Anayasa Mahkemesi Mehmet Altan ve Şahin Alpay hakkında “tutukluluk hak ihlalidir” dedi. Ağır Ceza Mahkemeleri tahliye etmeyi reddetti.

1. Anayasa Mahkemesi, Şahin Alpay ve Mehmet Altan’ın tutukluluk halinin hukuka aykırı olduğuna, tutuklama şartlarının bulunmadığına karar vermiştir. Ayrıca tutukluğunun ifade ve basın hürriyetini ihlal ettiğini hükme bağlamıştır. Karar, Anayasa Mahkemesi Genel Kurulu tarafından oy çokluğuyla verilmiştir.

2. İstanbul 26. Ağır Ceza Mahkemesi, kendi kararlarında tutuklama sebeplerinin ayrıntılı olarak yazıldığını ve doğru olduğunu açıklamıştır. Anayasa Mahkemesi’nin kısa kararının, tutuklama gerekçelerinin geçersizliğini göstermekte yeterli olmadığını söylemiştir. Mehmet Altan’ın tahliye talebini reddetmiştir. Red kararı oy çokluğuyla verilmiştir.

3. İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesi de gerekçeli karar tebliğ edilmediği için Şahin Alpay’ın tahliyesini oy çokluğuyla reddetmiştir.

4. Hükümet sözcüsü, Anayasa Mahkemesi’nin yetkisini aştığını sert bir ifadeyle kamuoyuna açıklamıştır.

Bu konuya ilişkin değerlendirmelerim şöyledir:

1. Bir hakim, uyuşmazlığın tarafları kim olursa olsun hukuku uygulamak zorundadır. Hakimin kararını değerlendiren hukukçular da tarafların kim olduğuna bakmadan objektif bir bakış açısıyla eleştirmelidir. Şu halde Mehmet Altan adlı şahıstan zerre kadar haz etmememe, o ve onun gibi yetmez ama evetçi gazeteciler ve sözde aydınlar yüzünden bugün bu sıkıntıları çektiğimizi en iyi bilen kişilerden biri olmama rağmen, dün akşam hukuk adına yaşanan üzücü tabloyu görmezden gelemem. Görmezden gelirsem, inandığım değerleri inkar etmiş olurum. Şahin Alpay da, yazıları ve programları sebebiyle takdir etmediğim, gerçekleri saptırdığına inandığım bir gazetecidir. Adı geçen şahıslar kim olursa olsunlar, ben ilkesiz davranamam, onların yaptığı gibi gerçekleri saptıramam, doğru bildiğimden başka bir şeyi söyleyemem.

2. Anayasa Mahkemesi’nin verdiği karar sanıklar Mehmet Altan’ın ve Şahin Alpay’ın tahliye edilmeleri kararı değildir. Tutukluluğun, temel hakları hukuka aykırı olarak ihlal ettiğine dair bir karardır. Kararın gerekçesi henüz yazılmadığı için, bu kararı olumlu olumsuz değerlendiremiyorum. Ancak tereddütsüz şunu söyleyebilirim: Bu karar mahkemeleri ve idareyi bağlayıcıdır. İlgili şahıslar hakkında derhal tahliye kararı verilmelidir.

3. Ağır ceza mahkemelerinin çoğunlukla verdiği ve özetle, “gerekçesini görelim de ona göre değerlendiririz” şeklinde yorumlayacağımız tahliye talebinin reddi kararları doğru değildir. Çünkü bağlayıcı olan Anayasa Mahkemesi’nin kararının gerekçesi değil, hüküm fıkrasıdır. Hüküm fıkrası açıktır. Anayasa Mahkemesi, tutukluluğun hak ihlali olduğuna hükmetmiştir. Bu kararı, ağır ceza mahkemeleri açısından mutlak olarak bağlayıcıdır. Mahkemelerin, Anayasa Mahkemesi’nin gerekçesini görüp görmemesinin bu noktada hiçbir önemi yoktur. Nitekim 13. ve 26. Ağır Ceza Mahkemeleri’nin verdiği red kararına muhalif kalan üyelerin muhalefet gerekçelerinde bu husus çok açık bir şekilde yazılmıştır.

4. Anayasa Mahkemesi kararının gerekçesi yazıldığında, diğer gazeteciler için de emsal olabilir. Bu aşamada henüz emsal değerinin olmadığını düşünüyorum.

5. Hükümet, Anayasa Mahkemesi kararından mutlu olmayabilir. Ancak hükümet sözcüsünün Anayasa Mahkemesi’nin yetkisini aştığını söylemesi yanlıştır. Anayasa Mahkemesi’ne bireysel başvuru yolunun varlık sebebi, Anayasa Mahkemesi’nin bu kararı verme yetkisine sahip olması içindir.

6. Yukarıda değindiğim üzere, Anayasa Mahkemesi’nin kararının gerekçesi yazılmadığı için bu kararı değerlendirme imkanım yok. Ancak tutuklamanın istisnai bir koruma tedbiri olduğunu, bir ceza olmadığını unutmamak gerekir.

7. Dileğim, Anayasa Mahkemesi’nini bu özgürlükçü tutumu, denetlemeyi reddettiği OHAL KHK’ları için de benimsemesi. Aslında bu noktada Anayasa Mahkemesi’nin yapması gereken, elinin tersiyle kenara ittiği 27 yıllık içtihadını hatırlamak ve OHAL ile ilgisi olmayan OHAL KHK’larını denetlemeye başlamaktan ibaret. Yoksa hükümet bir sabah, bir OHAL KHK’sı ile “Anayasa Mahkemesi üyeleri tatile gönderilmiştir” der ise, zorunlu tatile çıkacaklar. Benden bir kez daha uyarması.

Türkiye Barolar Birliği Başkanı Prof. Dr. Metin Feyzioğlu

Kaynak: Odatv.com