Tebligat, yargılama sürecinin tamamlanmasında ve yürütülmesinde önemli bir yer tutmaktadır. Yargılamanın önemli özneleri olan tarafların veya ilgililerin adlî ve yargılama süreci içinde yer almaları, yapılacak veya yapılmış işlemleri öğrenmeleri, yargılama ile ilgili kendilerine tanınan hakları öğrenebilmeleri ve bu hakları kullanabilmeleri tebligat işlemlerinin sağlıklı bir şekilde yürütülmesine bağlıdır.

Tebligat işlemlerinin sağlıklı bir şekilde yürütülmemesi, tebligat ile ilgili unsurlardaki bilgisizlik, tebligatta meydana gelen aksamalar ve tebligatla ilgili uygulamadaki yanlışlıklar, yargılamaların uzamasına neden olmaktadır.

TANIM

Tebligat kavramı, yargılama ile ilgili yasal bir işlemin ilgili öznenin bilgisine ulaştırılması için yetkili makamın, yasal düzenlemelerle[1] öngörülen esas ve usullere uygun bir biçimde (elektronik ortam da dahil) yazı veya ilan yoluyla yaptığı bilgilendirme ve belgeleme işlemi olarak tanımlanabilir.[2]

TEBLİGATIN İŞLEVLERİ

Tebligat, temel olarak iki işleve sahiptir. Bu işlevler şunlardır: [3]  

1. Bilgilendirme işlevi: Tebligat, öncelikle yargılama ile ilgili öznenin bir hukukî işlem hakkında bilgilendirilmesi amacıyla yapılmaktadır.

2. Belgeleme işlevi: Bilgilendirme işleminin tebligat olarak tanımlanabilmesi için, bu işlemin belgelendirilmesi gerekmektedir.

ADİL YARGILANMA HAKKI KAPSAMINDA TEBLİGAT İŞLEMLERİNİN DEĞERLENDİRİLMESİ  

Ülkemizin de tarafı olduğu ve Anayasa'nın 90. maddesi gereği iç hukukun bir parçası olan Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi'nin 6., 1982 Anayasası'nın 36. maddesinde adil yargılanma hakkına yer verilmiştir. Tebligat, adil yargılanma hakkının gerçekleştirilmesi bakımından da önemli görevler üstlenmiştir.

Bu bağlamda, adil yargılanma hakkının bir unsuru olan hukukî dinlenilme hakkı, hak sahiplerinin hukukî bir prosedürde (dava, icra takibi veya çekişmesiz yargı işi vb.), tarafların prosedür hakkında bilgi sahibi olmaları gibi hususlar tebligat sayesinde gerçekleştirilecektir. Başka bir söylemle, adil yargılanma hakkı bir anlamda tebligatla temin edilecektir.[4]

HAK ARAMA VE TEBLİGAT ARASINDAKİ İLİŞKİSİ

Hak arama süreci tebligat ile başlar ve tebligat ile sona erer. Ayrıca, tebligatın kısa sürede yapılması, yargılamanın makul sürede tamamlanmasını sağlar.[5] Ülkemizde, yargılama sürelerinin uzun olmasının temel sebeplerinden biri tebligat işlemlerinin kısa süre tamamlanamamasıdır.[6] Tebligat giderleri de yargılamada önemli gider kalemlerindendir. Tebligat, usul ekonomisi ilkesi (AY. m. 141,son) ile de yakın ilişki içerisindedir.

HÜKÜM VE TEBLİGAT ARASINDAKİ İLİŞKİ

Hukuk Yargılamasında Tebligat

6100 sayılı HMK'nın 27. Maddesinde, adil yargılanma hakkının en önemli unsuru olarak hukuki dinlenilme hakkı hüküm altına alınmıştır.

Hukuki dinlenilme hakkı, yargılama ile ilgili olarak tarafların bilgi sahibi olunmasını, açıklama ve ispat hakkını, mahkemenin, açıklamaları dikkate alarak değerlendirmesini, kararların somut, açık olarak gerekçelendirilmesini kapsamaktadır.

Hükmün, ilgililerine ve özellikle aleyhine hüküm kurulan taraflara kesinlikle tebliğ edilmesi gerekmektedir. Bu işlem yapılmaz ise, kararın kesinleştiği ve kesin hüküm oluştuğu söylenemeyecektir. Yargıtay, tebligatın yasal düzenlemelere uygun bir şekilde yapılmaması halinde, kesinleşmiş bir hükümden bahsedilemeyeceğini kararlarında ifade etmektedir.[7]

Ceza Yargılamasında Tebligat

5271 sayılı CMK’nin “Kararların açıklanması ve tebliği” başlıklı 35/1 maddesine göre; İlgili tarafın yüzüne karşı verilen karar kendisine açıklanır ve isterse kararın bir örneği de verilir. Burada karar yüze karşı verildiği için yasa yollarına başvuru süresi hemen başlamaktadır. Gerekçeli karar için süre tutum dilekçesi verilmelidir.

Koruma tedbirlerine ilişkin olanlar hariç, aleyhine kanun yoluna başvurulabilecek hâkim veya mahkeme kararları, hazır bulunamayan ilgilisine tebliğ olunur. (CMK md. 35/2) Yasa yollarına başvuru süresi bu tebligatın yapılması ile başlar.

Şayet İlgili taraf serbest olmayan bir kişi veya tutuklu ise tebliğ edilen karar, kendisine okunup anlatılır. (CMK md. 35/3)

Ceza yargılamasında Tebligat ve yazışma usulü

5271 sayılı CMK’nin “Tebligat ve yazışma usulü” başlıklı 36. Maddesine göre; mahkeme başkanı veya hâkim, her türlü tebligatı, tüm gerçek veya özel hukuk tüzel kişileri veya kamu kurum ve kuruluşları ile ilgili yazışmaları yapar ve İnfaz edilecek kararlar olduğunda, bu kararları Cumhuriyet Başsavcılığına gönderir.

Tebligat usulleri

5271 sayılı CMK’nin “Tebligat usulleri” başlıklı 37/1 maddesine göre; tebligat, 5271 sayıl CMK’de belirtilen özel hükümler saklı kalmak koşuluyla, ilgili tebligat kanununda belirtilen hükümlere göre yapılması gerekmektedir.

Uluslararası antlaşmalar, yazılı belgelerin doğrudan doğruya postayla veya diğer iletişim araçlarıyla gönderilmesini kabul ettiğinde; yurt dışına yapılan tebligat, iadeli taahhütlü posta veya diğer iletişim araçları ile gerçekleştirilebilecektir. (CMK md. 37/2)

Cumhuriyet Başsavcılığına yapılan tebligat

Cumhuriyet Başsavcılığına yapılan tebligat, tebliği gereken evrakın aslının ilgili özneye verilmesi suretiyle gerçekleştirilir. Tebliğ ile bir süre işlemeye başlıyorsa verildiği gün, Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından evrakın aslına yazılmalıdır. (CMK md. 38/1)

Ceza yargılamasında da, yargılama makamlarının kararlarının tebligat ile ilgili yasal düzenlemelere uygun olarak taraflara tebliğ edilmesi gerekmektedir. Tebligatın yasal düzenlemelere uygun olarak yapılmaması halinde ilgi özne açısından kararın kesinleştiğinden söz edilemez. Nitekim Yargıtay, sanığa usulüne uygun olarak tebliğ edilmeyen kararın kesinleşmeyeceğini pek çok kararında ifade etmektedir.[8]

Yargılama sürecinde tebligat işlemleri aşamalı olarak gerçekleştirilmelidir. Birinci aşamadaki tebligat işlemleri yapılmadan, bir sonraki tebligat işlemine geçilmemelidir. 7201 sayılı Tebligat Kanunu, belirli hallere ilişkin ne şekilde tebligat yapılacağını ve tebligat işlemlerinde izlenecek yolu ve tebligata ilişkin şekli hüküm altına almıştır.

TEBLİGATIN AŞAMALARI VE YAPILMASI GEREKEN TEBLİGAT İŞLEMLERİ

BİLİNEN ADRESTE TEBLİGAT

7201 sayılı Tebligat Kanunu’nun 10/1 maddesine göre, tebligat, tebliğ yapılacak şahsa bilinen en son adresinde yapılmalıdır. Fakat kendisine tebliğ yapılacak kişinin başvurması veya kabulü şartiyle her yerde tebligat yapılması hukuka uygundur.

7201 sayılı Tebligat Kanunu’nun 10/2 maddesine[9] göre, kişinin bilinen en son adresinin tebligata elverişli olmadığının belirlenmesi veya tebligat yapılamaması durumunda, muhatabın adres kayıt sisteminde bulunan yerleşim yeri adresi, bilinen en son adresi olarak kabul edilir ve tebligat buraya yapılır.

Yasa koyucu, Tebligat Kanunu’nun 10 uncu maddesine ikinci fıkrayı ekleyerek, tebligata ilişkin sorunların belki de en önemli kısmını çözüme kavuşturmayı hedeflemiştir. Uygulamada özellikle gerçek kişilerin adreslerinin tam olarak tespit edilememesi sebebiyle, resmî işlemlerde ve bilhassa yargılama sürecinde gereksiz birçok tebligat yapılmaktadır.

Bu durum, sürecin bir hayli uzamasına, zaman, emek ve para kaybına neden olmaktadır. Belirtmek gerekir ki, ülkemizde yargılama ile ilgili aksamaların en başında tebligat sorununun geldiği ifade edilebilir.

İşte bu nedenle yasa koyucu, yapılan düzenlemeyle bu sorunu büyük ölçüde gidermek istemiştir.

Eski tebligat uygulamalarında, sağlıklı bir adres veri sistemi olmadığından tebligat sorunları yaşanmaktaydı. 5490 sayılı Nüfus Hizmetleri Kanunu ile günümüzde merkezî ve kapsamlı bir adres kayıt sistemi kullanıma hazır hale getirilmiştir. Bu sistemden şu anda tüm kuruluşlar, kişisel veriler korunmak şartıyla faydalanabilmektedir.

Adres kayıt sistemi, farklı bileşenlerle kontrol edilmekte ve güncellenmektedir. Bu sayede gerek Türkiye'de bulunan Türk vatandaşları ve yabancılar, gerekse yurt dışında yaşayan Türk vatandaşlarının yerleşim yerleri kaydedilmiştir.

 Belirtmek gerekir ki, bu sistem içinde kişilerin yerleşim yeri adresleri yanında ikincil ve üçüncül adresleri de kayıtlı durumdadır.

Özetle,  artık bir kişinin adresinin bilinmemesi hali düşük bir olasılığa sahiptir. Bu sistemi düzenleyen 5490 sayılı Kanuna göre, yürütülecek iş ve işlemlerde bu sistemdeki adresin esas alınacağı da hüküm altına alınmıştır. Başka bir söylemle, adres kayıt sistemindeki adresi kabul etmek hem fiilî hem de kanunî bir zorunluluk olarak karşımıza çıkmaktadır

ÖNCE YİNE BİLİNEN EN SON ADRESE TEBLİGAT YAPILACAKTIR.

7201 sayılı Tebligat Kanunu’nun 10. Maddesine göre, önce yine bilinen en son adrese tebligat yapılmalıdır. Bu düzenleme ile tebligat yapılacak olan özneye daha kolay ulaşılabilmesi adına, bir adres biliniyorsa oraya tebligat yapılması mümkün hale getirilmiştir.

ADRESİN TEBLİGATA ELVERİŞLİ OLMADIĞININ ANLAŞILMASI VEYA BU ADRESE TEBLİGAT YAPILAMAMASI HÂLİ

Ancak, tebligatın yapılmasını isteyenin veya tebligatı çıkartan makamın bildirdiği adresin, tebligata elverişli olmadığının anlaşılması ya da bu adrese tebligat yapılamaması hâlinde, muhatabın 5490 sayılı Kanuna göre adres kayıt sistemindeki adresi bilinen son adresi[10] olarak kabul edilerek, tebligat buraya yapılacaktır.

Tebligat yapılacak kişinin adres kayıt sistemindeki adresi, kişinin resmî tebligat adresi olarak kabul edilmiştir. Bundan başka, bir devlete vatandaşlık bağıyla bağlı olmak aynı zamanda belirli yükümlülükleri de içermektedir. Bir vatandaşın adresini doğru bir şekilde bildirmesi ve kendisine ulaşılabilmesi önemlidir. Hiç kimse, adres değişikliğini bildirmemek suretiyle ihmali veya adresini belirsiz hâle getirecek kötü niyetli davranışlarıyla hak elde etmemelidir.

Hukuk düzeni, kişinin açık ihmal veya kötü niyetini korumak zorunda değildir. Bu yüzden yeni adres kayıt sistemi sadece beyana değil, aynı zamanda değişik bileşenlere göre adres tespiti ve doğrulaması yapmakta, kişinin resmî işlemlere esas olacak yerleşim yeri adresi başta olmak üzere, ikincil ve diğer adreslerini de kaydetmektedir.

ADRES KAYIT SİSTEMİ DIŞINDA AYRICA BİR ADRES ARAŞTIRMASI YAPILMAZ

Şu anda tüm adres araştırmaları bu adres kayıt sistemi esas alınarak yapılmaktadır. Adres kayıt sistemi dışında ayrıca bir adres araştırması yapılmayacaktır. Bu açıdan, adres kayıt sistemindeki adres, başkaca araştırma yapılmasını gerekli kılmayan son adres olarak kabul edilmiştir. Bu durumda, ne tebligatı çıkartan merciin ne de posta memurunun başkaca bir adres araştırması yapmasına gerek bulunmamaktadır.

BİLİNEN ADRESE TEBLİGAT YAPILAMAMASI HALİNDE ADRES KAYIT SİSTEMİNDEKİ ADRESE YAPILAN TEBLİGATIN GEÇERLİ SAYILACAKTIR.

Adres kayıt sistemiyle ilgili olarak yapılan bu düzenlemenin sonucu olarak gereksiz zaman, iş gücü ve maddî kaybın önüne geçmek için, bilinen adrese yapılan tebligatın karşılıksız kalması hâlinde adres kayıt sistemindeki adrese yapılan tebligatın geçerli sayılacağı kabul edilmiştir. Bu yeni düzenleme, tebligatla ilgili temel sorunların hukukî bakımdan Önemli bir kısmını çözebilecek mahiyettedir.

ADRES KAYIT SİSTEMİNDE DE BİR ADRESİ BULUNMUYORSA ARAŞTIRMANIN ARDINDAN İLÂNEN TEBLİGAT YAPILACAKTIR.

Çok zayıf bir ihtimal olmakla birlikte, muhatabın adres kayıt sisteminde de bir adresi bulunmuyorsa, bu durumda ancak o zaman adresi meçhul sayılarak, 28 inci maddedeki araştırmanın ardından ilânen tebligat yapılacaktır.

Yeni düzenlemeyle birlikte adres kayıt sisteminde bir adres mevcut olduğu sürece, adresin meçhul sayılması ve adres araştırması yapılması mümkün değildir. Bu sebeple 28 inci madde hükmünün uygulanması oldukça istisnaî kullanılabilecek bir hâl alacaktır.

TEBLİĞ İMKÂNSIZLIĞI VE TEBELLÜĞDEN İMTİNA

MUHATABIN ADRESTE BULUNMAMASI VEYA TEBELLÜĞDEN İMTİNA ETMESİ

7201 sayılı Tebligat Kanunu’nun 21/1. Maddesine[11] göre, Kendisine tebligat yapılacak kimse veya Tebligat Kanunu gereğince tebligat yapılabilecek kimselerden hiçbiri gösterilen adreste bulunmaz veya tebellüğden imtina ederse, tebliğ memuru tebliğ olunacak evrakı, o yerin muhtar veya ihtiyar heyeti azasından birine ve yahut zabıta amir veya memurlarına imza karşılığında teslim eder ve teslim alanın adresini içeren ihbarnameyi gösterilen adresteki binanın kapısına[12] yapıştırmakla beraber, adreste bulunmama halinde tebliğ olunacak şahsa keyfiyetin haber verilmesini de mümkün oldukça en yakın komşularından birine, varsa yönetici veya kapıcıya da bildirilir. İhbarnamenin kapıya yapıştırıldığı tarih, tebliğ tarihi sayılır.

Tebligat Kanunu’nun 21 inci maddesi tebligat işlemlerinde çok sık uygulanmaktadır. Bu maddede, muhatap veya kendisine tebliğ yapılabilecek kimselerden hiçbiri tebliğ adresinde bulunmaz veya bulunduğu hâlde tebellüğden imtina ederse, hangi yolun izleneceği belirtilmiştir. Bu durumda 21. maddenin birinci fıkrasındaki yol izlenerek tebligat yapılması gerekmektedir.

MUHATAP O ADRESTE HİÇ OTURMAMIŞ VEYA O ADRESTEN SÜREKLİ OLARAK AYRILMIŞ OLMASI HALİ

7201 sayılı Tebligat Kanunu’nun 21/2. Maddesine[13]  göre, gösterilen adres muhatabın adres kayıt sistemindeki adresi olup, muhatap o adreste hiç oturmamış veya o adresten sürekli olarak ayrılmış olsa dahi, tebliğ memuru tebliğ olunacak evrakı, o yerin muhtar veya ihtiyar heyeti azasından birine veyahut zabıta amir veya memurlarına imza karşılığında teslim eder ve tesellüm edenin adresini ihtiva eden ihbarnameyi gösterilen adresteki binanın kapısına yapıştırır. İhbarnamenin kapıya yapıştırıldığı tarih, tebliğ tarihi sayılır.

7201 sayılı Tebligat Kanunu’nun 21. maddesine ikinci fıkra sonradan eklenmiş, mevcut ikinci fıkra, üçüncü fıkra olarak düzenlenmiştir. Eklenen fıkrayla adres kayıt sistemindeki adrese tebligat yapılması hâlinde izlenecek yöntem belirtilmiştir.

Belirtmek gerekir ki, 7201 sayılı Tebligat Kanunu’nun 10 uncu maddede yapılan değişiklikle birlikte, bilinen en son adrese çıkartılan tebligattan sonuç alınamazsa, adres kayıt sistemindeki adres esas alınacak, başkaca araştırma yapılmadan tebligat o adrese yapılacaktır.

Böyle bir durumda, muhatabın adresi, adres kayıt sisteminde görülmek ve kaydedilmekle birlikte, kendisi o adreste hiç bulunmaz ya da sürekli şekilde o adresten ayrılmış olursa, tebliğ memurunun evrakı iade etmemesi, 21 inci maddeye göre tebliğ işlemlerini gerçekleştirmesi şarttır. Zira, adres kayıt sistemindeki adres, nihaî adres olarak kabul edilecektir. Muhatap adresini değiştirmişse, bu değişikliği belirli bir süre içinde ilgili mercilere bildirmek zorundadır.

MUHTARA VE DİĞER ÖZNELERE TEBLİGAT EVRAKININ TESLİMİ

7201 sayılı Tebligat Kanunu’nun 21/3. maddesine[14]  göre, muhtar, ihtiyar heyeti azaları, zabıta amir ve memurları yukarıdaki fıkralar uyarınca kendilerine teslim edilen evrakı kabule mecburdurlar.

7201 sayılı Tebligat Kanunu ve ilgili mevzuat hükümlerine göre, adres kayıt sistemine çıkartılacak tebliğ evrakında, tebliğin, "adres kayıt sistemi"ndeki adrese çıkartıldığının açıkça belirtilmesi gerekmektedir.

Böylece tebliğ memuru, yapacağı tebligatın bu çerçevede bir tebligat olduğunu bilerek hareket edecektir. Böyle bir durumda muhatabın adres kayıt sistemindeki adresinde oturmamış olduğu veya sürekli olarak ayrıldığı tespit edildiğinde, tebliğ memuru tebliğ olunacak evrakı, o yerin muhtar veya ihtiyar heyeti azasından birine veyahut zabıta amir veya memurlarına imza mukabilinde teslim ederek tesellüm edenin adresini ihtiva eden ihbarnameyi gösterilen adresteki binanın kapısına yapıştıracaktır.

İhbarnamenin kapıya yapıştırıldığı tarih, tebliğ tarihi sayılacaktır. Bu durumda komşu, kapıcı ya da yöneticiye haber verme zorunluluğu bulunmamaktadır. Bu fıkrayla, muhatabın gerçek adresini ilgili mercilere bildirmemesi durumunda, adres araştırması yapma zorunluluğu ortadan kaldırılmaktadır.

BİLİNEN ADRESTE TEBLİGAT

Tebligat Kanununun Uygulanmasına Dair Yönetmeliğin; "Bilinen adreste tebligat" kenar başlıklı "16. maddesinde "(1) Tebligat, öncelikle tebliğ yapılacak şahsın bilinen en son adresinde yapılır. Bilinen en son adresin tespitinde, tebliğ isteyenin beyanı, muhatabın veya diğer ilgililerin bildirimleri ya da mevcut belgeler esas alınır. (2) Bilinen en son adresin tebligata elverişli olmadığının anlaşılması veya tebligat yapılamaması hâlinde, muhatabın adres kayıt sisteminde bulunan yerleşim yeri adresi bilinen en son adresi olarak kabul edilir ve tebligat buraya yapılır. Ayrıca başkaca adres araştırması yapılmaz. 79 uncu maddenin ikinci fıkrasına göre renkli bastırılan tebligat zarfında, adresin muhatabın adres kayıt sistemindeki yerleşim yeri adresi olduğu belirtilerek bu adrese tebligat yapılacağına dair meşruhata yer verilir.", Hükümlerine yer verilmiştir.

MUHATABIN ADRES KAYIT SİSTEMİNDEKİ ADRESİNE, KANUNUN 21. MADDESİNİN İKİNCİ FIKRASI UYARINCA DOĞRUDAN TEBLİGAT YAPILMASI MÜMKÜN DEĞİLDİR.

Tebligat Kanunu, 19.01.2011 tarihinde yürürlüğe giren 6099 sayılı Kanunla değiştirildikten sonra, gerçek kişilere yapılacak tebligatla ilgili olarak iki aşamalı bir yol benimsenmiştir. Bu değişikliğe göre, muhatabın adres kayıt sistemindeki adresine, Kanunun 21. maddesinin ikinci fıkrası uyarınca doğrudan tebligat yapılması mümkün değildir.

Muhataba çıkarılan ilk tebligat, bilinen veya gösterilen adresine yapılacaktır. Buna göre, ilk defa  bildirilen adresin muhatabın (davalının) adres  kayıt  sistemindeki  adresi  veya  başka  bir  adres  olması  arasında  fark yoktur.

Her iki adres de Tebligat Kanununun 10/1. maddesi kapsamında bilinen adrestir. Bildirilen adrese çıkarılan tebligatın bila tebliğ iade edilmesi halinde, Tebligat Kanununun Uygulanmasına Dair Yönetmeliğin 16/2. maddesi de nazara alınarak muhatabın adres kayıt sistemindeki yerleşim yeri adresine Tebligat Kanununun 21/2. maddesine göre tebligat çıkarılacaktır.[15]

Tebligat Kanununun 10/2 ve 21/2. maddeleri farklı şekilde yorumlanarak, başka adresi bilinmediği gerekçesiyle muhatabın adres kayıt sistemindeki yerleşim yeri adresine doğrudan doğruya 21/2. maddesine göre tebligat çıkartılması muhatabın savunma hakkını kısıtlayacağından, Anayasanın "Hak arama hürriyeti" kenar başlıklı 36. maddesine ve Tebligat Kanununun yukarıda bahsi geçen hükümlerine aykırı olacaktır.

Tebligat Kanununda değişiklik öngören maddelerin gerekçelerine göre, tebliğ işleminin iki veya üç tebligatla yapılmasının amaçlandığı anlaşılmaktadır.

Tebligatın aşamalarını şu şekilde izah edebiliriz: Tebligat Kanununda yapılan değişiklikten sonraki hükümlerde ve bu değişikliğe uygun olarak çıkarılan uygulama yönetmeliği hükümlerinde, muhatabın sadece adres kayıt sistemindeki yerleşim yeri adresinin bilinen adres olarak bildirilmesi halinde ilk tebliğin 21/2'ye göre yapılacağına imkan tanınmamış, aksine bildirilen adres, adres kayıt sistemindeki adres olsa dahi tebligatın 10/1 ve 21/1 maddelere göre yapılacağı, bilinen en son adresin tebligata elverişli olmadığının anlaşılması veya tebligat yapılamaması hâlinde, ikinci tebliğin 21/2'ye göre yapılabileceği belirtilmiştir.

MAVİ RENKLİ ZARF KULLANILMASI ZORUNLULUĞU

Ayrıca Yönetmeliğin 16. maddesinde, Kanunun 21/2. maddesine göre çıkarılacak tebligatların açık mavi renkli zarflarla yapılacağı belirtilerek, bu usulün hemen başvurulacak bir yol olmadığına, istisna olarak ve belirli şartların oluşması halinde başvurulacak bir tebligat şekli olduğuna da işaret etmektedir. Yönetmeliğin 16. maddesinde, Kanunun 21/2. maddesine göre yapılacak tebliğ zarfının açık mavi renkli olması gerekir. Bu kurala mutlaka uyulmalıdır. Örneğin; beyaz renkli zarf üzerinde “Mernis Adresi” şeklindeki kaydın Kanunun ve Yönetmeliğin aradığı şartları karşılamadığı dolayısıyla tebliğin usule aykırı olduğu kabul edilmelidir.[16]

BİLDİRİLEN ADRES KAYIT SİSTEMİNDEKİ ADRES OLSA BİLE İLK TEBLİGAT KANUNUN 10. MADDESİNE GÖRE NORMAL OLARAK ÇIKARILMALIDIR.

İlk defa bildirilen adres, adres kayıt sistemindeki adres olsa dahi, tebliğ evrakının Kanunun 10. maddesine göre normal bir şekilde çıkarılması,[17] Kanunun 20 ve 21. maddesinin birinci fıkrası ile Tebligat Yönetmeliğinin 29. maddesince muhatap lehine olan araştırmalar yapılarak tebligatın kendisine ulaşması ve bilgilendirme işlemlerinin yerine getirilmesi gerekir.[18]

ADRES DEĞİŞTİRMENİN BİLDİRİLMESİ MECBURİYETİ

Tebligat Kanunu’nun 35 inci maddesi ile ilgili olarak, tebligata elverişli adresin bulunamaması veya bu maddenin uygulanmasındaki bilgi eksikliği gibi nedenlerle uygulamada pek çok sorun bulunmaktaydı.

Bu konuda ortaya çıkan sorunlar, gerçek kişiler bakımından adres kayıt sisteminin oluşturulması sebebiyle tebligat işlemlerinin kolaylaştığı ve bazı sorunların giderilebildiği söylenebilir.

Tüzel kişiler bakımından ise adresleri farklı şekillerde tutulan sicil ve kayıtlarda bulunduğundan, bu resmî kayıtlarındaki adreslerinin esas alınması gereklidir.

TEBLİGAT KANUNU’NUN 35. MADDESİNDE YERALAN TEBLİGAT ESASLARI

ADRES DEĞİŞİKLİĞİNİ BİLDİRME ZORUNLULUĞU

7201 sayılı Tebligat Kanunu’nun 35/1 maddesine göre, Kendisine veya adresine kanunun gösterdiği usullere göre tebliğ yapılmış olan kimse, adresini değiştirirse, yenisini hemen tebliği yaptırmış olan kaza merciine bildirmeye mecburdur. Bu takdirde bundan sonraki tebliğler bildirilen yeni adrese yapılır.

Yasal düzenlemeye göre, daha önce kendisine usulüne uygun şekilde tebligat yapılmış kimse, adresini değiştirdiğinde yenisini bildirirse, tebligat bu yeni adrese yapılır.

Tebligat Kanunun 35/2 maddesindeki yeni düzenleme sonucu, daha önce kendisine tebligat yapılıp da adresini değiştiren ve bunu bildirmeyen kişiye ne şekilde tebligat yapılacağı hususu yeniden düzenlenmiştir.

Buna göre, adresini değiştiren, ancak yeni adresini yargı organına bildirmeyen kişi, gerçek kişi ise, Öncelikle adres kayıt siteminde kayıtlı adresine tebligat yapılacaktır. Adres kayıt sistemi oluşturulduğundan, tebligat memurunun ayrıca adres araştırması yapması yöntemi terk edilmiştir.

YENİ ADRESİN BİLDİRİLMEMESİ VE ADRES KAYIT SİSTEMİNDE YERLEŞİM YERİ ADRESİNİN DE TESPİT EDİLEMEDİĞİ HALLERDE TEBLİGAT

7201 sayılı Tebligat Kanunu’nun 35/2 maddesine[19] göre, Adresini değiştiren kimse yenisini bildirmediği ve adres kayıt sisteminde yerleşim yeri adresi de tespit edilemediği takdirde, tebliğ olunacak evrakın bir nüshası eski adrese ait binanın kapısına asılır ve asılma tarihi tebliğ tarihi sayılır.

Normalde, gerçek kişilerin adres kayıt sisteminde adreslerinin bulunması gerekir. Gerçek kişiler bakımından adres kayıt sisteminde bir adresin bulunmaması çok zayıf bir olasılıktır. Ancak zayıf da olsa, bazen böyle bir ihtimalin gerçekleşmesi de söz konusu olabilmektedir. Muhatabın, adres kayıt sisteminde adresi yoksa, evrakın bir nüshasının eski adrese ait binanın kapısına asılacağı ve bunun da tebligat tarihi sayılacağı kabul edilmiştir.

Bundan sonra eski adrese çıkarılan tebliğler muhataba yapılmış sayılır. (TebK. md. 35/3)[20]

TÜZEL KİŞİLERE TEBLİGAT

7201 sayılı Tebligat Kanunu’nun 35/4 maddesine[21]  göre, Daha önce tebligat yapılmamış olsa bile, tüzel kişiler bakımından resmi kayıtlardaki adresleri esas alınır ve bu madde hükümleri uygulanır.

Bu yasal düzenleme, tüzel kişiler bakımından özel ve açık bir hüküm getirmektedir. Tüzel kişilerin adreslerinin, bir sicil veya resmî kayıtta belirli olması sebebiyle meçhul olması düşünülemez. Bu çerçevede daha önce kendilerine tebligat yapılmamış olsa bile, tüzel kişiler bakımından resmî kayıtlardaki adreslerinin esas alınacağı ve bu madde hükümlerinin uygulanacağı açıkça düzenlenmiştir.

DAHA ÖNCE YURT DIŞINDAKİ ADRESİNE TEBLİGAT YAPILMIŞ TÜRK VATANDAŞININ ADRESİNİ DEĞİŞTİRMESİ HALİNDE TEBLİGAT

7201 sayılı Tebligat Kanunu’nun 35/5 maddesine[22]  göre, Daha önce yurt dışındaki adresine tebligat yapılmış Türk vatandaşı, yurt dışı adresini değiştirir ve bunu tebliğ çıkaran mercie bildirmez, adres kayıt sisteminden de yerleşim yeri adresi tespit edilemezse, bu kişinin yurt dışında daha önce tebligat yapılan adresine Türkiye Büyükelçiliği veya Konsolosluğunca 25/a maddesine göre gönderilen bildirimin adrese ulaştığının belgelendiği tarihten itibaren otuz gün sonra tebligat yapılmış sayılır.

Bu yasal düzenleme ile, yurt dışında bulunan Türk vatandaşları bakımından 35 inci maddenin nasıl uygulanacağı hususuna açıklık getirilmiştir. Bu düzenleme ile daha önce kendisine yurt dışında tebligat yapılan Türk vatandaşlarının da adres değişikliklerini ilgili yargı organına bildirmesi zorunluluğu kabul edilerek, bu değişiklik bildirilmediğinde nasıl bir yol izleneceği belirtilmektedir.

Daha önce kendisine usulünce tebligat yapılan kimse adresini değiştirdiği hâlde bu değişikliği bildirmezse, önce adres kayıt sistemindeki adresine bakılacaktır.

Çünkü, yurt dışındaki Türk vatandaşları bakımından da adres kayıt sisteminde açık adres kaydı tutulmaktadır. Zayıf bir ihtimal de olsa, adres kayıt sisteminden de yerleşim yeri adresi tespit edilemezse, bu kişinin yurt dışında daha önce usulüne uygun şekilde tebligat yapılan adresine, Türkiye Büyükelçiliği veya Konsolosluğunca Kanunun 25/a maddesine göre gönderilen bildirimin adrese ulaştığının belgelendiği tarihten itibaren otuz gün sonra tebligat yapılmış sayılacaktır.

Bu yöntem, aynı zamanda Kanunun 25/a maddesindeki yöntemle uyumlu bir düzenleme olup, ortaya çıkacak belirsizlikleri gidereceği gibi, bu yolla ortaya çıkacak zaman ve para kaybının da önüne geçilmiş olacaktır.

ADRESİN MEÇHUL OLMASI VE İLANEN TEBLİGAT

7201 sayılı Tebligat Kanunu’nun 28/1. Maddesine göre,  Adresi meçhul olanlara tebligat ilanen yapılacaktır.

ADRESİN MEÇHUL SAYILMASI HALİ

7201 sayılı Tebligat Kanunu’nun ilgili maddeleri uyarınca tebligat yapılamayan ve ikametgahı, meskeni veya iş yeri de bulunamayan kimsenin adresi meçhul sayılır. (Teb.K. md. 28/2)

Adresin meçhul olması halinde keyfiyet tebliğ memuru tarafından mahalle veya köy muhtarına şerh verdirilmek suretiyle tesbit edilir. (Teb.K. md. 28/3)

ADRES ARAŞTIRMASI

Bununla beraber tebliği çıkaran merci, muhatabın adresini resmi veya hususi müessese ve dairelerden gerekli gördüklerine sorar ve zabıta vasıtasıyla tahkik ve tespit ettirir.[23] (Teb.K. md. 28/3)

YABANCI MEMLEKETLERDE OTURANLARA İLANEN TEBLİGAT YAPILMASI

Yabancı memleketlerde oturanlara ilanen tebligat yapılmasını icabettiren ahvalde tebliği çıkaran merci, tebliğ olunacak evrak ile ilan suretlerini yabancı memlekette bulunan kimsenin malüm adresine ayrıca iadeli taahhütlü mektupla gönderir ve posta makbuzunu dosyasına koyar. (Teb.K. md. 28/3)

YARGITAY UYGULAMASI

Yargıtay, tebligatın yasal mevzuata uygun yapılması gerektiğini, tebligatın aşamalarına uygun bir şekilde yerine getirilmesi gerektiğini, tebligat mevzuatına uymayan tebligat işlemlerinin geçersiz olacağını düşünmekte ve bu düşüncesini kararlara yansıtmaktadır. Bu karalardan bazıları şunlardır:

- İlk seferde doğrudan Kanunun 21/2 maddesine göre tebligat yapılamaz.

Yargıtay, gerekçeli karar tebligatının davalının bilinen en son adresine çıkarılması bu adresin tebligata elverişli olmadığının anlaşılması veya tebligat yapılamaması halinde, muhatabın adres kayıt sisteminde bulunan yerleşim yeri adresi bilinen en son adresi kabul edilip tebligatın buraya yapılması gerektiğini, ilk seferde doğrudan Kanunun 21/2 maddesine göre tebligat yapılmasının kanuna aykırı ve usulsüz olduğunu ifade etmektedir.[24]

Bu durumda, mahkemece adı geçen davalıya 7201 sayılı Tebligat Kanunu ve Tebligat Kanununun Uygulanmasına Dair Yönetmelik hükümlerine uygun şekilde gerekçeli kararın tebliği sağlanarak ve yasal temyiz süresi beklenilmelidir.[25]

- Mernis adresine gönderilen tebligatın mavi renkli zarf içine konulmaması usule aykırıdır (Teb.K. md. 21/2 ve Yön. md. 16/2)

Yargıtay, tebligat işlemlerinin mevzuatta belirtilen şekilde yürütülmesi gerektiğini, tebligat ile ilgili şekil, merasim ve usül kaidelerinin aynen uygulanması gerektiğini düşünmektedir. Örneğin bir kararında, Tebligat Kanunu’nun 21/2 maddesine göre yapılan tebligat işlemlerinde tebliğ zarfının açık mavi renkli olmadığı, beyaz renkli zarf üzerindeki “Mernis Adresi” şeklinde kaydın Kanunun ve Yönetmeliğin aradığı şartları karşılamadığı dolayısıyla tebliğin usule aykırı olduğunu ifade etmiştir.[26]

- Adres kayıt sistemindeki adresinden başka bir adrese Tebligat Kanunu'nun 35. maddesine göre yapılan tebligat usulsüz ve hukuka aykırıdır.

Gerekçeli kararın, davalının adres kayıt sistemindeki adresinden başka bir adrese Tebligat Kanunu'nun 35. maddesine göre usulsüz tebliğ yapıldığından, adı geçen davalıya öncelikle yurtdışı adresi dikkate alınmak suretiyle Tebligat Kanunu ve ilgili yönetmelik hükümlerine göre gerekçeli kararın usulüne uygun olarak tebliğ edilmesi ve temyiz süresinin beklenilmesi gerekmektedir. [27]

- Sanığın bilinen son adresi olan  Mernis adresine yapılan tebliğ geçerlidir.

Mahkûmiyet kararının Tebligat Kanunu'nun 21. maddesine uygun olarak sanığın bilinen son adresi olan yukarıda belirtilen Mernis adresine tebliğinin geçerli olduğunun anlaşılması; sanığın hatalı bir adrese tebligat yapıldığına ilişkin itirazının bulunmaması ve temyiz dilekçelerinde de adres olarak tebligat yapılan Mernis adresini göstermesi karşısında tebligat hukuka aykırı olduğu söylenemez.[28]

- MERNİS adresine doğrudan MERNİS şerhli olarak yapılan tebliğ işlemi usulsüzdür.

Muhatabın bilinen son adresine tebliğ yapılması, tebligatın iade gelmesi durumunda bu defa muhatabın MERNİS adresinin tespiti yapılarak tebligat zarfı üzerine söz konusu adresin MERNİS adresi olduğunu belirtmeden tebliğ yapması, yine tebligatın iade gelmesi durumunda bu defa tebligat parçası üzerine adresin MERNİS adresi olduğu ve 7201 sayılı Kanun'un 21/2. maddesi uyarınca işlem yapılması belirterek tebliğ yapması gerektiği; bu nedenle sanığın MERNİS adresine doğrudan MERNİS şerhli olarak yapılan tebliğ işleminin usulsüz olduğu gözetilmelidir.[29]

- Sanığın yokluğunda verilen kararın savunmasında bildirdiği adresine tebliği gerekirken doğrudan MERNİS adresine Tebligat Kanununun 21. maddesine göre yapılan tebligat usulsüzdür.

Sanığın yokluğunda verilen kararın savunmasında bildirdiği adresine tebliği gerekirken doğrudan MERNİS adresine Tebligat Kanununun 21. maddesine göre yapılan tebligatın usulsüz olduğu anlaşılmakla sanığın eski hale getirme talebi yerinde görülerek öğrenme üzerine  yapılan temyiz isteği süresinde yapılmış kabul edilmelidir. [30]

- Muhatapla aynı konutta oturan başka bir şahsa tebligat yapılması hali.

Sanığın yokluğunda verilen kararın “aynı konutta oturan yengesi Z.ye tebliğ edildiği” ancak tebligat tarihinde adreste bulunup bulunmadığına ilişkin bir bilgi bulunmaması sebebiyle tebligatın geçerli olmadığı gözetilmelidir.[31]

- Muhatabın mernis adresine doğrudan 21/2 maddesi uyarınca muhtara yapılan tebligat ve muhatabın asker olması hali

Mahkemece sanığın yokluğunda verilen gerekçeli kararın, yalnızca ve doğrudan sanığın MERNİS adresi olan adresinde Tebligat Kanunu‘nun 21/2. maddesi uyarınca muhtara yapılan tebligat usulsüzdür. Tebliğ tarihinde aynı zamanda asker olan sanığa gerekçeli kararın 7201 sayılı Tebligat Kanunu‘nun 14. maddesi uyarınca tebliğ edilmesi gerekir.[32]

- Sanığın bilinen en son adresine kanunun gösterdiği usullere göre önceden yapılmış bir tebligat yapılmadan 7201 sayılı Tebligat Kanununun 35. maddesi uyarınca tebligat yapılması yasaya aykırıdır.

Sanığın bilinen en son adresine kanunun gösterdiği usullere göre önceden yapılmış bir tebligat bulunmadığı halde, 7201 sayılı Tebligat Kanununun 35. maddesi uyarınca yapılan 14.08.2013 tarihli tebliğinin usulsüz olduğu, yine sanığın sorgusunda belirttiği adresten başka bir adrese yapılan 20.08.2013 tarihli tebliğin de usulsüz olduğu ve her iki tebliğin de temyiz süresini başlatmadığı gözetilmelidir.[33]

- Tebligatın okuma yazma bilmeyen muhatabın annesine tebliğ edilmesi hali

Gerekçeli kararın, sanığın okuma yazma bilmeyen annesine Tebligat Kanunu'nun 24. maddesi uyarınca komşu huzurunda tebliğ edilmediği ve tebligatın geçersiz olduğu kabul edilmelidir.[34]

- Önceden bildirilen ve adres kayıt sistemindeki adrese doğrudan 7201 sayılı Tebligat Kanununun 21/2.maddesine göre yapılan tebligat usulsüzdür.

Sanığın daha önceden bildirdiği ve adres kayıt sistemindeki adresine doğrudan 7201 sayılı Tebligat Kanununun 21/2.maddesine göre yapılan tebligatın usulsüz olması nedeniyle temyizin süresinde olduğu kabul edilmelidir.[35]

- Tebligat tarihinde sanığın asker olması hali

Sanığın tebligat tarihinde asker olduğunu belirtmesi üzerine mahkemece ilgili kurumdan sorularak sanığın 23.01.2012 tarihinde asker olduğunun tespit edilmesi karşısında, 23.01.2012 tarihinde yapılan gerekçeli karar tebliğ işleminin geçersiz olduğu, sanığın öğrenme üzerine verdiği 29.08.2012 tarihli temyiz isteminin süresinde olduğu kabul edilmelidir.[36]

- Bildirilen adres yerine MERNİS adresine Tebligat Kanunu’nun 21. maddesine göre yapılan tebliğ işleminin geçersiz olması hali.

Sanığın duruşmada bildirdiği adres yerine MERNİS adresine Tebligat Kanunu’nun 21. maddesine göre yapılan tebliğ işleminin geçersiz olması nedeniyle temyizi süresinde olduğu kabul edilmelidir.[37]

- Muhatabın kardeşine tebliğ edildiği bildirilmesine rağmen tebligat yapılan kişinin muhatabın kardeşinin olmadığının saptanması halinde tebligat geçersizdir.

Sanığın yokluğunda verilen 12.06.2013 tarihli mahkumiyet kararı sanığın kardeşi İY imzasına tebliğ edilmişse de, sanığın nüfus kayıtlarının incelenmesinde bu isimde bir kardeşinin bulunmadığı anlaşılmakla; 13/08/2013 tarihinde sanığa yapılan gerekçeli karar tebligatı usulsüz olduğu kabul edilmelidir.[38]

- Bilinen en son adresi yerine doğrudan mernis adresine yapılan tebligat geçersizdir.

Sanığın yokluğunda verilen hükmün, savunmasında beyan ettiği bilinen en son adresi yerine doğrudan mernis adresine çıkartılarak yapılan 18.04.2013 tarihli tebliğin 7201 sayılı Tebligat Kanunu'nun 10. maddesi hükmü karşısında geçerliliğinin bulunmadığı gözetilmelidir.[39]

- Doğrudan 7201 sayılı Tebligat Kanununun 35. maddesi uyarınca tebligat yapılamaz.

Sanığın yokluğunda verilen hükmün sanığın adresine 7201 sayılı Tebligat Kanununun 35. maddesi uyarınca yapılmasının, daha önce adli mercilerce bu adreste usulüne uygun bir tebligat yapılmadığından usulsüz olduğu gözetilmelidir.[40]

- Sanığın duruşmada bildirdiği adres yerine farklı bir adrese tebliğ yapılması usule aykırıdır.

Sanığın mahkemede savunması alındığı sırada bildirdiği son adres olan yer adresine tebligat çıkarılmadığı anlaşılmakla, sanığın duruşmada bildirdiği adres yerine farklı bir adrese tebliğ yapılması nedeniyle tebliğin usulüne aykırı olduğunun anlaşılması karşısında; sanığın temyiz isteminin süresinde olduğu kabul edilmelidir.[41]

- Tebligatın sanığın bilinen son adresine yapılamaması durumunda, Tebligat Kanununun 35. Maddesine göre tebliğ yapılması için daha önce belirlenen adrese usullüne uygun tebliğin yapılmış olması gerekir.

Tebligatın sanığın bilinen son adresine yapılamaması durumunda, Tebligat Kanununun 35. Maddesine göre tebliğ yapılması için daha önce belirlenen adrese usullüne uygun tebliğin yapılmış olmasının gerektiği, ancak sanığın belirtilen adresine daha önce tebligat yapıldığına ilişkin bir bilgi veya belge olmadığı anlaşılmakla, sanığa yapılan tebliğin usulsüz olduğu belirlenerek, temyiz dilekçe tarihi öğrenme tarihi olarak kabul edilip, temyizin süresi içinde olduğu kabul edilmelidir.[42]

- Sanığın bir avukatın kendisini müdafii olarak temsil ettiğinden haberinin olmaması hali

sanığın yokluğunda verilen hükmün, kovuşturma aşamasında baro tarafından görevlendirilen Avukata tefhim edildiği, sanığın ise bu avukatın kendisini müdafii olarak temsil ettiğinden haberinin olmadığı, sanığa 7201 sayılı Tebligat Kanunu'nun 35. maddesi uyarınca 24.12.2013 tarihinde yapılan gerekçeli karar tebligatının ise; daha önce adli mercilerce bu adrese usulünce bir tebligat yapılmamış olması nedeniyle geçersiz olduğu gözetilmelidir.[43]

- Reşit olmayan kişiye yapılan tebligatın geçerli olmaması

Yokluğunda verilen kararın sanığın aynı konutta ikamet ettiği belirtilen ehil kızı Remziye Duman'a 23.01.2013 tarihinde tebliğ edildiği ancak mahallince dosya içerisine konulan sanığa ait aile nüfus kayıt örneğine göre, tebligat tarihinde sanığın kızı RD'ın 17 yaşında olduğunun ve dolayısıyla reşit olmadığının anlaşılması karşısında, 7201 sayılı Tebligat Kanunu’nun 22. maddesine aykırı olarak yapılan tebligatın geçersiz olduğu gözetilmelidir.[44]

SONUÇ

Tebligat Kanunu, 19.01.2011 tarihinde yürürlüğe giren 6099 sayılı Kanunla değiştirilmiş ve aşamalı olarak hangi hallerde ne şekilde tebligat yapılması gerektiği hüküm altına alınmıştır.

Gerçek kişilere yapılacak tebligatla ilgili olarak üç aşamalı bir sistem öngörülmüştür:

1. AŞAMA: BİLİNEN ADRESE TEBLİGAT (TEBLİGAT KANUNUNUN MD.  10/1)

Bu değişikliğe göre, muhatabın adres kayıt sistemindeki adresine, Kanunun 21. maddesinin ikinci fıkrası uyarınca doğrudan tebligat yapılması mümkün değildir. Muhataba çıkarılan ilk tebligat, bilinen veya gösterilen adresine yapılacaktır.

Buna göre, ilk defa bildirilen adresin muhatabın (davalının) adres kayıt sistemindeki adresi veya başka bir adres olması arasında fark yoktur. Her iki adres de Tebligat Kanununun 10/1. maddesi kapsamında bilinen adrestir.

2. AŞAMA: TEBLİGAT KANUNUNUN 21/2. MADDESİ VE TEBLİGAT KANUNUNUN UYGULANMASINA DAİR YÖNETMELİĞİN 16/2. MADDESİNE GÖRE TEBLİGAT

BİLDİRİLEN ADRESE ÇIKARILAN TEBLİGATIN BİLA TEBLİĞ İADE EDİLMESİ HALİ

Bildirilen adrese çıkarılan tebligatın bila tebliğ iade edilmesi halinde, Tebligat Kanununun Uygulanmasına Dair Yönetmeliğin 16/2. maddesi de nazara alınarak muhatabın adres kayıt sistemindeki yerleşim yeri adresine Tebligat Kanununun 21/2. maddesine göre tebligat çıkarılacaktır.

TEB. K. MD. 21/2’YE GÖRE YAPILACAK TEBLİGAT MAVİ RENKLİ ZARFLA GÖNDERİLMELİ VE ÜZERİNE ŞERH VERİLMELİDİR.

Yönetmeliğin 16. maddesinde, Kanunun 21/2. maddesine göre yapılacak tebliğ zarfının açık mavi renkli olması gerekir. Bu kurala mutlaka uyulmalıdır. Mavi renkli zarfla gönderilmeyen tebligat usule aykırı ve geçersizdir.[45]

Tebligat Kanununun 10/2 ve 21/2. maddeleri farklı şekilde yorumlanarak, başka adresi bilinmediği gerekçesiyle muhatabın adres kayıt sistemindeki yerleşim yeri adresine doğrudan doğruya 21/2. maddesine göre tebligat çıkartılması muhatabın savunma hakkını kısıtlayacağından, Anayasanın “Hak arama hürriyeti” kenar başlıklı 36. maddesine ve Tebligat Kanununun yukarıda bahsi geçen hükümlerine aykırı olacaktır.[46]

3. AŞAMA: TEB. K. MD. 35’E GÖRE YAPILACAK TEBLİGAT

7201 sayılı Tebligat Kanunu’nun 35/1 maddesine göre, Kendisine veya adresine kanunun gösterdiği usullere göre tebliğ yapılmış olan kimse, adresini değiştirirse, yenisini hemen tebliği yaptırmış olan adli makamlara bildirmek zorundadır. Bu takdirde bundan sonraki tebliğler bildirilen yeni adrese yapılır.

7201 sayılı Tebligat Kanunu’nun 35/2 maddesine göre, Adresini değiştiren kimse yenisini bildirmediği ve adres kayıt sisteminde yerleşim yeri adresi de tespit edilemediği takdirde, tebliğ olunacak evrakın bir nüshası eski adrese ait binanın kapısına asılır ve asılma tarihi tebliğ tarihi sayılır.

Bundan sonra eski adrese çıkarılan tebliğler muhataba yapılmış sayılır. (Teb K. md. 35/3)

Sonuç olarak belirtmek gerekir ki, tebligat yargılama sürecinin sağlıklı ve hızlı bir şekilde yürütülmesi açısından çok önemli bir olgudur. Tebligat işlemlerinin sağlıklı ve mevzuata uygun olarak yapılması çok önemlidir. Tebligat işlemleri yapılırken, tebligat aşamalarına ve tebligat işlemlerinin sırasına dikkat etmek gerekir.

Adil bir yargılama süreci için; tebligat işlemlerinin mevzuatta yer alan kurallara harfiyen uygun bir şekilde yerine getirilmesi ve tebligat sürecinde yer alan öznelerin de gerçeğe uygun ve yasal düzenlemenin işaret ettiği şekilde işlem yapması gerekmektedir.

(Bu köşe yazısı, sayın Dr. Suat ÇALIŞKAN  tarafından www.hukukihaber.net sitesinde yayınlanması için kaleme alınmıştır. Kaynak gösterilse dahi köşe yazısının tamamı özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan köşe yazısının bir bölümü, aktif link verilerek kullanılabilir. Yazarı ve kaynağı gösterilmeden kısmen ya da tamamen yayınlanması şahsi haklara ve fikri haklara aykırılık teşkil eder.

KAYNAKÇA

Akil, Cenk: “ 11. 1. 2011 Gün ve 6099 Sayılı Kanun ile 7201 Sayılı Tebligat Kanununda Yapılan Değişiklikler”, TBBD, 2012/ 101.

Alangoya, Yavuz/ Yıldırım, M. Kamil/ Deren-Yıldırım, Nevhis: Medenî Usûl Hukuku Esasları, İstanbul 2011.

Ansay, Sabri Şakir:Hukuk Yargılama Usulleri, Ankara 1960.

Berkin Necmeddin M.:Tatbikatçılara Medeni Usul Hukuku Rehberi, İstanbul 1981.

Bilge, Necip/ Önen Ergun: Medeni Yargılama Hukuku, Ankara 1978.

Deliduman, Seyithan: Son Değişikliklere Göre Gözden Geçirilmiş, Güncellenmiş ve Kısmen Genişletilmiş Tebligat Hukuku Bilgisi, Ankara 2012.

Ejder Yılmaz / Tacar Çağlar, Tebligat Hukuku, Ankara 2013.

Hanağası, Emel/ Özekes,Muhammet, Yargı Örgütü ve Tebligat Hukuku (Ed. Doğan Gökbel), Eskişehir 2012.

Kavasoğlu, Abdurrahman: “Uygulamada Tebligat Sorunları Nedeniyle Davaların Sürüncemede Kalması Sorununa Çözüm Önerileri ve Mahalle Muhtarlıkları”, Toplumsal Güvenlik ve Yerel Siyaset Dergisi, 2008 Nisan, S. 28.

Kuru, Baki/Yılmaz, Ejder/Arslan Ramazan: Medeni Usul Hukuku, Ankara 2013.

Muşul, Timuçin, Tebligat Hukuku, Ankara 2013.

Özbay, İbrahim: “6099 Sayılı Kanun ve Tebligat Kanununun Uygulanmasına Dair Yönetmelik Çerçevesinde Tebligat Hukukundaki Son Değişiklikler”, EÜHFD, C. XVI, S. 1–2 2012.

Özekes, Muhammet: Medeni Usul Hukukunda Hukukî Dinlenilme Hakkı, Ankara 2003.

Pekcanıtez, Hakan/Atalay, Oğuz/ Özekes, Muhammet: Medeni Usul Hukuku, Ankara 2013.

Postacıoğlu, İlhan E.: Medeni Usul Hukuku Dersleri, İstanbul 1975.

Ruhi, Ahmet Cemal: Tebligat Hukuku, Ankara 2013.

Salgırtay Teoman: “Tebligat Kanununda Yapılan Değişiklikler Ve Bir Yargıtay Kararı Işığında (Yargıtay 12. H.D. 2012 / 32459 E. – 2013 / 3328 K. S. -11.02.2013 T.) Tebligat Kanunu Uygulamaları” ABD. 2013/4, ss. 297-328; s. 302.

Şeker, Hilmi: “Uyum’un Takip Versiyonu, Yenilik mi Yinelemek mi?”, ABD. 2012/3, s.370-403.

Tanrıver, Süha: “Hukuk Yargısında Etkinliğin Sağlanması İçin Alınması Gereken Önlemler Üzerine”, AÜHFD, Y. 2000, C. 49, s. 75;

Üstündağ, Saim: Medenî Yargılama Hukuku, C. I-II, İstanbul 2000, s. 427;

------

[1] Tebligat ile ilgili temel yasal düzenlemeler şunlardır: ilk sırada 11.02.1959 tarihli ve 7201 sayılı Tebligat Kanunu yer alır. Bu Kanun’un uygulanmasına ilişkin usul ve esaslar, 25.01.2012 tarihinde Resmi Gazete’de yayımlanan Tebligat Kanununun Uygulanmasına Dair Yönetmelik ile düzenlenmiştir. Bundan başka, 19.01.2013 tarihli Resmi Gazete yayımlanan Elektronik Tebligat Yönetmeliği ile elektronik ortamda yapılacak tebligatlara ilişkin usul ve esasları düzenlenmiştir.

[2]  Ejder Yılmaz / Tacar Çağlar, Tebligat Hukuku, Ankara 2013, 39

[3] Alangoya, Yavuz/ Yıldırım, M. Kamil/ Deren-Yıldırım, Nevhis: Medenî Usûl Hukuku Esasları, İstanbul 2011, s. 177; Özbay, İbrahim: “6099 Sayılı Kanun ve Tebligat Kanununun Uygulanmasına Dair Yönetmelik Çerçevesinde Tebligat Hukukundaki Son Değişiklikler”, EÜHFD, C. XVI, S. 1–2 2012, s. 115;  Ruhi, Ahmet Cemal: Tebligat Hukuku, Ankara 2013, s. 15; Muşul, Timuçin, Tebligat Hukuku, Ankara 2013, s. 41; Pekcanıtez, Hakan/Atalay, Oğuz/ Özekes, Muhammet: Medeni Usul Hukuku, Ankara 2013, s. 168; Kuru, Baki/Yılmaz, Ejder/Arslan Ramazan: Medeni Usul Hukuku, Ankara 2013, s.725; Hanağası, Emel/ Özekes,Muhammet, Yargı Örgütü ve Tebligat Hukuku (Ed. Doğan Gökbel), Eskişehir 2012, s. 87; Akil, Cenk “ 11. 1. 2011 Gün ve 6099 Sayılı Kanun ile 7201 Sayılı Tebligat Kanununda Yapılan Değişiklikler”, TBBD, 2012/ 101, s. 249; Sabri Şakir Ansay, Hukuk Yargılama Usulleri, Ankara 1960, s. 166; Postacıoğlu, İlhan E.: Medeni Usul Hukuku Dersleri, İstanbul 1975, s.478; Üstündağ, Saim: Medenî Yargılama Hukuku, C. I-II, İstanbul 2000, s. 427; Bilge, Necip/ Önen Ergun: Medeni Yargılama Hukuku, Ankara 1978, s. 319; Deliduman, Seyithan: Son Değişikliklere Göre Gözden Geçirilmiş, Güncellenmiş ve Kısmen Genişletilmiş Tebligat Hukuku Bilgisi, Ankara 2012, s. 15.

[4] Muhammet Özekes, Medeni Usul Hukukunda Hukukî Dinlenilme Hakkı, Ankara 2003, s. 98; Hanağası/Özekes, s. 88; Pekcanıtez/Atalay/Özekes, s.167.

[5] Muşul, s. 9.

[6] Kuru/Arslan/Yılmaz, s. 732; Ruhi, s. 18; Muşul, s. 15; Yılmaz/Çağlar, s. 7; Tanrıver, Süha: “Hukuk Yargısında Etkinliğin Sağlanması İçin Alınması Gereken Önlemler Üzerine”, AÜHFD, Y. 2000, C. 49, s. 75; Kavasoğlu, Abdurrahman: “Uygulamada Tebligat Sorunları Nedeniyle Davaların Sürüncemede Kalması Sorununa Çözüm Önerileri ve Mahalle Muhtarlıkları”, Toplumsal Güvenlik ve Yerel Siyaset Dergisi, 2008 Nisan, S. 28, s. 92.

[7] Y.23.HD, E: 2013/224, K: 2013/1043, KT: 25.02.2013.

[8] Y.10. CD, E. 2013/9548, K. 2018/3604, T. 18.4.2018: “…28/10/2009 tarih 2008/412 esas ve 2009/758 karar sayılı denetimli serbestlik tedbirine dair kararın sanığın talimatla alınan savunmasında belirttiği “... Mah. 24. Sok. No:38 D:9 ...” adresine tebliğe çıkarıldığı, çıkarılan tebligatın sanığın belirtilen adresten taşındığı gerekçesiyle iade edildiği, iade üzerine kararın bu kez aynı adrese Tebligat Kanunu'nun 35. maddesine göre 25.12.2009 günü tebliğ edildiği ancak 7201 Sayılı Tebligat Kanunu'nun 10. maddesinin 1. fıkrasına göre tebligatın bilinen en son adrese yapılması gerektiği, dosyada bulunan sanığın talimatla alınan savunmasına ekli 17.02.2009 tarihli dilekçesine göre sanığın bilinen en son adresinin “... Mah. 56. Sok. No:3/4 ...” olduğu anlaşıldığından, sanığa usulüne uygun olarak tebliğ edilmeyen kararın kesinleşmediği, bu sebeple daha sonra verilen 20/02/2013 tarihli kararın yok hükmünde olduğu, sanığın 11.03.2013 tarihli kanun yoluna başvurma dilekçesinin 28/10/2009 tarihli denetimli serbestlik tedbiri kararına yönelik olduğu kabul edilerek yapılan incelemede…”

[9] (EKLENMİŞ FIKRA RGT: 19.01.2011 RG NO: 27820 KANUN NO: 6099/3)

[10]  Bilinen en son adres kavramı, yerleşim yerinden farklıdır; daha geniş bir içeriğe sahiptir. Bkz.;  Berkin. Tatbikatçılara Medeni Usul Hukuku Rehberi, İstanbul 1981, s. 345; Üstündağ, s. 430. Yerleşim yeri, bir kimsenin sürekli olarak kendisine yaşam alanı olarak belirlediği yerde kalma niyetiyle oturduğu yer olarak tanımlanabilir (TMK. m. 19,I). Bilinen son adresin süreklilik arz etmesi kavramı, kişinin orada oturmasını gerektirmemektedir. İlgilinin iş yeri adresi, bilinen son adres niteliği taşıyabilir. Bilinen en son adresin tespitinde, tebliğ isteyenin beyanı, muhatabın veya diğer ilgililerin bildirimleri veya mevcut olan belgeler ışığında değerlendirilmelidir. Bkz.; Şeker, Hilmi: “Uyum’un Takip Versiyonu, Yenilik mi Yinelemek mi?”, ABD. 2012/3, s. 380.

[11] Madde 21 - (DEĞİŞİK MADDE RGT: 15.06.1985 RG NO: 18785 KANUN NO: 3220/7)

[12] Kapı ile ne demek istendiği çok anlaşılamamaktadır. Burada kast edilenin apartmanlarda ana giriş kapısı veya daire kapısı olup olma­dığı çok belli değildir. Bundan başka, güvenlik sebebiyle, posta memurları bazı sitelere ve rezidans gibi binalara girememektedir. Bu hallerde kapıya yapıştırma işleminin nasıl yapılacağına ilişkin bir belirsizlik  olduğu öğretide dile getirilmektedir. bkz. Daylık, Kadir/Akdağ, Sami/ Nejla İnekçioğlu -Tebligat Sorunları, s. 36; Ruhi, s. 594.  

[13] (EKLENMİŞ FIKRA RGT: 19.01.2011 RG NO: 27820 KANUN NO: 6099/5).

[14] EKLENMİŞ FIKRA RGT: 27.03.2003 RG NO: 25061 KANUN NO: 4829/5.

[15] Y.14.HD, E: 2015/15341,K: 2017/5691, 05.07.2017 

[16] Y.12.HD, E:2016/10293, K:2017/2033, KT:15.2.2017.

[17] Salgırtay Teoman, “Tebligat Kanununda Yapılan Değişiklikler Ve Bir Yargıtay Kararı Işığında (Yargıtay 12. H.D. 2012 / 32459 E. – 2013 / 3328 K. S. -11.02.2013 T.) Tebligat Kanunu Uygulamaları” ABD. 2013/4, ss. 297-328; s. 302.

[18] Y.14.HD, E: 2017/ 4441, K: 2017/8935, KT: 28.11.2017.

[19] (DEĞİŞİK FIKRA RGT: 19.01.2011 RG NO: 27820 KANUN NO: 6099/9)

[20] (DEĞİŞİK FIKRA RGT: 27.03.2003 RG NO: 25061 KANUN NO: 4829/11)

[21] (DEĞİŞİK FIKRA RGT: 19.01.2011 RG NO: 27820 KANUN NO: 6099/9)

[22] (EKLENMİŞ FIKRA RGT: 19.01.2011 RG NO: 27820 KANUN NO: 6099/9)

[23]  DEĞİŞİK CÜMLE, RGT: 27.03.2003, RG NO: 25061, KANUN NO: 4829/9.

[24] Y.14.HD, E: 2015/15341,K: 2017/5691, 05.07.2017.

[25] Y.14.HD, E: 2015/15341,K: 2017/5691, 05.07.2017.

[26] Y.12.HD, E: 2016/10293, K: 2017/2033, KT:15.2.2017.

[27] Y.14.HD, E: 2017/2147, K: 2017/9016, KT: 04.12.2017.

[28] Y10. CD, E: 2016/2518, K: 2018/5744, Teb: 10 - 2016/159093, KT:16.07.2018.

[29] Y15.CD, E:2018/3390, K:2018/5106, Teb:11 - 2018/22519, KT: 05.07.2018.

[30] Y. 7. CD, E:2017/4314, K:2018/7313, Teb:7 - 2015/63280, KT: 26.06.2018.

[31] Y.11. CD, E:2018/3434, K:2018/5782, Teb:11 - 2018/27169, KT: 25.06.2018.

[32] Y.11. CD, E:2016/10421, K:2018/5759, Teb:11 - 2014/321961, KT: 25.06.2018.

[33] Y.11. CD, E:2018/2637, K:2018/5613, Teb:11 - 2015/56528, KT: 20.06.2018.

[34] Y.4. CD, E:2017/13345, K:2018/11864, Teb:4 - 2015/427903, KT: 19.06.2018. 

[35] Y.18. CD, E:2015/37660, K:2018/8783, Teb:18 - 2015/334795, KT: 05.06.2018.

[36] Y.2. CD, E:2016/12071, K:2018/7126, Teb:2 - 2013/58827, KT: 30.05.2018.

[37] Y.18. CD, E:2015/44103, K:2018/8366,Teb:5 - 2013/329203, KT:29.05.2018.         

[38] Y.7. CD, E:2015/7810, K:2018/6073,Teb:7 - 2013/375593, KT: 29/05/2018.

[39] Y.15. CD, E:2015/5601, K:2018/3941, Teb:15 - 2013/318393, KT: 28.05.2018.

[40] Y.11. CD, E:2017/8575, K:2018/4944, Teb:11 - 2014/270597, 23.05.2018.

[41] Y.17. CD, E:2018/897, K:2018/7703, Teb:2 - 2017/7126, KT: 23.05.2018.

[42] Y.13. CD, E:2016/19216, K:2018/7623,KT:17.05.2018.

[43] Y.8. CD, E:2017/18382, K:2018/5269, Teb:15 - 2014/364914, KT: 15.05.2018.

[44] Y.2. CD, E:2015/18174, K:2018/6161, Teb:2 - 2015/347314, KT: 14.05.2018.

[45] Y.12.HD, E:2016/10293, K:2017/2033, KT:15.2.2017.

[46] Y.14.HD, E: 2017/2147, K: 2017/9016, KT: 04.12.2017.