Fetö/PDY soruşturmalarının en tehlikeli tarafı suistimale oldukça açık olmasıdır. Zira şüphelilerin örgütle olan bağlantılarını tespit etmek noktasında bazen çok somut deliller olduğu gibi bazen de çok soyut olgulardan hareket edilmektedir. İşte bu noktada en küçük ihbar, şikayet ve isnatlar insanlar için tehdit oluşturabilmektedir. Dolayısıyla kurunun yanında az da olsa yaşın yandığı olaylara tanıklık etmek mümkün olabilmektedir. Ancak unutulmamalıdır ki gerçeğin üstü asla örtülmez, sonunda ortaya çıkar. Ama işte bu sürede çekilenler de asla unutulmaz.

Günümüzde maalesef fetö/pdy olayları yoğun şekilde istismar edilmektedir ve menfaat sürdükçe buna devam edilecektir. Bu konuda oldukça dikkatli hareket edilmesi gerekmektedir. Bu örgüt kapsamında ceza alan, soruşturma geçiren, açığa alınan tüm görevlilerin yapmış oldukları işlemlerden zarar görenler bunu kullanmak isteyeceklerdir. Hatta yukarıda özetlediğimiz gibi bu olayın arz ettiği önem ve hassasiyet gereği yaşadıkları olayların sorumlularını bu örgüt mensubu olarak gösterip aklanmak isteyeceklerdir.

Bunlardan bazıları gerçekten haklıdır. Zira bu örgüt üyelerinin bir çoğu memleket evlatlarının hakkını göz göre göre yemişler, gasp etmişler, başka birilerini sırf kendilerinden olduğu için kayırmışlardır. İşte bu kişiler örgütün çıkarı ve amaçları doğrultusunda görev ve ünvanlarını kullanarak suç işlemişlerdir.

Diğer taraftan bir kısmı ise örgüt üyesi olsalar ve örgüte hizmet etseler de yapmış oldukları her iş ve eylem de bu ünvanı kullandıkları anlamına gelmez. Her olayı ayrı değerlendirmek gerekecektir.

TCK anlamında bundan bahsetmek gerekir ise; Örneğin Örgüt yöneticileri örgütün amaçları doğrultusunda işlenen her suçtan kendileri bizzat gerçekleştirmese de sorumlu olup ceza alırken, üyeler yazlnızca kendi eylem ve suçları ile sorumlu olur. Ancak burada dikkat edilecek husus her hareketin değil her suçun cezalandırılmasıdır. Bir eylemin cezalandırılabilmesinin ilk ve temel şartı öncelikle suç teşkil etmesidir.

Toplumda yaşanan bu hadiselerin bir kısım kişilerce kullanılması ilk değildir. Bunun somut örnekleri ergenekon soruşturmaları zamanında da yaşanmış, şu anda da yaşanmaktadır.
Denizli Ağır Ceza Mahkemesinde Geçmişte cinayet suçlaması ile hüküm giyen ve cezası kesinleşen bir sanık kendisini yargılayan heyette yer alan hakimlerden birinin Fetö/PDY üyesi olduğu iddiası ile yeniden yargılanma talebinde bulunmuş, Mahkeme tarafından yazımız ekinde sunulduğu üzere bu hususun yeniden yargılanmak için yeterli olmadığı kanatimizce doğru bir şekilde belirtilmiştir.

Bu husustaki taleplerin değerlendirmeye alınabilmesi için sadece yargılamayı yapan hakim veya görevlinin örgüt üyesi olması kanaatimizce yeterli değildir. Önemli olan husus örgüt üyesi olan görevlinin yapmış olduğu iş veya vermiş olduğu kararda örgütün çıkarlarına hizmet edecek bir harekette bulunnup bulunmadığı, örgütsel bir bağ olup olmadığıdır.

Sonuç Olarak şunu özellikler belirtmek isteriz ki; Elbette Fetö ve Paralel Devlet Yapılanması içerisinde yer alan hainler Devletin ve Milletin Birliğine ve Bütünlüğüne kastetmişlerdir ve şiddetle cezalandırılmaları gerekir. Ancak bu yapılırken Devlet, şahsi çıkar peşindeki insanların menfaatlerine asla alet olmamalıdır.
U.ŞİMŞEK

DENİZLİ .. AĞIR CEZA MAHKEMESİNİN YENİDEN YARGILAMA TALEBİNİN REDDİNE DAİR KARARI

SANIK    : İ.B.
SUÇ    : Ruhsatsız Ateşli Silahlarla Mermileri Satın Alma veya Taşıma veya Bulundurma, Kasten Öldürme
SUÇ TARİHİ    : 13/07/2011, 13/07/2011
ASIL KARAR TARİHİ    : 27/12/2012
EK KARAR TARİHİ    : 26/08/2016

Denizli D TipiKapalı Ceza İnfaz Kurumu Müdürlüğü’nün 16/08/2016 tarih ve2016/32434 sayılı yazı ekinde gönderilen İ.B.’ya ait 16/08/2016 tarihli dilekçesinde özetle ; Yargılama yapan mahkeme heyeti ve doyaya onay veren Yargıtay Yüksek Mahkeme heyetinin içerisinde FETÖ mensubu paralel devlet yapılanması içerisinde bulunduğu şüphesi üzerine dosyasının yeniden ele alınmasını ve infazın durdurulmasını talep etmiştir.

C.Savcısı 29/08/2016 tarihli vermiş olduğu yazılı mütalasında: “İ.B.nun 4 sayfadan ibaret dilekçesi incelendi. İ.B.nun belirttiği sebeplerin yargılamayı yenilemeye yetecek sebepler olmadığı, İ.B.’nun mahkum psikolojisiyle dilekçe verdiği ve iddiaların gerçeği yansıtmadığından vaki itirazın reddine karar verilmesi kamu adına mütalaa olunur.”demiştir.

GEREĞİ GÖRÜŞÜLDÜ DÜŞÜNÜLDÜ:
Dilekçenin ve dava dosyasının yapılan incelenmesinde; Mahkememizin 2011/.. esas 2012/.. karar sayılı dava dosyasının sanığı İ.B. hakkında 27/12/2012 tarihli kararla kasten öldürme suçundan müebbet hapis cezası verildiği ve kararın 12/02/2013 havale tarihli dilekçe ile sanık müdafi Av.S.A. tarafından temyiz edildiği kararın Yargıtay 1. Ceza Dairesinin 18/12/2014 tarih 2014/3990 esas 2014/6353 karar sayılı ilamı ile onandığı, atılı suçun 23/02/2015 tarihinde kesinleştiği ve 23/02/2015 tarihinde infaza verildiği anlaşılmıştır.

Hükümlünün dilekçesinde dosyasının yeniden ele alınmasını istemesi, Yargılamanın Yenilenmesi ve infazının durdurulması talebi olarak kabul edilmiş ve buna göre mahkememizce değerlendirme yapılmıştır.

Hükümlü lehine yargılamanın yenilenmesi nedenlerinin düzenlendiği CMK’nın 311 maddesi şöyledir:

“[1] Kesinleşen bir hükümle sonuçlanmış bir dava, aşağıda yazılı hâllerde hükümlü lehine olarak yargılamanın yenilenmesi yoluyla tekrar görülür:

a) Duruşmada kullanılan ve hükmü etkileyen bir belgenin sahteliği anlaşılırsa,

b) Yemin verilerek dinlenmiş olan bir tanık veya bilirkişinin hükmü etkileyecek biçimde hükümlü aleyhine kasıt veya ihmal ile gerçek dışı tanıklıkta bulunduğu veya oy verdiği anlaşılırsa,

c) Hükme katılmış olan hâkimlerden biri, hükümlünün neden olduğu kusur dışında, aleyhine ceza kovuşturmasını veya bir ceza ile mahkûmiyetini gerektirecek biçimde görevlerini yapmada kusur etmiş ise,

d) Ceza hükmü hukuk mahkemesinin bir hükmüne dayandırılmış olup da bu hüküm kesinleşmiş diğer bir hüküm ile ortadan kaldırılmış ise,

e) Yeni olaylar veya yeni deliller ortaya konulup da bunlar yalnız başına veya önceden sunulan delillerle birlikte göz önüne alındıklarında sanığın beraatini veya daha hafif bir cezayı içeren kanun hükmünün uygulanması ile mahkûm edilmesini gerektirecek nitelikte olursa,

f) Ceza hükmünün, İnsan Haklarını ve Ana Hürriyetleri Korumaya Dair Sözleşmenin veya eki protokollerin ihlâli suretiyle verildiğinin ve hükmün bu aykırılığa dayandığının, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesinin kesinleşmiş kararıyla tespit edilmiş olması. Bu hâlde yargılamanın yenilenmesi, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi kararının kesinleştiği tarihten itibaren bir yıl içinde istenebilir.

[2] Birinci fıkranın (f) bendi hükümleri, 04.02.2003 tarihinde Avrupa İnsan Hakları Mahkemesinin kesinleşmiş kararları ile, 04.02.2003 tarihinden sonra Avrupa İnsan Hakları Mahkemesine yapılan başvurular üzerine verilecek kararlar hakkında uygulanır”.

Buna göre;
Her ne kadar hükümlü İ.B. tarafından 16/08/2016 tarihli itibari ile mahkememize iletilmek üzere yazılan dilekçelerinde özetle;Yargılama yapan mahkeme heyeti ve dosyaya onay veren Yargıtay Yüksek Mahkeme heyetinin içerisinde FETÖ mensubu paralel devlet yapılanması içerisinde bulunduğu şüphesi üzerine dosyasının yeniden ele alınmasını ve infazın durdurulmasını talep etmiş ise de; tüm dosya kapsamı dikkate alınınca hükümlü tarafından yapılan talebin kesinleşen kararın yeniden ele alınmasına yeterli olmayacağı yeniden yargılama şartlarını gerektirir bir sebep ileri sürülmediği gibi yeniden yargılama şartlarını gerektirir bir neden de bulunmadığı anlaşılmakla talebin reddine karar vermek gerekmiştir.

KARAR: Yukarıda açıklanan nedenlerle:
1.Sanık İ.B. tarafından 16/08/2016 tarihli dilekçe ile dosyanın yeniden ele alınmasına ve infazının durdurulmasına ilişkin taleplerinin REDDİNE.
2.Kararın Cezaevi Müdürlüğüne gönderilmek suretiyle sanık İ.B.’ya TEBLİĞİNE.
Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, kararın tebliğinden itibaren 7 gün içerisinde cezaevi idaresine verilecek bir dilekçe ile veya bu konuda tutanak tutmaya yetkili kişiye beyanda bulunmak ve beyanın tutanağa geçirilmesi suretiyle Denizli ..Ağır Ceza Mahkemesine itiraz yolu açık olmak üzere, C. Savcısının yazılı mütalaasına uygun olarak oy birliği ile karar verildi. 26/08/2016

hukukihaber.net