TBMM, bu hafta yeni başkanını seçmek için mesai yapacak. Meclis’te grubu bulunan dört parti de başkanlık için kendi adayını belirledi. Gerek başkanlık için gösterilen adaylar, gerek partilerin Meclis’teki milletvekili sayıları, gerekse de Anayasanın başkanlık seçimini düzenleyen hükmü farklı ihtimallerin ortaya çıkabileceği bir seçim süreci yaşanacağını ortaya koyuyor.

Öncelikle, Meclis Başkanlığı seçiminin nasıl olacağını düzenleyen Anayasanın 94. maddesine bakalım. Bu maddeye göre Meclis Başkanlığı için dört tur halinde oylama yapılacağı öngörülüyor. İlk iki turda üye tamsayısının üçte ikisi yani en az 367 milletvekilinin oyunu alan Meclis Başkanı olabilecekken, bunun gerçekleşmemesi halinde üçüncü turda üye tamsayısının salt çoğunluğu yani en az 276 milletvekilinin oyuna ihtiyaç bulunuyor. Anayasa, üçüncü turda da başkan seçilemezse, bu turda en yüksek oyu alan iki adayla dördüncü tura geçileceğini ve dördüncü turda yapılan oylamada en çok oyu alan kişinin Başkan olacağını düzenliyor. Kısacası Anayasa, Meclis Başkanlığı seçiminde yeterli sayıyı 367, 276 ve en fazla oy alan şeklinde kademeli olarak kolaylaştırıyor. 

Anayasanın, ilk üç turda Başkan seçilememesi halinde dördüncü turun tüm adaylarla değil, üçüncü turda en çok oyu almış iki adayla yapılacağını düzenleyen hükmü önümüzdeki Meclis Başkanlığı seçimi için oldukça önemli. Meclis’te Ak Parti’nin 258, CHP’nin 132, MHP ve HDP’nin 80’er milletvekili bulunuyor. Her parti kendi adayını belirleyerek seçimlere girdiğine göre ilk iki turda 367 milletvekilinin oyunu alan kişinin Başkan olması neredeyse imkânsız görünüyor. Bu halde üçüncü tura kalacak Meclis Başkanlığı seçimlerinde, her partinin sahip olduğu milletvekili sayısı, belirlediği adayı seçmek için gereken 276’ya ulaşamıyor. Üçüncü turda partilerin birbirlerinin adaylarına oy verebileceği düşünülebilirse de; böyle bir hareket tarzının bu turda Meclis Başkanı’nı seçmek için yapılması ihtimali düşük gözüküyor. Zira üçüncü turda Meclis Başkanlığı seçiminin sonuçlanması için Ak Parti’nin adayının diğer partilerden en az biri tarafından desteklenmesi gerekmekte ki mevcut siyasi tabloda bu oldukça zor görünüyor. Milletvekili sayıları toplamı 292 olan diğer üç partinin, üçüncü turda birlikte hareket etmesi ise MHP ve HDP’nin karşılıklı tutumları nedeniyle ancak CHP’nin adayı olan Baykal ismi üzerinde söz konusu olabilir. Böyle bir durumun ise üçüncü turda değil, sadece iki adayın kaldığı dördüncü turda adaylardan birinin Baykal olması halinde ortaya çıkabileceğini düşünüyorum. 

O halde üçüncü turda partilerin birbirlerinin adaylarına oy vermesini dördüncü tur stratejisi olarak düşünmek daha gerçekçidir. Şöyle ki dördüncü tur, üçüncü turda en çok oyu alan iki adayla yapılacağından ve ilk üç turda Başkan’ın seçilmesi oldukça zor olduğundan dördüncü tura hangi iki adayın kalacağı önem arz etmektedir. Bu durum dördüncü tura kalacak adayları belirleyecek üçüncü turda, partilerin farklı stratejiler izlemesine neden olabilir. Örneğin Ak Parti, dördüncü tura CHP ile kalmak istemeyebilir. Zira bu durumda az önce de bahsettiğim üzere MHP ile HDP, CHP’nin adayı olan Baykal’ı destekleyerek, onu Meclis Başkanı yapabilirler. Bu ihtimale binaen Ak Parti, dördüncü tura MHP veya HDP’nin adayı ile kalmak isteyecektir. Zira bu durumda her iki partinin birbirlerinin adayına oy vermesi imkânsız göründüğünden Ak Parti’nin adayının Başkan olma şansı yüksektir. Bu durum, Ak Parti oylarının bir kısmının üçüncü turda MHP veya HDP’nin adayına kaymasına neden olabilir. Tercihin MHP’den yana olması halinde daha ince hesaplar yapılacağı düşünülebilir. Zira MHP’nin adayı olan İhsanoğlu, geçen yılki Cumhurbaşkanlığı seçimlerinde CHP’nin de adayıydı. Dolayısıyla Ak Parti, son turda MHP ile yarışmak için üçüncü turda oylarının bir kısmını İhsanoğlu’na vermesi halinde, CHP’nin üçüncü turda İhsanoğlu’nu desteklemesi sürpriziyle karşılaşabilir. Bu halde Ak Parti Dimyat'a pirince giderken evdeki bulgurdan olabilir ve üçüncü turda Başkanlık seçimi sonuçlanabilir. Bu nedenle Ak Parti’nin, üçüncü turda strateji izlemesi halinde HDP’nin adayından yana hareket etmesi daha yüksek ihtimal gibi görünüyor. 

Tabi burada ortaya konanlar birer senaryo. Partiler tüm oylamalarda herhangi bir strateji izlemeden kendi adaylarını destekleyebilir. Aynı şekilde seçimlerin son tura kalması halinde, adayı son turda yarışmayan diğer iki parti herhangi bir adayı desteklememeyi de tercih edebilir. Bekleyip görelim…

Arş. Gör. İsmail YAZICIOĞLU
Yıldırım Beyazıt Üniversitesi Hukuk Fakültesi
Anayasa Hukuku Anabilim Dalı