İşe iade davası, işçilerin iş güvencesinden yararlanabilmesi için getirilmiş en önemli düzenlemelerden biridir. Ancak işe iade davası yoluyla iş güvencesinden yararlanabilmek için bir takım şekli şartların yerine getirilmesi gerekir(en az 30 işçinin varlığı, 1 ay içinde dava açma vb. ).
 
Bu yazımızda “işyerinde en az 30 işçi çalışması” koşulunu ele alacağız. 30 işçinin varlığının tespiti bazı hallerde kolay olabilmekle birlikte, bazı durumlarda tereddütlere yol açan durumlarla karşılaşılabilmektedir. Konuya ilişkin olarak daha önce yazmış olduğumuz, “İŞE İADE DAVASI-30 İŞÇİ KOŞULU-30 İŞÇİNİN BELİRLENMESİNDE DİKKAT EDİLECEK HUSUSLAR” konulu yazımız söz konusu olup, bu yazımızda ilgili yazımızı tamamlayıcı nitelikte konulara değineceğiz.
 
30 İŞÇİ SAYISININ BELİRLENMESİNDE, İŞ AKDİNİN FESHİNDEN SONRA İŞE GİREN İŞÇİLER DE DİKKATE ALINIR MI?
 
Alınmaz. Otuz işçi sayısının belirlenmesinde, fesih bildiriminin işçiye ulaştığı tarih itibariyle işyerinde çalışan sayısı dikkate alınır. Bu nedenle işçinin iş akdinin feshinden sonra işe alınan kişiler, bu işçinin açacağı işe iade davasında 30 işçinin tespitinde dikkate alınmazlar(Yargıtay 7 H.D.`nin 2014/7626 E. , 2014/12946 sayılı ve 10.06.2014 tarihli kararı).

İşçinin iş akdinin feshinden önce, iş akdi sona erdirilmiş kişiler de kural olarak 30 işçinin tespitinde dikkate alınmaz. Ancak fesih bildirim tarihinden önce iş sözleşmesi feshedilen, bu nedenle feshin geçersizliği davası açıp, lehine feshin geçersizliğine karar verilen işçinin işverene işe başlatılması için başvurusu halinde, adı geçen işçinin de 30 işçi sayısında değerlendirilmesi gerekir. Böyle bir durumda feshin geçersizliğine ilişkin dava sonuçlanmamış ise, bekletici mesele yapılarak sonucu beklenmelidir(Yargıtay 9. H.D.`nin 2016/8355 E. , 2016/11909 K. sayılı ve 11.05.2016 tarihli kararı).
 
BİRLİKTE İSTİHDAM DURUMUNDA 30 İŞÇİNİN TESPİTİ NASIL YAPILIR?
 
Yargıtay 22. H.D.`nin konuya ilişkin olarak vermiş olduğu kararda; “Özellikle grup şirketlerinde ortaya çıkan bir çalışma biçimi olan birlikte istihdam şeklindeki çalışmada, işçilerin bir kısmı aynı anda birden fazla işverene ve birlikte hizmet vermektedirler. Daha çok yönetim organizasyonu kapsamında birbiriyle bağlantılı olan bu şirketler, aynı binalarda hizmet verebilmekte ve bir kısım işçiler iş görme edimini işverenlerin tamamına karşı yerine getirmektedir. Tüm şirketlerin idare müdürlüğünün aynı şahıs tarafından yapılması, şirketlerin birlikte kullandığı işyerinde verilen muhasebe, güvenlik, ulaşım, temizlik, kafeterya ve yemek hizmetlerinin yine tüm işverenlere karşı verilmiş olması buna örnek olarak gösterilebilir. Bu gibi bir ilişkide, tüm şirketlere hizmet veren işçiler ile sadece davalı şirkete hizmet veren işçilerin 30 işçi kıstasında dikkate alınması gerekir. İşçi tüm şirketlere hizmet ediyor ise, o zaman tüm şirketlerdeki işçi sayısı dikkate alınmalıdır. ” denilmiştir(2014/9114 E. , 2014/9198 K. sayılı ve 22.04.2014 tarihli kararı).
 
TARIM VE ORMAN İŞLERİNDE ÇALIŞANLARDA İŞÇİ SAYISI TESPİTİ NASIL YAPILIR?
 
4857 sayılı İş Kanununun 4 üncü maddesinde; “b) 50'den az işçi çalıştırılan (50 dahil) tarım ve orman işlerinin yapıldığı işyerlerinde veya işletmelerinde, ” çalışan işçilerin 4857 s. İş Kanunu kapsamında olmadığı belirtilmiştir. Buradan çıkan bir başka sonuç ise 50`nin üzerinde işçi çalıştırılan tarım ve orman işlerinin yapıldığı işyerlerinin 4857 s. İş Kanunu kapsamında yer aldığıdır. Bu işyerlerinde çalışan işçiler de İş Kanunuyla tanınan haklardan yararlanabilirler ki işe iade davası açma hakkı da bunlardan biridir. Ancak her ne kadar işe iade davasında en az 30 işçi koşulu aransa da, tarım ve orman işlerinin yapıldığı işyerinin, İş Kanunu kapsamına girebilmesi için 50`den fazla işçinin çalışması arandığından bu işlerde çalışanların işe iade davası açabilmesi için işyerinde en az 51 işçinin çalışması gerekmektedir.
 
ULUSLARARASI DÜZEYDE FAALİYET GÖSTEREN İŞYERLERİNDE İŞÇİ SAYISI NASIL BELİRLENİR?
 
Günümüzde hızlı bir şekilde gerçekleşen küreselleşme ile birlikte birçok firma sadece belli bir ülkede faaliyette bulunmayıp, birçok ülkede iktisadi faaliyetlerde bulunmaktadırlar. Bununla birlikte aynı iş kolunda olmakla birlikte birçok ülkede çalışanları söz konusu olmaktadır. İşte bu hususu göz önüne alan Yargıtay, İş Kanunda da konuya ilişkin bir sınırlama olmadığını da göz önüne alarak işçi lehine yorum ilkesi doğrultusunda, kuruluşun Türkiye`deki faaliyetleri dışında, yurtdışında aynı iş kolunda faaliyette bulunan işyerlerinde çalışanların da 30 işçinin tespitinde dikkate alınacağını ortaya koymuştur.
 
Yargıtay 7. H.D.`nin konuya ilişkin vermiş olduğu kararda; “Kanun koyucu tarafından yurtdışında aynı iş kolundaki işyerlerinde çalışan işçilerin dikkate alınmayacağı yönünde açık bir düzenleme yapılmadığı gibi aynı iş kolundaki işyerlerinin sadece ülke sınırları çerçevesinde değerlendirileceğine ilişkin bir yasal düzenleme de bulunmamaktadır. Uluslararası çalışan ve birçok ülkede işyeri açan bir kuruluşun açtığı işyerini bulunduğu ülke mevzuatına göre kurması ve bu şubenin ayrı bir tüzel kişilik alması, aynı iş kolunda birçok işyeri olduğu gerçeğini ortadan kaldırmaz. Bu nedenle uluslararası çalışan ve Türkiye'de şubesi ya da acentesi bulunan şirketler bakımından Türkiye'deki işyerinde çalışan işçi sayısının 30'dan az olduğu gerekçesi ile o işyerlerinde çalışan işçilerin iş güvencesinden yoksun bırakılması yasanın gerekçesine ve ölçülülük ilkesine uygun olmayacaktır. ” şeklinde değerlendirme yapılmıştır(2016/109 E. , 2016/9687 K. sayılı ve 28.04.2016 tarihli kararı).