Özellikle iflas erteleme öyle bir hal almıştır ki çok yüklü miktarda borçlu olan bir firma borçları karşılığında aldığı ürünleri nakte çevirip iflas erteleme sürecinde baskıyla birçok borcunu sildirip, borçların üstüne yatmakta hatta elde ettiği sermayeyi iflas erteleme süreci olan 5 yıl içerisinde 8-10 katına katlamakta böylelikle birçok kişinin hakkına girmekte ve ticarette ciddi dengesizliklerin oluşmasına sebebiyet vermektedir.

Maalesef sistem öyle bir kurulmuştur ki suiistimal edilmek üzerine inşa edilmiştir. Misal vadeli satış veya çek senetle satış olmasa kimsenin aldığı iflas erteleme kimsenin umrunda olmaz. Vade de öyle bir abartılmıştır ki kimi sektörlerde iki yılı bulan çek senetler bulunmaktadır. Şöyle düşünün bir ürünü satacaksınız ama iki yıl sonra parasını alacaksınız. Tabiri caizse Anadolu’da şöyle bir söz vardır “ Ölme eşeğim bahar gelecek” İşte tam da böyle diyebileceğimiz bir husustur bu, iki yıl veya bilemediniz bir yıl vadeyle iş yapmak için ürün satıp çek veya senet almış tacir öyle sıfıra oynamıştır ki  ölmek üzere olan ve son anlarını yaşayan tacir iki yıl sonra tam da alacağına kavuşacağım derken borçlu olan firmanın iflas erteleme aldığını, alacaklının daha uzun süreler beklemesi gerektiğini belki de malları kaçırılan ve içi boşaltılan firmanın iflasla sonuçlanacak davasının sonunda bir şey alamayacağını öğrenerek yıkılır, belki de ticaretine son vermek zorunda kalır işte tam bu noktada hayatı boyunca dürüst ve temiz yaşamış olan o alacaklı firma ARTIK DERDİNİ KİMSEYE ANLAMATIĞI İÇİN DOLANDIRICI POZİSYONUNA düşmüş olacaktır ki bunu da kendine yediremeyip intihar veya tefecilerin ellerinde bulur kendini.

Bence yapılması gereken herkesin yorganına göre ayaklarını uzatması yani parası yoksa gidip karşılığını ödeyip ödeyemeyeceği belli olmayan çek veya senet gibi illet evrakları firmalara verip mal alamaması gerekir. Eğer bir çek veya senet veriyorsa bankada bunun karşılığı ya blokeli olmalı ya da çok ağır şekilde yaptırımı olmalı ki kimse oltayı atayım da belki balık tutarım diyerek ticarete girmemeli. Karşılıksız çek ya da protestolu senet nedir Allah aşkına. Neden malını satan veya hizmet eden adam parasal değeri olup olmadığı belli olmayan bu evraklarla iş yapsın. Ticaret hukukunda öyle bir sistem kurulmalı ki sistem ticareti büyütmeli, geliştirmeli, dünya markaları yaratmalı. Eğer sistem çek senet gibi karşılığı olup olmadığı belli olmayan evraklarla batma ya da batırmayı teşvik ediyorsa o zaman tabi ki ekonomi sendeler, dünya markaları oluşmaz, güçlü ve emin adımlarla kimse ilerleyemez.

Firmaların en çok hileli olarak iflas erteleme için başvurduğu yollardan ikisi şirketi hileli olarak ve gerçeğe aykırı borçlu göstermek için borçları alacaktan fazla göstermek için ya şirkete finansman desteği borç vermiş gibi gösterir. Böylece şirket  sahibine borçlandırılır. Ya da özellikle gurup şirketlerde bir şirket kredi kullandığında diğer şirketler de kefil gösterildiği için bu çekilen yüklü kredilerin sanki borçlusu gibi kefil olan şirket de borçları çok gözükür. İşte bu iki noktada özellikle hakim ve bilirkişilerin uyanık olması lazım. Bilançoları iyi incelemeleri lazım. Yargıtay kefil olan şirketin borçlandırılamayacağını sadece asıl borçlu şirketin borçlu sayılabileceğini, finansman desteğinin de özellikle araştırılmasını ve bu sahte işlemler düzeltildiğinde şirketin aktifi pasifinden fazlaysa iflas erteleme  kararı verilemeyeceğini birçok kararına derç etmiştir.

Av. Ekrem ÇATALKAYA / hukukihaber.net