GELİN-KAYINVALİDE ÇATIŞMASI YÜZÜNDEN GERÇEKLEŞEN BİR BOŞANMADA ÇATIŞMAYI BİTİRMEYEN ve DURUMA ÇÖZÜM BULAMAYAN KOCA BOŞANMADA KUSURLU TARAFTIR

24.05.2015 tarihinde kayınvalide eziyeti çeken ve bu nedenle boşanma davası sürmekte olan bir arkadaşım tarafından yollanan bir mesajla uyandırıldım. Mesajında Hukukihaber.net'te yayınlanan Yargıtay kararından bahsediyordu. Diğer meslektaşlarımın bileceği üzere biz avukatlar müvekkillerimizin hem dosyalarına bakarız hem de dosya boyunca müvekkillere moral veririz. Hemen haberi okudum ve o haberdeki kararı bulacağımı kendi dosyasına örnek olarak koyabileceğimizi söyleyerek arkadaşımı rahatlattım. Rahatlattım diyorum ama yuvası nedensiz yere yıkılan bir kadın ne kadar sakin olabilir ancak yaşayanlar bilir.

Bana hep sorulan şudur “davayı kazansak ne elde ederiz?” Buradan tüm müvekkillere ve boşanma davası açacak kişilere haykırıyorum “eğer davanızı kazanırsanız maddi tazminat, manevi tazminat, çocukların velayeti, çocuklar için ve kendiniz için nafaka elde edebilirsiniz.” Ama benim kişisel görüşüm boşanmada özellikle de çekişmeli olanında kazanan taraf yoktur.Yıkılan bir yuva vardır, ayrılık acısı vardır. Çocuğu olanlar için bitmek tükenmek bilmeyen pişmanlıklar ve problemler vardır. Çocuğu olmayanlar için ise sevdiği adamdan çocuk yapma hakkının elinden alınmasından dolayı üzüntü vardır. Nedenler sebepler uzun zaman havalarda uçuşur tabi ki biz avukatlar da bu zor ağır aksak yürüyen hukuk sistemi içinde müvekkilimizin haklarını (çoğu zaman müvekkili kendisinden korumak da dahil olmak üzere) savunabilmek için uğraşır dururuz.

Habere göre kayınvalidesinin evliliklerine karışmasından bunalan kadın, boşanma davası açmış. Aile Mahkemesi çiftin boşanmasına karar vermiş. Kararda, gelinin kayınvalidesinin aile huzurunu bozan tavırlarına dikkat çekildi. Kocanın eşiyle annesi arasında yaşananlara duyarsız kaldığı vurgulanmış.Mahkeme, kayınvalidenin yaptıklarının kişilik haklarına saldırı niteliğinde olduğunu da belirterek, tazminata da hükmetmiş. Davalı koca kararı Yargıtay’a temyiz edince de Yargıtay boşanma kararını yerinde bulurken, tazminat ödenemeyeceğini hükmetmiş.

Yargıtay’ın kadın lehine tazminata hükmetmemesine katılmıyorum.

Hem avukat olarak hem de bir kadın olarak Yargıtay’ın böyle bir nedene dayandırılan boşanma davasında kadın lehine tazminata hükmedilmemesini eleştiriyorum ve yerinde bir karar olarak görmüyorum. İlk derece mahkemesinin tazminat kararında direnmesini umuyorum. Şöyle ki; aile içi iletişimde gelin-kayınvalide ilişkileri çok önemli. Ancak; genellikle gerilimli olan bu ilişkinin bozulması geçinmeye niyeti olmayan kayınvalide tarafından oluyor. ( istisnaların kaideyi bozmayacağından dolayı genellikle kelimesinin altını çizmiş bulunuyorum.) Her 2 kadın arasındaki çekişmelerin belli başlı sebepleri hep konuşuluyor, eleştiriliyor. Ön yargılar, alınganlık, kişilik farklılıkları, başkasını yönetme isteği, kıskançlık, ruhsal hastalıklar, bencillik, cahillik gibi sebepler 2 kadının geçinememe sebeplerinden. Aynı kişiyi, yani oğlunu ve kocasını seven iki kadın, sudan sebeplerle anlaşamayarak hayatı önce kendilerine, sonra tüm aile bireylerine zehir edebiliyorlar.

Dosyalarımdan gördüğüm kadarıyla bazı kayınvalideler yıllarca emek verip büyüttüğü evladını elinden kaçırdığı hissine kapılıyor. O andan itibaren de gelinini kendisine rakip olarak görüyor. Hatta bu zulme meslektaşlarımdan bile çok fazla uğrayanlar var.

Bu çatışmayı bitirecek kişi kocadır!

Psikiyatrist olan bir tanıdığıma yapılması gerekeni sorduğumda yıllardır çiftleri bu konuda dinlediğini ve aynı problemin kendi başına da geldiğini söyledi. Nasıl çözdüğünü anlattı tabi ki ancak yazımı okuyan kişilerin yanlış uygulamalarına sebebiyet vermemesi için yazamıyorum. Zira; bizim toplumumuz işin uzmanına gitme ve yardım isteme konusunda nedense çok ihmalkar davranıyor. Her olayın ve karakterin çözümünün şahsına münhasır olacağını belirtmem lazım. Yani bu problemi yaşayanlar abimin de başına geldi onun gibi davranırsam çözerim dememelidir. Abiyi, babayı, yengeyi dinlemeyin terapiye gidin. Terapiye gitmek delilik ya da acizlik göstergesi değildir.

Ancak; şunu kocanın kendi annesine ve ailesine ayrı bir yuva kurduğunu kabul ettirmesi gereklidir. Bu konuda koca hakim gibi davranıp kimin haklı kimin haksız davrandığına karar vermemelidir. Eğer nasıl davranacağı hususunda çıkmaza girerse ki yaşananlar zaten bunun göstergesidir, kesinlikle bir uzmandan yardım almalıdır. Bunu da yapmayacaksa asli kusurlu olan taraf koca olacaktır ve hakkında tazminata hükmedilmelidir.

Evliliği bilerek zarara uğratan ve boşanma sebebi olarak gösterilen kayınvalide diğer eşin uğradığı zarardan sorumludur!

Türk Medeni Kanunu 185'inci maddesinde;

“Evlenmeyle eşler arasında evlilik birliği kurulmuş olur.

Eşler, bu birliğin mutluluğunu elbirliğiyle sağlamak ve çocukların bakımına, eğitim ve gözetimine beraberce özen göstermekle yükümlüdürler.

Eşler birlikte yaşamak, birbirine sadık kalmak ve yardımcı olmak zorundadırlar.”

biçimindeki düzenleme gereğince, evli bir kimsenin eşinin karşılaştığı zorluklarda ona yardımcı olma yükümlülüğü vardır. Kayın valide zulmü diğer eşin sosyal kişilik değerlerine saldırı niteliğindedir. Evliliği bilerek zarara uğratan kayınvalide de diğer eşin uğradığı zarardan sorumlu olmalıdır.

Türk Borçlar Kanunu 58’inci maddesinde;

Kişilik hakkının zedelenmesinden zarar gören, uğradığı manevi zarara karşılık manevi tazminat adı altında bir miktar para ödenmesini isteyebilir.

Hâkim, bu tazminatın ödenmesi yerine, diğer bir giderim biçimi kararlaştırabilir veya bu tazminata ekleyebilir; özellikle saldırıyı kınayan bir karar verebilir ve bu kararın yayımlanmasına hükmedebilir.”

Evlilik birliğini koca başka bir kadınla ilişkiye girerek zedelediğinde yukarıdaki kanun maddelerine dayanılarak aldatılan eş tarafından 3. Kişiye de manevi tazminat davası açılabiliyorsa kayınvalideye de evliliği bitiren sebep olmasından dolayı manevi tazminat davası açılabilmelidir.

Bunu beğenmedim yolla, yenisi gelsin” mantığıyla “ Ana bir tane ama kadın çok” diyerek oğlunu boşanmaya yönelten kayınvalide oğlunun hayatına verdiği zararları kendi kişisel hırsları yüzünden görmemektedir. Ancak; kendilerine açılacak davalarla maddi kayba uğrayacağını bilseler gelinlerini mal gibi görmekten vazgeçeceklerdir.

Özet olarak; kayınvalideye evliliğe zarar verdiği için manevi ve maddi tazminat davası açılabilmesini ayrıca açılacak tazminat davasının zamanaşımının evliliğin bitmesi yani boşanma kararının kesinleşmesi tarihinden itibaren başlaması gerektiğini düşünüyorum.

Karma, ilahi adalet adı ne olursa olsun kötünün yaptıklarının cezasını çekmediği bir sistem ve düzen yok, hiç var olmadı. Haksızlığa uğrayan hukuki yollarla hakkını arayacak gerisini evrene/ ilahi adalete bırakacak. Yazımı tüm kötü insanlara, acımasızlara Hz Muhammed ‘in “ne yaparsan, onun karşılığını göreceksin” dediğini hatırlatarak noktalıyorum.

NOT: Bu yazımı hazırlarken elbette öncelikle haberde geçen kararı incelemek için gerekli tüm görüşmeleri yaptım ancak; bilmediğim ve anlamadığım sebeplerden dolayı haberi yapan gazeteci tarafından kararın gerekli bilgileri bana verilmedi bu sebeple inceleyemedim. Böyle bir kararın olması ihtimaline karşı yazımı hazırladım ve sizlerle paylaştım. Ancak takipteyim asla pes etmem varsa bulurum. Bilginize…

(Bu köşe yazısı, sayın Av. Tuğba İncel tarafından www.hukukihaber.net sitesinde yayınlanması için kaleme alınmıştır. Kaynak gösterilse dahi köşe yazısının tamamı özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan köşe yazısının bir bölümü, aktif link verilerek kullanılabilir. Yazarı ve kaynağı gösterilmeden kısmen ya da tamamen yayınlanması şahsi haklara ve fikri haklara aykırılık teşkil eder.)