Cirit, Yargıtay'ın 150'nci kuruluş yıl dönümü dolayısıyla basın yayın kuruluşlarının Ankara temsilcileriyle Yargıtay Evi'nde bir araya geldi.

Yargıtay'ın kuruluş yıl dönümü etkinlikleri hakkında bilgi veren Cirit, yarın Cumhurbaşkanlığı Kongre ve Kültür Merkezinde 17 ülkeden gelen 90 konukla, "150. yılında Yargıtay" konulu sempozyum düzenleneceğini ve ardından İncek Ahlatlıbel'de inşa edilecek yeni hizmet binasının temel atma töreninin yapılacağını söyledi.

Cirit, 6 ayrı binada, fiziki koşulları yeterli olmayan, mahzen denecek yerlerde icra edilen adalet hizmetinin, yeni projeyle, 486 bin metrekarelik, kamunun en prestijli ve en büyük binasında hizmet vermeye devam edeceğini belirtti.

Yeni binanın işlevsel ve görsel olmasına önem verdiklerini, Türkiye Cumhuriyeti Devletine yakışacak bir bina projesi hazırlandığını ifade eden Cirit, projenin bin 100 günde bitirilmesinin hedeflendiğini aktardı.

15 Temmuz darbe girişiminin en büyük yıkıcı etkisinin yargı üzerine olduğunu, şu anda 4 bin 500 hakim ve savcının terör örgütü üyeliğinden yargılandığını belirten Cirit, "Bu, başlı başına yargıya güveni sarsacak bir durumdur. Gerçekten hukuku bir silah gibi kullanıp özellikle 2007 ile 2013 yılları arasında, yargıyı ve birçok devlet erkini ele geçiren bu hain yapı, yargımıza da çok büyük zarar vermiştir." dedi.

Söz konusu hakim ve savcını meslekten atılmasının ardından mesleğe alınan gençlerin yetişmesi için 9 ayrı bölge adliye mahkemesinde toplantılar yaptıklarını aktaran Cirit, "Hakimlik işi bir kariyer mesleğidir. Bugünden yarına hakim olunamaz. Hakimlik özveri isteyen ve bir hayat, yaşam, bilgi tecrübesiyle yapılacak bir meslektir. Bu nedenle meslektaşlarımızın eğitimiyle ilgili pek çok çalışma yaptık." diye konuştu.

Yargıtay'daki dosya sayısına ilişkin bilgiler veren Cirit, şeffaflık projesi kapsamında, bugüne kadar 3 milyon 328 bin 389 Yargıtay kararını, kişisel verilerden arındırılarak kamu denetimine açtıklarını kaydetti. Başkan Cirit, Yargıtay'da şu anda bir milyon 150 bin dosyanın inceleme sırası beklediğini bildirdi.

18 bin hakimin yüzde 50'si 2-3 yıllık hakim

Şu anda çok genç bir kadroyla çalışıldığını söyleyen Cirit, yeni alınan 18 bin hakimin yüzde 50'sinin 2-3 yıllık hakim olduklarını aktardı. Cirit, "Çok çalışarak, çok çabalayarak bu işi aşacağız." dedi.

Bölge Adliye Mahkemelerinin faaliyete geçirilmesiyle Yargıtay'ın iş yükünün azaldığını dile getiren Cirit, "Bu mahkemelerin kurulmasıyla Yargıtay kendini steril bir ortama çekti. Geçtiğimiz yıl bize gelen dosya sayısı 1 milyon civarındaydı. Bu yıl 333 bin dava dosyası geldi. Gelecek yıl bu sayı daha da azalacak. Biz en geç 2 yıl içerisinde bu dosyaları bitireceğiz. İki yıl içerisinde Türkiye'de hukuk istikrarı sağlayan bir mahkeme olacağız." şeklinde konuştu.

Türkiye'de hukuk istikrarını sağlamaya çalıştıklarını, her hafta içtihadı birleştirme toplantısı yaptıklarını anlatan Cirit, iki daireden aynı konuda farklı kararlar çıkmasını engellemeye çalıştıklarını kaydetti. Cirit, şöyle konuştu:

"Aynı konuda farklı kararlar çıkması hak ihlalidir. Bu hak ihlallerinin önlenmesi, Türkiye'de hukuk güvenliğini sağlamak için içtihadı birleştirme toplantıları yapıyoruz. Ama Yargıtay'ın daire sayısını, hakim sayısını artırmak, Yargıtay üye sayısını artırmak Türkiye'deki yargı problemini çözmüyor. Gelen iş akışını engellemediğiniz sürece Türkiye'deki yargı probleminin çözülmesinde zorluklarımız vardır."

Yargının iyi işlemesinin önündeki kör noktalar

Türkiye'de yargı sisteminin iyi işlemesini engelleyen bazı kör noktalar bulunduğunu belirten Cirit, bunlardan birinin kamunun inisiyatif almaması olduğunu dile getirdi. Adli davaların tarafının üçte birinin kamu olduğunu, binlerce davada yargının meşgul edildiğini söyleyen Cirit, "Kamunun inisiyatif alması ve vatandaşla davalı olmaması gerekir. Kamu ise kamu maliyesi açısından inisiyatif almadığını ve zamana yaydığını söylüyor. Bu doğru bir yaklaşım değildir. Çünkü onun gecikmesi, temerrüt faizleri, avukatlık masrafları ile kamu maliyesine maliyetinin daha çok olduğunu düşünüyoruz. Diğer taraftan devlet vatandaşıyla davalı olmamalı. Vatandaşın hakkını mahkemeye göndermeden devlette vermesi lazım ki devletle halk arasındaki bütünleşme sağlansın." dedi.

İkinci meselenin alternatif çözüm uyuşmazlık yöntemleri konusunda olduğunu belirten Cirit, tahkim, arabuluculuk ve uzlaştırma çözüm yöntemlerinin geliştirilmesi gerektiğini anlattı.

İsmail Rüştü Cirit, yargının iyi işlememesinde engel oluşturan bir başka konunun da hukuk eğitimi olduğunu ifade ederek, şöyle konuştu:

"Biz mezun olduğumuzda bir İstanbul, bir Ankara hukuk vardı. Bugün artık 85'i geçen hukuk fakültesi var. Bunların içerisinde çok başarılı olanlar var ama öğretim görevlisi bulamayan, birçok derslerini avukatlarla veya orada bulunanlarla idame ettirenler de vardır. Bizim 85 ceza, 85 hukuk profesörümüz yok. Okulların bu kadar yaygın olması hukuk istikrarını engellemektedir. Biz o nedenle hukuk fakültelerinin lisansüstü eğitim şeklinde olmadığı takdirde, eğitim süresinin bir yıl daha artırılmasını uygun görüyoruz. Türkçe dil bilgisi konusunda yetersiz olması da sorundur. Kararlarımızın manifesto şeklinde olması gerekir."

Yargıtay Başkanı Cirit, bir başka sorunu da yargıdaki kadronun çok genç olması şeklinde açıklayarak, "Bunları yetiştireceğiz. Önemli bir badireden, hukuku silah gibi kullananlardan, hukuka aykırı davranmayı rutin hale getirenlerden sonra, bugün genç ama daha duyarlı bir meslek grubuyla bu işleri yürüteceğiz. Bu kara noktaları aştıktan sonra Türkiye'nin adalet konusunda çok daha başarılı olacağına, sağlıklı olacağına inanıyorum." diye konuştu.

Darbe girişimi sonrası yargının da FETÖ'den temizlenmesinin ardından yargı bağımsızlığıyla ilgili yapılan çalışmalara ilişkin soruları yanıtlayan Cirit, yargı bağımsızlığının çok önem verdikleri bir konu olduğunu vurguladı.

Yargıtaya 1 milyon davanın geldiğini, şu ana kadar yargı bağımsızlığıyla ilgili herhangi bir telkin, talimat, talep gelmediğini söyleyen Cirit, "Yargı bağımsızlığının olmadığı ifade edilmekte, bu olgu üzerinden eleştirilmekteyiz. Ben de Türkiye'deki yargı bağımsızlığı ve en son Anayasa değişikliğiyle gelen yargı tarafsızlığının en iyi şekilde yapıldığını görmekteyim. Bunun aksini iddia edenler bunu ispatlamalıdır. Türkiye'de yargı bağımsız ve tarafsızdır. Hiçbir merciden emir ve talimat alamaz. Anayasanın 138. maddesi de buna engeldir." diye konuştu.

Yargıtay Başkanlığı görevini üç yıldır yürüttüğünü, uzun yıllar ağır ceza mahkemesi başkanlığı ve Yargıtay üyeliği yaptığını anlatan Cirit, "Bu süreler içinde bize herhangi bir telkin, talimat gelmemiştir." dedi.

Hatta son yıllarda, kişi ve birey özgürlüğünü öne çıkaran, kamuyu, devleti geriye atan yasalar çıkarıldığını, mahkemelerde ve Yargıtayda birçok davada, kamunun davaları kaybettiğini ifade eden Cirit, "Burada bir talimat yoktur. Hakimler herkül gibi güçlü olmalıdır. Güç odaklarına karşı, ekonomik bakımdan güçlü olanlara, yeraltı dünyasına, birçok baskı grubuna karşı bağımsızlığı ifade ediyorum. Hakimler her türlü güçlü olmalı ve hiçbir yerden talimat almamalı." değerlendirmesini yaptı. 

Başkan Cirit, darbe girişiminin ardından FETÖ mensubiyeti gerekçesiyle 4 bin 500 hakim ve savcının meslekten ihraç edildiğinin hatırlatılması ve bunların baktığı davalarla ilgili şikayetlerin sorulması üzerine de bu hakim ve savcıların baktıkları davalarla ilgili binlerce dilekçenin kendilerine de geldiğini bildirdi. 

Hırsızlık suçu sabit olanların bile yargılandıkları davaya bakan hakim FETÖ'den atıldığı için şikayette bulunduğunu anlatan Cirit, bu hakim ve savcıların yaptıkları nedeniyle yargıya güvenin düştüğünü belirtti. 

İsmail Rüştü Cirit, hukukta yargılamanın yenilenmesi müessesesinin bulunduğunu, kararı veren mahkemeye müracaat edilmesi halinde bu müessesenin işletilebileceğini aktardı. 

FETÖ yargılamaları 

"FETÖ davalarında yargılamaların sulandırılmaması için yapılanların hukuka uygun yürütülüp yürütülmediğinin" sorulmasına karşılık Cirit, hukukun kendi içinde mekanizmaları barındırdığını, 4 bin 500 hakim ve savcının örgüt üyeliğinden yargılanmasının hukuk güvenliği açısından endişe verici bir durum olduğunu söyledi.

İdari tasarruflar kapsamında OHAL Komisyonu'nun çalışmalarını yürüttüğünü, buradan çıkan kararlar sonucu idari tasarruflarla ilgili yargı yolunun böylece açıldığını anlatan Cirit, ceza yargılamasının ise somut delille ancak sonuca varabileceğini vurguladı.

Cirit, terör suçlarına bakan Yargıtay 16. Ceza Dairesi'nin, verdiği kararlarla nasıl yargılama yapılması, delillerin ne olduğu, hangisinin sonuca götürdüğü, götürmediği konusunda çok kapsamlı gerekçeler yazdığını ifade etti. 

Yargıtay 16. Ceza Dairesi'nin kararıyla FETÖ'nün terör örgütü olduğunun kabul edildiğini hatırlatan Başkan Cirit, 16. Ceza Dairesi'nin kararlarının, Türkiye'de bu işlerin nasıl yürütülmesi konusunda önderlik yaptığına işaret etti. Cirit, şunları söyledi:

"Adalet, hak edene hak ettiğini vermektir. Hak etmiyorsa mağdur etmemektir. Zulüm yaparsak, aynı Ergenekon, Balyoz davalarında olduğu gibi, toplumda onarılmaz yaralar açar. Biz geleceğe yürümek istiyoruz, onarılmaz zararlar vermek istemiyoruz. Onun için buna çok dikkat ediyoruz, hassasız. Adalet er geç yerine gelecektir. Bizim bunlara karşı adaletten başka hiçbir borcumuz yoktur. Adil yargılamayla yürütülmektedir. Bu işin geri dönüşü olmaz. Hakimlik, hukuk yeri hınç alma yeri değildir, en adil olanı yapmaktır, adaletli davranmaktır." 

Kadın cinayetleri ve çocuğa istismar

Kadına şiddet ve tecavüz davalarında iyi hal indirimi uygulanmasının kamuoyu vicdanını yaraladığının belirtilmesi ve bu konuda çalışmaların sorulması üzerine de Cirit, kadın cinayetleri ve çocuğa karşı istismar suçlarının oldukça arttığını, bununla ilgili çalışmaların bakanlar düzeyinde devam ettiğini hatırlattı.

Toplumda zayıfa karşı şiddet eğilimi bulunduğunu, bunun da eğitim, sosyal yönlerinin bulunduğunu anlatan Cirit, bu konularda ceza yaptırımının sonuç meselesi olduğunu, her şeyden önce toplumda şiddet eğiliminin engellenmesi gerektiğinin altını çizdi. Başkan Cirit, bunun da eğitim yoluyla çözüleceğini ifade etti.

İsmail Rüştü Cirit, bu konuda yapılan çalışmaları benimsediklerini ancak ceza kanunlarında sık sık yapılan değişikliklerin de yargıda belirsizlik ortaya çıkardığını kaydetti.

Son çıkarılan Türk Ceza Kanununun neredeyse 3'te 1'inin değiştirildiğini, infaz sisteminde de sürekli değişikliğe gidildiğini söyleyen Cirit, kanunlar hazırlanırken, etraflıca düşünülüp paydaşlarla görüşülüp, bundan sonra kanunlaşması gerektiğine işaret etti. 

Şu andaki infaz sistemine göre, 4 yıla kadar hapis cezalarında girdi-çıktı yapıldığını, bunun da cezanın yaptırımsız kalmasına neden olduğunu aktaran Cirit, "Ama o da cezaevi ihtiyacı gerektiriyor. Şu anda 100 bin kapasitemiz var ama cezaevinde 230 bin mahkum ve tutuklu bulunmakta. Sevindirici olan geçmiş dönemde tutuklu sayısı mahkum sayısından fazlaydı, bu dönemde mahkum sayısı tutuklu sayısından fazla. Bu infaz sistemi üzerinde çok fazla oynamamak gerekir." diye konuştu.

"Gelecekte Türk yargısının herhangi başka biriciler tarafından FETÖ'cüler gibi işgal edilmemesi için neler yapılıyor" sorusunu da yanıtlayan Cirit, bunun ehliyet ve liyakatla önleneceğini belirtti. Cirit, "Ehil olanları, bu işi yapabilecek olanları mesleğe almamız gerekir. Herhangi bir faktörle, bunu farklı yerlere götürmememiz gerektiğini düşünüyorum. Ehliyet ve liyakata önem verirsek bu devletin yaşamasına ancak katkı sağlayabiliriz. Ehliyet ve liyakat olmazsa sıkıntılar başlar." dedi.

"Tır dolusu belge verdik"

FETÖ'nün darbe girişiminin ardından elebaşı Gülen'in ABD'den iadesi süreciyle ilgili bir soruya karşılık Başkan Cirit, 15 Temmuz darbe girişiminin failinin FETÖ olduğunun bütün çıplaklığıyla mahkeme kararları ve verilen ifadelerle ortada olduğunu söyledi.

ABD ile Türkiye arasında suçluların iadesi anlaşmanın bulunduğunu ve Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi hükümlerinin açık olduğunu söyleyen Cirit, "Biz de onlara tır dolusu belge vermemize rağmen halen bu örgüt başının, bir sürü insanımıza kıyan, bir sürü suç işleyen bu kişinin iade edilmemiş olması olayın çok farklı boyutları olduğunu gösterir. Diyorlar ki 'ABD'de yargı bağımsız.' Yargı bağımsız değil." dedi.

Yargıtay Başkanı Cirit, "(18 bin yeni hakimin yüzde 50'si iki-üç yıllık) dediniz. Bu endişe verici bir durum. Bu hakimlerin verdiği kararlar konusunda soru işareti yaratabilecek bir konu gibi gözüküyor. Eğitimleriyle ilgili neler yapılıyor?" sorusu üzerine, genç hakim ve savcıların, Adalet Akademisi ve Yargıtayda eğitilmelerinin sağlandığını, daha kısa zamanda hakim formasyonuna sahip olması için çalışmaların yürütüldüğünü anlattı. Bu hakimlerin ağır ceza, aile ve icra mahkemelerinde görev aldıklarını söyleyen Cirit, yargı sistemi içinde verilen kararların itiraz ve temyiz mercilerinin bulunduğunu, bu mercilerdeki hakimlerin daha kıdemli ve donanımlı olması nedeniyle yapılan yanlışlıkların düzeltileceğini ifade etti.

"Konuyu basından okudum, bir anlam veremedim"

Bir gazetecinin, "CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, bir kitapçık açıkladı. Adalet Bakanlığı Ceza İşleri Genel Müdürlüğünün terör soruşturmaları bilgi kitapçığı. Bu kitapçıkta 'tahliye konusunda HSK ile mutlaka istişarede bulunulduktan sonra karar verin' diyor. Türkiye'de yargı bağımsızlığı konusunda bir sorun yaşanmadığını söylüyorsunuz, bu açıklanan kitapçığı nasıl değerlendirmek lazım?" sorusu üzerine Cirit, basından okuduğunu söylediği konuya bir anlam veremediğini söyledi.

Cirit, "HSK Başkanvekili Mehmet Yılmaz'a, 'Bu mesele nedir?' diye sordum. HSK Başkanı, 'Yargılamaya konu hakim ve savcıların teminatı için, onların yargılamalarındaki teminat için biz bunu düşünmüştük' dedi. Bu sorunun muhatabı onlardır. Bizde, Yargıtayımıza en ufak bir baskı, talimat, telkin yoktur." ifadelerini kullandı.

"Ne şekilde olursa olsun böyle bir talimat verilmesi doğru mu?" sorusu üzerine de Cirit, "(Paylaşın) diyor. Bilmiyorum, ben de basından okuduğum kadarıyla, yargılamakta olan hakimlerin yargılamalarda, HSK'nın ifade ettiği teminat. 'Onların yargılamalarına teminat olarak düşündüm' dedi. Bu sorunun muhatabı ben değilim." diye konuştu.

"Spesifik olaylar her yerde olabilir"

İsmail Rüştü Cirit, "FETÖ soruşturmasına birini dahil edip maddi çıkar sağlayanları duyuyoruz. Bunlarla ilgili size gelen bilgiler var mı?" sorusuna, "Spesifik olaylar her yerde olabilir. Olayın geneline bakmak gerekir. Bizim de bazı şeyler kulağımıza gelmekte. Teftiş kurullarımız çalışmakta, bu tür olumsuzluklar söylenti mi yoksa olgu mu, bunlar değerlendirilip bir sonuç çıkarılmakta. FETÖ ile mücadele yapılması için bunun sulandırılmaması gerekir." yanıtını verdi.

Yargının FETÖ gibi başka bir yapının eline geçmemesi için yapılanların sorulması üzerine Cirit, ehliyet ve liyakatın önemine işaret ederek, hakim adaylarını kimsenin etki etmediği bir yazılı sınava tabi tuttuklarını, ardından da mülakat yapıldığını anlattı.

Yazılı sınavda belli bir filtreden geçerek eleğin üstünde kalanlara mülakat yapıldığını söyleyen Cirit, "Yargının bir başka yapının eline geçmemesi noktasında gereken tedbirler alınıyor. Bu konular, çok hassas konular. Örneğin, HSK'da şu anda bugün yapılması gereken bir kura çekim töreni, (avukatlıktan hakimliğe geçiş kura töreni) daha iyi inceleme altına alınması için ertelendi. Bu işi, bilgi sahibi olan, donanımlı insanların yürütmesi gerekir. O kişideki eksiklik, zafiyet, değişik faktörlerle haraket etmesinin yargı camiasına zarar vereceği açıktır. Bunlarla ilgili de mekanizmalar vardır." diye konuştu.

Bir başka soru üzerine de Yargıtay Başkanı Cirit, 9 bin 800 kaçak FETÖ mensubu hakkında yakalama kararları bulunduğunu belirterek, "Belki de sayı daha fazla. Tarihte eşine ender rastlanacak bir örgütle karşı karşıyayız. Oldukça zor bir durum. Bunun üstesinden geliyoruz, geleceğiz. Çünkü bu devlet çadır devleti değil. Gelenekleri olan büyük bir devlet. Yargı olarak da elimizden geleni yapmaya çalışıyoruz." dedi.

Başkan Cirit, seçim sistemi üzerinde yapılan yeni çalışmalarla ilgili bir soruya karşılık da seçim iş ve işlemlerinin, bağımsız, vicdanıyla hareket eden hakimlerin nezaretinde yapıldığını söyledi. Seçimler hakim nezaretinde yapıldığı için bu konularda özenli olmak gerektiğini vurgulayan Cirit, "Bu kurumlar, gelenekler kolay oluşmuyor. Bir 150 yıllık Yargıtay, Yüksek Seçim Kurulu. Ulu orta tartışma ortamına çekip de bunların yıpratılmasını doğru bulmuyorum." ifadesini kullandı. (AA)