Cinsel taciz; sözlü yada yazılı fiillerle veya beden hareketleriyle, mağdurun vücuduna temas içermeden cinsel arzuları tatmine yönelik davranışlardır. Cinsel saldırı suçunun mağduru 18 yaşını doldurmuş olan kadın veya erkeklerdir. Cinsel içerikli sözler, tavırlar, laf atmalar, ısrarcı bakışlar veya sarkıntılık gibi bizi cinsel yönden rahatsız eden davranışların hepsi cinsel tacizdir. Tacize uğrayan pek çok insan bunu açıklayamıyor veya taciz edildiği için kendini suçluyor. Oysa suçlu olan tacize uğrayan değil, taciz edendir. Bir kimseyi cinsel amaçlı olarak taciz eden kişi hakkında, mağdurun şikayeti üzerine, üç aydan iki yıla kadar hapis cezasına veya adlî para cezasına hükmolunur. Bu fiiller, hiyerarşi veya hizmet ilişkisinden kaynaklanan nüfuz kötüye kullanılmak suretiyle ya da aynı işyerinde çalışmanın sağladığı kolaylıktan yararlanılarak işlendiği takdirde, yukarıdaki fıkraya göre verilecek ceza yarı oranında artırılır.

Cinsel saldırı suçu cinsel arzuları tatmin etme amacıyla, cinsel davranışlarla işlenebilir. Cinsel saldırı suçunun özelliği, 18 yaşından büyük kadın veya erkek  şahısların rızası olmadan, cinsel arzuları tatmin etmek, amacıyla vücut dokunulmazlıklarının ihlal edilmesidir. Bu suç şehvet içermeyen davranışlarla işlenemez. Türk Ceza Kanununun 102. maddesi 1. fıkrasına göre; cinsel davranışlarla bir kimsenin vücut dokunulmazlığını ihlâl eden kişi, mağdurun şikâyeti üzerine, beş yıldan on yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır. Cinsel davranışın sarkıntılık düzeyinde kalması hâlinde iki yıldan beş yıla kadar hapis cezası verilir. Bu suçun işlenmesinde belirleyici olan mağdurun rızasının olmamasıdır. Çünkü rıza gösterilmesi  Türk  Ceza Kanununun 26. maddesi 2. fıkrasına göre hukuka uygunluk nedenidir. Fiil rıza ile gerçekleşmiş ise cinsel saldırı suçu oluşmaz. Suçun işlenmesinde cebir, tehdit kullanılabileceği gibi hileye de başvurulabilir.

Cinsel saldırının nitelikli hali Türk Ceza Kanununun 102. maddenin 2. fıkrasında düzenlenmiştir. Halk arasında "tecavüz" olarak bilinen suç, cinsel saldırının nitelikli haline bir örnektir. Buna göre, vücuda organ veya sair bir cisim sokulması suretiyle gerçekleştirilen cinsel saldırılar bu suçun nitelikli halini oluşturmaktadır. Cinsel saldırı suçunun nitelikli hali vücuda vajinal, anal veya oral yoldan; organ veya sair bir cismin sokulması yoluyla gerçekleştirilir. Vücuda penis ithal edilebileceği gibi, vajinal veya anal yoldan cop gibi sair bir cisim de ithal edilebilir. Buna göre, vücuda penis sokulmasını ifade eden ırza tecavüz olarak nitelendirilen fiillerin yanı sıra, vücuda cisim sokulması da cinsel saldırı suçunu oluşturacaktır. Bu şekilde cinsel saldırının nitelikli halinin gerçekleştiren fail hakkında  on iki yıldan az olmamak üzere hapis cezasına hükmolunur. Bu suçun soruşturulması ve kovuşturulması şikayete bağlı değildir. Ancak bu fiilin eşe karşı işlenmesi hâlinde, soruşturma ve kovuşturmanın yapılması mağdurun şikâyetine bağlıdır.

Cinsel saldırı suçunu ağırlaştıran sebepler:

- Fiziksel şiddet uygulanması
- Beden veya ruh bakımından kendisini savunamayacak durumda bulunan kişiye karşı işlenmesi 
- Psikolojik baskı yapılması
- Tehdit edilmesi
- Silahla veya birden fazla kişi tarafından işlenmesi
- Saldırının gözaltında ya da kolluk güçleri (polis, jandarma), devlet görevlileri, işverenler ya da akrabalar tarafından gerçekleştirilmesi.

Yukarıdaki durumların mevcudiyetinde verilecek ceza arttırılır.

Ayrıca;

- Cinsel saldırı için başvurulan cebir ve şiddetin kasten yaralama suçunun ağır neticelerine neden olması hâlinde, ayrıca kasten yaralama suçuna ilişkin hükümler uygulanır.
- Suç sonucu mağdurun bitkisel hayata girmesi veya ölümü hâlinde, ağırlaştırılmış müebbet hapis cezasına hükmolunur.

Bedenimiz ve cinselliğimizle barış içinde, cinsel taciz ve saldırılardan korkmadan yaşamak hakkımızdır. Bu sucların failleri kadın veya erkek olabilir. Bu suçlar farklı cinsiyette kişilere karşı işleneceği gibi, aynı cinsten kişilere karşı da işlenebilir. Kanun vücut dokunulmazlığının ihlali durumunu  çok ağır yaptırımlara tabi tutmuştur. Bu ağır yaptırımların yanı sıra, daha bilinçli ve duyarlı bir toplum haline gelerek, baskalarının haklarını ihlal etmeden huzur ve güven ortamı  içinde yaşamaya çalışmalıyız.


Enes Şahin / hukukihaber.net