Yukarıda dar anlamda tanımını verdiğimiz kooperatif kavramı 1163 sayılı kanunun tarif başlıklı ilk maddesinde “Tüzel kişiliği haiz olmak üzere ortaklarının belirli ekonomik menfaatlerini ve özellikle meslek veya geçimlerine ait ihtiyaçlarını işgücü ve parasal katkılarıyla karşılıklı yardım, dayanışma ve kefalet suretiyle sağlayıp korumak amacıyla gerçek ve tüzel kişiler tarafından kurulan değişir ortaklı ve değişir sermayeli ortaklıklara kooperatif denir.’’ şeklinde düzenlenmiş bulunmaktadır.
   
Biz bu çalışmamızda kooperatifçilik hususunu tepeden tırnağa incelemekten ziyade bir kooperatife ortak olunması için genel şartlar ve ortaklığın çeşitleri bahsini ve sonrasında ise asıl konumuzu teşkil eden ortaklıktan çıkarılmaya ilişkin hükümleri ele alacağız.
   
Öncelikle bir kooperatife katılmak için gerekli olan şartların neler olması gerektiğiyle konuya giriş yapmak istiyoruz. Bir kooperatif bünyesinde ortaklık sıfatının kazanılması için ;
   
*Medeni hakları kullanma yeterliliğine sahip olmak,

   
*Yazılı olarak kooperatif yönetim kuruluna başvurmak,

   
*Kooperatif anasözleşmesinde aranan diğer şartları taşımak,

şartlarının gerçekleşmiş olması gerekmektedir.
   
Bu şartların eksiksiz bir biçimde yerine getirilmesinden sonra inceleme aşamasında, yönetim kurulu ortak olmak için müracaat edenlerin ortaklık şartlarını taşıyıp taşımadıklarını araştırmakta ve ortaklık şartlarını taşıdığı belirlenen kişi, yönetim kurulunun karar vermesi halinde ortaklığa kabul edilmektedir. Kooperatife ortak olmak isteyenlerin ortaklığa kabulü için yönetim kurulunca karar alınır ve alınan bu karar kooperatifi temsile ve imzaya yetkili olanlar tarafından imzalanacak bir yazı ile ilgiliye duyurulur. Ortaklık sıfatı, kararın alındığı tarihten itibaren kazanılmış olur.
    
Bireyler bir kooperatife ;
    
*Bir kooperatif kurarak ortak olma (KK.m.1), -
    
*Daha önce kurulmuş olan bir kooperatife sonradan ortak olma (KK.m.8),

    
*Ortaklardan birinin ortaklık payını devralmak suretiyle ortak olma (KK.m.14/2),

    
* Miras yoluyla ortak olma (KK.m.14/1),Taşınmaz mal veya işletme karşılığı ortak olma (KK.m.15/2),

gibi değişik şekillerde ortak olabilmektedirler.
    
Kooperatiflere ilişkin olarak genel ortaklık kurallarından bahsettikten sonra şimdi de asıl konumuz olan ortaklıktan çıkma, çıkarılma hususlarına bakalım.
    
Bir ortağın ortaklık sıfatı genel olarak; çıkma hakkını kullanarak kendi isteği üzerine ayrılmasıyla (KK.m.10), ortağın ölümü ile (KK.m.14/1), ortaklık payının başkasına devredilmesiyle (KK.m.14/2), ortaklık sıfatının bir görev veya hizmetin yerine getirilmesine bağlı olması halinde bu görev veya hizmetin sona ermesiyle (KK.m.15), ortaklıktan çıkarılmasıyla (KK.m.16. m.27) sona ermektedir. Bunlara ilave olarak, kooperatif anasözleşmesinde açıkça gösterilecek başkaca sebeplerle de ortaklık sona erdirilebilecektir (KK.m.16).Bu noktada biz tüm bunlarla alakalı ortaklıktan çıkartılma hususunu biraz daha detaylı incelemek istiyoruz.
   
Kooperatifler Kanunu, anasözleşmede açıkça gösterilmeyen sebeplerle ortaklıktan çıkarılamazlar. Bu nedenle, çıkarılma sebebinin açık ve net bir şekilde anasözleşmede belirtilmesi zorunludur. Anasözleşmede sayılan nedenlerin dışında çıkarılma kararı alan yönetim kurulu üyeleri için cezai sorumluluk getirilmiştir (KK. Ek.m.2/2). Kooperatif türleri itibariyle Bakanlığımızca hazırlanan örnek anasözleşmelerde çıkarılma sebepleri açıkça gösterilmektedir. Kooperatiflerin türü, amacı ve çalışma konularına göre değişmekte olan çıkarılma nedenlerinin başında, ortağın parasal yükümlülüklerini yerine getirmemesi ve ortaklık şartlarını yitirmesi gelmektedir.
   
Kanuna göre ortaklıktan çıkarmaya esas itibariyle genel kurul yetkilidir. Bunun için yönetim kurulunun karar defteri üzerine çıkarma kararı alarak, genel kurul gündemine koyması ve genel kurulun da çıkarma kararı vermesi gerekir.

   
Ancak, anasözleşme ile çıkarılanın genel kurula başvurma hakkı saklı kalmak üzere bu hususta yönetim kurulu da yetkili kılınabilmektedir. Öte yandan, çıkarma kararı; genel kurulca verilmişse çıkarma kararı gerekçeleriyle birlikte genel kurul karar defterine; yönetim kurulunca verilmişse de aynı gerekçelerle yönetim kurulu karar defterine yazılır. Kooperatif yetkililerince imzalanan çıkarma kararı, ortağa tebliğ edilmek üzere 10 gün içinde notere verilerek, çıkarılan ortağa noter aracığıyla tebligat yapılması sağlanır.
    
Ortaklıktan çıkarmaya yönetim kurulu karar vermiş ise ortak bu karara karşı ya yönetim kurulunun çıkarma kararının kaldırılması için genel kurula başvurabilir ya da doğrudan mahkemeye itiraz davası açabilir. Ancak, yönetim kurulunca verilen çıkarma kararına karşı hem genel kurula itiraz hakkı ve hem de mahkemeye itiraz davası açma hakkı birlikte kullanılamaz. Çıkarılma kararının tebellüğ tarihinden itibaren ortağın 3 ay içinde genel kurula itiraz etmesi ya da dava açması gerekir. Bu 3 aylık süre içinde genel kurula veya mahkemeye başvurmak suretiyle itiraz edilmezse çıkarılma kararı kesinleşir.
   
Genel kurula itiraz, çıkarma kararının yönetim kurulunca verilmesi halinde mümkündür. Ortak, yönetim kurulunun çıkarma kararına karşı itiraz davası açma yerine genel kurula itirazı tercih ederse, bu itirazını toplanacak ilk genel kurula sunmak üzere yönetim kuruluna noter aracılığıyla tebliğ ettireceği bir yazı ile yapması gerekir. Ortağın bu itirazı genel kurulda reddedilirse, yani genel kurul da yönetim kurulunun çıkarma kararını onaylarsa, genel kurulun bu kararına karşı itiraz davası açma hakkı saklıdır. Genel kurulun bu kararı yine 10 gün içinde noter aracılığı ile ortağa tebliğ edilecek ve bu süreden itibaren ortak 3 ay içinde mahkemeye itiraz edebilecektir. İtiraz davaları, ya yönetim kurulunun çıkarma kararı üzerine ve genel kurula itirazda bulunmadan ya da genel kurula yapılan itirazın reddedilmesi veya doğrudan doğruya genel kurulca ihraç kararının alınması durumunda açılabilir. Çıkarılma kararına karşı, Ticaret Mahkemesi bulunan yerlerde bu mahkemeye, bulunmayan yerlerde ise Asliye Hukuk Mahkemesine itiraz davası açılabilir. Öte yandan, itiraz davası ortağın lehine sonuçlanırsa, çıkarma kararı hiç alınmamış sayılır ve ortağın hak ve vecibeleri aynen devam eder.

Konuyla İlgili Yargıtay Kararları
   
TTK’ nın 330. maddesinin uygulanması yönünden Dairemizin kökleşen kararlarına göre, üç kişilik yönetim kurulunun iki üyeyle toplanarak karar alması batıldır.(Yargıtay 11.Hukuk Dairesi, E. 1989/5478, K. 1990/708, T. 8.2.1990)

   
Mahkemece oluşturulan gerek kısa, gerekse gerekçeli kararda,14.05.1999 tarihli yönetim kurulu kararına yönelik talepten söz edilmeksizin hüküm fıkrası oluşturulmuş ise de, gerekçeli kararın gerekçe bölümünde yer alan ifadelerden mahkemece bu isteminde reddedildiği,bu suretle gerekçe ile hüküm fıkrası arasında çelişki yaratıldığı görülmektedir. Bu durum, HUMK'nun gerek 388 ve gerekse 389 maddelerine açık aykırılık teşkil ettiğinden kararın mahkemece yeni bir karar verilmesine imkan sağlamak yönünden bozulmasına karar vermek gerekmiştir.(Yargıtay 11.Hukuk Dairesi, E. 2004/2363, K. 2005/631, T. 1.2.2005.

   
Davacının peşin ödemeli ortak olduğu ve bu nedenle hiç borcu olmadığı yönündeki iddia kanıtlanamamış ise de, "çoğun içinde azı da vardır" kuralı gereği, ihraç kararına konu edilen ilk ihtarname tarihi itibariyle davacının davalı kooperatife borçlu olup olmadığının da tespiti gerekir. Bunun için ise, ihtarnameye konu borcun hangi döneme ait olduğunu davalı vekiline açıklattırdıktan sonra, borç ve faize ilişkin genel kurul kararlarını ibraz için davalı vekiline ve varsa davacının ödemeleri konusunda taraf vekillerine kanıtlarını sunması için süre verilmesi, bu konudaki kanıtların sunulmasından sonra, davacının davalı kooperatife borçlu olup olmadığının tespiti açısından uzman bilirkişiden rapor alınarak sonucuna göre bir karar verilmesi gerekir.(Yargıtay 11.Hukuk Dairesi,E. E. 2003/1111, K. 2003/6676, T. 23.6.2003)

   
Davacıya, üyesi olduğu davalı kooperatifçe gönderilen ilk uyarıda gösterilen borç tutarı ödenmediği takdirde kooperatiften ihraç edileceği ihtarı açıkça yapılmamış olup,bu ihtarın yer almaması davacı üye yönünden, yapılan uyarıyı sonuç doğurucu nitelikte olmaktan çıkaracağından yapılan ilk ihtar geçersiz olup,bu durumda davacıya iki uyarı yapıldığından söz edilemez.(Yargıtay 11.Hukuk Dairesi,E. 2003/593, K. 2003/7259, T. 3.7.2003)

   
Mali yükümlülüklerin yerine getirilmediğinden bahisle ihraca karar verilmesi için, ortağın kooperatif ana sözleşmesi hükümlerine uygun olarak ihtar edilmesi gerekir. Somut olayda, davacıya borçlarını ödemesi için çekilen ve tebliğ edilen ihtarnamede bir aylık süre yerine 30 günlük süre verildiği gibi, birinci ihtarnamenin de davacıya tebliğinin usulüne uygun olmadığı görülmüştür. Geçerli şekilde tebliğ edilmeyen ihtarnameler sonucu ihraç kararı verilemez.(Yargıtay 11.Hukuk Dairesi, E. 2003/685, K. 2003/6505, T. 17.6.2003)


Ertuna Kara / hukukihaber.net