SEGBİS uygulaması ülkemizde 20 Eylül 2011’de Resmi Gazetede yayınlanmış olan yönetmelikle kullanılmaya başlanmıştır. SEGBİS uygulaması hakkında, Ceza Muhakemesinde Ses Ve Görüntü Bilişim Sistemi Hakkında Yönetmelikte yer alan tanım şu şekildedir.

Tanımlar ve Kısaltmalar

Madde 3/c:  SEGBİS: UYAP Bilişim Sisteminde ses ve görüntünün aynı anda elektronik ortamda iletildiği, kaydedildiği ve saklandığı Ses ve Görüntü Bilişim Sistemi

SEGBİS uygulaması ile erişilmek istenen temel amaç yine iş bu yönetmeliğin birinci maddesinde “Bu Yönetmeliğin amacı, soruşturma ve kovuşturma aşamasında Cumhuriyet savcısı, hâkim veya mahkemece dinlenilmesine gerek görülen kişilerin Ses ve Görüntü Bilişim Sistemi kullanılarak dinlenilmesi, kayda alınması, saklanması ile bunun için gerekli teknik altyapının kurulmasına ilişkin esas ve usulleri düzenlemektir.” denilmek suretiyle tanımlanmıştır.

Artık çağımızda teknolojik gelişmeler bir hayli hız kazanmış ve hayatımızın her alanını etkileyen teknoloji ceza yargılaması sistemimizi de etkilemiştir. Teknolojinin gelişmesiyle ceza muhakemesi sitemimize giren SEGBİS uygulaması sayesinde cumhuriyet savcısı veya hakimin huzurunda bulunamayan şüpheli, sanık veya tanıkların beyanları sesli ve görüntülü konferansla alınabilmekte yine duruşmada bulunmayan sanık veya tanığa bu konferans yoluyla sorular sorularak yürütülen yargılama söz konusu şahıslar sanki mahkeme salonundaymış gibi devam ettirilebilmektedir.

Henüz 6 yıldır uygulanmakta olan bu uygulamanın elbette ceza yargılamaları açısından  olumlu ve olumsuz tarafları bulunmaktadır.

SEGBİS uygulaması özellikle şüpheli veya sanığın derhal yetkili makam huzuruna çıkarılabilmesi açısından önemlidir. Bu sayede kişinin temel hak ve özgürlüklerine yapılan sınırlamalar en alt düzeye indirilebilmektedir Anayasamızın Adil Yargılanma Hakkını düzenleyen 36. maddesinde “Herkes, meşrû vasıta ve yollardan faydalanmak suretiyle yargı mercileri önünde davacı veya davalı olarak iddia ve savunma ile adil yargılanma hakkına sahiptir.”denilmektedir. Yine Anayasamızda yer alan hükme paralel olarak Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’nin 6. maddesinde “Herkes davasının, medeni hak ve yükümlülükleriyle ilgili uyuşmazlıklar ya da cezai alanda kendisine yöneltilen suçlamaların esası konusunda karar verecek olan, yasayla kurulmuş, bağımsız ve tarafsız bir mahkeme tarafından, kamuya açık olarak ve makul bir süre içinde görülmesini isteme hakkına sahiptir.” hükmü yer almaktadır. SEGBİS uygulaması Adil Yargılanmanın sağlanması için de bir hayli önemlidir. Keza bu uygulama neticesinde şüpheli veya sanık cumhuriyet savcısı veya hakim önüne bekletilmeksizin çıkarılabilmekte üzerine atılı suçu kavrayıp yine buna ilişkin savunmasını sanki huzurdaymışçasına ve zaman kaybetmeden yapabilmektedir.

Yürürlükte bulunan 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanununun 94. maddesinde  “Hakim veya mahkeme tarafından verilen yakalama emri üzerine soruşturma veya kovuşturma evresinde yakalanan kişi, en geç yirmi dört saat içinde yetkili hakim veya mahkeme önüne çıkarılır. Yakalanan kişi, en geç yirmidört saat içinde yetkili hakim veya mahkeme önüne çıkarılamıyorsa, aynı süre içinde yakalandığı yer adliyesinde, mevcut değil ise en yakın adliyede kurulu sesli ve görüntülü iletişim sisteminin kullanılması suretiyle yetkili hakim veya mahkeme tarafından bu kişinin sorgusu yapılır veya ifadesi alınır’’ denilmek suretiyle düzenleme yapılmıştır. Bu hüküm yine şüpheli veya sanığın hak arama özürlüğünün ve savunma hakkının sağlanması bunlarla beraber yapılan yargılamanın adil bir yargılama olması açısından önem arz etmektedir. Görülmektedir ki bu yöntem sayesinde yol tutuklaması gibi şüpheli veya sanıkların ifadelerinin alınmasında yaşanan uzun beklemeler geride kalacaktır. Bu hüküm kişinin temel hak ve hürriyetlerinin korunması bakımından oldukça önemlidir Nitekim bu hüküm sayesinde kişinin ifadesi bir an önce alınarak daha fazla hürriyetinden yoksun kalması engellenebilmektedir.

Yine uzak bir ceza evinde bulunan şüpheli veya sanığın mahkemeye getirilmeden SEGBİS yöntemiyle dinlenebilmesi hem zaman hem de masraf kaybını engellemekte yine duruşma günü başka bir yerde bulunan şüpheli, sanık veya tanığın bu yolla beyanlarının alınabilmesi yargılamanın önündeki bir takım fiziki engellerin aşılmasını sağlamaktadır.  SEGBİS sisteminin faydaları hakkında yapılan araştırmalarda genel olarak elde edilen sonuç bu tür yeni teknolojik uygulamaların ulusal yargı ağına dâhil edilerek yargı sürecinin hızlandırıldığı, kolaylaştırıldığı, zamandan ve işgücünden kazanımlar sağlandığı ve yargıda verimliliğin arttırdığı şeklindedir.  Gerçekten de bu uygulamanın yargılamayı kolaylaştırarak hız kazandırdığı ve tüm yargı mensupları açısından verimliliği attırdığı kuşku götürmez bir gerçektir. Delillerin toplanmasında yaşanılan güçlükler bunun neticesinde tutuklulukta geçen uzun süreler ve yine bununla bağlantılı olarak makul sınırları aşan şekilde uzayan yargılamalar adalet sisteminde yaşanan ciddi bir tıkanmanın sonucudur. Söylenebilir ki SEGBİS uygulamasının sağladığı teknik kolaylıklar ile bu tıkanma bir nebze rahatlatılmıştır. Yine bu uygulamanın çağımız teknolojisinin bir ürünü olarak daima yenilenebileceği ve geliştirilebileceği de olumlu ve önemli bir durumdur.

Ancak söz konusu uygulamanın olumlu taraflarının yanı sıra bir takım olumsuz tarafları da bulunmaktadır.  Bu uygulama özellikle  temel ceza muhakemesi ilkelerinden olan doğrudanlık ve sözlülük ilkelerine aykırılık teşkil ettiği ve savunma hakkını kısıtladığı gerekçesiyle eleştirilmektedir.

Doğrudanlık ilkesi CMK 217/1’de açıkça yer almaktadır. Buna göre “ Hakim, kararını ancak duruşmaya getirilmiş ve huzurunda tartışılmış delillere dayandırabilir.’’ Yine özellikle duruşma evresinde sözlülük esas olmakta ve hakim niteliği itibariyle beyan olarak açıklanması mümkün  olanların duruşmada hakim huzurunda gerçekleştirilmesi sözlülük ilkesinin temelini oluşturmaktadır. SEGBİS uygulamasının bu ilkelere açıkça aykırılık teşkil ettiği aşikardır. Çünkü bu uygulama ile alınan beyanlara hakim doğrudan temas edememektedir. Şüpheli, sanık veya tanığın vücut diline yeterince hakim olamamakta yine bu kimselerde huzurda olmadığından meseleye olan vakıflıkları olumsuz olarak  etkilenmektedir. Özellikle şüpheli, sanık yahut tanığın ifadesi alınırken teknik bir takım sıkıntılar yaşanması, sanığın anlatılanları duruşmada yer almışçasına sağlıklı bir şekilde duyamaması, görüntünün kesilmesi, donması yine sanığın sesinin ve bunun neticesinde beyanlarının savcı veya hakime yeterli kalitede varamaması bu ilkelerle yargılamada gelinmek istenen amaca ulaşılmasına engel olmaktadır. Yargıtay’ın bu görüşe katıldığı kararları da mevcuttur. SEGBİS netice itibariyle teknolojik bir uygulamadır. Hata payı bulunmasının yanında yeni uygulanmaya başlandığı için bir takım sıkıntılara sebebiyet verebilmektedir. Ancak unutulmamalıdır ki terazinin diğer tarafında yer alan kişilerin savunma hakkıdır. Bu hak hiçbir teknik sıkıntı ve gerekçeyle kısıtlanamayacak kadar kutsaldır. Savunma hakkı gerek AİHS gerekse Anayasamız tarafından güvence altına alınmıştır.

AİHS  madde:6/3:“Her sanık en azından aşağıdaki haklara sahiptir.

c-Kendi kendini savunmak veya kendi seçeceği bir savunmacının yardımından yararlanmak ve eğer savunmacı tutmak için mali olanaklardan yoksun bulunuyor ve adaletin selameti gerektiriyorsa, mahkemece görevlendirilecek bir avukatın para ödemeksizin yardımından yararlanabilmek; “

Anayasa madde 36: Herkes, meşru vasıta ve yollardan faydalanmak suretiyle yargı mercileri önünde davacı veya davalı olarak iddia ve savunma ile adil yargılanma hakkına sahiptir.

Savunma hakkı temel olarak kişiye yasal bütün haklarını yine yasaların kendisine tanıdığı hak ve çıkarlar gereğince ortaya dökerek hiçbir kurum veya kişiden korkmadan ve çekinmeden ileri sürebilmesi hakkıdır. Şüpheli veya sanığın savunma hakkı kısıtlanarak yapılan yargılama ve bu neticesinde verilen hüküm bozulmaya mahkumdur. Bütün hukuk sistemlerinde savunma hakkının yargılamanın temel taşı olarak yer aldığını görebiliriz. Bunun neticesinde de getirilen kurallar, uygulamalar her zaman savunma hakkını genişletmeye yönelik olmuş bu hakkı kısıtlayacak kurum ve uygulamalardan ise daima kaçınılmıştır.

Yargıtay’ın kararlarında da savunma hakkına çok dikkat edildiği görülmektedir.

Somut olaydaki hukuki sorun sanıklar ve müdafilerinin görüntülü ve sesli iletişim tekniğini kullanarak savunma yapmak istemediklerini ısrarla beyan ederek duruşmada beyan ederek duruşmada hazır bulunmak istekleri karşısında bu sistemle savunma alınması durumunda savunma hakkının kısıtlanarak bu sistemle savunma alınması durumunda savunma hakkının kısıtlanarak adil yargılanma ilkesinin ihlal edilip edilmediği noktasında toplanmaktadır. Duruşmada hazır bulunmak isteyen sanığın duruşmada hazır bulundurulması sadece bir ödev değil aynı zamanda bir haktır. (Y.C.G.K 10.06.2008 9-148/169)… Tüm bu açıklamalar karşısında tüm duruşmalardan önce SEGBİS sistemiyle savunma yapmak istemediklerini ve mahkemede hazır bulunarak savunma yapmak istediklerini beyan eden sanıkların müdafilerinin de aynı yöndeki taleplerine rağmen duruşmalarda hazır bulundurulmayıp SEGBİS sistemi aracılığı ile yargılaması yapılarak mahkumiyetine karar verilmesi suretiyle  savunma haklarının kısıtlanması….sair yönleri incelenmeyen hükümlerin öncelikle bu sebepten dolayı bozulmasına (Y. 16 C.D 2015/7164 E. 2016/6 K.) denilmiştir.

Yargıtay kararında da şüpheli veya sanığın duruşmada hazır bulunma isteğinin savunma hakkı çerçevesinde değerlendirilmesi gerektiği ve bu aşamada savunma hakkının kutsallığı vurgulanmış Duruşmaya çıkarılmak istenen sanığın bu isteği göz ardı edilerek SEGBİS uygulaması ile savunmasının alınmasının savunma hakkını kısıtladığı gerek yerel mevzuatımız gerekse AB hukuku bakımından kabul edilmiştir.

Birde SEGBİS sistemiyle ilgili uygulamada yaşanan sıkıntılar mevcuttur. Bunlara en büyük örnek SEGBİS’in hemen her olayda kullanılmaya çalışılmasıdır. Teknik olarak yetkili makam önüne getirilmesinde hiçbir zorluk olmayan şüpheli veya sanığın buna rağmen SEGBİS uygulaması ile dinlenilmesi yargının iş yükünü hafifletmek adı altında biraz kolay olana yönelmek olarak eleştirilmektedir. Oysa Avrupa İnsan Hakları Mahkemesinin kararlarına baktığımızda bu durumun tam tersinin savunulduğunu görmekteyiz.

Adaletin geçekten adil bir şekilde sağlanmasının demokratik bir toplumda tuttuğu yer göz önünde bulundurularak savunma hakkı kısıtlanmasına yönelik her tedbirin ciddi şekilde gerekli olmasına işaret edilmiştir. Daha az kısıtlayıcı bir tedbirin bulunması halinde o uygulanmalıdır. (Van Mechelen ve diğerleri)

Şunu açıkça söyleyebiliriz ki  eğer olanaklar elverişli ise kişinin beyanının SEGBİS uygulaması yerine huzurda hazır bulundurularak alınması adil yargılanma ilkesinin sağlanmasına daha çok hizmet etmektedir. Bu bakımdan kişinin olabildiğince vasıtasızlık ve sözlülük ilkeleri sağlanarak birebir dinlenilmesi , SEGBİS uygulamasına ise bu uygulamanın kişinin temel hak ve özgürlüklerinin korunmasına daha çok yardımcı olacağı durumlarda başvurulması gerektiği sonucuna varılabilir.

Özetle SEGBİS uygulamasının kullanılması ile teknik bir takım kolaylıklar yaşanması, yapılan yargılamalarda masrafların azalarak zaman ve hız kazanılması, kişilerin beyan ve savunmalarının bu sistemle en kısa sürede alınarak kişilerin temel hak ve hürriyetlerinin güvence altına alınması, fiziki bir takım engellere takılmaksızın kişilerin adil bir sonuca ulaşmalarının kolaylaşması bu uygulamanın olumlu yanları olmakla beraber, yine bu uygulamanın teknik bir takım sorunları olması, savunma hakkı açısından kişinin huzurda dinlenilmesinin SEGBİS sistemiyle dinlenilmesinden daha önemli ve elzem olması, bu uygulamanın ceza muhakemesinin temel ilkelerinden olan vasıtasızlık ve  sözlülük ilkesine aykırılık teşkil etmesi bunun neticesinde kişinin adil yargılanma hakkının zedelenmesi bu uygulamanın olumsuz yanlarıdır.

Av. Özge Şirin / hukukihaber.net