Toplumda oluşan bilinç, gelişen süreçte siyasi otoriteye de ulaşmış ve Başbakan Ahmet Davutoğlu tarafından da ulusa sesleniş konuşmasında mağdur hakları ile ilgili olarak bir temel kanun hazırlanmakta olduğu belirtilmiştir.
 
Sanık hakları ile mağdur hakları karşılaştırılmaya açık kavramlar olmamasına rağmen, sanık haklarına verilen önem, mağdurların çoğu zaman geri planda kalmalarına sebebiyet vermektedir. Ceza yargılaması kamu davası olarak kabul edildiği için “mağdur zaten korunuyor” anlayışı bu probleme sebebiyet vermektedir. Mağdurların mevzuatta düzenlenen haklarını bilmemeleri de ayrı bir problem olarak karşımıza çıkmaktadır. Örneğin hakimin “davaya katılmak istiyor musun” sorusuna mağdurlar çoğu zaman katılmak istemiyorum cevabı vermektedir. Çünkü davaya katıldığı takdirde sürekli duruşmalara gidip geleceği ve acılarının her seferinde tazeleneceği gibi yanlış bir biliş buna sebebiyet vermektedir.
 
Türk Ceza Kanunu’nda Mağdurlar

5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun mağdurlar hakkında önemli adımlar attığı bir gerçektir. Mağduriyetin giderilmesi adına TCK’da “kısa süreli hapis cezasına seçenek yaptırımları” düzenleyen 50.maddede seçenek yaptırımlar arasında “mağdurun zararının aynen iade edilmesi, suçtan önceki hale getirilmesi veya tazmin suretiyle tamamen giderilmesi” sayılmıştır. Bu hüküm mağdur hakları açısından olumlu bir düzenlemedir.
 
İkinci bir düzenleme ise madde 51’de düzenlenen “hapis cezasının ertelenmesi” müessesesinin işletilebilmesi için “mağdurun zararının giderilmesi, aynen iade edilmesi ve suçtan önceki hale getirilmesi”dir. Burada ertelemenin koşula bağlanabileceği düzenlenmiş ancak bu zorunlu bir hüküm olarak değil, mahkemenin takdir yetkisine bağlı bir hüküm olarak düzenlenmiştir. Mahkeme mağdurun haklarının iade edilmesini ertelemenin bir koşulu sayabilir ya da saymayabilir. Bilinmesi gerekir ki burada kastedilen maddi zarardır.
 
Mağdurlarla ilgili bir başka düzenleme ise 55.maddede kazanç müsaderesi bölümünde bulunmaktadır. Kanun, “failin mallarının müsadere edilebilmesi için mağdurun zararın iade edilememiş olması gerekmekte” demektedir. Bu düzenlemede faili mağdurun uğradığı zararı tazmin etmeye zorlamaktadır.
 
Yine 74.maddede düzenlenen “davanın veya cezanın düşmesi” durumunda uğranılan zararın tazmini için açılan şahsi hak davasının düşmeyeceği, bunun yanında tazminat, ve yargılama giderlerine ilişkin hükmün bu karadan etkilenmeyeceği belirtilerek mağdur koruma altına alınmıştır.
 
Ceza Kanunu’nun özel hükümler kısmında ise birtakım suçlarda etkin pişmanlık hükümleri öngörülerek, mağdurun suçtan doğan zararının giderilmesinin sanık lehine cezada indirim sebebi olacağı düzenlemiştir. Bu suçlar zimmet suçu, rüşvet suçu veya malvarlığına karşı işlenen suçlardan olan hırsızlık, mala zarar verme, güveni kötüye kullanma, dolandırıcılık, hileli iflas, taksirli iflas, yağma ve karşılıksız yararlanma suçlarıdır.  
 
Ceza Muhakemesi Kanunu’nda Mağdurlar

CMK madde 109/3-h bendinde isabetli olarak adli kontrol tedbirinin içerdiği yükümlülüklerde failin “suç mağdurunun haklarını güvence altına alacak parayı” güvence altına alması düzenlenmiştir.
 
Cumhuriyet Savcısının kamu davasını erteleme yetkisinin düzenlendiği 171.maddenin uygulanması şartları arasında “mağdurun uğradığı zararın aynen iade edilmesi” gerektiği olumlu olarak düzenlenmiştir.
 
“Hükmün açıklanmasının geri bırakılması” müessesesini düzenleyen 231.maddenin şartları arasında “mağdurun uğradığı zararın aynen iade, suçtan önceki hale getirme veya tazmini” düzenlenerek mağdur hakları açısından olumlu bir düzenleme getirilmiştir.
 
Uygulamada beklenen yararları sağlayamasa ve etkin bir düzenleme olmasa da sistemimizdeki tek onarıcı adalet düzenlemesi olan uzlaşma müessesesiyle getirilen düzenlemeler 2005 Ceza Hukuku Reformunun mağdur hakları bakımından takdir edilesi düzenlemelerindendir.

Diğer Kanunlar

Basın Kanunu’nun 21.maddesi bazı suçlardan mağdur olanların kimliklerinin açıklanmasını ağır para cezasıyla müeyyideye bağlamıştır. Terörle Mücadele Kanunu’nda kamu görevlilerinin terör suçlarına maruz, terör olayları nedeniyle ortaya çıkan zararlarının karşılanması adına düzenleme yapılmıştır.
 
Eski Ceza Kanununda Olup Yenisinde Olmayan Düzenleme

765 sayılı mülga TCK’da olan ve mağdur hakları açısından çok önemli olan ancak yeni ceza reformuyla kaldırılan bir düzenleme ise ceza mahkemelerinin maddi/ manevi tazminata hükmedebilmeleridir. Yeni sisteme göre suç mağdurları tazminat istemlerini “şahsi hak” davasıyla hukuk mahkemeleri önünde yapmak mecburiyetindedirler. Bu da mağdurları tekrar dava yükü ve ispat yükü ile karşı karşıya bırakmaktadır.    
 
Sonuç Ve Öneriler

Sanık hakları bakımından kamuoyu bilinçlenmişken, mağdur hakları konusunda bu durum yaşanmamıştır. Mağdurların hakları yargılamanın en başından en sonuna kadar hatta yargılama sonrasında dahi mağdurlara talepleri dahi olmadan iletilmelidir. Uygulamada görülen önemli bir problem ise mağdur avukatlarının dosyalarını önemsememeleri sorunudur. Bu sorunun çözümü ise vekalet ücretlerinin artırılması ve dosya masraflarının karşılanmasıyla mümkündür. Bunun da ötesinde mağdur haklarının kamu avukatları tarafından savunulması çok daha iyi bir düzenleme olabilir. Bu çözüm yolunu Adalet Bakanlığı değerlendirmelidir. Sivil Toplum Örgütlerinin sübvansiyonu ve öneri ve eleştirilerinin alınması mağdur haklarının korunması açısından ayrı bir önem arz etmektedir.
 
Yaklaşık bir sene önce kurulan Mağdur Hakları Daire Başkanlığı, tüm ülke çapında başarılı bir şekilde teşkilatlanmalı, eğitimli personellerle kurumsal bir yapıya kavuşturulmalı ve Başkanlığa yeterli bütçe tahsis edilmelidir. Mağdur haklarının en önemli ayaklarından biri bilgilendirme ve yönlendirmedir. Mağdur için “sizin için ne yapabiliriz?” denilmesi bile çok önemlidir. “Ben devlet adına mağdur hakları biriminden arıyorum, sizin için ne yapabiliriz” denilmesi dahi mağdurlar için çok büyük önem arz edecektir.
 
Arif GÖZEL / Ankara Strateji Enstitüsü



baroturk.com