Ülkemizde, Danıştay, Yargıtay ve Anayasa Mahkemesi’ne yönelik eleştirilerin en önemlilerinden birisi, gerekçesi açıklanmayan içtihat değişiklikleridir. Anayasa ve kanun hükümleri aynı olmasına rağmen verilmiş olan farklı kararlar, yargıya olan güveni de sarsmaktadır.

Hukukçuların ve mahkemelerin mevzuat hükümlerini farklı yorumlaması mümkün olmakla birlikte, yüksek yargı organlarının 30-40 yıllık içtihadı değiştirirken sebeplerini, kamuoyunu ikna edecek tarzda açıklamaları beklenmektedir.

Üye değişikliği sonrasında yeni üyelerin eskilerden farklı düşünmesi, içtihadı değiştirmek için yeterli bir argüman değildir. İçtihat değişikliği konusunda AİHM’nin yaklaşımı, örnek olarak benimsenebilir.

AİHM’nin içtihat değişikliği yaptığı dava türleri açısından en iyi örnek, kamu görevlilerine dair uyuşmazlıklardır. Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi, başlangıçta Sözleşme’nin 6. maddesinde belirtilen ‘’medeni hak ve yükümlülüklerden kay¬naklanan uyuşmazlıklar’’ lafzını dar yorumlayarak kamu personel hukukundan kaynaklanan birçok davanın, 6. maddenin kapsamı dışında olduğuna ilişkin kararlar vermiştir. 1999 tarihli Pellegrin-Fransa kararıyla esasını incelediği dava türlerini genişletmiştir. 2007 tarihli Eskelinen ve Diğerleri-Finlandiya kararı ile içtihad tekrar değişmiştir. O tarihten sonra, kamu görevlileri ile ilgili davalarda genel kural, uyuşmazlığın esasının incelenmesi, istisna ise yargısal yolun kapatılması olarak belirlenmiştir. 

Pellegrin ve Eskelinen kararlarında AİHM, içtihadı niye değiştirdiğini açıklamıştır. Kararlarda, öncelikle vermiş olduğu önceki kararlar, o davaların hukuki niteliği ve maddi olayın şartları açıklanmıştır. daha sonra, zaman içinde neyin değiştiği, önceki içtihadın niye yetersiz kaldığı, daha önceki davalarla bakılmakta olan davaların farkları ve benzer yönleri belirlenmiştir. daha sonra, içtihat değişikliğinin amacının, sözleşmede teminat altına alınan hakların daha etkili kullanılmasını sağlamaya ve bireysel hakları geliştirmeye dönük olduğu vurgulanmıştır.

Dolayısıyla, önceki kararları neden verdiği, o kararlardaki hukuki gerekçenin yeni uyuşmazlıkları çözmede neden yetersiz kaldığı, eski yaklaşım sürdürülürse ortaya çıkan durumun temel hakların korunması açısından oluşturduğu risk, yeni içtihattan beklenen faydalar vs. açıklanmak suretiyle Sözleşme hükümleri dinamik olarak yorumlanmıştır.

İç hukukta da yüksek yargı organlarınca; anayasanın 36. Maddesi’nde belirlenen hak arama hürriyeti, etkili iç hukuk yolu, yürütmenin durdurulmasının sınırları, kamu görevlilerinin atanmalarına dair uyuşmazlıklarda idarenin takdir yetkisinin sınırları vs. gibi konularda yapılan içtihad değişikliğinin nedenleri somut bir şekilde açıklanmalıdır. Aksi halde, üye değişikliği ile kararları sürekli değişen yüksek mahkemelerin olduğu bir hukuk sistemi çıkmakta ve bu durum adalete olan güveni sarsmaktadır.

Hukuki Haber - ÖZEL