Mallara Katılma Rejiminin uygulanması esastır. Eğer eşler arasında evlilik birliğine uygulanacak olan herhangi bir mal rejimi sözleşmesi yapılmamış ise Edinilmiş Mallara Katılma Rejimi geçerli olacak olan yasal mal rejimidir. Edinilmiş Mallara Katılma Rejimi evlilik süresince eşlerin elde ettiği malların yarı yarıya bölüşülmesidir.

Yürürlükte olan Medeni Kanunu’nun yürürlük tarihi 01.01.2002’dir. Bu da demek oluyor ki mal paylaşımı konusunda 01.01.2002 tarihinden sonraki dönemde uygulanan hukuk kuralları ile 01.01.2002 öncesinde uygulanan kurallar farklıdır.

01.01.2002 tarihinden önce yürürlükte olan medeni kanunda yasal olarak Mal ayrılığı Rejimi kabul edilmekteydi, bu sebeple evlilik birliği içerisinde 2002 öncesinde satın alınan mallarda, mal ayrılığı rejimi uygulanacağı içi mal kimin üzerine kayıtlı ise boşanma sonrasında mal ona ait olmaya devam edecektir. 

01.01.2002 tarihinden sonra yürürlüğe giren mevcut Medeni Kanun’da ise Edinilmiş Mallara Katılma Rejimi yasal mal rejimi olarak kabul edilmiştir. Eşlerin evlilik birliği içerisinde elde ettiği mallar kural olarak yarı yarıya eşler arasında paylaşılır.

Her iki dönemde de evlilik öncesi kişilerin edindiği mallara kişisel mal sayılacak ve boşanma esnasında mal paylaşımına dahil edilmeyecektir.

Boşanma davası açıldıktan sonra mahkeme kararı ile eşlerin evlilik birliği sonlanır. Mal paylaşımı davası ile boşanma davası birlikte açılmaz. Fakat mal paylaşımı davası ve boşanma davası aynı anda açılması durumunda mahkeme mal paylaşımı davası için boşanma davasının kesinleşmesini bekler.  Boşanma davası kesinleşmesinden sonra mal paylaşımı davasına geçilir. Mal paylaşımı davası usulüne uygun olarak açılması gerekir. Mahkeme resen mal paylaşımına karar veremez. Taraflar mal paylaşım davasında üç farklı talepte bulunabilirler. Bu talepler, katılma alacağı, katkı payı alacağı ve değer artış alacağıdır. Mal paylaşımı yapılırken tarafların kişisel malları, mal paylaşım sözleşmesine dahil olmaz.

Kişisel mallar Türk Medeni kanunun 220. Maddesinde “1. Eşlerden birinin yalnız kişisel kullanımına yarayan eşya, 2. Mal rejiminin başlangıcında eşlerden birine ait bulunan veya bir eşin sonradan miras yoluyla ya da herhangi bir şekilde karşılıksız kazanma yoluyla elde ettiği malvarlığı değerleri, 3. Manevî tazminat alacakları, 4. Kişisel mallar yerine geçen değerler.” şeklinde açıklanmıştır. Eşler evlilik içerisinde nelerin kişisel mal olup olmayacağını evlilik içerisinde sözleşme yaparak kararlaştırabilir.

Taraflar kişisel mallarını aldıktan sonra evlilik içerisinde kazanılan mallar “edinilmiş mal” niteliğinde olup taraflar arasın da yarı yarıya paylaşılır. Türk Medeni Kanun’da Edinilmiş Mallar başlığı altında 219. Maddede “Edinilmiş mal, her eşin bu mal rejiminin devamı süresince karşılığını vererek elde ettiği malvarlığı değerleridir. Bir eşin edinilmiş malları özellikle şunlardır: 1. Çalışmasının karşılığı olan edinimler, 2. Sosyal güvenlik veya sosyal yardım kurum ve kuruluşlarının veya personele yardım amacı ile kurulan sandık ve benzerlerinin yaptığı ödemeler, 3. Çalışma gücünün kaybı nedeniyle ödenen tazminatlar, 4. Kişisel mallarının gelirleri, 5. Edinilmiş malların yerine geçen değerler.” açıklanmıştır.

Taraflar kişisel mallar konusunda evlilik içerisinde sözleşme yapabilir. Bu sözleşmede taraflar mesleklerini yaparken kazandığı malları kişisel mal olarak nitelendirebilirler. Bu sayede boşanma aşamasında kişisel mal sayılacak bu malvarlığı değerleri mal paylaşımı dışında tutulacaktır. Malın kişisel mal olduğunu iddia eden taraf ispat etmek ile sorumludur. İddia eden taraf malın kişisel mal olduğunu ispat edemez ise evlilik birliğinin sonlanmasıyla kişisel mal olarak iddia edilen malvarlığı, mal paylaşımına dahil edilecektir.

Türk Medeni Kanunu madde 230’a göre eşlerden biri edinilmiş mallara ilişkin borçları kişisel mallarından veya kişisel mallarına ilişkin borcunu edinilmiş mallardan öderse mal tasfiyesi sırasında denkleştirme istenebilir.  Türk Medeni Kanunu 230. Maddesinde “Bir eşin kişisel mallara ilişkin borçları edinilmiş mallardan veya edinilmiş mallara ilişkin borçları kişisel mallarından ödenmiş ise, tasfiye sırasında denkleştirme istenebilir. Her borç, ilişkin bulunduğu mal kesimini yükümlülük altına sokar. Hangi kesime ait olduğu anlaşılamayan borç, edinilmiş mallara ilişkin sayılır. Bir mal kesiminden diğer kesimdeki malın edinilmesine, iyileştirilmesine veya korunmasına katkıda bulunulmuşsa, değer artması veya azalması durumunda denkleştirme, katkı oranına ve malın tasfiye zamanındaki değerine veya mal daha önce elden çıkarılmışsa hakkaniyete göre yapılır.” Şeklinde açıklanmıştır.

01.01.2002 Tarihinde yürürlüğü giren 4721 Sayılı Türk Medeni Kanunu’nda, edinilmiş mallara katılma rejiminde, katılma alacağına uygulanacak zamanaşımı süresi mevcut değildir. Niteliği gereği alacak hakkı olduğu için uygulanması gereken hükümler, TMK. m. 5 yollaması ile TBK. m. 146 uyarınca belirlenecektir. TBK 146 uyarınca “kanunda aksine bir hüküm bulunmadıkça, her alacak on yıllık zaman aşımına tabidir.” Bu sebeple Boşanma kararının kesinleşmesinden itibaren 10 yıl içerisinde mal paylaşımı davası açılmalıdır. Taraflar, zamanaşımı süresi geçtikten sonra dava açamayacak ve mal paylaşımı talebinde bulunamayacaklardır.

Eşler arasında görülecek mal paylaşımı davasında görevli mahkeme Aile Mahkemesidir. Yetkili mahkemede ise 3 farklı durum söz konusudur. Türk Medeni Kanunu madde 214’te Mal rejiminin tasfiyesi davalarında yetki başlığı altında “Eşler veya mirasçılar arasında bir mal rejiminin tasfiyesine ilişkin davalarda, aşağıdaki mahkemeler yetkilidir: 1. Mal rejiminin ölümle sona ermesi durumunda ölenin son yerleşim yeri mahkemesi, 2. Boşanmaya, evliliğin iptaline veya hâkim tarafından mal ayrılığına karar verilmesi durumunda, bu davalarda yetkili olan mahkeme, 3. Diğer durumlarda davalı eşin yerleşim yeri mahkemesi.” şeklinde açıklanmıştır.

Uygulamada eşler boşanma davası öncesi üzerlerine kayıtlı olan ev, arsa otomobil vb. malları üçüncü kişilere devrederek paylaşım dışı tutabileceklerini düşünürler. Fakat boşanma davası açılmadan önce devredilen mallar da boşanma sonrasında mal paylaşımına dahil olurlar. Devredilen malların değeri bilirkişi raporu ile tespit edilir ve diğer eşin alacak hakkı hesaplanır. Mal paylaşımına dahil etmemek amacıyla malları kendisine devredilen üçüncü kişi de belirli koşullarda hukuki sorumluluk altına girecektir.

Eşler evlilik içerisinde edindikleri malları paylaşmak istemiyorlarsa mal paylaşımı sözleşmesi düzenleyerek kendi aralarında sözleşme yapabilirler. Bu sözleşmeyi evlenmeden önce ya da evlenmeden sonra da yapabilirler. Eşler Mal Ayrılığı rejimini seçerek evlilik içerisinde edinilen malları paylaşmama kararı alabilirler. Mal ayrılığı rejiminde eşler kendi kazandıkları malvarlıkları üzerinde hak sahibi olur ve diğer eşin evlilik içerisinde edinilen malından hak talep edemez.

Mal Ayrılığı Sözleşmesi, iki şekilde yapılır. Evlendirme memurluğuna evlilik sırasında dilekçe verilerek eşler arasında Mal Ayrılığı rejiminin seçildiğini bildirilmesi şeklinde ve yahut noterde Mal Ayrılığı Sözleşmesi yaparak mal paylaşımı rejimi belirlenir. Noterde yapılacak olan Mal Ayrılığı Sözleşmesi evlilik birliğinin kurulmasından hemen sonrada ya da 10 sene sonrada yapılabilir. Eşler isterse özel ortaklık rejimleri de sözleşmeyle kurabilir.

Anlaşmalı boşanmada ise mal paylaşımı tarafların özgür iradesiyle yapılır. Anlaşmalı boşanma protokolü ile malları istedikleri gibi bölüşebilir ya da haklarından feragat edebilirler. Anlaşmalı boşanma protokolü ile mal paylaşımı davası açmaktan feragat edebilir fakat bunun için feragat eden kişi feragat beyanını protokole açıkça yazmalıdır. Anlaşmalı boşanma protokolünde tarafların mal paylaşımını yaptıklarına dair düzenleme yoksa ya da bir tarafın feragat ettiğine dair bir beyan yer almıyorsa taraflar boşanma kararının kesinleşmesinden itibaren başlayan 10 yıllık süre içerisinde mal paylaşımı davası açabilirler.

Av. Begüm GÜREL & Hukuk Fakültesi Öğrencisi Ayşenur ÖZTÜRK