Günümüz teknolojik gelişmeleri ve buna bağlı olarak toplum ve iş dünyasının dinamiklerinin hızlı değişimi, ticari hayatta satış modellerinin durdurulamaz bir hızda revize edilmesini zorunlu kılmıştır. İnternetin günümüz dünyasında yarattığı etki kuşkuya mahal verilemeyecek şekilde ortadadır. İnternet dünyası ticaret hayatını hızlandırmış, satıcılara daha çok kitlelere ulaşma imkânı yaratmış, sınırları ortadan kaldırmış ve satış işlemini sanal ortama taşımıştır. Satıcı ile alıcı sanal ortamda, hızlı bir biçimde, bol ürün seçenekleri ile buluşmuştur. Mesafeli satış işlemi birçok alanda uygulanmakla birlikte günümüzde en çok örneği internetten gerçekleştirilen satışlarda görülmektedir. Toplum nezdinde bu derece etki yaratan bir konuda hukukî düzenleme yapılması kaçınılmazdır. Zira toplumun büyük oranda dâhil olduğu ve uyuşmazlık yaşanma ihtimalini de beraberinde getiren bir hukukî ilişkide düzenin sağlanması zaruridir. Yazımız kapsamında mesafeli satışlarla ilgili getirilen yeni mevzuat hakkında bilgilendirme yapılacak olup uygulamada sıklıkla görülen internetten satışlar konusunda vurgulanması gereken hususlara özel olarak değinilecektir.

Mesafeli sözleşme, Mesafeli Sözleşme Yönetmeliği’nde (Yönetmelik) tanımlandığı üzere; satıcı veya sağlayıcı ile tüketicinin eş zamanlı fiziksel varlığı olmaksızın, mal veya hizmetlerin uzaktan pazarlanmasına yönelik olarak oluşturulmuş bir sistem çerçevesinde, taraflar arasında sözleşmenin kurulduğu ana kadar ve kurulduğu an da dâhil olmak üzere uzaktan iletişim araçlarının kullanılması suretiyle kurulan sözleşmedir. Örneğin internet üzerinden sipariş ile satın alınan ürünler mesafeli sözleşmenin konusunu oluşturmaktadır.

Sözleşmenin uzaktan iletişim araçları (mektup, katalog, telefon, faks, radyo, televizyon, elektronik posta mesajı, kısa mesaj, internet gibi) ile kurulacak olması nedeniyle tüketici satın alacağı ürünü inceleyememektedir. Bu nedenle tüketicinin hukuki açıdan daha fazla korunması amacıyla bu şekilde kurulan mesafeli sözleşmeler için özel düzenlemeler yapılmıştır. Nitekim cayma hakkı, ön bilgilendirme vb. hususlar bu duruma örnek olarak gösterilebilir.

Yönetmelik’in 2. Maddesinde kapsam dışı bırakılan hususlar açıklanmıştır. Örneğin; finansal hizmetler, konut kiralama, paket turlar ve maddede sayılan diğer hallerde Yönetmelik hükümleri uygulanmayacaktır.

Yönetmelik kapsamında mesafeli sözleşmelerde temel olarak değerlendirilmesi gereken hususlar aşağıdaki gibi ele alınabilir:

1. Ön Bilgilendirme Yükümlülüğü

Tüketici, mesafeli sözleşme kurulmadan önce Yönetmeliğin 5. Maddesinde yer verilen hususlarda bilgilendirilmelidir. Anılan maddede ön bilgilendirme yükümlülüğünün kapsamı genel olarak tüketicinin sözleşme konusu mal veya hizmetin temel nitelikleri, satıcı veya sağlayıcıya ilişkin genel bilgiler, cayma hakkının kullanım koşulları, ödeme, teslimat, ifa vb. hususlar olarak belirlenmiştir.

Ön bilgilendirmenin uzaktan iletişim aracına uygun olarak en az 12 punto büyüklüğünde, anlaşılabilir bir dilde, açık, sade ve okunabilir bir şekilde satıcı veya sağlayıcı tarafından yazılı olarak veya kalıcı veri saklayıcısı ile yapılması zorunludur.
Ön bilgilendirme yapıldığına ilişkin ispat yükü satıcı veya sağlayıcıya aittir. Uygulamada özellikle internet üzerinden yapılan satışlarda tüketicinin ön bilgilendirme ve sözleşmeye ilişkin onayının tek bir butona basmak suretiyle aynı anda alındığı görülmektedir. Ancak, Yönetmelik uyarınca öncelikle ön bilgilendirme formu tüketiciye sunulmalı ve tüketicinin onayı sonrasında mesafeli sözleşme tüketicinin onayına ayrıca sunulmalıdır.

Satıcı veya sağlayıcı, tüketicinin usulüne uygun bir şekilde ön bilgileri edindiğini kullanılan uzaktan iletişim aracına uygun olarak teyit etmesini sağlamak zorundadır. Aksi halde sözleşme kurulmamış sayılacaktır.

Ön bilgilendirme yükümlülüğüne dâhil olan diğer önemli husus ise, satıcı veya sağlayıcı, tüketici siparişi onaylamadan önce, verilen siparişin ödeme yükümlülüğü anlamına geldiği hususunda tüketiciyi açık ve anlaşılır bir şekilde bilgilendirmek zorundadır. Aksi halde tüketici siparişi ile bağlı olmayacaktır.

2. Cayma Hakkı

Tüketici mesafeli sözleşmelerde, herhangi bir neden göstermeksizin ve cezai şart ödemeksizin on dört gün içinde sözleşmeden cayma hakkına sahiptir. Ancak Yönetmelik’in 15. Maddesinde cayma hakkının istisnaları düzenlenmiştir. Anılan maddede sayılan hallerde tüketici cayma hakkını kullanamayacaktır. Örneğin; tüketicinin istekleri veya kişisel ihtiyaçları doğrultusunda hazırlanan mallarda, abonelik sözleşmesi kapsamında sağlananlar dışında gazete, dergi gibi süreli yayınların teslimine ve anılan maddede sayılan diğer hallerde tüketici cayma hakkını kullanamayacaktır. Taraflarca aksinin kararlaştırılması ise mümkündür.

Yukarıda açıklandığı üzere cayma hakkının mevcut olduğu durumlarda bu hakkın kullanım şartları, süresi, usulü vb. koşulların ön bilgilendirme formunda yer alması gerekmektedir. Nitekim tüketici, cayma hakkı konusunda gerektiği şekilde bilgilendirmezse tüketici cayma hakkını kullanmak için on dört günlük süreyle bağlı olmayacaktır. Ancak bu süre herhalde cayma süresinin bittiği tarihten itibaren bir yıl sonra sona erer.

Tüketici, cayma hakkını Yönetmelik ekinde yer alan cayma formunu doldurarak ya da cayma kararını açıkça içeren bir beyanı satıcı ya da sağlayıcıya yönelterek kullanabilecektir. Cayma hakkının kullanımına ilişkin ispat yükümlülüğü tüketiciye aittir. Ancak internet sitesi üzerinden tüketicilere cayma hakkını kullanmaları için bir seçenek sunulmuş ise satıcı veya sağlayıcı tüketicinin cayma hakkını kullandığına ilişkin yazılı beyanının kendisine ulaştığına yönelik teyidi derhal tüketiciye iletmek zorundadır.

3. Diğer Hükümler

Satıcı veya sağlayıcı, tüketicinin siparişinin kendisine ulaştığı tarihten itibaren taahhüt ettiği süre içinde edimini yerine getirmekle yükümlü olacaktır. Mal satışlarında bu süre her halükarda otuz günü geçemez. Satıcı ve sağlayıcının bu süre içinde edimini yerine getirmemesi halinde tüketici sözleşmeyi feshedebilecektir.

Sipariş konusu mal ya da hizmet ediminin yerine getirilmesinin imkânsızlaştığı hallerde satıcı veya sağlayıcının bu durumu öğrendiği tarihten itibaren üç gün içinde tüketiciye yazılı olarak veya kalıcı veri saklayıcısı ile bildirmesi ve varsa teslimat masrafları da dâhil olmak üzere tahsil edilen tüm ödemeleri bildirim tarihinden itibaren en geç on dört gün içinde iade etmesi gerekmektedir. Malın stokta bulunmaması durumu, mal ediminin yerine getirilmesinin imkânsızlaşması olarak kabul edilmemektedir. İmkânsızlığın tespitinde genel hükümlerin dikkate alınması gerekmektedir.

Satıcı, malın tüketici ya da tüketicinin taşıyıcı dışında belirleyeceği üçüncü bir kişiye teslimine kadar oluşan kayıp ve hasarlardan sorumlu olacaktır. Ancak tüketicinin satıcının belirlediği taşıyıcı dışında başka bir taşıyıcı ile malın gönderilmesini talep etmesi durumunda, malın ilgili taşıyıcıya tesliminden itibaren oluşabilecek kayıp ya da hasardan satıcı sorumlu olmayacaktır.

Satıcı ve sağlayıcı, Yönetmelik kapsamında düzenlenen cayma hakkı, bilgilendirme, teslimat ve diğer hususlardaki yükümlülüklerine dair her bir işleme ilişkin bilgi ve belgeyi 3 yıl boyunca saklamak zorundadır.

Açıklanan hususa ek olarak aşağıda yer alan bilgilerin internet sitesinde yer alması faydalı olacaktır:

Sözleşme konusu ürünün temel nitelikleri,
Ürünün vergiler dâhil toplam fiyatı,
Nakliye, teslim vb. ek masraflar,
Cayma hakkının kullanım şartları, süresi, usulü,
Satıcının iadeye ilişkin öngördüğü taşıyıcıya ilişkin bilgiler,
Cayma hakkını kullanamadığı durumlar ve hangi koşullarda kaybedileceğine ilişkin bilgi,
Gönderim kısıtlaması uygulanıp uygulanmadığı,
Hangi ödeme araçlarının kabul edildiği.

Bununla birlikte hatırlatmak gerekir ki; yukarıda da açıkladığımız Yönetmelik uyarınca uyulması gerekli yükümlülüklere uymayan satıcı ve sağlayıcıların idari para cezası ile karşı karşıya kalma riski söz konusudur.

Hukuk düzeni toplum dinamiklerini takip ederek değişmektedir. Teknolojinin değişim hızı tartışmasızdır. Mesafeli satış, teknoloji ile adeta boyut atlamıştır. Ülkemizde mesafeli satış sözleşmesine ilişkin Yönetmelik bu değişim sonucunda ortaya çıkabilecek mağduriyetleri önleme amacı ile değiştirilmiştir. Özellikle ilişkideki güçsüz taraf olan tüketicinin korunması ilkesi yeni Yönetmelik maddelerinde de kendini belli etmektedir. Mesafeli satışlarda, taraflar arasındaki hukukî ilişkiye müdahale edilerek sözleşme serbestisi ilkesinin dışına çıkılmış ve katı kurallar getirilmiştir. Yukarıda da incelemiş olduğumuz düzenlemeler taraflar arasındaki satış işlemi ve sonrasındaki prosedürü adeta inşa etmektedir. Bu doğrultuda, ön bilgilendirme formunun ve sözleşmenin hazırlanmasında satıcı ve sağlayıcılara önemli görevler düşmektedir.

Av. Çiğdem ÇİLCİ