14 Ekim 1966 yılında yürürlüğe giren bu Sözleşme Türkiye tarafından da kabul edilmiştir. 11 Nisan 2014 tarihi itibarıyla ICSID sözleşmesi 159 devlet tarafından imzalanmıştır ve halen 150 ülkede yürürlükte bulunmaktadır.[1]
 
ICSID’in yerleşim yeri Dünya Bankasının merkezi olan Washington’dur. Merkez, harcamalarını kendi elde ettiği gelirlerden ve Dünya Bankası’na üye ülkelerden aldığı sermaye katılma oranına göre belirlenen katkı paylarından sağlar.[2] Bu yönüyle Merkez, yerel hukukî sistemlerden bağımsız, kendi kendine yeten bir mekanizmaya sahiptir. 
 
Merkez; İdari Konsey, Sekretarya ve Paneller olmak üzere idari olarak üç ana bölümden oluşmakta olup İdari Konseyin başkanı aynı zamanda Dünya Bankası’nın başkanıdır. Paneller ise kendi içinde, Arabulucular Paneli ve Hakemler Paneli olarak iki gruba ayrılmaktadır. Uyuşmazlık dolayısıyla ICSID’e başvurulması halinde yargılama, Paneller eliyle yapılmaktadır. Burada şu hususa dikkat etmek gerekir ki, ICSID’in kendisi arabulucu veya hakem olarak hareket etmez. Paneller aracılığıyla taraflara, hakemlerini veya arabulucularını belirleme imkânı sağlar. Bunun yanı sıra ICSID Sözleşmesinin 54 üncü madde hükmüne göre, ICSID Sözleşmesine taraf olan bütün devletler - söz konusu yatırım ihtilafına taraf olsun veya olmasın – ICSID Sözleşmesine uygun olarak verilen hakem kararının bağlayıcılığını kabul etmek ve karar verilen para borçlarının icra edilmesini sağlamak zorundadır.
 
YAZIMIZIN İÇERİĞİ VE SINIRI:
 
Bu çalışmamızda, ICSID tahkimi ve Türkiye hakkında genel bir bilgi vermeyi amaçlıyoruz. ICSID’in yargı yetkisi, iç işleyiş mekanizması, yargılama usulü, hakemlik süreçlerinde uygulanacak hukuk ve hakem kararlarına karşı hukuki başvuru yolları bu yazımızda ele alınmamıştır.
 
TÜRKİYE ve ICSID SÖZLEŞMESİ
 
ICSID Sözleşmesi, TBMM tarafından 2 Haziran 1988 tarih ve 19830 sayılı Resmi Gazete'de yayınlanan Devletler ve Diğer devletlerin Vatandaşları Arasındaki Yatırım Uyuşmazlıklarının Çözümlenmesi Hakkında Sözleşmenin Uygun Bulunduğuna Dair Kanunun ile 27.5.1988 tarihinden geçerli olmak üzere 7.10.1988 tarihinde Bakanlar Kurulunca onaylanmıştır. [3]
 
ICSID Sözleşmesi, toplam 10 kısımdan oluşmaktadır. Bunlar sırasıyla yatırım anlaşmazlıklarının çözümü için kurulmuş olan Merkezin idarî yapısı, Merkezin yargılama yetkisi, arabuluculuk, hakemlik, arabulucu ve hakemlerin değiştirilmesi ve vasıflarının kaybolması, yargılama giderleri, dâvanın yeri, âkit devletler arasındaki anlaşmazlıklar, değişiklikler ve nihaî hükümlerdir. Sözleşmenin ilk beş bölümü ve 25. maddeye kadar olan kısmında Merkez’in idarî yapısı, işleyişi, finansmanı, statüsü, imtiyaz ve dokunulmazlıklarla ilgili düzenlemelere, 25. maddesinden sonra ise Merkezin yargılama yetkisi ve Merkezin arabuluculuk sıfatıyla ilişkili düzenlemeler ile tahkim yargılamasına ilişkin kurallara yer verilmiştir.  
 
SÖZLEŞMENİN AMACI
 
ICSID Sözleşmesinin amacı, yatırım uyuşmazlıklarının çözümü için uluslararası bir “Merkez” oluşturmaktır. Merkez ise, Sözleşmenin hükümlerine uygun olarak âkit devletler ile âkit devletlerin vatandaşları arasındaki yatırım uyuşmazlıklarının uzlaştırılması ve hakemliği için kolaylıklar sağlamayı amaçlamaktadır.[4]
 
TÜRKİYE’ NİN ÇEKİNCELERİ
 
Türkiye, ICSID Sözleşmesini iki konuda çekince koyarak kabul etmiştir. Çekincelerden biri, ICSID Sözleşmesinin kabulü veya onaylanması sırasında veya sonrasında, hangi tür uyuşmazlıkların ICSID yargısına götürüleceğinin imzacı devletler tarafından ICSID’e bildirilmesini düzenleyen 25/4 üncü madde hükmüne ilişkindir. Türkiye bu anlamda, ülkede yer alan taşınmaz mallar üzerindeki mülkiyet ve ayni haklarla ilgili uyuşmazlıkların, münhasıran Türk yargı mercilerinin yargılama yetkisinde olduğunu belirterek, bu konuda ICSID yargılamasına gidilemeyeceği çekincesini koymuştur.
 
Türkiye’nin koymuş olduğu çekincelerden bir diğeri, ICSID Sözleşmesinin 64 üncü madde hükmü ile ilgilidir. Anılan madde hükmü, tahkim kararlarının uygulanması ve yorumlanması konusunda ortaya çıkacak uyuşmazlıkların müzakere yolu ile giderilememesi durumunda, konunun ICSID’e iletilmesi hususunu düzenlemektedir. Ancak Türkiye bu gibi durumlarda uyuşmazlığın, taraflar arasında yapılacak anlamlı müzakereler yoluyla çözüleceğini belirterek, çözüm için üçüncü bir tarafa (Lahey Adalet Divanı) başvurulmayacağı kaydını koymuş bulunmaktadır.[5]
 
ICSID HAKEM KARARLARININ TÜRKİYE’DE TANINMASI VE TENFİZİ
 
Yabancı kararların Türkiye’de sonuç doğurabilmesi o kararın tanınması veya tenfiz edilmesine bağlıdır; başka bir deyişle yabancı olarak nitelendirilen hakem kararları yalnızca tanıma ve tenfiz edilme koşuluyla Türkiye’de sonuç doğurabilirler.[6] Türk hukukunda yabancı hakem kararlarının tanınması ve tenfizi 5718 sayılı Milletlerarası Özel Hukuk ve Usul Hukuku Hakkında Kanun uyarınca yapılmaktadır. ICSID hakem kararları, tıpkı Türk mahkemelerinden verilen kararlar gibi sonuç doğuracağı için doğal olarak tanıma ve tenfiz prosedürüne tâbi tutulmayacaklardır.
 
Türk ve Yabancı Yatırımcı Aleyhine Verilen ICSID Hakem Kararlarının Türkiye’de Tenfizi
 
ICSID hakem kararlarının icrası ulusal hukuklara bırakılmıştır. Türkiye’nin ICSID hakem kararlarına Türk mahkeme kararları gibi muamele yapma yükümlülüğü bulunmaktadır. Kesinleşmiş mahkeme kararına uymayan borçluya karşı ilâmlı icra yoluna gidilir. ICSID hakem kararının icrası da ilâmlı icra hükümlerine tâbidir.
 
ICSID hakem kararı, yabancı yatırımcı gerçek veya tüzel kişi aleyhine de verilmiş olabilir. Bu durumda yabancı yatırımcı bu karara uyarak borcunu ifa etmezse, hakem kararı lehine olan devlet, yabancı yatırımcının Türkiye’de bulunan malvarlığı üzerinde ilâmlı icra takibinde bulunabilir. ICSID hakem kararının usulüne uygun olarak yapılan tercümesinin ibrazı, kararın icrası için yeterlidir. Mahkemelere başvurulmasına gerek yoktur. İlâmlı icra takibi neticesinde yabancı yatırımcının Türkiye’de bulunan menkul ve gayrimenkul malları üzerine haciz konulabilir. Yabancı gerçek veya tüzel kişi yatırımcının malvarlığı üzerinde haciz ve satış işlemleri İcra ve İflas Kanunu’nun (İKK) hükümlerine tâbidir. Yatırımcıya karşı uygulanacak olan gerek koruyucu gerekse icrai hacizler için İİK’da yer alan düzenleme dışında herhangi bir sınırlama da bulunmamaktadır.
 
Yabancı Devlet Aleyhine Verilen ICSID Hakem Kararlarının Türkiye’de Tenfizi
 
ICSID hakem kararı devlet aleyhine verilmiş ise bu kararın icrası kolay değildir. Daha önce de belirttiğimiz gibi ICSID hakem kararını, mutlaka karar aleyhine verilen devlette icra etmek gerekmez. Söz konusu devletin başka ülkelerde malvarlığı varsa icra bu ülkelerde de yapılabilir. O halde Türkiye’yi ilgilendirmeyen yani Türk yatırımcı veya Türk devletinin taraf olmadığı ICSID hakem kararının Türkiye’de icrası istenilebilir. ICSID hakem kararı aleyhine olan yabancı devlet, bu karara uymazsa, kararın Türkiye’de icrası açısından bazı sorunlar ortaya çıkacaktır.[7]
 
5718 sayılı Milletlerarası Özel Hukuk ve Usul Hukuku Hakkında Kanun (MÖHUK) un 49. maddesine göre, yabancı devlete, özel hukuk ilişkilerinden doğan hukukî uyuşmazlıklarda yargı muafiyeti tanınmaz. Bu gibi uyuşmazlıklarda yabancı devletin diplomatik temsilcilerine tebligat yapılabilir. Ayrıca, aynı kanunda (MÖHUK), özel hukuk ilişkilerinden doğan davalarda yabancı devletlerin yargılanabileceği öngörülmekle beraber verilecek kararın yabancı devletin Türkiye’de bulunan malları üzerinde icra edilip edilemeyeceği hususunda ayrı bir düzenleme yoktur.
 
ELÇİLİK VE KONSOLOSLUKLARIN HACİZ MUAFİYETİ
 
Türkiye’nin taraf olduğu Konsolosluk ilişkileri Hakkında Viyana Konvansiyonu[8] ile Diplomatik ilişkileri Hakkında Viyana Konvansiyonu[9], elçilik veya konsolosluk binalarını ve bunlar içindeki eşyaları hacizden muaf tutmuştur. Yargıtay’ın da ifade ettiği gibi[10] elçilik veya konsolosluğun gider ve masraflarına ayrılan banka hesapları üzerine de haciz konulamaz. Elçilik veya konsolosluklarla ilgili haciz muafiyeti dışında, genel olarak yabancı devletin haciz muafiyeti 5718 sayılı (MÖHUK)’da düzenlenmemiştir. Yargıtay, diğer ülkelerdeki genel uygulamayı da dikkate alarak, yabancı devletin ticarî faaliyetleri için kullanılan malların Türk icra organları tarafından haczedilebileceği görüşündedir.
 
Türkiye Aleyhine Verilen ICSID Hakem Kararlarının Türkiye’de icrası
 
Yabancı yatırımcı, Türkiye aleyhine verilen ICSID hakem kararının Türkiye’de icrasını talep edebilir. Türkiye, devlet veya kamu kurumu bütçe kaynaklarından bu borcu ödeyebilir. Borcun ödenmesi halinde herhangi bir sorun ortaya çıkmayacaktır. Türk devletine veya devlet kurumları aleyhine Türkiye’de icra yoluyla takip yapılırsa icra bağışıklığı ileri sürülemeyecektir. Çünkü icra bağışıklığı yabancı devlete karşı yapılan haciz ve takipler için geçerlidir. Buna karşın Türk devletinin, yabancı ülkede veya ülkelerde bulunan malları üzerinde haciz ve benzeri işlemler yapılması söz konusu olursa, yabancı ülkede icra bağışıklığı itirazı yapılabilecektir. Hiç şüphesiz bu itiraz icra yeri hukukuna göre değerlendirilecektir.
 
Türk devleti bugüne kadar, borçlarını ödemede son derece titiz davranmış ve kendisine karşı icra yoluna gidilmesini gerektiren bir tutum takınmamıştır. Bununla beraber yurt dışında kurulan paravan veya off-shore şirketleri vasıtasıyla Türkiye’ye karşı ICSID’de açılan davalarda verilecek olan hakem kararlarının Türkiye’de icra edilmeyeceği dönem dönem ifade edilmektedir. Ama bu ifade tek başına yeterli değildir. Türkiye’nin milletlerarası antlaşmalardan kaynaklanan yükümlülüklerini ihlâl etmesi, yatırım iklimi açısından olumsuz sonuçlar doğuracaktır. Ayrıca bu kararların Türkiye’de icrası engellense bile devlet bankalarının yurt dışında bulunan hesaplarına, devlete ait uçaklara; gemilere vs. haciz konularak bu alacaklar kolayca tahsil edilebilir. Bu hususun da gözden kaçırılmaması gerekir.
 
TÜRKİYE’YE KARŞI AÇILAN DAVALAR
 
ICSID tahkimi kapsamında yatırımı kabul eden devlet olarak Türkiye’de yapılan yatırımlara ilişkin çıkan uyuşmazlıklarda, Türkiye aleyhine toplam sekiz dava açılmış olup, yedi dava sonuçlanmıştır. Bir dava ise halen derdesttir.
 
            1. Motorola Credit Corporation Inc.
 
ICSID tahkim merkezinde bu güne kadar Türkiye aleyhine açılan davalardan ilki Motorola Credit Corporation Inc tarafından 28 Aralık 2004’de Türkiye’ye karşı açılmıştı. Tarafların talebi üzerine mahkeme süreci sona erdirme anlaşmasını, Hakemlik Kuralları 43/1 uyarınca, 21 Kasım 2005 tarihinde karara geçirmiştir.[11]
 
            2. PSEG Global ve Türkiye
 
Amerikalı şirket PSEG Global Inc tarafından 22.3.2002 tarihinde açılmıştır. Uyuşmazlık, Konya-Ilgın’da yapılacak olan enerji santraline ilişkin sözleşmeden doğmuştur. Bu davada Türkiye’nin, yatırımın fiilen başlamamış olması sebebiyle ICSID tahkimine gidilemeyeceğine ilişkin iddiası kabul edilmemiştir. Türkiye, 19.01.2007 tarihinde sonuçlanan ICSID tahkiminde, Amerikalı yatırımcı PSEG Global’e 9.061.479.34 ABD Dolarını faiziyle beraber ödemeye mahkûm edilmiştir. Ayrıca Türkiye bu davada PSEG’e 4.602.73,70 dolar yargılama gideri ve hakem ücreti ödemekle yükümlü kılınmıştır. Ayrıca, Türkiye avukatlık ücreti ve yargılama gideri olarak 8.950.832.10 ABD Doları ödemişti. Kısacası Türkiye bu davada 20 milyon dolardan fazla ödeme yapmak zorunda kalmıştır[12].
 
            3. Comentownia ve Türkiye
 
Çukurova ve Kepez Elektrik’e el koyulması sonucu ICSID’e yapılan bir diğer başvuru Polonya yasalarına göre kurulu Cementownia tarafından 16 Kasım 2006’da gerçekleştirilmiştir. Davacı iddialarını Enerji Şartı Sözleşmesi’ne dayandırmıştır. Polonya ICSID Sözleşmesi’ne taraf olmadığından dava Ek Araçlar kapsamında açılmıştır.
 
Cementownia, Türk yetkilileri Türkiye'nin en büyük hidroelektrik şirketlerinden olan Çukurova Elektrik Anonim Şirketi (CEAS) ve Kepez Elektrik Türk Anonim Şirketi'nin (Kepez) malvarlığına el koyması ve bunların imtiyaz sözleşmelerini feshetmesinden sonra dava açan bir diğer yabancı yatırımcı şirkettir. Dava değeri 4 milyar ABD Dolarıdır. Türk hükümeti, bu şirketlerin Uzan ailesine ait olduğunu ileri sürerken, Cementownia şirketlerin hisselerini Türkiye'nin bu şirketlere el koymasından az önce devraldığını iddia ediyordu. Bu davaya ilişkin 17 Eylül 2009'da verdiği kararında Hakem Heyeti, Davacının CEAS ve Kepez'e hissedar olduğunu ve Antlaşma anlamında yatırımcı sayıldığını ortaya koyan yeterli ve ikna edici delil sunamadığına karar verdi.
 
Ayrıca, Hakem Heyeti, Davacının, yatırımcı niteliğine haiz olmadığını bildiği halde tahkime başvurmakla kasten ve kötü niyetle tahkim yargılamasını suiistimal ettiğini vurguladı. Ayrıca, Hakem Heyeti, Davacının tahkim yargılamasını geciktirecek işlemler yaparak tahkim masraflarının artmasına sebebiyet vermek suretiyle tahkim yargılamasını yanlış yönlendirdiğine de hükmetti. Davacı taraf mahkeme masraflarına mahkûm edilmekle beraber, Türkiye'nin manevi tazminat talebi de kabul edilmedi.[13]
 
            4. Europe Cement ve Türkiye
 
Europe Cement davası Cementownia davasının aynası gibidir. Türkiye, Davacının CEAS ve Kepez hisselerine sahip olduğuna dair yeterli delil gösteremediğini iddia etti ve iddiası haklı bulundu. Davacı tarafından Europe Cement'in CEAS ve Kepez'in ortağı olduğuna dair sunulan deliller 30 Mayıs 2003 tarihli hisse devir sözleşmesinin kopyası ile 10 Ocak 2005 tarihinde çıkarılan hamiline hisse senetlerinin kopyalarıdır. Davalı Türkiye bu belgelerin sahte olduğunu savundu. Bunun üzerine Hakem Heyeti bu belgelerin orijinallerinin ve onların sahte olmadığını ve Davacının CEAS ve Kepez'in hissedarı olduğunu kanıtlayan ilgili diğer belgelerin sunulmasını istedi. Ancak, Davacı, Hakem Heyeti'nin istediği bu belgeleri sunamadı. Böylece Davacı uyuşmazlığın doğduğu tarihte Türkiye'de yatırım sahibi olduğunu kanıtlayamadı. Kısacası, Davacı, Antlaşma Madde 26/1 uyarınca gerekli olan yatırımcı sıfatını ve Hakem Heyetinin yetkisini ortaya koyamadı. Hakem Heyeti, 13 Ağustos 2009'da, yetkisizlik kararı verdi, yargılama masraflarını Davacı tarafa yükledi ancak Türkiye lehine manevi tazminata hükmedilmedi. [14]
 
            5. Tulip Real Estate and Development
 
Emlak Konut GYO A.Ş. tarafından ihale edilen İstanbul Bahçeşehir Ispartakule 3. Bölge Arsa Satışı Karşılığı Gelir Paylaşımı İşi’ni; çoğunluk hisseleri, bir Hollanda şirketi olan Tulip Real Estate and Development Netherlands BV’ye ait olan Tulip Gayrımenkul Geliştirme ve Yatırım Sanayi ve Ticaret A.Ş. ile Türk ortakları FMS, Mertkan ve İlci firmalarından oluşan Ortak Girişim üstlenmişti.
 
Sözleşmenin işin süresinde tamamlanmadığı gerekçesi ile 18 Mayıs 2010 tarihinde Emlak Konut GYO tarafından feshedilmesi üzerine, Hollandalı şirket Tulip BV tarafından, kendilerine yeterli süre uzatımı verilmeksizin sözleşmenin haksız olarak feshedildiği ve Türkiye’deki yatırımlarına devlet müdahalesi ile el konulduğu, böylece Türkiye Cumhuriyeti’nin Hollanda Krallığı ile Türkiye Cumhuriyeti arasındaki Yatırımların Karşılıklı Teşviki ve Korunması Hakkında Anlaşmadan kaynaklanan yükümlülüklerini ihlal ettiği iddiası ile 11.10.2011 tarihinde Türkiye Cumhuriyeti’ne karşı ICSID nezdinde tahkim davası açmıştı. Davada Tulip BV yaklaşık olarak 280 milyon euro olduğunu iddia ettiği zararının faizi ile birlikte Türkiye Cumhuriyeti’nden tazminini talep etmişti. Söz konusu dava 25 Şubat 2014 tarihinde karara bağlanmış olup, 10.03.2014 tarihinde açıklanan kararda, davacı Tulip BV’nin tüm taleplerinin reddine karar verilmiştir.[15]
 
            6. Saba Fakes ve Türkiye
 
GSM operatörü Telsim’in büyük oranda hissedarı Hollandalı şirket Saba Fakes’in, Türkiye'ye karşı açtığı 19 milyar dolarlık davadır. Hollanda ve Ürdün uyruklukları taşıyan Saba Fakes isimli bir yatırımcı, Telsim’deki Uzan ailesinin elinde olan % 67’lik hissenin sahibi olduğu ve Telsim’e hukuk dışı bir şekilde el konulması ve kötü yönetilmesi sonucu zarara uğradığını iddia ederek 4 Mart 2008 tarihinde ICSID’e başvurdu. Saba Fakes iddialarını Türkiye – Hollanda İkili Yatırım Sözleşmesi’nin[16] yatırımcıya dürüst ve eşit davranma (Madde 3/1), millileştirmede uygun bir tazminat ödeme (Madde 5), getiri, kar gibi nedenlerden kaynaklanan ödemelerin gecikmeksizin transfer edilmesi (Madde 4), yatırıma gerekli koruma ve güvenceyi sağlama (Madde 3/2) ve yatırımı güvence altında tutmak için ekonomik işbirliğini geliştirme (Madde 2/1) gibi düzenlemelerine dayandırmaktaydı. Mahkeme, davacı ile Uzan arasındaki mutabakatın hiçbir zaman söz konusu hisselerin hukuken davacıya geçmesine yönelik bir etkinlik taşımadığı, dolayısı ile ICSID Sözleşmesi’nin 25/1. Maddesi anlamında bir yatırımın olmadığını tespit etmiş ve bu nedenle yargı yetkisinin olmadığına karar vermiştir[17].
 
            7. Libananco Holdings Co. Limited ve Türkiye
 
Kıbrıs’ta mukim Libananco Holdings Co. Limited, ICSID tahkim merkezinde Türkiye’ye karşı 19.4.2006 tarihinde 10 milyar dolarlık elektrik üretimi ve dağıtımı imtiyaz sözleşmesinden kaynaklanan dava açmıştı. Başvuru Kıbrıs Rum Kesimi ile Türkiye’nin arasında bir ikili yatırım sözleşmesi olmaması nedeniyle Enerji Şartı Sözleşmesi çerçevesinde yapılmıştı. Mahkeme 18 Aralık 2006’da kurulmuştu. Davacı Libananco, Türkiye’nin el koyduğu Çukurova ve Kepez Elektrik şirketlerindeki hisselerinden dolayı şikâyetçi olmuştu, Türkiye ise söz konusu şirketin bir “hülle” şirket olduğunu ve adı geçen şirketlerde hissesinin bulunmadığını iddia etmişti. Mahkeme, davacıların ÇEAŞ ve KEPEZ’e el konulduğu tarih olan 12 Haziran 2003 öncesinde bu şirketlerin hisselerini elinde bulundurduklarına ilişkin geçerli belge sunamadıkları nedeniyle Türkiye lehine karar vermiştir.
 
Ancak, Davacı Libananco, ICSID kararları temyize götürülemediği için kararın iptalini talep etti. İptal davası ise 20 Aralık 2011'de açıldı. Taraflara, 6 Mayıs 2013'te yargılamanın kapatıldığı bildirildi ve 120 günlük, uzatmayla 180 günlük karar verme sürecine geçildi. Beklenenden kısa bir süre içerisinde 22 Mayıs'ta çıkan 69 sayfalık kararla Libananco'nun tüm talepleri reddedildi. Ayrıca yaklaşık 15 milyon 602 bin 500 dolarlık dava masraflarının ödenmesine ilişkin daha önce verilen yürütmeyi durdurma kararı da kaldırıldı.[18]
 
TÜRKİYE’YE KARŞI AÇILAN DAVALAR (Devam Eden Davalar)
 
Alapli Elektrik ve Türkiye
 
Türkiye’ye karşı ICSID’e diğer bir başvuru ise Alapli Elektrik’e aittir. Alapli Elektrik’in 27 Mayıs 2008 tarihli başvurusu üzerine kurulan mahkeme 2 Mart 2009’da göreve başladı[19]. Hollandalı bir firmanın Türkiye'ye karşı hiç inşa edilmemiş olan bir enerji santraline ilişkin olarak Antlaşma ve Hollanda ile Türkiye İkili Yatırım Antlaşması uyarınca açtığı bir davadır. Dava değeri 100 milyon ABD Dolarıdır. Hakem yargılaması sürüyor.
 
TÜRK YATIRIMCININ AÇTIĞI DAVALAR (Sona Eren Davalar)
 
            1. Bayındır İnşaat - Pakistan
 
Bayındır İnşaat, Pakistan Ulusal Otoyol Kurumu ile yaptığı otoyol inşaat sözleşmesinin iptalinden kaynaklı uyuşmazlık[20] nedeniyle 1 Aralık 2003’de Merkez’e başvurmuştur. Bayındır İnşaat başvurusunda Türkiye – Pakistan İkili Yatırım Sözleşmesi’ne dayanmıştır[21]. 15 Haziran 2004’de kurulan mahkeme ev sahibi devletin İkili Yatırım Sözleşmesi II/2. Maddesine göre “dürüst ve eşit davranma” sorumluluğuna ve ulusal 230 muamele ile en çok gözetilen ulus ölçütlerine aykırı davranmadığına ve III/1. Maddesine aykırı millileştirme yapmadığına karar vermiştir[22].
 
            2. Rumeli Telekom ve Telsim Mobil - Kazakistan
 
Rumeli Telekom A.Ş. ve Telsim Mobil Telekomünikasyon Hizmetleri A.Ş.’nin Kazakistan’da kazandığı mobil telekomünikasyon lisans hakkının millileştirilmesine ilişkin 30 Ağustos 2005 tarihli başvurusu Türkiye – Kazakistan İkili Yatırım Sözleşmesi çerçevesinde kabul edilmiş ve Rumeli Telekom tazminat almaya hak kazanmıştır[23]. Kazakistan’ın iptal başvurusu da ad hoc komite tarafından kabul edilmemiştir[24]. Nihai karar 20.07.2008'de taraflara gönderilmiştir. Kazakistan Devleti'nin davacı tarafa 125 milyon USD + faiz + masrafları ödemesine karar verilmiştir.
 
            3. Sistem Mühendislik - Kırgızistan
 
Sistem Mühendislik İnşaat Sanayi ve Ticaret A.S. Kırgızistan’daki otel işletmeleri ile ilgili yatırım uyuşmazlık konusu dava da 12 Nisan 2006’da ICSID’e taşımıştır ve dava 9 Eylül 2009 tarihinde Sistem Mühendislik'in lehine sonuçlanmıştır[25].
 
            4. Barmek Holding - Azerbaycan
 
Barmek Holding ile Azerbaycan arasındaki elektrik imtiyazı ile ilgili 16 Ekim 2006 tarihinde açılan uyuşmazlıkta ise taraflar aralarında anlaştıkları için dava sona ermiş ve tarafların talebi üzerine anlaşma 28 Eylüll 2009 tarihinde mahkeme tarafından karar olarak düzenlenmiş[26] ve uzlaşma ile neticelenmiştir.
 
            5. Sona Eren Diğer Davalar
 
ATA Construction - Ürdün[27]
Karmer Marble - Gürcistan[28]
           
Ömer Dede and Serdar Elhüseyni - Romanya[29]
 
TÜRK YATIRIMCININ AÇTIĞI DAVALAR (Devam Eden Davalar)
 
İçkale İnşaat - Türkmenistan[30]
Adem Doğan - Türkmenistan[31]
Kılıç İnşaat - Türkmenistan[32]               
Türkiye Petrolleri - Kazakistan[33]   
Garanti Koza - Türkmenistan[34]
Federal Elektrik - Özbekistan[36]
Güneş Tekstil - Özbekistan[37]               
 Karkey Karadeniz - Pakistan[38]
 
Hazırlayan:
 
Av. Vedat ORUÇ
 
 
 
KAYNAKÇA
 
[2] ICSID Sözleşmesi 17. madde
[3] ICSID Sözleşmesinin Türkçe metni için bkz. RG 06.12.1988- 20011.
[4] ICSID Sözleşmesi 1. madde 2 fıkrası
[5] Burhan Ormanoğlu, Yabancı Sermaye Yatırımlarına İlişkin Uyuşmazlıkların Çözümünde Uluslararası Tahkim, Maliye Bakanlığı Bütçe ve Mali Kontrol Genel Müdürlüğü, Ankara, 2004, s.96, 97
[6] Ziya Akıncı, Milletlerarası Tahkim, İstanbul, Seçkin Yayıncılık, 2003, .s. 243
[7] Yabancı devlet, haciz ve takiplere karşı icra bağışıklığını ileri sürebilir.
[8] RG 27.9.1075/15369.
[9] RG 24.12.1984/18615.
[10] Yargıtay 12. Hukuk Dairesi 24.5.2004 tarihli kararı. Yargıtay, devlet mallarının haczedilmeyeceğine dair hükmün Türk devlet malları için düzenlendiğine, bu hükmün yabancı devlet mallarını kapsamadığına; amacı sadece elçiliğin veya konsolosluğun giderlerini ve işletme masraflarını karşılamak üzere tutulan yabancı bir devlete ait büyükelçiliğin veya konsolosluğun cari genel bir banka hesabı üzerine cebri icra uygulanamayacağına karar vermiştir.  
[11] Motorola Credit Corporation, Inc v. Republic of Turkey (ICSID Case No. ARB/04/21)
[12] PSEG Global Inc. and Konya Ilgin Elektrik Üretim ve Ticaret Limited Sirketi v. Republic of Turkey (ICSID Case No. ARB/02/5)
[13] Cementownia "Nowa Huta" S.A. v. Republic of Turkey (ICSID Case No. ARB(AF)/06/2), Karar yayınlanmamıştır.
[14] Europe Cement Investment and Trade S.A. v. Republic of Turkey (ICSID Case No. ARB(AF)/07/2),
Award on 13 August 2009, par. 92 - 110.
[15] Tulip Real Estate and Development Netherlands B.V. v. Republic of Turkey, (ICSID Case No. ARB/11/28)
[16] RG 20.04.1989, sayı: 20145.
[17] Saba Fakes v. Republic of Turkey (ICSID Case No. ARB/07/20), Award on 14 July 2010, par. 32.
[18] Libananco Holdings Co. Limited v. Republic of Turkey (ICSID Case No. ARB/06/8), Award on 2 Septembre 2011, Decision on annulment issued on May 22, 2013.
[19] Alapli Elektrik B.V. v. Republic of Turkey (ICSID Case No. ARB/08/13), Pending (each party files a statement of costs on February 7, 2014)
[20] Bayindir Insaat Turizm Ticaret Ve Sanayi A.S. v. Islamic Republic of Pakistan (ICSID Case No. ARB/03/29)
[21] RG 12.02.1997, sayı: 22903. .Bayındır v. Pakistan, Jurisdiction, par. 36 - 37.
[22] Bayındır v. Pakistan, Award, s. 140.
[23] Rumeli Telekom A.S. and Telsim Mobil Telekomunikasyon Hizmetleri A.S. v. Republic of Kazakhstan (ICSID Case No. ARB/05/16)
[24] Rumeli Telekom A.S. and Telsim Mobil Telekomunikasyon Hizmetleri A.S. v. Republic of Kazakhstan (ICSID Case No. ARB/05/16), Decision of the ad hoc Committee on the Application for Annulment issued on 25 March 2010, s. 58.
[25] Sistem Muhendislik Insaat Sanayi ve Ticaret A.S. v. Kyrgyz Republic (ICSID Case No.ARB(AF)/06/1), Award on 9 September 2009. Karar yayınlanmamıştır.
[26] Barmek Holding A.S. v. Republic of Azerbaijan (ICSID Case No. ARB/06/16) , Award embodying the parties' settlement agreement rendered on September 28, 2009, pursuant to ICSID Arbitration Rule 43/2 Karar yayınlanmamıştır.
[27] ATA Construction, Industrial and Trading Company v. Hashemite Kingdom of Jordan (ICSID Case No. ARB/08/2), Karar tarihi 18 mayıs 2010, The ad hoc Committee issues an order taking note of the discontinuance of the proceeding pursuant to ICSID Arbitration Rule 44 on July 11, 2011.
[28] Karmer Marble Tourism Construction Industry and Commerce Limited Liability Company v. Georgia (ICSID Case No. ARB/08/19), The Secretary-General issues a procedural order taking note of the discontinuance of the annulment proceeding pursuant to ICSID Arbitration Rule 44 on January 10, 2013.
[29] Ömer Dede and Serdar Elhüseyni v. Romania (ICSID Case No. ARB/10/22), Award of the Tribunal (September 05, 2013)
[30] İçkale İnşaat Limited Şirketi v. Turkmenistan, Date Registered December 20, 2010 (ICSID Case No. ARB/10/24)
[31] Adem Dogan v. Turkmenistan, Date Registered May 22, 2009     (ICSID Case No. ARB/09/9)
[32] Kılıç İnşaat İthalat İhracat Sanayi ve Ticaret Anonim Şirketi v. Turkmenistan, Date Registered January 19, 2010 (ICSID Case No. ARB/10/1)
[33] Türkiye Petrolleri Anonim Ortaklığı v. Republic of Kazakhstan, Date Registered January 14, 2011 (ICSID Case No. ARB/11/2)
[34] Garanti Koza LLP v. Turkmenistan, Date Registered July 20, 2011 (ICSID Case No. ARB/11/20)
[36] Federal Elektrik Yatırım ve Ticaret A.Ş. and others v. Republic of Uzbekistan, Date Registered May 24, 2013 (ICSID Case No. RB/13/9)
[37] Güneş Tekstil Konfeksiyon Sanayi ve Ticaret Limited Şirketi and others v. Republic of Uzbekistan, Date Registered August 29, 2013 (ICSID Case No. ARB/13/19)
[38] Karkey Karadeniz Elektrik Uretim A.S. v. Islamic Republic of Pakistan, Date Registered February 08, 2013 (ICSID Case No. ARB/13/1), Pending (the Tribunal issues a decision on the Respondent’s request to address the objections to jurisdiction as a preliminary question on May 13, 2014)