Türkiye’de ÇİM’lerinin  kuruluşunu öngören 04.10.2012 tarih ve 28431 sayılı Resmi Gazete’de yayınlanan 2012/20 sayılı Başbakanlık Genelgesinde; Ülkemizde istismara uğrayan çocuk veya ailesinin yaşanan olumsuzlukları pek çok sebeple gizleme eğiliminde olduğu,  bu sebeple de istismara uğrayan çocuğa verilmesi zorunlu olan hukuki, tıbbi, ruhsal ve sosyal destek aksayabildiği tespiti yapılmıştır. Mağdur çocukların; kolluk kuvvetleri, adli merciler ve sağlık kurumları tarafından ayrı ayrı değerlendirilmesi ve bu süreçte yaşadıklarını defalarca dile getirmek zorunda bırakılması, gizliliğin yeterince sağlanamaması, ilgili kurumlarda çocukla görüşme yapanların; çocuğun ruhsal durumunu gözeterek görüşme yapabilecek yeterlikte eğitime sahip olmaması halinde, çocuğun uğradığı travma daha da şiddetlendiği, bu nedenle ,  ‘Çocuk istismarının önlenmesi ve istismara uğrayan çocuklara bilinçli ve etkin bir şekilde müdahale edilmesi amacıyla, öncelikli olarak cinsel istismara uğramış çocukların ikincil örselenmesini asgariye indirmek, adli ve tıbbi işlemlerin, bu alanda eğitimli kişilerden oluşan bir merkezde ve tek seferde gerçekleştirilmesini temin etmek üzere; Sağlık Bakanlığına bağlı hastaneler/kurumlar bünyesinde Çocuk İzlem Merkezlerinin (ÇİM) kurulması ve bu merkezlerin işleyişinin Sağlık Bakanlığınca koordine edilmesi gerekli görülmüştür.’  şeklinde  ÇİM’ lerin kuruluş amaçları açıklanmıştır.

Faaliyete başlayan ve ülke genelinde yaygınlaşmakta olan ÇİM uygulamasında, cinsel istismar suçunun işlendiği hususunda şüphe duyulan durumlarda, şüpheye vakıf olan ilgililerin, durumu ivedilikle Cumhuriyet savcılığı ya da soruşturma makamlarına ihbarı, ardından soruşturma makamlarınca suç mağduru olma şüphesi altındaki çocukla hiçbir görüşme yapılmayarak, bu süreçte mağdur çocuk üzerinde üniforma bulunmayan sivil kıyafetli bir kolluk mensubu ve sivil bir araçla ÇİM’e ulaştırılmasıyla süreç başlamaktadır.       

Soruşturma kapsamında mağdur çocukla ilgili ifade alma gibi gerekli işlemlerin yapılması maksadıyla işlemlere katılacak olan ilgili C.savcısı, avukat ya da kolluk görevlisi soruşturma işlemleri için ÇİM’de buluşmaktadır. Mağdur çocuğun ifadesi alınırken ses ve görüntü bakımından yalıtımı yapılmış camlı oda kullanılmakta, soruşturmayı yürüten C.savcısı, mağdur vekili olan avukat ve diğer ilgililer camın arkasından ifade işlemini takip ederken, görüşmeyi sürdüren adli görüşmeci yolu ile mağdur çocuğun beyanına, mağdur çocukla adli görüşme ve iletişim konusunda alanında uzman bir görevli tarafından kamera kaydı eşliğinde başvurulmaktadır. Soruşturma kapsamında mağdur çocuk ile iletişim kuracak, soru yöneltecek olan ilgililer ise bu soruları uzman vasıtasıyla soracaktır. Böylece çocuğun ‘üstün yararı’ esas alınarak, adli süreçte örselenmemesi esas amaç olmakla birlikte, kurumlar arasında işbirliği ve koordinasyonun sağlandığı bu uygulama sayesinde soruşturmanın delil elde etme gibi diğer amaçlarına erişilmesinin kolaylaşacağı da söylenebilir.

Ancak ifade etmek gerekir ki, çocuk mağdur vekilliği yapan avukatların, mağdur çocuk ifadesinin alınması, özellikle cinsel suç mağdurlarının ÇİM’de beyanlarının alınması konusunda soruşturma makamlarına taleplerini iletmeleri, tüm ilgililerin bu konuda hassasiyet göstermeleri önemli bir başlangıç noktası olacaktır. Bu doğrultuda Çocuk hukuku, adli görüşme teknikleri, mağdur vekilliği gibi konularda adli süreçte görevli tüm ilgililer ve mağdur vekilliği yapan avukatların planlanan eğitimlere katılmaları elzemdir. Mağdur vekilliği, mağdur çocuk vekilliği ve özellikle çocukların cinsel istismarı suçlarında mağdur vekilliğinin kendine has özellikleri olduğundan, alanda özellikli çalışma yapılması gerektiği açıktır.

İlimizde faaliyete başlayan Çocuk İzlem Merkezinin soruşturmalarda etkin bir rol üstlenmesinin sağlanmasında, dolayısıyla çocuğun korunmasında mağdur vekiline önemli görevler düşmektedir. Bu sebeple bilindiği üzere Ceza Muhakemesi Kanununun 234. maddesi gereğince, seçilmiş vekili yoksa mağdur çocukla ilgili soruşturma işlemlerinde vekil bulunması zorunludur. Uygulamada mağdur çocukların ifadelerinin büyük çoğunluğu CMK gereğince görevlendirilen avukatların katılımıyla gerçekleşmektedir.                                                                                                    

CMK 236/3.maddesi doğrultusunda mağdur çocukların veya işlenen suçun etkisiyle psikolojisi bozulmuş diğer mağdurun, kolluğun çocuk biriminde, pedagog eşliğinde ve kamera kaydı alınmak suretiyle alınan ifade sürecinde dahi, mağdur çocuk genellikle rehber öğretmenlerden seçilen pedagoga olayı anlatmakta, daha sonra hep birlikte (kolluk, avukat, pedagog) tarafından tekrar dinlendikten sonra bir değerlendirme yapılıp bu defa üçüncü kez kamera eşliğinde çocuğun beyanları alınmaktadır. Bu durumda mağdur çocuk suça konu olayı defalarca ve tekraren yaşayarak anlatmak durumunda kalmaktadır. Bu manada, tüm bu soruşturma sürecinde Çocuk Koruma Kanununun ifadesiyle ‘korunma ihtiyacı olan çocuk’ hakkındaki bu hatalı uygulamanın önüne geçmek bakımından, mağdur vekili olarak görev yapan avukatların, ilgili mevzuat gereğince, başta soruşturmayı yürüten C.savcıları olmak üzere soruşturma makamlarına gerekli talep ve girişimleri yapmalı, özellikle cinsel istismar mağduru çocukların ifadelerinin ÇİM’ de alınması sağlanmalıdır. Çocuk Koruma Kanunun 4. maddesinde sayılan temel ilkelerden olan çocuğun yaşama, gelişme, korunma ve katılım haklarını güvence altına alan ve soruşturma ve kovuşturma sürecinde çocuğun durumuna uygun özel ihtimam gösterilip gösterilmediği de ayrıca takip edilmelidir.

Bununla birlikte; 04.10.2012 tarihli Başbakanlık Genelgesi ile ülke genelinde yaygınlaştırılması amaçlanan ÇİM’lerin amaca matuf olarak hizmet verebilmesi için; ÇİM’lerin çalışma usul ve esaslarını düzenleyen ‘yönetmelik’ ve ilgili mevzuat eksikliklerinin tamamlanması gerekmektedir. Hâlihazırda ise varsa fiziki ve alt yapı eksikliklerinin giderilmesi yanında, Cumhuriyet savcılarının ÇİM’ leri yaygın bir şekilde kullanmaları sağlanmalı, avukat, kolluk, uzman vb. gibi taraflarca vaki isteksizliklerin ortadan kaldırılması gerekmektedir. Bilindiği üzere, suça sürüklenen, korunma ihtiyacı olan ya da suç mağduru olan çocukla genellikle ilk teması yapan ve bu konuda önemli bir rol üstlenen kolluğun çocuk biriminin, Çocuk Koruma Kanununun 30/c maddesi gereğince çocuğun menfaatinin gerektirdiği durumlarda görevli tüm kamu kurum ve kuruluşlarına bildirim yaparak ilgili sivil toplum kuruluşları ile de işbirliği içinde çalışması gerekir. Bu sebeple, özellikle mağdur vekili olarak görev yapan avukatın, soruşturma sürecinde salt Ceza Muhakemesi Kanununun 234.maddesinde sayıldığı şekilde mağdurun haklarını gözetip çocuk hukukunun tüm mevzuatı ve özelliğine uygun bir rol üstlenip adli sistem içerisindeki çocukla iletişim, delillerin toplanması, soruşturmanın etkin yürütülmesi gibi taleplerinin dışında,  gerektiğinde izah edilen kurum ve kuruluşlarla işbirliği ve eşgüdüm içerisinde çalışarak  ‘Çocuğu üstün yararı’ nı sağlayacak etkin bir faaliyet icra etmelidir. İlimizde Çocuk İzlem Merkezinin yeni faaliyete geçtiği ve görevli personelin henüz tecrübesiz olduğu bu aşamada ise gerekli uzman desteği sağlanmalı ve aksamalara sebebiyet verilmemelidir. Örneğin, Çocuk Çocuk Koruma Kanununun 32. maddesi gereğince alanda çalışan tüm görevlilere eğitimler verilmesi gerektiğinden konuya ilişkin bilgi ve eğitim eksikliğinden kaynaklanan varsa yanlış uygulamaların önüne geçmek için bu uygulamalara vakıf olan mağdur vekili avukatlar gerekli girişimlerde bulunmaktan çekinmemeli ve ilgisine göre gerekli kamu kurumlarına bildirimleri yapmalıdır.

ÇİM de mağdur vekili olarak görev yapan avukatların çocuk hukuku ve çocuk mağdur vekilliğinin özelliğine uygun, etkin görev yapmaları yanında, yukarıda izah edilen tüm bu hususlarda gerekli tespit ve değerlendirmeleri ve eksikliklere ilişkin gözlemlerini yetkili makamlara ve baroya bildirmeleri, yapılan soruşturmaların etkinliği ve verimliliği bakımından önem arz etmektedir.

Sonuç olarak; ‘Çocuğun Üstün Yararı’nı esas alarak, suç mağduru olan çocukların adli süreçlerde örselemesinin önüne geçilmesinde önemli bir rol üstlenecek olan çocuk izlem merkezlerinin işlerliğinin sağlanmasında ve çocuğun korunmasında, CMK gereğince mağdur çocuk vekili olarak yapılan görevin belirleyici bir etken olacağı ise açıktır.

Av. Alim MERT / hukukihaber.net