Düzenli ve sağlıklı toplumlar huzurlu ve düzgün bir aile ortamının kurulmasıyla oluşur. Kanunlarda ailenin önemi nedeniyle, evlilik birliği içerisinde eşlere bir takım yükümlülükler yüklemiştir. Ancak ne yazık ki farklı toplum ve kültürlerdeki birçok kişi aile içinde şiddete maruz kalmaktadır. Şiddet en başta bir insan hakları ihlalidir. Aile içi şiddete koca, kadın eş veya çocuklar maruz kalabilmektedir. Bu durum sakatlıklara, kadınların çalışma gücünden yoksun kalmasına kadar birçok ağır neticeye neden olmaktadır. Aile içi şiddet toplumun temeli kabul edilen aile birliğini temelden sarsmakta, bu ortamda yetişen bireylerin topluma faydalı ve sağlıklı bireyler olmalarının önüne geçmektedir. Şiddet insan onuruna yapılan bir saldırıdır ve bir halk sağlığı problemidir. Günümüzde özellikle kadınların maruz kaldığı şiddet eylemlerinin giderek artması nedeniyle şiddeti önlemeye yönelik bir takım somut adımlar atılmıştır. Aile içi şiddet uygulayan kişilere verilecek ceza arttırılmış, toplumsal duyarlılık çalışmaları yapılmış, bu çerçevede 8 Mart 2012 tarihinde Ailenin Korunması ve Kadına Karşı Şiddetin Önlenmesine Dair Kanun yürürlüğe girmiştir. Bu kanun yürürlüğe girdikten sonra pratikte koruma kararı veya uzaklaştırma tedbiri olarak adlandırdığımız ve şiddet uygulayan kimsenin kadından uzaklaştırılmasını sağlayan kararlar yürürlüğe konulmuştur.
KORUMA KARARI NASIL ALINIR
Aile içi şiddet aile konutunda yaşayan bireyler arasında meydana gelmektedir. Kocanın karısına, çocuklarına ya da aynı evde yaşayan akrabalara, aynı evde yaşayan akrabaların evdeki yaşayan diğer kişilere veya evli olunmasına rağmen ayrı evlerde yaşansa da bir eşin diğerine yönelik tehdit baskı ve kontrol içeren, fiziksel, cinsel, ekonomik veya psikolojik zarar doğuran ve acı duyulmasına sebebiyet veren her türkü davranış aile içi şiddettir. Şiddet bedensel zarar verici, tokat atmak, hırpalamak, boğazını sıkmak, işkence yapmak gibi fizikselolarak gerçekleşebileceği gibi bağırmak, küfretmek, hakaret etmek veya ailesiyle görüştürmemek gibi psikolojikolarak da gerçekleşebilir. Tecavüz, enseste ya da fuhuşa zorlamak gibi cinsel şiddet ya da çalışmaya izin vermemek, paranın elinde alınması gibi ekonomik şiddet de söz konusu olabilir. Şiddete uğrayan aile bireyi veya şiddeti gören, tanık olan diğer kişiler şikâyet ve ihbar başvurusunda bulunarak koruma kararı alabilir. Bu başvuru polis merkezine, jandarma karakoluna, cumhuriyet savcılığına veya aile mahkemesi hâkimliğine yapılabilir. Bulunulan yerde aile mahkemesi yoksa dilekçenin sulh hukuk mahkemesine verilmesi gerekir. Şiddet uygulayan eşten alınan başka bir nafaka yoksa eşin evden uzaklaştırıldığı süre boyunca kendisinin ve çocukların geçimini sağlayacak bir nafaka talep edilebilir. Bu talep uzaklaştırmak için verilen dilekçede yer almalıdır. Ayrıca şiddet uygulayan eşin gelir durumunu gösterir belgelerinde dilekçeye eklenmesi gerekir.
4320 sayılı Ailenin Korunmasına Dair Kanunda aile içi şiddete maruz kalan aile bireylerinin özellikle kadınların ve çocukların korunması amacıyla şiddet uygulayan aile bireyi hakkında alınabilecek tedbirler yer almaktadır. Koruma kararı kapsamında alınacak tedbirlerin uygulanma süresi en fazla 6 aydır. Koruma kararı talebi bu süre sona erdikten sonra şiddet eylemlerin yeniden başlamasıyla yeniden istenebilir. Koruma kararı tedbirlerinden en önemlisi 6 aya kadar verilen evden uzaklaştırma kararıdır. Ayrıca ortak ev dışında başka bir yerde kalınıyorsa bu eve ve iş yerinize şiddet uygulayan kişinin uzaklaştırılması talep edilebilir. Bu koruma kararı tedbirinin verilmesişiddet uygulayan bireyin uzaklaştırıldığı konutun elektrik, su, doğalgaz gibi giderlerini karşılamasını engellemez. Kişi uzaklaştırma sonucunda bu giderlerini karşılamıyorsa hâkime müracaat edilebilir. Mahkeme bu tedbire hükmedilmesine dosya üzerinden yapacağı evrak incelemesi ile karar verir.
KORUMA KARARI NEDENİYLE HAPİS CEZASI
Evden uzaklaştırma ve verilen koruma kararı hususuna uyulup uyulmadığı kolluk kuvvetleri denetleyecektir. Polis ya da jandarma uzaklaştırılan evi haftada bir kez ziyaret eder, komşuların bilgisine başvurur, mağdurun yakınları ile görüşür, muhtardan bilgi alır ve evin çevresinde araştırmalar yapar. Ancak ülkemizde koruma kararı hususunun uygulanması hiçe sayılmaktadır. Polisler hakkında koruma kararı verilen kadını neredeyse hiçbir zaman ziyaret etmemektedir. Şiddet uygulayan kişi bu tedbir kararına uymaz, konuta girmeye çalışırsa derhal polise, jandarmaya veya cumhuriyet savcılığına bildirilmelidir. Bu durumda cumhuriyet savcılığı kamu davasıaçar ve şiddet uygulayıp koruma tedbiri kararına uymayan eşe üç aydan altı aya kadar hapis cezası verilir. Ayrıca aile içi şiddet TCK’ya göre suçtur. Koruma kararı talebinden başka şiddet uygulayan kişiden TCK hükümlerine göre şikâyetçi olunabilir.
Av. Halil İbrahim ÇELİK – Merve ARABACI
Kaynak:hukukmedeniyeti.org
Kaynak:hukukmedeniyeti.org