KONKORDATOYA GİDEN İNŞAAT ŞİRKETİNDEN DAİRE ALANLARIN HUKUKSAL DURUMU

Yazımızda konkordatoya giden müteahhitten daire almış olan tüketicilerin hukuki durumunu, konkordato sürecindeki hakları ve borçlarını incelemeye çalışacağız. 

Yazımızda, “inşaat şirketi” veya “yüklenici” kelimeleri yerine müteahhit kelimesini kullanacağız.

İnşaattan daire alan tüketiciler, genel itibariyle tapu dışı alım/satım işlemi ile karşılaşmaktadırlar.

Tapuda yapılmayan bu tür harici satımlar çoğunlukla müteahhidin hazırladığı satış sözleşmesi ile yapılmaktadır. Bu satış sözleşmeleri genellikle adi yazılı şekilde veya bazen de noterde satış vaadi sözleşmesi şeklinde yapılmaktadır.

Tapu harici yapılan taşınmaz satış sözleşmelerinin hangi şartlarda hüküm doğuracağı, harici  sözleşme ile daire alan tüketicilerin hangi şartlarda tapu devri için müteahhide veya arsa sahibine müracaat edebilecekleri hususları konumuzla ilgili olmadığı için bu detaylara girmeyeceğiz.

Diyelim ki inşaat halindeki bir binadan daire aldınız. Ara sıra da gidip heyecanla inşaatın seviyesini kontrol ediyorsunuz. Hayatınızın en büyük alışverişini yaptınız ve aileniz de sizinle birlikte heyecanla yeni dairenize taşınacağınız günü iple çekiyorsunuz.

Bir gün müteahhidin Konkordato Talebiyle mahkemeye müracaat ettiğini öğrendiniz. Müteahhidin talebini değerlendiren Ticaret Mahkemesinin konkordato için geçici mühlet kararı vermesi halinde dairenize kavuşmanız hayale mi dönüşecek? Müteahhit inşaatı tamamlayamayacak mı? İnşaat duracak mı? Devam mı edecek? Yoksa müteahhit dairenizi yine de bitirip size teslim edecek mi? Müteahhit daire satışlarına devam edebilecek mi? vs bir çok soru ve sorunla karşı karşıya kalacaksınız.

Daireyi, tapu dışı adi yazılı sözleşme ile almanız veya noter sözleşmesi ile almanızın konumuz açısından bir farkı yoktur.

İnşattan satışların tapuda yapılması halinde kat irtifakı tapusu verilmektedir. İnşaat süreci devam eden bir yapıdan daire alacaksanız tapudan kat irtifakı tapusunu kendi üzerinize devralarak almaya çalışmalısınız.

Kat Mülkiyeti Kanunu’na tabi bağımsız bölümlerden en sağlıklısı iskanı alınmış ve kat mülkiyetine geçilmiş yapılardan daire almaktır.

İnşaat tamamlanıp kat mülkiyetine geçilmemiş yapılardaki konkordato sürecinden önce yapılmış satışların akıbeti ne olacaktır?

Henüz inşaat halinde olduğu için kat irtifakı tapusu ile yapılan satışlar söz konusu ise tapudan yapılan bu satış daire alanı ne kadar koruyacaktır?

Konkordato sürecinde kat irtifakı tapusunun bir faydası olacak mıdır?

Bu sorularımıza İİK’nın Konkordato hükümleri çerçevesinde cevap bulmaya çalışalım.

TAPU DIŞI YANİ SÖZLEŞME İLE YAPILAN SATIŞLARDA HÜKÜMSÜZLÜK RİSKİ VARDIR

İİK  294/6 maddesine göre; “Konkordato mühletinin verilmesinden önce, müstakbel bir alacağın devri sözleşmesi yapılmış ve devredilen alacak konkordato mühletinin verilmesinden sonra doğmuş ise, bu devir hükümsüzdür.”

Maddenin 6. Fıkrasında konkordato mehilinden önce yapılmış ancak geçici veya kesin mehil süreci içerisinde doğan alacakların temlikinin geçersiz olacağı düzenlenmiştir.

Burada müteahhidin kendi malvarlığında olan bir dairenin satışı değil de, özellikle Kat Karşılığı İnşaat Sözleşmeleri uyarınca inşaatı yapması karşılığında müteahhide kalan dairelerden satış yapılması hali için uygulama alanı bulabilecek bir hüküm söz konusudur.

Zira müteahhit, inşaatı tamam edip teslim etmesi halinde arsa sahibinden geçen mülkiyete tam manasıyla hak kazanmaktadır. Yani tapular arsa sahibinden müteahhit üzerine geçmiş olsa bile inşaat sürecinde yapılan satışlar “müstakbel bir alacağın devri “ yani temlik niteliğindedir.

Müteahhit tarafından tapu dışı sözleşme ile yapılan satışlar “alacağın temliki” hükümlerine tabidir. 

“Konkordato mühletinin verilmesinden önce, müstakbel bir alacağın devri sözleşmesi yapılmış ve devredilen alacak konkordato mühletinin verilmesinden sonra doğmuş ise, bu devir hükümsüz olacaktır.

Örneğin bir eser sözleşmesinin yüklenicisi olan borçlu, ileride yapacağı iş karşılığında doğacak hak edişini, malzeme aldığı kişiye olan borcu (ivaz) karşılığında bu kişiye devrederse bu devir hükümsüz olacak; ancak malzeme verenin alacağı konkordato alacağı olarak projeye dahil olacaktır.

Bu düzenleme mehaz Kanunun 297 nci maddesinin dördüncü fıkrasıyla uyumludur. Hükmün amacı borçlunun, konkordato alacaklılarının müracaat edebileceği malvarlığını korumaktır.(Adalet Bakanlığı’nın, 7101 s. Kanun hazırlık süreci – “28/02/2018 tarihli ve 7101 sayılı İcra ve İflas Kanunu ve bazı kanunlarda değişiklik yapılması hakkında kanunun getirdikleri” başlıklı sunumu)

Konkordato talep eden yükleniciden/müteahhitten ona düşecek bağımsız bölümü yani ileride doğacak (müstakbel) bir alacağın SÖZLEŞME İLE DEVREDİLDİĞİ durumlarda, bu bağımsız bölüm alacağının inşaatın ilerleme safhasına göre konkordato mühletinin verilmesinden sonra doğması (kat irtifakı kurulması/kat mülkiyetine geçilmesi/inşaatın bitirilmesi/aşama aşama devir sırasının gelmesi/tapu kaydında  devredilebilecek durumun oluşması) halinde daha önce sözleşme ile (yani tapu harici) yapılan satışlar bu fıkradaki emredici kural çerçevesinde hükümsüzlük riski ile karşılaşmaktadır.

Peki bu hükümsüzlük hali kesin midir? İnşaattan daire alanları koruyacak bir düzenleme yok mudur? Burada konkordato talep eden müteahhide kendisinden sözleşme ile daire alan müşterilerini koruyacak bir talepte bulunma hakkı verilmiştir.

MÜTEAHHİT, TAAHHÜDÜN AYNEN İFASINI YANİ DAİRELERİ BİTİRİP TESLİM ETMEYİ ÜSTLENEBİLİR

Kanun koyucu yine İİK 294. madde 7. fıkrasında “Konusu para olmayan alacaklar, alacaklı tarafından, ona eşit kıymette para alacağına çevrilerek komisere bildirilir. Şu kadar ki borçlu, komiserin onayıyla taahhüdün aynen ifasını üstlenmekte serbesttir.” denilerek müteahhitten bağımsız bölüm alanlar lehine olabilecek bir hüküm öngörmüştür.

Bu fıkrada, konusu para olmayan alacakların para alacağına çevrilmesini, fakat bu alacakların aynen ifasının da iflas tasfiyesine benzer şekilde (…) komiserin onayıyla borçlu tarafından üstlenilmesi düzenlenmiştir.

“Konusu para olmayan alacaklar, alacaklı tarafından, ona eşit kıymette para alacağına çevrilerek komisere bildirilecektir. Şu kadar ki borçlu, komiserin onayıyla taahhüdün aynen ifasını üstlenmekte serbest olacaktır.” (Adalet Bakanlığı’nın, 7101 s. Kanun sunumu)

DAİRE ALAN MÜŞTERİLER, DAİRELERİNİN TESLİMİNİ YANİ AYNEN İFAYI İSTEYEBİLİRLER Mİ?

Müteahitten inşaattan sözleşme ile daire alan müşteriler konkordatoya gidilmesi halinde dairelerinin teslimini yani aynen ifayı talep edememektedir.

Yedinci fıkrada aynen ifayı üstlenme hakkında borçlu serbest bırakılmıştır.

Burada alacaklıların haklarına kısıtlama getirilmiş olsa da bu alacaklının alacağının parasal karşılığını kaydettirirken aynen ifayı da kabul edebileceğini bildirmesine engel değildir.

Alacaklıların bazı haklarının sınırlanmasının sebebi, konkordato mühleti içerisinde borçlunun rahat hareket edebilmesi ve alacaklıların baskısı altında olmadan konkordato projesinin hayata geçirilebilmesi için faaliyetlerine devam edebilmesinin sağlanmasıdır

Konkordato, karşılıklı anlaşma süreci ile borçların tasfiyesi ve borçlunun ayakta kalması amaçlandığı için; daire alacaklılar ile müteahhit karşılıklı mutabakatla ve komiserin onayı şartıyla daire teslimi yani aynen ifa  konusunda anlaşabilirler.

Taksitle satımlarda, müşterinin müteahhide verdiği senetlerin üçüncü kişilere ve kredi temin edilmiş olan bankalara ciro edilmesi sebebiyle, icra tehdidi ile karşılaşmak istemeyen daire alacaklıları her halukarda kalan taksitlerini ödemek zorunda kalacaklardır.

Bize göre konkordato talep eden müteahhidin iyi niyetinin göstergelerinden biri de; ödemesini aldığı veya senetlerini kullandığı müşterilerinin dairelerini teslim etmeyi yani aynen ifayı üstlenmesidir.

Aynen ifayı kabulün,  konkordato projesinin hayata geçirilebilmesini engelleyecek seviyeye ulaşıp ulaşmadığını Konkordato Komiseri takdir edecek ve gerekirse aynen ifa için onay vermeyebilecektir.

Alacaklılardan herhangi biri, komiserin aynen ifa/sözleşmenin devamı konusundaki onayından dolayı Konkordato dosyasına bakan Asliye Ticaret Mahkemesinde şikayet yoluna gidebilir.  Mahkeme komiserin onayının  doğru olmadığına karar verirse, komiserin aynen ifayı/sözleşmenin devamını onay kararı kaldırılır. (Tunç Yücel, Öztek – Konkordato Şerhi, No:1, m. 294, Kale, syf. 225)

ÖDENEN DAİRE BEDELİ KOMİSERE BİLDİRİLEREK ALACAKLILAR LİSTESİNE KAYDETTİRİLMELİDİR.

Müteahhitten inşaat halinde daire alan müşteriler her halukarda dairelerinin parasal karşılığını konkordato komiserine bildirmeli ve kendilerini alacaklılar listesine kaydettirmelidirler.

İİK 294/7. çerçevesinde konkordato talep eden müteahhitten bağımsız bölüm alacağı olan alacaklılar, bu alacaklarının parasal karşılığını “alacaklılar listesine” kaydettirebilirler.

Konusu para olmayan alacakların, konkordatoya başvuru tarihi itibariyle paraya çevrilerek kayıt edilmesi, konkordato alacaklıları arasındaki eşitliğin sağlanması amacına hizmet etmektedir. (Tunç Yücel, Öztek – Konkordato Şerhi, No:1, m. 294/7, Kale, syf. 225)

Borçlu olan konkordato talep eden müteahhit, “bağımsız bölümü aynen ifa etmek istediğini” yani daireleri/inşaatı tamamlayıp teslim edeceğini belirtirse konkordato komiserinin de onayıyla bu tür borçları aynen ifa etmeyi üstlenebilir.

Kanaatimize göre; inşaat şirketlerinin, ilk müracaat esnasında mahkemeye sunacakları alacaklılar listesini hazırlarken (arsa sahiplerine/müşterilerine karşı)  İNŞAATI YAPIP TAMAMLAMA/DAİRE TESLİM ETME BORÇLARINI AYNEN İFA ETMEK İSTEDİĞİNİ BEYAN EDEREK LİSTEYİ OLUŞTURMALARI iyi niyetlerinin göstergesi olacaktır.

Aynen ifa, konkordato teklifinde (henüz atanmadığı için) komiserin onayı olmaksızın üstlenilebileceği gibi, kesin mühlet sırasında da komiserin onayıyla aynen ifanın üstlenilmesi mümkündür. Aynen ifası üstlenilen borçlar için tenzilat oranı/ötelenen ödeme zamanı değil de sadece vade yani teslim süresinin ne zamana uzatılacağı belirlenecektir.

KONKORDATO KOMİSERİNİN ALACAĞI KAYDETMEME HAKKI YOKTUR.

Konkordato komiserinin, iflas sürecinde teşkil edilen iflas idaresi gibi bildirilen alacakları tetkik etme yetkisi yoktur.

İflas tasfiyesinde iflas idaresinin alacak kaydı için başvuruda bulunulan alacakları kabul veya reddetme yetkisi vardır. Ancak İİK’nın konkordatoya ilişkin düzenlemelerinde konkordato komiserine alacakları kabul veya ret yetkisi verilmemiştir.

Konkordatoda komiser, alacakları kaydetmemek veya kaydedilen bir alacağı borçlunun kabulü halinde nisaba dahil etmemek hak ve yetkisine sahip değildir.

Komiser bildirilen alacak rakamının doğru olmadığını düşünüyorsa bunu mahkemeye sunacağı raporunda belirtmek zorundadır.

Komiser, danışıklı olduğunu düşündüğü alacağa ilişkin görüşünü mahkemenin yanı sıra alacaklılar kurulundaki toplantıya sunduğu raporunda da belirtmelidir.

Borçlu alacak olarak kaydedilen miktara itiraz ederek söz konusu alacağı çekişmeli alacağa dönüştürmesi mümkündür. (Tunç Yücel, Öztek – Konkordato Şerhi, No:1, m. 296, Kale, syf. 225-226)

TAKSİTLE/VADELİ KONUT SATIŞI YAPILMIŞSA VE BORCUN TAMAMI ÖDENMEMİŞSE KONKORDATODA YİNE DE AYNEN İFA UYGULANABİLİR Mİ?

Müteahhitten sözleşme ile daire alan kişi, kendi edimi olan dairenin bedelinin tamamını mühlet kararından önce ödemişse, borçlu müteahhidin aynen ifa üstlenimine komiser de onay vermelidir.

Ancak vadeli/taksitli satışlarda, mühlet kararından önce dairenin bedeli tamamen ödenmemişse; komiser, aynen ifanın, daire alacaklısının geri kalan ödemeyi yapması veya buna karşın teminat göstermesi şartıyla onaylanması yoluna gidebilecektir. 

Kalan borcun ödenmemesi halinde TBK 98 uyarınca borçlunun kendi edimini ifa etmekten  yani daire tesliminden imtina edebileceği unutulmamalıdır.

KONKORDATO PROJESİNDE AYNEN İFA ÜSTLENİLMEMESİNE RAĞMEN, MÜTEAHHİT TARAFINDAN BAZI KİŞİLERE AYNEN İFANIN/İNŞAATIN/DAİRENİN TESLİMİNİN VAADEDİLMESİ GEÇERSİZ OLACAKTIR.

Aynen ifanın yani daire teslimin üstlenilmesi için ilk adım bunun konkordato talebi esnasında Ticaret Mahkemesine sunulan “Konkordato Teklifinde” (Ön Projesinde)      yer almasıdır. Ön projede yer almasa dahi borçlu müteahhit aynen ifayı kesin projenin hazırlanma süreci içerisinde de yani konkordato tasdik edilene kadar komiserin onayı ile kabul edebilir.

Ancak; borçlu müteahhit tarafından Konkordato haricinde yapılan vaatler hükümsüz olacaktır.

İİK Madde 308/d maddesine göre, “Borçlu tarafından alacaklılardan birine konkordato projesinde öngörülenden fazla olarak yapılan vaatler hükümsüzdür.”

Ön Projede ve asıl Konkordato Projesinde aynen ifası kabul edilmemiş bir daire için müteahhidin daireyi teslim edeceğini taahhüt etmesi geçersiz bir taahhüt olacaktır.

Konkordatoya giden müteahhitten daire alan kişiler paniğe kapılmadan alacaklarını ödedikleri bedelin konkordato projesindeki vade ve tenzilatlarla almak mı yoksa dairelerini almak mı istiyorlar bu hususta karar vermelidirler.

Yukarıda izah ettiğimiz şekilde daireyi teslim alabilmeleri için de bu isteklerini konkordato komiserine ayrıca bildirmelidirler. Borçlu müteahhit aynen ifayı kabul edip etmemekte serbesttir. Daire teslimini üstlenmesi halinde buna komiserin onay vermesi gerekmektedir.

KONKORDATO BAŞVURUSUNDAN SONRA MÜŞTERİ, DAİRE SATIŞ SÖZLEŞMESİNİN FESHİ YOLUNA GİDEBİLİR Mİ?

Bir önceki yazımızda ifade açıkladığımız üzere, konkordatoya giden müteahhit ile daire alım/satım sözleşmesi imzalamış müşteriler sırf konkordatoya müracaat sebebi ile sözleşmenin feshini talep edemeyecekler ve dava da açamayacaklardır.

Konkordato talep eden müteahhit yükümlülüklerini yerine getiriyor ve inşaata devam ediyorsa Türk Borçlar Kanunu hükümleri çerçevesinde de sözleşmeden dönme veya fesih yoluna da gidilemeyecektir.

KONKORDATOYA GİDEN MÜTEAHHİT DAİRE SATIŞINA DEVAM EDEBİLİR Mİ? HANGİ ŞARTLARDA DEVAM EDEBİLİR?

Bir firma için Konkordatoya gitmek ticari hayatının sona ermesi anlamına gelmez. Borçlu ticari hayatına devam edecektir ki ayakta kalabilsin.

Konkordatonun tasdiki amacıyla Ticaret Mahkemesinde dava açan borçlu müteahhit satışlarına devam edebilir.

Konkordato talep eden müteahhit, mahkemenin vereceği geçici mühlet kararından itibaren; MAHKEMENİN İZNİ OLMADAN SATIŞ YAPAMAZ, İPOTEK TESİS EDEMEZ.

BORÇLU MÜTEAHHİT SATIŞ YAPACAĞI ZAMAN KOMİSERE VEYA DİREKT MAHKEMEYE BU TALEBİNİ BİLDİREBİLİR. MAHKEME,  KOMİSERİN ONAYI ile ALACAKLILAR KURULUNUN DA GÖRÜŞÜNÜ ALDIKTAN SONRA SATIŞ KARARI VEREBİLMEKTEDİR.

BORÇLU MÜTEAHHİT, ELDE EDİLEN SATIŞ BEDELİNİ SADECE KONKORDATO PROJESİNİ GERÇEKLEŞTİRMEK İÇİN KULLANABİLECEKTİR.

Borçlu, komiserin nezareti altında işlerine devam edebilir. Şu kadar ki, mühlet kararı verirken veya mühlet içinde mahkeme, bazı işlemlerin geçerli olarak ancak komiserin izni ile yapılmasına veya borçlunun yerine komiserin işletmenin faaliyetini devam ettirmesine karar verebilir. (İİK m. 297/1)

Borçlu, mahkemenin izni dışında mühlet kararından itibaren rehin tesis edemez, kefil olamaz, taşınmaz ve işletmenin devamlı tesisatını kısmen dahi olsa devredemez, takyit edemez ve ivazsız tasarruflarda bulunamaz. Aksi hâlde yapılan işlemler hükümsüzdür. Mahkeme bu işlemler hakkında karar vermeden önce komiserin ve alacaklılar kurulunun görüşünü almak zorundadır. (İİK m. 297/1)

Borçlu bu hükme yahut komiserin ihtarlarına aykırı davranırsa mahkeme, borçlunun malları üzerindeki tasarruf yetkisini kaldırabilir veya 292 nci madde çerçevesinde karar verir. (İİK m. 297/1)

BORÇLU ALACAĞA İTİRAZ ETMİŞSE ALACAKLI NE YAPABİLİR?

Daire alacaklısı alacağına eşit kıymette para alacağını komisere bildirmesinden sonra borçlu müteahhit bu rakama itiraz ederse bu defa “çekişmeli alacak” söz konusu olacaktır.

Alacakları itiraza uğramış olan alacaklılar, konkordato tasdik kararının ilanı tarihinden itibaren bir ay içinde dava açmalıdırlar. (İİK m. 308/b)

Tasdik kararını veren mahkeme, konkordato projesi uyarınca çekişmeli alacaklara isabet eden payın, kararın kesinleşmesine kadar borçlu tarafından, mahkemece belirlenen bir bankaya yatırılmasına karar verebilecektir.

Süresi içinde dava açmamış olan alacaklılar, bu paydan ödeme yapılmasını talep edemeyecek olup bu durumda yatırılan pay borçluya iade edilecektir.

ACAKLILAR KURULU NASIL TEŞEKKÜL EDER? 

Ticaret Mahkemesi tarafından kesin mühlet kararıyla birlikte veya en geç 2004 sayılı Kanunun 299 uncu maddesi uyarınca alacaklıların alacaklarını bildirmesi ve aynı Kanunun 300 üncü maddesi gereğince borçlunun alacaklılar hakkındaki beyanı alındıktan sonra, yedi alacaklıyı geçmemek, herhangi bir ücret takdir edilmemek ve tek sayıda olmak kaydıyla konkordato komiserinin de görüşü alınarak alacaklılar kurulu oluşturulabilir.

Bu durumda alacakları, hukuki nitelik itibarıyla birbirinden farklı olan alacaklı sınıfları ve varsa rehinli alacaklılar, alacaklılar kurulunda hakkaniyete uygun şekilde temsil edilir.

Hukuki nitelikleri büyük ölçüde birbirine benzer alacaklar, aynı alacaklı sınıfında yer alır. Rehinli alacaklılar, rehnin kıymetini karşılayan miktardaki alacakları bakımından ayrı bir sınıf olarak kabul edilir.

Mahkeme her konkordato dosyasında alacaklılar kurulu oluşturmak zorunda değildir.

En az üç alacaklı sınıfı bulunması kaydıyla, alacaklı sayısının iki yüz elliyi veya alacak miktarının yüz milyon Türk Lirasını aşması halinde alacaklılar kurulunun oluşturulması zorunludur.

DAİRE ALACAKLILARI/MÜTEAHHİTİN MÜŞTERİLERİ ALACAKLILAR KURULUNDA YER ALABİLİRLER Mİ? ALACAKLILAR KURULUNDA VEKİLLE TEMSİL MÜMKÜN MÜDÜR?

Daire alacaklılar/aynen ifası üstlenilen alacaklılar bu niteliklerine istinaden alacaklılar kurulunda ayrı bir sınıf olarak yer alabilirler. Ancak her bir daire alacaklısının u kurulda yer alması mümkün değildir.

Alacaklılar kurulu 7 kişiyi geçmemek üzere ve her bir alacak sınıfı, nitelikleri birbirine benzeyen alacaklılar aynı sınıfta aynı sınıfta kabul edilerek oluşturulacağı için daire alacaklılarının ancak 1 kişi ile bu kurula katılmaları mümkündür.

Konkordato talep eden müteahhitten daire alacaklısı konumunda olan yüzlerce hatta binlerce alacaklı olması halinde kimin alacaklılar kuruluna gireceği önem arz edecektir.

Böyle bir durumda daire alacaklılar kendi aralarında birlik olup ortak bir temsilci seçmeleri uygun olacaktır. Bunun en güzel yolu da; kendilerini en iyi şekilde temsil edecek inşaat hukuku ve konkordato konusunda deneyimli bir hukukçuyla alacaklılar kurulunda kendilerini temsil ettirmeleri olacaktır.

Alacaklılar kurulunda yer alan alacaklıya herhangi bir ücret ödenmemektedir. Yüzlerce daire alacaklısını temsilen bir alacaklı kurulda yer alacaksa da o kişiye kendi aralarında uygun bir ücret takdir etmelerinde fayda vardır.

Zira, alacaklılar kurulu konkordato sürecinin en önemli ayaklarından birisidir. Alacaklılar kurulundaki işlemler tüm alacaklıları bağlayacağı için kurulun nasıl teşkil edeceği ve kurul üyelerinin kimler olacağı çok önemlidir.

Alacaklılar kurulunun teşkili, alacaklı sınıflarının belirlenmesi, görevleri, çalışma/ işleyiş usulü ve esaslarını bir başka yazımızda detaylı olarak ele alacağız.

KONKORDATONUN KABULÜ VE KONKORDATO KARARININ TASDİKİ SONRASINDA KAYYIM TAYİNİ

Başvuru yapılan Ticaret Mahkemesinin konkordatonun kabulüne karar vermesi demek borçların ödenmesi/ödeneceği/eserin yapılması/teslim anlamına gelmemektedir.

Ticaret Mahkemesinin “Konkordatonun tasdiki” kararında; alacaklıların hangi oranda alacaklarından vazgeçtiği ve konkordato talep eden borçlunun borçlarını hangi takvim çerçevesinde/vadede ödeyeceği belirtilir.

Bu kararda, gerekli olan gözetim, yönetim ve tasfiye tedbirlerini alarak tasdik edilmiş olan konkordato anlaşmasının yerine getirilmesini sağlamak için KAYYIM TAYİN EDİLEBİLİR.

Kayyım, iki ayda bir Konkordatonun tasdiki kararını veren mahkemeye rapor vermekle yükümlüdür. Kayyım mahkemeye sunduğu bu iki aylık raporları ile, borçlunun işletmesinin durumunu, konkordato projesi uyarınca borçlarını ödeyip ödemediğini/ödeme kabiliyetini muhafaza edip etmediğini bildirir. Borçlunun yanı sıra alacaklıların da kayyımın raporlarını inceleme yetkisi vardır.

KONKORDATONUN BAĞLAYICILIĞI NE ZAMAN BAŞLAR?

Kural olarak tasdik kararıyla birlikte proje, derhal uygulanmaya başlanacaktır. Ancak alacaklılar projeyi oylayıp kabul ederken, projenin tasdik kararının kanun yollarından da geçerek kesinleşmesinin ardından bağlayıcılık kazanacağını kabul edebileceklerdir. (İİK m. 308/c)

Bu durumda mühletin etkileri konkordatonun bağlayıcı hale geldiği tarihe kadar devam edecektir.

Konkordato projesinin oylaması esnasında Konkordato Projesinin bağlayıcılığının ancak Ticaret Mahkemesinin “Konkordatonun Tasdiki” kararının kesinleşmesinden sonra geçerli olacağı kararlaştırılmışsa istinaf ve temyiz aşamaları sürecinde konkordato projesi bağlayıcılık kazanmayacak yani uygulanamayacaktır. 

Bağlayıcı hale gelen konkordato, konkordato talebinden önce veya komiserin izni olmaksızın mühlet içinde doğan bütün alacaklar için mecburi olacaktır.

KONKORDATOYA HAZIRLIK İÇİN “GEÇİCİ MÜHLET KARARI” VERİLMESİ KARŞISINDA DAİRE ALACAKLILAR7/MÜTEAHHİDİN MÜŞTERİLERİ NE YAPABİLİR?

Konkordato Talep eden müteahhitten daire alanlar, “geçici mühlet kararının” tebliğ tarihinden itibaren 7 günlük kesin mühlet içerisinde itiraz edebilirler.

“Konkordato mühletinin verilmesini gerektiren bir durum bulunmadığı” delilleri ile birlikte ileri sürülerek; geçici mühlet kararını veren Ticaret Mahkemesine itiraz edilerek konkordato talebinin reddine karar verilmesi istenebilir.

KONKORDATONUN BAŞARIYA ULAŞMASININ MÜMKÜN OLDUĞUNUN ANLAŞILMASI ÜZERİNE “KESİN MÜHLET KARARI” VERİLMESİ KARŞISINDA DAİRE ALACAKLILAR7/MÜTEAHHİDİN MÜŞTERİLERİ NE YAPABİLİR?

Konkordato Talep eden müteahhitten daire alanlar, “kesin mühlet talebinin kabulü” kararına karşı kanun yolu kapalı olduğu için bu durumda itiraz edemeyeceklerdir.

KONKORDATONUN (ESASTAN) REDDİ KARARININ, DAİRE ALACAKLILARI/MÜTEAHHİTİN MÜŞTERİLERİ BAKIMINDAN HÜKÜM VE SONUÇLARI

Ticaret Mahkemesi, talepte samimi olunmadığı, dürüst davranma ilkesine aykırı davranıldığı, alacaklıları zarara uğratmak kastıyla yapıldığı, yanıltıcı bilgi ve belgelerle konkordato talebinde bulunulduğu vs gibi sebeplerle konkordatonun başarıya ulaşma imkanının söz konusu olamayacağı kanaatine ulaşırsa konkordato talebinin reddine ve iflasa karar verecektir.

Konkordato talebinin esastan reddine karar verilmesi halinde daha önce verilen mühlet de kaldırılacak ve iflasın açılmasına dair verilen karar iflas müdürlüğü ile Ticaret Sicil Müdürlüğüne gönderilecektir.

Müteahhitten daire alanlar artık konkordato projesine göre değil iflas hükümleri çerçevesinde iflasın tasfiyesi süreci sonunda alacaklarına kavuşmaya çalışacaklardır.

İflasın tasfiyesinde, konkordato mühleti içinde komiserin onayıyla doğan borçlar artık iflas masası borcu olarak kabul edilecektir.

Bu sebeple, konkordato sürecinde alacağın kaydedilmesi çok önemlidir.

İflas kararına ve iflasın açılmasına rağmen, borçlunun “İFLAS İÇİ KONKORDATO” talep edebileceği ve şartları oluşmuşsa bu durumda dahi yeniden bir konkordato süreci işletilebileceği unutulmamalıdır.

KONKORDATONUN TASDİKİ VEYA ESASTAN REDDİ KARARLARINA KARŞI KANUN YOLLARI

Konkordato hakkında verilen kararlara karşı kanun yolları da  düzenlenmiştir..

İİK m. 308/a maddesine göre; Konkordatonun tasdiki konusundaki kararlara karşı, herhangi bir miktar veya değer sınırı olmaksızın istinaf ve devamında temyiz kanun yolunun açık olduğu hükme bağlanmıştır.

Ticaret Mahkemesinin kararına  karşı borçlu veya konkordato talep eden alacaklı, kararın tebliğinden; diğer alacaklılar ise kararın ilanından itibaren ON GÜN İÇİNDE BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİNDE İSTİNAF YOLUNA başvurabilir.

BAM kararına karşı TEMYİZ SÜRESİ YİNE ON GÜNDÜR.

İstinaf ve temyiz incelemeleri ise Hukuk Muhakemeleri Kanunu hükümlerine göre yapılacaktır.

KONKORDATO PROJESİNDE AYNEN İFASI KABUL EDİLEN DAİRENİN TESLİM EDİLMEMESİ HALİNDE NE YAPILABİLİR?

Konkordato projesi uyarınca kendisine ödeme veya aynen ifa yapılmayan her alacaklı, konkordato uyarınca kazanmış olduğu yeni hakları muhafaza etmekle birlikte mahkemeye başvurarak kendisi hakkında konkordatonun feshini isteyebilecektir. (İİK m. 308/e) Bu durumda KONKORDATO KISMEN FESHEDİLECEKTİR.

Mahkemenin fesih talebi üzerine vereceği karara karşı, tebliğinden itibaren on gün içinde istinaf yoluna; bölge adliye mahkemesi kararına karşı da tebliğ tarihinden itibaren on gün içinde temyiz yoluna başvurulabilecektir.

Her alacaklı kötü niyetle sakatlanmış konkordatonun feshini tasdik kararını vermiş olan mahkemeden isteyebilecektir.

Mahkeme borçlunun iflasa tabi şahıslardan olması ve doğrudan doğruya iflas sebeplerinden birinin mevcut olması halinde, fesih kararı ile birlikte borçlunun iflâsına da re’sen karar verecektir. (İİK m. 308/f) Bu durumda KONKORDATO TAMAMEN FESHEDİLMESİNE VE İFLASIN AÇILMASINA karar verilmiş olacaktır.

Konkordatonun tamamen feshi kararı kesinleştiğinde durum ilan edilecek ve ilgili yerlere bildirilecektir.

TİCARET MAHKEMESİ NEZARETİNDEKİ KONKORDATO ANLAŞMASI VE TASDİKİ SÜRECİ EN FAZLA 29 AYA/2 YIL 5 AYA UZAYABİLİYOR.

ANCAK TASDİK KARARININ KESİNLEŞME SÜRESİ DE KONKORDATO SÜRECİNE İLAVE EDİLMELİDİR.

Arsa sahipleri ve müteahhitten daire alan tüketiciler, konkordatonun tasdiki sürecinin başvuru tarihinden itibaren 29 aylık bir sürece uzayabileceği nazara alınmalıdır.

Konkordato anlaşmasının yapılması ve tasdikine karar verilmesi SÜRECİ; Geçici mühlet (3 ay + 2 ay), Kesin mühlet ( 1 Yıl + 6 ay), Yargılama aşaması (6 ay) ile birlikte  29 aya kadar uzama ihtimali olan bir süreçtir.

Konkordato süreci, borçlu müteahhide, borçlarını konkordato anlaşmasında kararlaştırılan oranda tenzilatla veya ötelenen vade ile ödeyebileceği rahat çalışma ortamı sağlamak için hukuki koruma sağlanan bir süreçtir.

Bu süreçte alacaklılar ile konkordato talep eden borçlu müteahhit, konkordato komiseri ve mahkemenin denetiminde müzakere ederek borçların tasfiye usulünde anlaşmaktadırlar. Müraacatın yapıldığı Ticaret Mahkemesi de tarafların bu anlaşmasını tasdik etmektedir.

Borçlu müteahhit tarafından hukuksal koruma için müracaat edilen bu davanın, Konkordatonun (Anlaşmasının) Kabulü ile sonuçlanması demek borçların bu süreçte ödeneceği veya inşaatın/dairelerin bu sürede teslim edileceği anlamına gelmemektedir.

Taraflar arasındaki Konkordato Anlaşmasında borçların Konkordatonun kabul kararından daha ileri tarihlerde ödeneceği/teslim edileceği kararlaştırılmışsa ödeme/teslim belirlenen vadelere uzayacaktır. Bu sürecin 29 ayla sınırlı olacağı düşünülmemeli daha sonraki yıllara da sarkabileceği en baştan bilinmeli ve ona göre konum alınmalıdır.

Konkordato projesinde “konkordatonun, tasdik kararının kesinleşmesinden sonra bağlayıcı hale geleceği” kararlaştırılmışsa “konkordatonun kabulü kararının” İstinafa ve Temyize götürülmesi halleri ve kararın kesinleşme sürecinin, sonuç olarak da borçların ödenme/teslim süreçlerinin nerelere kadar uzayabileceğini tahmin etmek güçtür.  

Bu sürecin illa ki 29 aya uzayacağını ve borçların ifasının daha da uzun sürebileceğini düşünerek kötümser olmaya da gerek yoktur. İyi bir proje, güzel bir yönetimle pek tabii ki bu süreçler çok daha kısa sürebilir.

Ancak inşaat sektörünün tabiatından kaynaklanan uzamalar ve inşaatların tamamlanmasının normal şartlarda dahi yıllar sürdüğü de nazara alınmalı, konkordato süreci paniğe kapılmadan, soğukkanlılıkla ve hukuki imkanlar göz ardı edilmeden takip edilmelidir.

Av. İlknur ÇELİK ORUÇ

İstanbul Barosu

[email protected]