Bir suç işlediği iddiasıyla şikayet edilenlerin yaklaşık yarısının yargılanmasına takipsizlik kararlarıyla izin vermeyen, devlet adına yargıda özel bir yerde duran savcılar, yersiz suçlamalarında masum vatandaşa haksızlık ederken kovuşturmadıkları suçluları cezadan kurtarır, toplumla adalet arasında adeta bir set çekerek mağdurların haklarını almasına engel olurlar.

Resmi istatistiklere göre, savcıların ceza verilmesini istediği ve mahkemelerin kabul ettiği iddianamelerdeki suçlamaların yaklaşık yarısında: insanlar suçsuz!

Yani savcılar da, savcıların iddianamelerini kabul eden mahkemeler de kendi beraat kararlarıyla görevlerinin yaklaşık yarısını iyi yapamadıklarını ikrar ediyorlar. Tamamı mahkeme denetiminden geçen iddianamelerde durum böyle olunca, sadece bir kısmı itiraz yoluyla denetlenen takipsizlik kararlarının daha fazlası isabetsiz ve haksız olmalı…

Hakimlerle aynı kürsüyü paylaşan, çoğu zaman “Takdir mahkemenindir!” ve “…. ise de” diye kısacık taleplerde bulunan duruşma savcılarına ise katılan ve sanık avukatlarının geçer not vermeyeceğini tahmin etmek zor değil.

Şikayetçi, katılan, sanık ve sanık avukatı olarak katıldığım iki elin parmakları kadar davalardaki savcıların hepsini sınıfta bırakırdım.

Yıllar önce görevlerinin gereğini yapmadıkları halde “Vatan, Millet, Sakarya!” söylemleri ile onlarca insanı haksız yere suçlayan, beni müvekkillerimle birlikte sanık yapan iki savcıya hakkımı helal etmem. Alnımın akıyla beraat ettiğim o davada dosyayı çalışmadan aleyhime mütalaa verene dediğim gibi “Sayın savcı daha müştekinin kim olduğunu bilmiyor!” zılgıtını gerektiğinde tekrar etmekten çekinmem.

Titrlerinin başında “Cumhuriyet” denilmesini, geniş yetkilerine rağmen avukatlardan daha düşük performans gösterdikleri halde avukatlara üstün ve hakimlerle bir tutulmalarını, aynı kürsüyü, mekanları ve ortamları paylaşmalarını, adliyelerin yönetiminin savcılara bırakılmasını, adalet bakanlığı ile doğrudan ilişki içinde olmalarını adalet inancım hiç kaldırmaz.

Savcıların elini rahatlatmak için 1980’lerde kaldırılan sorgu mahkemelerinin Sorgu, Delil Toplama ve Suçlama Mahkemeleri olarak geliştirilerek yeniden kurulmasını; yarı yargısal yetki ve kamu gücü kullanan ayrık bir zümre olmaktan, vatandaşla adaletin arasında durmaktan çıkartılarak savcıların adliye binalarının dışına ve temsil ettikleri kamu kurumlarına gönderilmelerini, savunma ile eşit şartlarda mücadele edecekleri, bükemedikleri bilekleri öpecekleri ve böylelikle bu millete daha iyi ve sağlıklı hizmet edecekleri yere ve seviyeye getirilmelerini dilerim.

>> Ombudsman’dan savcılara eleştiri


"Yazarın özel izni ile Facebook/Mehmet Gün sayfasından aynen alınmıştır."