GİRİŞ

Bakanlar Kurulu Kararıyla “İş Mahkemeleri Kanunu Tasarısı” başlıklı yasa tasarısı (“Tasarı”) 25.05.2017 tarihinde TBMM Başkanlığına sevk edilmiştir. İlgili Komisyonlardan ve Genel Kuruldan geçmesi halinde tasarı yasalaşarak yürürlüğe girecektir. Bu çalışma ile tasarıyla arabuluculuk konusunda ne gibi yeniliklerin getirildiğine dikkat çekilmekte, sakıncalı olabilecek veya eksik bırakılan hususlar henüz tasarı aşamasındayken yani henüz düzeltme imkânı varken uygulamacıların dikkatine sunulmaktadır. Bu tasarıyla 1950 tarihli İş Mahkemeleri Kanunu yürürlükten kaldırılmakta, İş Mahkemelerinin kuruluş, görev, yetki ve yargılama usulü yeniden düzenlenmektedir. Yine bu tasarıyla 4857 sayılı İş Kanunu,  6325 sayılı Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Kanunu, 6356 sayılı Sendikalar ve Toplu İş Sözleşmesi Kanununda bir takım değişiklikler yapılmaktadır.

Dört yıllık uygulamanın ardından arabuluculuk uygulamasında ortaya çıkan sorunların çözümüne yönelik olarak bazı düzenlemeler yapıldığı görülmektedir. Tasarı yasalaşırsa, “6325 sayılı Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Kanunu” yürürlüğe girdikten sonra ilk kez değişikliğe uğramış olacaktır.

En temelde arabuluculuğun tanımında değişikliğe gidilmektedir. Mevcut yasada arabulucu taraflara çözüm önerisinde bulunamamaktadır. Ancak bu değişiklikle arabulucunun tarafların çözüm üretememesi halinde çözüm önerisi de getirebileceği hüküm altına alınmıştır. Tasarı yasalaşırsa arabulucular müzakere sürecinde daha aktif bir rol alacaktır.  

İŞ DAVALARI AÇISINDAN ZORUNLU ARABULUCULUK

Bu tasarıyla getirilen en köklü yenilik ise işçi ve işveren arasındaki iş ilişkisinden kaynaklanan uyuşmazlıklarda arabulucuya başvurunun dava şartı olarak düzenlenmiş olmasıdır.   Buna göre işçi ve işveren arasındaki iş ilişkisinden kaynaklanan uyuşmazlıklarda mahkemeden önce arabulucuya başvuru zorunlu olacaktır. Başvuru zorunluluğu sadece işçi için değil işveren için de geçerlidir. Tasarı, sadece işçi alacakları yönünden değil, tazminat talepleri ve işe iade davası için de arabuluculuğa başvuruyu bir dava şartı olarak düzenlemiştir. Ancak bu davalara bir istisna getirilmiştir. O da iş kazası veya meslek hastalığından kaynaklanan maddi ve manevi tazminat ile bunlarla ilgili rücu davalarıdır. Bu davalar açısından arabulucuya başvuru zorunlu olmayacaktır.  

Bilindiği üzere dava şartları 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 114. ve 115. maddelerinde düzenlenmiştir. Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nda düzenlenen dava şartları dışında bu tasarıyla iş davaları açısından yeni bir şart daha aranacaktır. Mahkeme, dava şartlarının mevcut olup olmadığını, davanın her aşamasında kendiliğinden araştırabildiği için arabulucuya başvurmadan açılan iş davalarında mahkeme bu durumu tespit ederse davanın usulden reddine karar verecektir. HMK’da dava şartı noksanlığının giderilmesi mümkün ise bunun tamamlanması için kesin süre verileceği hükmü mevcuttur. Ancak tasarıda açıkça arabuluculuğa başvurulmamış olması halinde davanın usulden reddedileceği belirtilmiştir. Yani arabuluculuğa başvurulmamış olması sonradan giderilebilecek bir eksiklik olarak görülmemiştir.

ARABULUCULUYA BAŞVURU USULÜ

Tasarı, zorunlu arabuluculuk kapsamındaki arabulucuya başvuru ile ilgili usulü de düzenlemiştir. Yasaya göre, taraflar Arabuluculuk Daire Başkanlığı’nın kurduğu Arabuluculuk Bürolarına (“Büro”), o ilde kurulmamışsa görevlendirilecek yazı işleri müdürlüğüne başvurmak zorundadır. Başvuru üzerine Büro tarafından listeden bir arabulucu görevlendirilir.  Şayet taraflar belirli bir arabulucu üzerinde anlaşırlarsa, bu durumda tarafların seçtiği arabulucunun görevlendirileceği belirtilmiştir.

Tasarı, başvuruların hangi yerdeki Büro’ya yapılacağı hususunu da düzenlemiştir. Buna göre başvuru karşı tarafın, karşı taraf birden fazla ise bunlardan birinin yerleşim yerindeki veya işin yapıldığı yerdeki arabuluculuk bürosuna, arabuluculuk bürosu kurulmayan yerlerde ise görevlendirilen yazı işleri müdürlüğüne yapılması gerekmektedir. Yetkisiz yere başvurulması halinde ancak karşı taraf itiraz ederse arabulucu itirazı dikkate alarak, değerlendirmek üzere sulh hukuk mahkemesine tevdi eder, mahkemenin vereceği karar kesindir.

Arabuluculuk Daire Başkanlığı, sicile kayıtlı arabuluculardan iş ilişkisinden kaynaklanan zorunlu arabuluculuk kapsamında arabuluculuk yapmak isteyenleri görev yapmak istedikleri adliyelere göre listeleyecektir. Arabuluculuk Büroları, Adalet Komisyonuna listeye yazılma talebinde bulunan arabulucular arasından görevlendirme yapacak. Tasarıda 6325 sayılı yasada yapılan değişiklikle bir arabulucunun, en fazla üç adet adalet komisyonu listesine kaydolabileceği belirtilmiştir.

Tasarı ile getirilmek istenen düzenlemenin uygulamada bazı sorunlara yol açma ihtimali vardır. Zira tasarıya göre iş davaları açısından arabulucuya başvuru şeklindeki dava şartının yerine getirilmiş sayılması için arabulucuya başvurunun adliyelerde kurulu Arabuluculuk Bürosu üzerinden yapılmış olması gerekir. Oysa Arabuluculuk Kanunu’nda arabulucuya başvuru ile ilgili böyle bir zorunluluk yoktur. Mevcut tasarı akla bazı soruları beraberinde getirmektedir: Tasarı yasalaşırsa iş ilişkisinden kaynaklanan uyuşmazlıklarda taraflar doğrudan arabulucuya başvuramayacak mıdır? Büro’ya başvurmaksızın arabulucuya gidilmesi ve anlaşma sağlanması halinde bu belge ilam niteliğinde sayılmayacak mıdır? Tarafların üzerinde uzlaştığı bir arabulucuyla anlaşma sağlamaları halinde mahkemeler, Büro tarafından görevlendirme yapılmadığı gerekçesiyle icra edilebilirlik şerhi vermeyecek midir?

Ayrıca belirtmek gerekir ki, doğrudan arabuluculara başvuru yerine Büro üzerinden başvuru yapılması zorunluluğu arabuluculuğa başvuruyu zorlaştıracaktır. Özellikle aynı işverenle uyuşmazlık yaşayan çok sayıda işçinin aynı anda aynı arabulucuyla uyuşmazlığı çözmek istemeleri halinde bütün işçilerin işverenle birlikte adliyeye gelmelerini sağlamak zor olacaktır.

İŞE İADE TALEPLERİNDE ARABULUCULUK

Tasarı, işe iade davalarıyla ilgili özel hükümler koymakta, 4857 sayılı İş Kanununda getirilen değişiklikle iş iade talebiyle arabulucuya başvuru üzerine “anlaşma belgesi” hazırlanması için, işe başlatma tarihi, ücret ve diğer parasal hakların miktarı ile işe başlatılmaması halinde ödenecek tazminatın parasal miktarı konusunda tarafların anlaşmaları şarttır. Bu üç konunun tamamında taraflar anlaşamazlarsa anlaşma sağlanmamış sayılır. Anlaşma sağlanmasına rağmen işveren, işe başlatmazsa anlaşma belgesindeki tazminatı ödemekle yükümlü olacak; işçi, işe başlamazsa fesih geçerli hale gelmiş olacak.

Ayrıca tasarıya göre, alt işveren-asıl işveren ilişkisi varsa işe iade talebiyle arabulucuya başvurulması halinde işverenlerin toplantılara birlikte katılmaları ve anlaşmaları şarttır.

ARABULUCULUK SÜRESİ

Tasarıya göre zorunlu arabuluculuk kapsamında yapılan başvuruyu arabulucu, görevlendirildiği tarihten itibaren üç hafta içinde sonuçlandırması gerekmektedir. Bu süre zorunlu hallerde arabulucu tarafından en fazla bir hafta uzatılabileceği belirtilmiştir. Tasarıya göre arabulucu, taraflara ulaşılamaması, taraflar katılmadığı için görüşme yapılamaması yahut yapılan görüşmeler sonucunda anlaşmaya varılması veya varılamaması hallerinde arabuluculuk faaliyetini sona erdirir ve son tutanağı düzenleyerek durumu derhal arabuluculuk bürosuna bildirir.

ARABULCULUK DAVETİNE RAĞMEN TOPLANTIYA KATILMAMA

Davet üzerine toplantıya katılmayan taraf için tasarıda bir yaptırım öngörülmüştür. Buna göre geçerli bir mazeret göstermeksizin ilk toplantıya katılmaması sebebiyle arabuluculuk faaliyetinin sona ermesi durumunda toplantıya katılmayan taraf davada kısmen veya tamamen haklı çıksa bile açılacak davada yargılama giderinin tamamından sorumlu tutulur. Ayrıca bu taraf davayı kazandığı halde vekâlet ücreti alamayacaktır.

Tasarıda arabulucu, her türlü iletişim vasıtasını kullanarak görevlendirme konusunda tarafları bilgilendirir ve ilk toplantıya davet eder, bilgilendirme ve davete ilişkin işlemlerini belgeye bağlar, denilmiş. Ancak arabulucunun Tebligat Kanunu hükümlerine göre tebligat yapma yetkisi olmadığından usulüne uygun bir davetin yapılıp yapılmadığı hususu uygulamada tereddütlere ve tartışmalara yol açabilecektir.

ZORUNLU ARABULUCULUKTA GİDERLER VE ARABULUCULUK ÜCRETİ

Büro giderleri, bu konuda taraflar anlaşmışsa anlaşma uyarınca tahsil edileceği, anlaşmaya varılamaması halinde ileride haksız çıkacak taraftan tahsil edileceği hüküm altına alınmıştır. Ancak anlaşma olmamasına rağmen dava açılmaması ihtimalinde bu giderlerin nasıl tahsil edileceği veya kimin sorumlu tutulacağı belirtilmemiştir.

Tasarıya göre, taraflar anlaşırlarsa Ücret Tarifesine göre oran üzerinden arabuluculuk ücreti ödenir. Tasarıda ücret için alt limit belirlenmiş ve ücretin tarifenin birinci kısmında belirlenen iki saatlik ücretten az olamayacağı hüküm altına alınmıştır.

Tasarı ile zorunlu arabuluculuk kapsamında arabuluculuk faaliyeti sonunda taraflara ulaşılamaması, taraflar katılmadığı için görüşme yapılamaması veya iki saatten az süren görüşmeler sonunda tarafların anlaşamamaları hallerinde, iki saatlik ücret tutarının Hazineden ödeneceğine dair düzenleme yapılmaktadır. İki saatten fazla süren görüşmeler sonunda tarafların anlaşamamaları halinde ise iki saati aşan kısma ilişkin ücret, aksi kararlaştırılmadıkça taraflarca eşit şekilde karşılanır. Hazineden ödenen ve taraflarca karşılanan arabuluculuk ücretinin yargılama giderlerinden sayılacağı da hüküm altına alınmıştır.

ARABULUCULUĞA BAŞVURU ŞARTI DEVAM EDEN DAVALAR AÇISINDAN UYGULANACAK MIDIR?

Tasarının dava şartı olarak düzenlenen arabuluculuğa ilişkin hükümleri, bu hükümlerin yürürlüğe girdiği tarih itibarıyla görülmekte olan davalar hakkında uygulanmayacak, sadece bu kanunun yürürlüğe girdiği tarihten sonra açılmış davalarda uygulanacaktır. Ayrıca, dava şartı olarak düzenlenen arabuluculuk hükümleri derhal yürürlüğe girmeyecek, kanunun yayım tarihinden 3 ay sonra yürürlüğe girecektir. Böylece hazırlık ve alt yapı çalışmaları için daire başkanlığına bir zaman tanınmıştır.

İCRA EDİLEBİLİRLİK ŞERHİ

Tasarı ile 6325 sayılı yasada düzenlenen arabuluculuk anlaşma belgesine icra edilebilirlik şerhi verilmesi ile ilgili de köklü değişiklikler yapılmaktadır. Mevcut halinde icra edilebilirlik şerhi asıl uyuşmazlık hakkındaki görev ve yetki kurallarına göre belirlenecek olan mahkemeden talep edilebilirken, tasarıda arabulucunun görev yaptığı yer sulh hukuk mahkemesinden talep edileceği belirtilmiştir.

Uygulamada görev ve yetki konusunda ihtilaflara sebebiyet veren mevcut hüküm bu şekilde değiştirilerek uyuşmazlığın niteliği ne olursa olsun icra edilebilirlik şerhi verme yetkisi sulh hukuk mahkemelerine verilmiştir.

Ayrıca mevcut düzenlemede dosya üzerinden karar verip vermeme mahkemenin takdirinde iken, tasarı ile mahkemeye verilen bu takdir hakkı kaldırılmış, icra edilebilirlik şerhi taleplerinin, aile hukukuna ilişkin uyuşmazlıkların incelenmesi hariç, dosya üzerinden verileceği yani tamamen duruşmasız bir şekilde hükme bağlanacağı ifade edilmiştir.

İcra edilebilirlik şerhi ile ilgili getirilen yeniliklerden bir tanesi de anlaşma belgesini taraflar ve avukatları birlikte imzalamışlarsa bu anlaşma belgesi icra edilebilirlik şerhine gerek olmaksızın ilam niteliğinde belge sayılacağı hüküm altına alınmaktadır.

TASARI İLE GETİRİLEN DİĞER DEĞİŞİKLİKLER


- Bu tasarı ile getirilen yeniliklerden biri de arabuluculuk ücretinin karşılanması için adli yardımdan yararlanma imkânı verilmesidir. Buna göre arabuluculuk ücretini karşılamak için adli yardıma ihtiyaç duyan taraf, arabuluculuk bürosunun bulunduğu yerdeki sulh hukuk mahkemesinin kararıyla adli yardımdan yararlanabilir. Tasarıda 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun adli yardıma ilişkin maddelerinin kıyasen uygulanacağı hüküm altına alınmıştır. Bu önemli bir yeniliktir.

- İşveren açısından toplantılara katılımı kolaylaştırmak amacıyla görüşmelere işvereni temsilen yetkilendirdiği çalışanının da katılabileceği belirtilmiştir.

- Tasarı ile iş davaları kapsamında arabuluculuk bürosuna başvurulmasından, son tutanağın düzenlendiği tarihe kadar geçen sürede zamanaşımının duracağı ve hak düşürücü süre işlemeyeceği hüküm altına alınmıştır.

- Gizlilik kuralı sadece taraflar için değil toplantılara katılan diğer kişiler için de geçerli olacaktır. Değişiklikle toplantılara uzman kişilerin katılmasının da önü açılmaktadır.

- Arabulucular, çeşitli dallarda uzmanlaşabilecek ve uzmanlık alanlarını reklam yasağına tabi olmaksızın kullanabileceklerdir.

- Tasarı ile anlaşmaya varılması halinde, üzerinde anlaşılan hususlar hakkında taraflarca dava açılamayacağı açıkça vurgulanmıştır.

- Arabuluculuk Kurulunun üye sayısı arttırılmış, kurulda işçi ve işveren sendikalarından birer üyenin de yer alacağı kararlaştırılmıştır.

Av. Arb. Semih BİTEN

hukukihaber.net
 
* Sadece arabuluculuk kapsamında yapılan değişiklikler üzerinde durulmuştur.