Adalet Bakanı Bekir Bozdağ, TRT Haber Canlı yayınında Yaşar Taşkın Koç'un sorularını yanıtladı.

Bozdağ'ın açıklamalarından başlıklar şöyle:

REFERANDUM TARİHİ 16 NİSAN GÖRÜNÜYOR

Bu konuda tereddüt beklemek fevkalade yanlış olur. Sayın Cumhurbaşkanımızın, Cumhurbaşkanlığı hükümet  sistemine bakışı çok net. Bu sistemi Türk Milletinin geleceği için ne kadar önemli olduğu ifade eden pek çok konuşması var. Yaptığı açıklamalar var . Defalarca yaptığı açıklamalar var. Bu konuda bir tereddüt içinde olduğunu düşünmek yanlışlık olur. Söylediği sözlerin her zaman arkasında durmuştur. Kendisi de ifade etti zaten. Bu hafta içerisinde onaylayacağını söyledi. Oyunun kanaatinin ne olduğunu söyledi. Hatta referandumda oyunun rengini de ifade etti. Çok açık, herkese ifade etti. Sürpriz beklemek çok büyük bir yanlışlıktır. Ben Cumhurbaşkanımızın referanduma götürme kararı alması ve bunun resmi gazetede yayınlanması halinde resmi gazetede yayını takip eden 60. gününden sonra ki ilk Pazar günü yapılır. Cuma günü onaylasa, cumartesi onaylasa veya Cumartesi Pazar Resmi gazetede yayınlansa 16 sına denk geliyor. Yani fazla bir seçenek yok. Çünkü yasa kuralı koymuş tarihi esasında onaydan sonra yasa belirliyor. Yasa da 60. günü takip eden ilk Pazar dediğine göre, bugün onaylarsa da yarın onaylarsa da öbür gün onaylarsa da tarih 16 Nisanı gösteriyor. 16 Nisan sanki kesin gibi sanki takvim onu gösteriyor.

ORAN VERMEK, İRADEYE SINIR KOYNAKTIR

Baktığım zaman sir defa Türkiye bu konuda evet ve hayır kampanyasını yürütenler olarak, bu işin millete anlatan kesim de bir ayrışma görüşüyorum. Tabi bu konuda hakemlik yapacak vatandaşlarımın arasında da evet diyenler olduğu gibi hayır diyenlerde var. Bunların birbiri ile iletişimini de görüyoruz. Ama benim gözlemim şu evet oyları Tahir ekseriyetle çıkacaktır. Vatandaşın eğilimi bunu çok net gösteriyor. Bu hükümet sistemi değişikliğine evet diyeceğini gösteriyor. Bir tereddüttüm yok. Bir oran vermeyi doğru görmem işin doğrusu çünkü oran vermek vatandaşın iradesine sınır koymak olur. Bizim vatandaşın iradesine sınır koyma hakkımız yok. Onu sandıkta göreceğiz. Vatandaşımız bu Cumhurbaşkanı hükümet sistemi değişikliğine çok büyük bir oranda evet diyecek ve sistem değişikliğini onaylayacaktır. Görünen köy kılavuz istemez ama şu anda çok kılavuz arayışı içerisinde olanlar var. Görünen köyü göstermemek isteyenler var.

VATANDAŞ DOĞRUYA ‘EVET’ DİYOR

Yollar sisli puslu kötü diyenler var ama sonuçta herkesin gözü var herkes ne anlatırsa anlatsın gideceği istikameti biliyor. Bundan önceki seçim ve halk oylamalarında da gördük. Propaganda da çok az kişinin kanaatinin değişmesine yol açıyor. Çünkü vatandaşta bütün tartışmaları daha karar çıkmadan takip ettiği için kanaatini de oluşuyor. Cumhurbaşkanlığı hükümet sistemi bu günün konusu değil, Türkiye’de on yıllardır konuşulan bir konu. Bunu akademisyenler konuştu siyasetçiler konuştu ama halkta bunu yakında takip etti. Konuşulanları dinledi. Bizim iktidarlarımız döneminde de gündemin önemli maddelerinde biri bu oldu. Halkı bu konudaki bilinç düzeyi siyasilerden daha ileride olduğunu ben düşünüyorum. Vatandaşımızın bu çerçevede olaya yaklaşacağını görüyorum. Sıkıntı olmayacak diye düşünüyorum. Çarpıtma yalan yanlış anlatma abartma gibi şeylere halk hoş bakmıyor. Kendi aklı ile alay edilmesi olarak görüyor. Millet gerçeğin konuşulmasından memnun. Görünen bir gerçeği ters güz yaptığınızda diyor ki sen yalan söylüyorsun diyor. Onun için propaganda süresinde veya başka yerlerde ben herkese tavsiyem, doğru sözü söyleyin doğru biçimde söyleyin halk doğruya ve doğru söz değer verir. Yani bütün seçimler gösterdi bunu. Vatandaş doğruya evet diyor.

HALKIN AYAĞINA GİDİP, ANLATACAĞIZ

Bu konuda sayın Başbakanımızın başkanlığında bir toplantı oldu. Daha önce Bakanlar kurulunda istişare edildi. Sonra partinin en üst karar organı olan MKYK da değerlendirme yapıldı. Genişletilmiş il başkanları toplantısında değerlendirildi. İlçe Başkanları toplantısında değerlendirildi. Bütün bunlardan çıkan veriler var. Tabi ayrıca AK Parti her seçimde profesyonel destek alır. Bu anlamda hazırlıklarını sürdürüyor. Bir strateji oluşturuldu. Onlar da çalışmalarını yürütüyor. Bu çerçevede önümüzdeki günlerde geniş katılımlı tanıtımda yapılabilir. Arkasından halkımıza biz bu meseleyi doğru dilden doğru bir şekilde anlatmaya gayret edeceğiz. Çok kirli bir kampanya yürütülüyor. Büyük bir yalan üzerine çarpıtma üzerine kampanya yürütülüyor. Biz halkın ayağına gitmeyi halka bu konuları anlatmayı işyar edindik. Bizim gücümüz buradan geliyor.

BAHÇELİ’NİN AÇIKLAMALARI TARİHİ NİTELİKTE

Bu hayır kampanyasını yürütenler i yandan AK Partinin içerisine dönük çalışıyorlar. AK Parti  yüzde 50 yönünde bir oy aldı ama onların içerisinde de şöyle şöyle var işte MHP şu kadar oy aldı ama MHP nin içerisinde de şöyle şöyle diyerek bir hesap yapıyorlar. Fire beklentileri var.  Daha önce de Anayasa görüşmeleri sırasında da  bunu yaptılar. Ak Partide fire oldu mu ? Hayır. MHP’de fire oldu mu ? Hayır.  Şimdi halk oylaması olacak bu sefer halka dönük aynı tartışmaları yaratıyorlar. Burdan bir kez daha ifade etmek isterim. AK Parti ve MHP ‘nin tabanına dönük olarak yapılan  bu tür çalışmalar onların arzu ettiği neticeyi vermez. Sayın Bahçelini yaptığı konuşma tarihini niteliktedir. Çok net çok açık bir şekilde Milliyetçi Hareket Partisinin duruşunu ortaya koydu. Sayın Başbakanımızın da bu konuda konuşması oldukça net.

AYM GİTMEZ SİYASİ ETİĞE UYMAZ

CHP’nin alışkanlıklarından hiç vazgeçtiğini görmedim. Meclis görüşmeleri sırasında kamera kayıtlarını yaptılar pek çok şeyi her madde görüşülürken Baktılar pek çok şeyi her madde görüşülürken sahte delil ürettiler. Anayasa mahkemesine sahte delilleri sunmak için tutanakları bazı şeyleri geçirtmeye çalıştılar. Divanda tartışmalar yaptırttılar. Her defasında da AYM ye biz bunu götüreceğiz dediler. Bir kaç gündür farklı basız değerlendirmeler basında yer alıyor. Sayın Kılıçdaroğlu’nda bir tereddüt yaşanıyormuş gibi bir değerlendirme yapılıyor. Ama bende ihtimal vermiyorum Çünkü CHP bütün ihtilaflarının mahkeme ile çizmeyi alışkanlık haline getirmiş. Esasında halka gitme kararı verilen bir konuda AYM ye gitmek siyasi etiğe uymaz. Siyaset yapan halka inanan demokrasiye inana birisi için doğru olmaz. Halk oylamasına sunulma kararı verilmiş. Biz böyle bir değişiklik yapıyoruz halka soralım halk evet derse bu değişiklik anayasa hükmü haline gelişin diyoruz. Hep beraber gideceğimiz yer halktır. Halk iki tarafı dinleyecek sonunda bir karar verecek işe noktayı koyacak işin aslı bu. Ama CHP Birandan adında halk var ama öte yanda dan halka gitmemek için elinden gelen her şeyi yapıyor. AYM Ye götüreceğini düşünüyorum . Önce mahkeme kapısına gidecek sonra halkın kapısına gidecek. Mahkeme kapısı bu dede deva değildir. Bu derdin devası halktır. Eğer CHP AYM ye gitmezse bir ilki yapacaktır, benim için bu sürpriz olur.

‘HAYIR’ DİYEN TERÖRİSTTİR DEMİYORUZ

Sayın Kılıçdaroğlu’nun bu yaptığı siyasi etikle ve ahlakla bağdaşmayacak bir çarpıtmadır. Bir Türkiye’de evet diyenler var, hayır diyenler var. Evet diyenler ne diyor? Bu Anayasa değişikliğinin kabulü Türk Milletinin Türk devletinin bekası istiklali istikrarı iyi yönetilmesi etkin yönetilmesi ve Türkiye’nin her alanda sıçraması için son derce önemlidir onu için evet diyorum diyor.Hayır diyenler tam tersini söylüyor. Ozaman kimler evet diyor AK Parti ,MHP ve pek çok STK  evet diyor. Kim hayır diyor. O zaman hayır diyenleri de bizim saymamız lazım. Şimdi HDP hayır diyor mu, CHP hayır diyor mu? Diyor. PKK hayır diyor mu? Diyor. DHKPC Hayır diyor mu? Diyor. FETÖ Hayır diyor mu ?diyor. Peki diğer terör örgütlerinin hepsi hayır diyor mu? Hepsi hayır diyor. O zaman biz vatandaşlarımıza bu meseleyi götürürken hayır diyenlere bakın bir de evet diyenlere bir bakın, karar vereceksiniz. Niçin bütün terör örgütleri örgüt üyelerini hayır için seferber ediyorlar. Türkiye’nin milli çıkarlarını PKK düşündüğü için mi hayır diyor. Cumhurbaşkanlığı sistemi gelirse Türkiye daha güçlü olur demokrasi daha iyi olur diye mi hayır diyor. Şimdi DHKP-C Niye Hayır diyor Türkiye’nin Milli çıkarlar bunu gerektiriyor, Türk Milletinin geleceği bunu gerektiriyor diye mi hayır diyor?  FETÖ niye hayır diyor? Ben bunu vatandaşa anlatmak zorundayım. Evet diyen kimlerle hangi safta olduğuna iyi baksın, Hayır diyende hangi safta birleştiğine baksın. Bu hayır diyene terörist demek değildir. Bir MHP’li PKK ile aynı ideal için koşacak çalışacak ter dökecek. Aynı ideal için oy verecek bu baktığınız zaman pek makul gözükebiliyor mu? Polisimizi askerimizi vatandaşımızı şehit eden, vatanımızı bölmeye çalışan bir terör örgütü ne zamandan beri Türkiye’nin çıkarlarını düşünüyor.

Eğer vatandaşlarımız PKK’nın Türkiye’nin hayrına bir lafza olsun nefes aldığını düşünüyorsa ben ona saygı duyarım, bir şey demem. Ben şimdi durduğum yere bakarım. Yaptığı terör eylemleri ile 10 binlerce vatandaşımızı şehit eden terör örgütü burada duruyorsa ben orada durmam. Beni kimse orada tutamaz. Ben bunu vatandaşımıza anlatacağım. Anlar da anlatsınlar evet diyenler şunlar desinler. Biz şimdi burada bir kişiyi terörist ilan etmiyorum. Biz hayır veren teröristtir demiyoruz. Bunu kim söylerse çok büyük bir yanlışlık yapar iftira eder. Bu son derece yanlıştır, siyasi etiğe de aykırıdır. Terör örgütlerinin hayır dediği bir şeye ben Bekir Bozdağ olarak hayır demem, elimi de kıpırdatmam. Şimdi nasıl olacak yani terör örgütleri ile hedef birliği yapacağız, o hedefin başarılması için ter dökeceğiz, olacak iş değil. Milletin vicdan terazisi doğru tartar , kararı onlar verecek niye bundan CHP rahatsız oluyor.

SİSTEM PARLAMENTOYU GÜÇLENDİRİYOR 

Bu kampanyayı gerçek bilgiler üzerinden yürütürsek halkımız daha net görecektir. Bu sistem güçlü bir parlamento kuruyor. Yasamayı yürütmeden tam ayırıyor. Yasamayı yürütmeye karşı tam bağımsız hale getiriyor. İşin doğası gereği tek adamlık mümkün değil. Yasama yetkisi, yasama denetimi yetkisini ayrı bir yere veriyorsunuz, yürütme yetkisini kullanmayı ayrı bir yere veriyorsunuz. Bu bir defa buna mani. Bu gün Türkiye’de vatandaşımız yürütmeyi seçiyor mu ? Seçmiyor. Peki neyi seçiyor? Sadece yasama üyelerini seçiyor. Yürütmeyi Türk halkının seçme yetkisi yok. Şu anda bunu oylamıyorlar. Kim hükümet olacak onu da oylamıyor sadece parlamento üyeleri kimlerden oluşacak hangi parti ne kadar Milletvekili çıkaracak onu oyluyor. Milletvekillerinin üye tam sayısının salt çoğunluğu içerisinden hükümet çıkıyor. Hükümetin nasıl olacağını da Cumhurbaşkanı belirliyor esasında. Çünkü Başbakanın çünkü başbakanın teklifi Cumhurbaşkanının onayı ile hükümet oluşuyor. Cumhurbaşkanının istemediği bir ismin Bakan olma ihtimali yok bizim sitemde. Şimdi bu anayasa değişikliği ile vatandaşa yasama üyelerini sen dorudan seçeceksin deniliyor. Ama bunda sonra hükümetide doğruda sen seçeceksin deniyor. Esasında bu halk oylamasının ana fikri burada yatıyor. Vatandaşa sorulanın özeti şu: Hükümeti doğrudan seçmek istiyor musun? istemiyor musun? Ben hükümeti doğrudan seçmek istiyorum diyenler evet diyecek. Ben hükümeti seçmeye ehil görmüyorum, seçmek istemiyorum benden daha akıllı milletvekilleri var, ben onlara yetki vereyim de onlar benim adıma içinden hükümet çıkarsın diyorsa o da hayır diyecektir. İşin özü o.

TÜRKİYE TARİHİNDE İLK DEFA HALK DOĞRUDAN HÜKÜMET SEÇECEK

Şimdi burada sorulan soru da hükümetinin yürütme yetkisini kullandığı organını doğrudan seçmek istiyor musun. Türk tarihinde ilk defa halka yürütmeyi doğrudan seçme yetkisi veriliyor. Ben Türk halkının hükümetiben seçeceğim kardeş diyeceğine yürekten inanıyorum. Şimdi ne oldu 7 haziranda hükümet çıkmadı sandıktan Daha doğrusu yasamada salt çoğunluğu bir parti eline alamadı kıyamet koptu. Ama Cumhurbaşkanlığı hükümet sistemi olsa, 7 Haziran Türkiye yaşamayacak. Ve güçlü bir hükümet olacak. Dolayısıyla yasamayı da halk seçecek, yürütmeyi de halk seçecek. İkisini halk seçtiği için tek adamlık olmuyor. Bir elde toplamıyor. Tek adam dediğiniz şey yasama yürütme yargının bütün yetkileri bir elde toplanır. Bu yasamayı yürütmeden ayırıyor. Yürütmeyiyasamadan ayırıyor. Halka yasamayı ayrı seçme yürütmeyi ayrı seçme yetkisi veriyor. Nasıl olacak bu tek adamlık. Ama büyük bir karalama kampanyası yapıyorlar. Bugün şu anda Türkiye’de yasama yürütme bir birinden ayrıdır diyen yalan söylüyor. Bugünde ayrı değildi, geçmişte hiç ayrı olmamıştır. Çünkü hükümet yasamanın içinden çıkıyor. Peki bu sistem ne getirtiyor. Yasamaya artık hükümet karışmayacak. Kanun tasarısını kaldırıyor. Hükümetin kanun tasarısı verme yetkisi yok. Bundan sonra teklifleri Milletvekilleri verecek. Şimdi bakan komisyonda oturuyor,genel kurulda oturuyor. Şimdi nasıl olacak komisyonda bakan oturmayacak, genel kurulda bakan oturmayacak. Teklif vermeyecek bütün kanun teklifleri vekillerce sadece verilecek. Müzakeresi onlar tarafından yapılacak .Bu parlamentoyu güçlendiriyor, tek adamlığı önlüyor. Cumhurbaşkanının bir kanuna ihtiyacı varsa meclis başkanına yazı yazacak. Şimdi meclis karşısında Cumhurbaşkanını ricacı konuma getiriyor nasıl tek adamlık olacak.Meclisi Cumhurbaşkanı fes edecek diyorlar, Yalan. Allahtan korkun Cumhurbaşkanının meclisi fesih yetkisi ilk defa verilmiyor. Mevcut Anayasamızın 116. Maddesinde Cumhurbaşkanının belli artlar altında meclisi yenileme hakkı var. Nitekim 7 haziran seçimlerinde Türkiye Cumhurbaşkanı Sayın Erdoğan seçimleri yeniledi mi ? Yeniledi. Ama Ana muhalefet lideri  milletin gözünün içine baka baka yalan söylüyor. Anayasa burada.

MİLLETİN GÖZÜNE BAKA BAKA YALAN SÖYLÜYORLAR

Halk Cumhurbaşkanını bir daha seçmezse bir sene sonra Cumhurbaşkanı gidecek. Tek adam düşünün parlamento bir araya geliyor, senin görevine son verdim diyecek. Bu nasıl tek adamlık olacak? Bu günün parlamentosunda bu yetki yok, parlamento güçlendiriliyor. Milletin gözüne baka baka yalan söylüyorlar. Cumhurbaşkanı OHAL Kararnamesi çıkartabiliyor, şimdi de var. OHAL nasıl ilan ediliyor. Cumhurbaşkanı Başkanlığı’nda toplanan Bakanlar Kurulunca ilan ediliyor. Şu anda OHAL var Türkiye’de demokrasi yok mu edildi? Vatandaşın hayatı değişti mi? Hukuk askıya mı alındı. Baktığınız zaman 15 Temmuz’dan sonra OHAL var, Şu anda eleştirdikleri bütün yetkiler Cumhurbaşkanında var ve bu yetkiler kullanılıyor. Bu günkünden daha teminatlı, daha güvenli bir sistem getiriyoruz. Diyoruz ki Cumhurbaşkanı OHAL ilan etti, orada da kabine var. Tek başına iş yapıyormuş gibi bir hava veriliyor. Şu anda OHAL ilan edildiği zaman çıkan KHK parlamentoda görüşülme zorunluluğu yok. Görüşülmeye bilir. Şu anda ne getiriyoruz, diyoruz ki  3 ay içinde KHK parlamentoda görüşülmek zorunda, görüşülmezse KHK yürürlükten kalkacak. OHAL Kararnamesini parlamento reddederse zaten ortadan kalkacak. Yani Cumhurbaşkanının yaptığının 3 aylık ömrü var. Daha güvenceli bir hale getiriyor.

CUMHURBAŞKANI KARARNAMELERİ DENETİME AÇIK

Cumhurbaşkanı yasamaya ilişkin, temel haklar siyasi haklara ilişkin KHK çıkartamıyor. Kanunla münhasıran düzenleneceği belirlenen konularda ki tam 82 madde de yazıyor, Cumhurbaşkanlığı kararnamesi çıkartamayacak. Yargıya ilişkin Cumhurbaşkanı kararnamesi çıkarmayacak. Sadece Bakanlıkların merkez ve taşra teşkilatının kuruluş, görevleri yetkileri, üst düzey kamu görevine atanması veya görevinden alınması konularında kararname çıkartabilecek. Bu kararname de Anayasa Mahkemesi’nin denetimine açık, öte yandan da meclisin denetimine açık. Meclis bu kararnameyi yürürlükten kaldırabilir, burada ayrıca meclise ayrı bir üstünlük veriliyor. Cumhurbaşkanlığı kararnamesi ile meclisin devre dışı bırakılması yada pasifleştirilmesi söz konusu değil, Cumhurbaşkanına verilmiş ekstra bir yetki de burada yok.

DEĞİŞİMİ GÜCÜMÜZÜN ZİRVESİNDE TÜRKİYE İÇİN İSTİYORUZ

Bizim ‘Hayırcılar’ dan ayrıştığımız noktalardan biri şu: Onlar diyor ki ‘Siz ne yapamadınız da buna ihtiyaç duyduğunuz. Biz kendimiz için itemiyoruz bunu, bu işin şahıs işi olmadığını bir memleket işi olduğunu gösteriyor. Geçmişte rahmetli Erbakan, rahmetli Türkeş daha siyasal hayatlarının başında istemişler. Tek başlı yürütmeyi daha siyasi hayatlarının başında istemişler. Merhum Özal ve Demiral siyasal hayatlarının sonunda güçlerini kaybettikleri dönemde Türkiye’nin istiklali ve istikbali için bunun önemli olduğunu savunmuşlar ama güçleri yetmemiş. İlk defa Türkiye’de bir siyasi iktidar gücünün zirvesinde halktan yüzde 50 oy almış, yasamada güç elinde, yürütme elinde, Cumhurbaşkanı kendi içinden çıkmış olduğu halde böyle bir sistem istiyor. Türkiye için istiyor. Parlamenter sistem tek başına daima siyasi istikrarı doğurmuyor, güçlü iktidar kurmuyor.

KRİZ VE KAOSLARIN HIZLI AŞILDIĞI BİR YÖNTEM

Türkiye’de AK Parti illaki nihai olacak diye bir kural yok, Tayyip bey olacak diye bir kural yok, bizden sonra da Türkiye  öyle bir sistemle yönetilsin ki bu ülkede daima siyasi istikrar, güçlü iktidar  olsun daima iyi yönetim olsun. Etrafımız yanıyor, Irak, Suriye öyle, içimizde terör var. Zayıf iktidarlarla Türkiye’nin bu süreci aşması zor. Türk devletinin ve Türk Milletinin bekası, istiklali, güvenliği, huzuru bu ülkede daima siyasi iktidarı şart koşuyor, daima güçlü iktidarı ve iyi yönetimi şart koşuyor. Bu ülkenin siyasal sistemini böyle bir mekanizmayı hayata geçirecek şekilde dizayn etmezsek etrafımızdaki bu yangınlar bizi yakar. Aziz vatandaşlarımıza şunu söylüyorum. Türkiye’nin etrafında Irak 2003’ten beri, Suriye 2011’den beri böyle. AK Parti iktidarı ve sayın Cumhurbaşkanımızın liderliğindeki kadro olmasıydı acaba etrafımızda yaşanan bu olaylar Türkiye’ye nasıl bedel ödetirdi. İçimizdeki terör bu gün hangi noktalarda olurdu. Herkesin bir de bunu düşünmesi lazım. Bu yangının içinde Türkiye yanlamışsa, bu dumanın altında Türkiye boğulmamışsa, her şeye rağmen dimdik duruyorsa bunun en önemli sırrı siyasi istikrar, güçlü iktidar, güven ve iyi yönetimdir, bunu halk sağladı. Bizim sistemimiz zorunlu olarak bunu doğuracak şekilde olsun. AK Parti’den sonra da bu ülke siyasi istikrarı olan, güçlü iktidar ile yönetilen, etkin bir yönetim ortaya konan, hızlı karar alan ve uygulayan, kriz ve kaosların çok hızlı bir şekilde aşılabildiği bir yönetime kavuşsun. Bunun adı tek başlı yürütmedir, bunun adı güçlü meclis, güçlü yürütme, bunun adı Cumhurbaşkanlığı hükümet sistemidir.

OHAL TERÖRİSTLERİ VE ONLARA DESTEK VERENLERİ ETKİLİYOR

OHAL döneminde referanduma gidilmesinin herhangi bir sorun olacağını düşünmüyorum. OHAL vatandaşın hayatını olumsuz etkilemedi. Terör örgütlerini, teröristleri, Türkiye’de terör yapmak isteyenleri ve bu terör örgütlerine destek verenleri etkiliyor. Onlar rahatsız olacak, biz de onları rahatsız etmeye devam edeceğiz. Terör örgütleri, teröristler ve onlara destek vermeyenler dışında vatandaşımızın hayatında bu güne kadar en ufak bir değişiklik olmamıştır. Özel hayata müdahale yoktur. Temel hak ve hürriyetlere müdahale yoktur. Herkes hayatını devam ettiriyor. Sokakta hiçbir değişiklik yoktur. OHAL’ın ilanından önce nasılsa Türkiye aynı şekilde. Ama terör örgütleri hariç.

‘EVET’ ÇIKARSA UYUM SÜRECİ ÇALIŞMALARI BAŞLAYACAK

Bildiğiniz gibi Anayasa değişiklik teklifinin geçici maddelerinde intikal hükümleri var. Bunlar uyum yasaları çıkartıla kadar ihtiyacın nasıl giderileceğini düzenliyor. Öte yandan da  uyum yasaları içinde meclise ve hükümete bazı yükümlülükler getiriyor. Halk oylamasından sonra bu uyum yasalarının çıkartılması gerekiyor. Bu bir zaman alacaktır. Onun için de Cumhurbaşkanlığı Hükümet sisteminde ilk seçimin 2019’un 3 Kasım’ında yapılması kararlaştırıldı. Bu aşamada bir dizi iş yapılması gerekiyor, uyum yasaları gerekiyor, bunların üzerinde çalışılacak. Sisteme hazır hale getirmiş olacaktır.

FETÖ İADESİ ABD - TÜRKİYE İLİŞKİSİNE BÜYÜK DESTEK OLUR

Görüşmenin olumlu geçtiğini biliyoruz, Türkiye -ABD ilişkileri üzerinde olumlu yansımaları olacaktır. Masadaki sorunların çözümünde de kendini gösterecektir. CIA bugün Türkiye’de çalışma programı var onu gerçekleştirecek. FETÖ kurucusu yöneticisi terörist Gülen’in iadesi konusu ABD Türkiye arasında en önemli sorunların başında gelmektedir. Sayın Cumhurbaşkanımızla sayın Başkanın görüşmelerinde yer alan bir konu. Bundan sonra da biz bunun takipçisi olacağız. Şahsi kanaatim yeni dönemle yeni bakış açısı ortaya çıkacağı yönündedir.  Yeni Adalet Bakanı da dün senatodan onay aldı. Yeni Adalet Bakanına başarılar diliyorum. Türkiye Adalet Bakanlığı olarak, ABD Adalet Bakanlığı  ile FETÖ ve FETÖcülerin iadesi konusunu detaylı görüşmeye takip etmeye devam edeceğiz. Sistemde bir şey yok sadece bakışta var. Siz, bahane aramak istediğiniz zaman bahane bulursunuz. Esas aramızdaki anlaşma belirleyicidir. Bu anlaşmaya göre Türkiye üzerine düşenleri yapmıştır. Yapması gerekenlerde eksiklik yoktur. Nettir, hep açıktır. Bakış farklı olunca sizin bakışınızla örtüşmeyince orada problem ortaya çıkıyor. İnşallah yeni adalet bakanı ve yeni başkan dönemde bu bakışta da olumlu değişiklik olur. FETÖ’nün iadesi Türkiye ABD ilişkilerine büyük destek olur ve daha olumlu anlamda gelişmesine ivmek kazandırır. Bundan sonra yeni adalet bakanı nezdinde de görüşmeye devam edeceğiz.

ADİL VE HIZLI YARGILAMA İÇİN LOKAL DAVALAR

Bizim ceza muhakemesi yasamız çok net düzenliyor. Savcılıklara önemli yetkiler veriyor. Şu ada gördüğümüz kadarıyla Cumhuriyet Başsavcılıkları iddianameleri lokal düzenliyorlar olay olay birbiriyle irtibatı net olanları birleştiriyorlar. Yoksa tek açılıyorlar. Bu yüzden dava sayısı artmış durumda.  Lokal olmasının faydası şu: Hızlı hızlı yargılama için önemli, yeteri kadar savunma yapılabilmesi yani adil yargılama için önemli, delillerin rahat toplanması ve objektif değerlendirilmesi doğru karar verilmesi bakımından son derece önemli. Bir dosyada bir kişi var, o kendini geiş bir şekilde savunabilir, delillere karşı itirazı varsa onu iletebilir, mahkeme bunu çok rahat değerlendirir ve hızlı karar verir. Böylelikle adaletin doğru ve zamanında tecellisine katkı yapmış olur. Geçmişte gördük birleştirmelerle gerçekle yalan birbirine karışabiliyor adalet de şaşabiliyor. İşin zorluğu da var. Bir salonda yüzlerce sanık var, onların avukatları ve yakınları var. O salonun yönetimi de zor. Sanıkların kendilerini anlatması, heyetin onları dinlemesi, dinleyiciler duyması bakımından zorluklar,  sevk ve idare bakımından da zorluklar var. Hakikatin bulunması da burada zor oluyor. Yeni tercih edilen yöntemle bunlar daha rahat , daha doğru ve daha iyi bir biçimde yapılacaktır.

YARGININ GÖREVİ HAKLI İLE HAKSIZI AYIRMAK

Vatandaşlarımız hem sosyal medya üzerinde hem mektuplarla hem de başka vasıtalarla ulaşıyorlar. İlgili yerlere intikal ettiriyoruz.  Yargının görevi haklıyla haksızı ayırmaktır. Soruşturma süreçlerinde bir yanlışlık yapılırsa bunun düzeltilmesi, bir eksiklik olursa bunun tamamlanması mümkün çünkü itiraz var, şikayet var, konunun tekrar görüşülmesini isteme var. Sistem kendi içinde yanlışı düzeltecek, eksiği tamamlayacak pek çok mekanizmaya sahip. Yargılama süreçleri aleni oluyor.  Avukatlar, taraflar,siz kendiniz bütün delilleri sunabiliyorsunuz, bunu bütün dünya izliyor. İtiraz edip, İstinaf’a, temyizen  Yargıtay’a, Anayasa mahkemesi ve AİHM var. Yargı süreçleri doğru ile eğrinin karışmasını önleyecek, haklı ile haksızın  ayrılmasını sağlayacak mekanizmalara sahiptir. Vatandaşlarımız şundan emin olsunlar yargı eninde sonunda doğru kararı verecektir. Kim hangi suçla suçlanıyorsa, suçluysa ceza alacak, suçsuzsa beraat edecektir. Daha az suçluysa daha az ceza alacaktır. Kimsenin endişesi olmasın yargılama süreçleri adil yargılama hakkı ve hukukuna riayet edilerek, şeffaf bir şekilde yürümektedir, yürüyecektir.

KOMİSYON KARARLARI DENETİME AÇIK

KHKlarda iadeler yer alabiliyor, OHAL İşlemleri İnceleme Komisyonu diye bir komisyon kurduk. Buraya ihraç edilen vatandaşlar ve kapatılan dernekler, medya organları gibi müracaat hakkı var. Onlar müracaat edebilecek. Orada bir inceleme yapılacak ve bir karar verilecek, karar iade olabilir, farklı bir şey olabilir. Bu kararlar yargı denetimine açık olacak. Dolayısı ile KHKlarla alınan kararların OHAL İnceleme Komisyonu’na müracaattan sonra o kadar bir idari işlem olduğu için yargı denetimine de açılmış oldu. Yani bu kararların hepsine bundan sonra yargı yolu da komisyondan geçmek kaydıyla açılmış olacaktır.

3 HAZİRAN’DA 2750 HAKİM SAVCI ALINACAK

Hakim ve savcı ihtiyacı AB standartlarında karşılanmış değil. Orada 100 bin kişiye 21 hakim düşüyor, Türkiye’de 13,5. Bizim alacağımız mesafe var. İhraçları düştüğümüzde bu oranı konuyoruz. Yaklaşık 4 bin civarında yeni hakim ve savcı staj yaparken, daha erken göreve başlatıldı. Vatandaşlarımız meslekten uzaklaştırılan hakim ve savcılar nedeniyle adliyelerde herhangi bir sorun yaşamadılar. Çünkü süratli bir şekilde buralar dolduruldu. İşlerde bir aksamaya meydan verilmedi. Şu anda da sıkıntı yok. Ama biz bir yandan yeni hakim savcı alımını sürdüreceğiz. Bildiğiniz gibi şu anda bir sınav yaptık. Bu yıl 3 Haziran’da da 2 bin kişi mezunlardan, 750 de avukatlardan hakim savcı alımı için sınav yapacağız. Yıl sonunda bir sınav daha olacak. Hukuk son sınıfta okuyan öğrencilerimiz endişe etmesin. Eylül –Ekim- Kasım gibi bir sınav daha yapacağız. Zabıt katipleri, icra katipleri infaz koruma memurları diğer yardımcı personel var onlara ilişkin de 2017 yılı alımlarımız devam edecek.