6183 sayılı AATUHK’nun 62. maddesine göre;  amme borçlusunun elinde bulunduğu menkul malları ile  gayrimenkullerinden  alacak ve haklarından  amme alacağına  yetecek  miktarı kadar alacaklı tahsil  daireleri tarafından  haczedilmektedir.[1]

Önceden haczedilen menkul ve gayrimenkullerin bilahare  serbest bırakılması, gayrimenkuller üzerindeki  hacizlerin tapuda fek edilmesi borcun ödenmesine bağlıdır.  Borç ödenmediği takdirde  haczin kaldırılması mümkün değildir. Alacak tutarından fazla değerde yapılan   ve konulan hacizlerin vergi dairesi  veya SGK tarafından  kaldırılması  gerekecektir. [2]  Diğer taraftan,  borçluya ait mallardan kamu alacağını karşılamaya yetecek miktardan fazlası  ise haciz edilemez. [3]

6183 sayılı  AATUK’nun 62. maddesine göre, alacaklı  tahsil dairesi  haciz sırasında amme idaresi   ile borçlunun menfaatlerini telif etmek (dengelemek) zorundadır.[4]   Bu nedenle, haciz sırasında idare, icra memuru borçlunun  ileride düşebileceği  durumları tahmin etmek ve buna göre  haciz yapmak  zorundadır. Haczedilen mallara değer biçme yetkisi menkul mallarda icra memuruna aittir.  Bu nedenle, icra memurlarının haciz sırasında haciz tutanakları üzerinde koyduğu değerleri takdir ederken bir eksper gibi davranmak zorundadır. Afaki değer takdirleri ileride bu malların satışa çıkarılması  halinde  satışını güçleştirebilir.  Rasyonel bir davranış haczedilen menkul mallarda makul ve gerçeğe uygun  değerin belirlenmesidir.

Bilindiği gibi,  yürürlüğe giren 6111 sayılı  Bazı Alacakların Yeniden Yapılandırılmasına Dair Kanun hükümlerine göre taksite bağlanan borçlar taksit  süreleri içerisinde düzenli ödenmesi zorunludur.  Taksitlerin aksatılmaması  esastır.  Yıl içerisinde iki kez aksatabilme imkanı getirilmiştir.  Netice itibariyle,  ödemelerin düzenli yapılmış olması  halinde, yapılan ödemelerin toplam barca nispeti dahilinde  hacizlerin çözülmesi prensip olarak kabul edilmiştir.

Diğer taraftan, gerek  vergi dairesinde ve gerekse SGK’da teminat  takas talepleri  durumuna göre değerlendirilerek  değiştirilmesi  yoluna gidilebilmektedir. Burada üzerinde  haciz bulunan teminatın  kaldırılabilmesi için eşdeğer de veya  daha çok  değerli bir teminatın  verilmesi halinde bu  talep   alacaklı idare  tarafından  kabul olunabilmektedir.

Vergi yada sigorta prim affından yararlanmak için başvuranlar, borçlarını örneğin 36 ay vadede ödemek için dilekçe verdiklerinde, bu borçlardan kaynaklanan hacizler hemen kaldırılmayacaktır. Ödeme yapıldıkça, ödemeye isabet eden oranda  hacizler kaldırılacak ve alınan teminatların iadesi söz konusu  olacaktır.[5]

Diğer yandan, motorlu  taşıtlar vergisi ödemeleri hakkında satışlar ve vizelerde  ise yeni af kanunu  aşağıdaki hükümleri  getirmektedir.

6111 sayılı Kanunun 2. maddesinin 4. fıkrası uyarınca Kanun kapsamında ödenecek olan motorlu taşıtlar vergisi ve bu vergiye bağlı gecikme faizi ve gecikme zammı yerine bu Kanunun yayımlandığı tarihe kadar TEFE/ÜFE aylık değişim oranları esas alınarak hesaplanacak tutarın ait olduğu taşıt için, bu Kanun hükümlerinin ihlal edilmemiş olması koşuluyla bu Kanunda belirtilen ödeme süresi sonuna kadar 18/2/1963 tarihli ve 197 sayılı Motorlu Taşıtlar Vergisi Kanununun 13 üncü maddesinin (d) fıkrası hükmü uygulanmadan, taksit ödeme süresi sonuna kadar taşıtlarının fenni muayenelerini yaptırmalarına ve uçuşa elverişli belgelerini almalarına imkan verilecektir.

Ancak, taşıtın satış ve devri halinde taksitlendirilen borcun tamamının ödenmesi şartının aranılacağı tabiidir.

Diğer yandan,  6111 sayılı yasanın  20. maddesinin 3. bend hükmü gereğince “… bu  kanuna göre ödenecek alacaklarla ilgili olarak, tatbik edilen  hacizler yapılan ödemeler nispetinde kaldırılır ve buna isabet eden  teminatlar iade edilir” hükmü bulunmaktadır.

Bu  aşamada borçlarını yapılandıranlar  hakkında  ihale  makamlarına borcu yoktur kağıdı   verilmektedir. Ayrıca, SGK borçlarını da yapılandıran işverenlere ilişiksiz belgesi verilebilmektedir.  Kesin hacizlerin çözümünde ise, mutlak surette borcun tamamıyla itfa dilmesi gerekmektedir.

Sonuç olarak, bu yeniden yapılandırma veya af yasası evvelce vergi borcu nedeniyle haczedilmiş gayrimenkullerin  satılmak istenmesi  durumunda  borç bitmediği sürece  hacziler çözülmez. Yapılan ödemelerin  toplam borca  oranlaması yapılarak  bu ödemelere uygun olarak  kısım kısım  konulan hacizler  çözülecektir. Teminat takası ise bazı hallerde mümkün bulunmaktadır.  Üzerindeki  haczi kaldırılacak olan  gayrimenkulle eşdeğerde bir başka  gayrimenkul  vergi dairesine verilmediği sürece  hacizler yine çözülmez. Teminat takası yapılmaz.   Borca yetecek miktarda banka teminat  mektubu  verildiği takdirde gayrimenkul hacizleri çözülür.

Bir gayrimenkul üzerine daha önceden  rehinli bir alacak nedeniyle rehin varsa,  amme borcu nedeniyle  konulacak  hacizler rehinli alacağın önüne geçemez.[6]   Rehinli alacakların, amme alacağına göre  öncelik sırası  bulunmaktadır.

Öte yandan, SGK kurumu  tarafından  yayımlanan 18/3/2011 gün ve 166 sayılı 2011/29 genelge hükümlerine göre de kuruma olan borçlarından dolayı üçüncü kişilerdeki hak ve alacaklarına (maaş, aylık veya gelir, kira, mevduat, istihkak, hak ediş vb) 6183 sayılı  kanunun 79. maddesine göre haciz konulmuş olan borçluların, söz konusu borçları için yeniden yapılandırma başvurusunda bulunmaları halinde, üçüncü kişiler nezdindeki hak ve  alacaklar üzerine konulan  hacizler;

a) Peşin ödeme yolunun  tercih edilmesi halinde, borcun tamamının  ödenmesinin,

b) Taksitle ödeme  yolunun tercih edilmesi halinde ise, ilk taksitin ödenmesinin ardından kaldırılacaktır.

Hal  böyle olmakla birlikte, hak ve alacaklar üzerine konulmuş olan hacizlerin kaldırılmasından önce üçüncü kişiler tarafından  kurum hesaplarına yatırılan  paralar,

c) 24/2/2011 ve öncesinde yatırılmış ise, yeniden  yapılandırma işlemlerinden önce cari  usul ve esaslara göre,

d) 24/2/2011 tarihinden sonra yatırılmış ise, yeniden  yapılandırma işlemlerinin tamamlanmasının  ardından  peşin  veya taksitler halinde ödenecek tutarlara, mahsup edilecektir.

Kanunun  yürürlük  tarihinden  önce haczedilip, bu  tarihten sonra kurum hesaplarına aktarılan  tutarın,  yapılandırılan alacak tutarından  fazla  olması  halinde ise, söz konusu  paralar varsa kapsama girmeyen diğer alacaklara mahsup edilecek, yoksa 5510 sayılı kanunun 89. maddesine istinaden ilgililere iade edilecektir.

Diğer taraftan, taşınır ve taşınmaz mallar üzerindeki hacizlerin kaldırılması  konusuna gelince; 6111 sayılı kanun kapsamına giren alacaklardan dolayı daha önce taşınır ve taşınmaz mallar üzerine haciz tatbik edilmiş ise, hacze konu malın  birden  fazla olması  ve her birinin değerinin ayrı ayrı  belirlenebilir  nitelikte ya da ayrı  ayrı  tescile konu olması şartıyla,  haczin devam edeceği malın değerinin en az yeniden yapılandırma öncesindeki toplam borç tutarını karşılaması ve borçlu tarafından yazılı talep edilmesi kaydıyla, daha önce konuşmuş hacizler yapılan ödemeler nispetinde kaldırılacak, alınmış teminatlar ise yine yapılan ödemeler nispetinde iade edilecektir.

Son olarak,  6111 sayılı  torba yasa gereğince taksitlerini aksatanlar yönünden  evvelce dilekçe verenler için  torba kanuna göre  aksatılan taksitler  31 Ekim tarihine kadar telafi edilebilecektir.  (Bkz. 6322 sayılı  yasa md.42. RG:15.06.2012)
 
---------------------
[1] 6183 sayılı  AATUHK’nun Genel Tebliğ Seri A Sıra No 1, Seri A Sıra 2.
[2] Bkz. YERLİKAYA G.Kürşat,  6183 sayılı Amme Alacaklarının  Tahsil  Usulü Hakkında Kanun Şerhi,  XII Levha Yayınları, İstanbul, Ocak 2012.
[3] Danıştay 3. Dairesi, 21.04.1993 tarih ve E:1991/3465-K:1993/1455 sayılı kararı.
[4] Danıştay 3. Dairesi, 22.01.1991 tarih ve E:1991/1116-K:1992/189 sayılı kararı.
[5] 6111 sayılı yasa md.2.
[6] ALPASLAN Mustafa – SAKAL Mustafa, Vergi Hukuku Uygulaması – I, İzmir, Ocak 2008, s.350.