Hukuk fakültesinde girdiğim ilk derste; “hukuk fakültesi çok zordur, öyle yüksek notlar beklemeyin;  4 senede bitireceğim, yatay geçiş yapacağım hayallerini bir kenara bırakın ve haddinizi bilin” cümlelerini duymak yerine; beni heyecanlandıracak cümleler duymak isterdim. Hukuk nedir sorusunun cevabını hak kelimesinin çoğulu olan “haklar” diye öğrenmek yerine; “hukuk; adaletin tecellisi için bir araçtır, amaç adalete ulaşmaktır. Biz hukuk ile birlikte adalete ulaşmak için mücadele edeceğiz”  cümlelerini duymak isterdim.

Hukuk fakültesi günceleri başlığı adı altında yazmaya başladığım bu yazı binlerce hukuk öğrencisinin %80 inden fazlasının ortak sorunu ortak sözüdür. 

18 yaşında hayatının baharı diye tabir edilen bir dönemde hukuk fakültesini kazanan bir gencin karşısında, hayatında ilk defa karşılaştığı üst düzey kariyere sahip; bir hoca (yard.doç, doç veya prof) oturuyor.Elinde bir kitap ve ona bilmediği bir dilde bir şeyler anlatmaya başlıyor.

Dersimiz hukuk.

Öğreneceğimiz şey hukuk.

Sınav sorumluluğumuz hukuk.

Mezun olup mesleğe başladığınızda sizden beklenen adalet…

Yeterli sayıda öğretim görevlisi bulunmayan fakültelerde  insan hakları alanında uzmanlaşmış bir hoca anayasa hukuku dersi, Fransızcası var diye idare hukuk dersleri, medeni hukukun bir dalında uzmanlaşmış bir hoca diğer bütün dersleri verebiliyor. Hatta bir hoca bütün dersleri verebilecek yeterlilikte olabiliyor. Çünkü karşısında hukuk fakültesinde ne öğreneceğini dahi bilmeyen yüzlerce bilgisiz öğrenci oturuyor. Mezun olunca %75 inden fazlasının avukat olacağı bir fakültenin öğrencileri “avukatlık hukuku-avukatlık kanunu” derslerini ya hiç almıyor ya da seçmeli olarak (sadece belirli sayıda öğrenci) alıyor. Meslek hayatının nerdeyse tamamı dilekçelerin arasında geçecek olan öğrenciler, 4 yıllık öğrenimleri boyunca bir tane dahi dilekçe yazmadan-görmeden mezun olabiliyor. Vekaletnamenin tanımını biliyor ama hayatında hiç vekaletname görmemiş oluyor. Hangi mesleği seçeceksin diye sorduklarında; “avukat-hâkim-savcı” diyor ama nasıl olacağını bilmiyor. Traji-komiktir; 1 yıllık ücretsiz! Avukatlık stajının, 6 ayının adliyede geriye kalan 6 ayının en az  5 yıllık ruhsatlı bir avukatın yanında yapması gerektiğinden dahi bihaber. 

Hâkim olduğunda hırsızlık suçundan yargılayacağı sanığın kendisine mahkemede hayasızca bir el hareketi yaptığı zaman dahi onu sadece hırsızlık suçundan yargıladığını unutmaması gerektiği öğretilmiyor. Meslek bilgilerinden, mesleki etiklerden, meslek ahlakından yoksun bir öğrenci yetiştiriliyor. Binlerce sayfalık bir kitapta yazan bilgileri öğrenip sınav olan, değerlendirmesinin nasıl yapıldığına dair hiçbir fikri olmadan başarılı ya da başarısız sayılan ve bir şekilde mezun olup mesleğe atılan ve ülkesi ve milleti için adaletin tecellisinde en ön safta görev alacak olan bir birey…

4 yıllık üniversite hayatında bir kere bile duruşmaya girmemiş, sanal-farazi duruşma görmemiş bir birey adaletin tecelligahı olarak görülüyor. Bu yazının devamı var elbet ama şimdilik bir cümlemi tekrar ederek bu yazıyı noktalıyorum.

“Hukuk;  adaletin tecellisi için bir araçtır, amaç adalete ulaşmaktır.Biz hukuk ile birlikte adalete ulaşmak için mücadele edeceğiz” i şiar edinmiş bir fakülte hayatımın olmasını isterdim.

Mezun oldum da ne oldu?

Hani benim umduklarım?

Peki bulduklarım karşısındaki hayretim?...

Öğrendiklerini nasıl uygulayacağını bilmeyen, daha mezun olur olmaz avukatlar yalancı, hakim-savcılar siyasetin iradesinde, icra müdürleri rüşvetçi yaftalarıyla hayata tutunmaya çalışan; gelirden yoksun, giderlere mahkum, itibarı yerlerde olan bir mesleğin henüz başında; mesleğinin onurunu muhafaza etmeye, kaybolan meslek itibarını yeniden ayağa kaldırmaya çalışan binlerce genç…
Yolumuz açık ve adaletli olsun. 


goygoy hukuk / hukukihaber.net