21.yüzyılın artan rekabet ortamında şirketler arasındaki iktisadi yarış yıldan yıla artış göstermektedir. Bu durum zamanla firmalar arası kredi-teminat ihtiyacı ve beraberinde ürün veya hizmetlerin vadeli satışını getirmiştir. Vadeli satış piyasasında bir firma için en önemli risk hiç kuşkusuz alacağını tahsil edememektir. Ancak buna karşın vergi sistemimizde alacağın tahsil edilip edilmemesine bakılmaksızın işlemin gerçekleştiği anda hesaben gelir yazılması ve bu gelir kapsamında vergi tahakkuku benimsenmiştir.

Söz konusu durum çoğu zaman ticari hayata yeni başlayanlar bakımından hesap edilmemekte ve Vergi Usul Kanunu’nda düzenlenen şüpheli alacak uygulaması fazlasıyla bilinmemektedir. Şüpheli alacak uygulaması mükelleflerin tahsil edemediği alacaklar üzerinden vergi ödemelerinin önüne geçmekte ve mali tabloların gerçek durumunun vergilendirilmesini sağlamaktadır. Ancak günümüzde birçok şirket henüz tahsil edememiş olduğu alacaklarının vergisini ödemekle karşı karşıya kalmaktadır. Zira çoğu zaman bu uygulamadan yararlanma fırsatı muhasebeci ve mali müşavirler tarafından da ihmal edilmektedir.

Şüpheli alacak uygulamasından yararlanmak için en önemli kriter bilanço esasına göre defter tutmaktır. Zira Vergi Usul Kanunu’nun 323. Maddesinde açıkça “pasifte karşılık ayrılmasından” söz edilmektedir. Muhasebesel anlamda pasifte karşılık ayırma işlemi ise ancak bilanço usulünde söz konusu olabilecektir. Bir diğer koşul şüpheli alacak kapsamında pasifte karşılık ayrılacak bu alacağın teminatsız olmasıdır. Örneğin bu alacağa bağlı bir banka teminat mektubu veya ipotek bulunması halinde şüpheli alacak uygulamasından yararlanılamayacaktır.

Bir alacağı şüpheli alacak olarak nitelendirebilmek için VUK 323. Maddesinde düzenlenen alacağa ilişkin şartların da bulunması gerekmektedir. Bunlar;

1. Alacağa ilişkin dava açılmış veya alacağın icra takibine konulmuş olması

2. Dava veya icra takibine değmeyecek derecede küçük alacaklara ilişkin protesto yapılmış veya yazılı olarak birden fazla kez istenilmiş olmasına rağmen borçlu tarafından ödenmemiş olması

Dava veya icra takipleri bakımından üzerinde durulması gereken en önemli husus bu aşamalar bakımından şeklen hareket etmenin ötesinde gerekli tüm hukuki çabaların gösterilmesi gerektiğidir.

Sonuç olarak yukarıda bahsedilen şartların mevcut olması halinde girişimciler şüpheli alacak uygulamasından faydalanabilecek ve henüz tahsil edemedikleri alacaklarının vergisini ödemekten kurtulabileceklerdir.