Anayasa Mahkemesi’nin 1136 sayılı Avukatlık yasasının 5. Maddesinin C bendini Anayasaya aykırı olduğuna dair iptal ederek, iptal kararının gerekçesi 13 Ağustos 2013 gün ve 28734 sayılı Resmi Gazetede yayınlanmıştır. Karar, 28.02.2013 gün ve 2012/116 Esas-2013/32 karar sayılı dosyada verilmiştir.
 
Avukatlık yasasının 5. Maddesi avukatlık mesleğine kabulde engel olan durumları düzenlemiştir.  İptal davasına neden olan 5/c maddesi “ Avukatlık mesleğine yaraşmayacak tutum ve davranışları çevresince bilinmiş olmak” şeklinde düzenlemektedir. Anayasa Mahkemesi , Anayasanın 2. Maddesine aykırı bularak bu maddenin iptaline karar vermiştir.

Gerekçeli kararda; Türkiye Cumhuriyetinin Bir hukuk Devleti olduğu, eylem ve işlemlerin hukuka uygun ve yargı denetimine açık olduğu, hukukun tüm devlet organlarına egemen kılındığı, hukuki güvenlikle belirlilik ilkelerinin hukuk devletinin ön koşulu olduğu, avukatlık mesleğine yaraşmayacak tutum ve davranışların çevresince bilinmiş olması düzenlemesinde kavramların muğlâk olması ve objektiflikten uzak olduğu, hangi tutum ve davranışların avukatlıkla bağdaşmayacağı ve çevrece bilinmenin ne demek olduğu belirlenemediği, barolara geniş bir takdir yetkisi verildiği, baroların keyfi yorum ve uygulamalarına karşı yeterince koruma sağlayacak nitelik de olmadığından hukuki güvenlik ve belirlilik ilkelerine aykırı olduğu gerekçesiyle Avukatlık Yasasının 5. Maddesinin c. Fıkrasının iptaline karar verilmiştir.

Anayasa Mahkemesi iptal kararının gerekçesine dair hukukihaber.net için hazırlanan Adana Barosu'nun düşünceleri şöyledir;
 
1136 sayılı Avukatlık Yasasının 1. Maddesine göre avukatlık, kamu hizmeti niteliğinde serbest bir meslektir. Avukat, yargının kurucu unsurlarından olan bağımsız savunmayı serbestçe temsil etmektedir. Böylelikle avukatlık mesleğine kabulde özel şartlar aranması yerinde bir uygulamadır.

Anayasa Mahkemesinin vermiş olduğu iptal kararı, Baroların ve Türkiye Barolar Birliğinin takdir yetkisine sınırlama getirmektedir. Avukatlık Yasasının 5. Maddesinin c fıkrasındaki düzenlemeye benzer bir düzenleme 2802 sayılı Hâkimler ve Savcılar Yasasının adaylığa atanabilme nitelikleriyle ilgili 8. Maddesinin j fıkrasında bütün diğer yasal koşulları taşısa da  “Hakim ve Savcılara yakışmayacak tutum ve davranışta bulunanların “ atanamayacağını düzenlemektedir. Hakim ve Savcıların atanmasında bu düzenlemenin geçerliliğini koruması karşısında, yargının kurucu ve asli unsurlarından olan savunmanın mesleğe kabulde çeşitli şartlar araması en doğal hakkıdır. Avukatlık mesleğine kabulde baroların böyle bir takdir yetkisi bulunmalıdır eğer baro takdir yetkisini sübjektif ve keyfi biçimde kullanmışsa bu karar, zaten yargı denetimine tabidir.  İlgili kişi veya dava konusu olayda olduğu gibi Adalet Bakanlığı konuyu idari yargıya götürebilmekte ve ilgili karar yargı denetiminden geçmektedir.  Baro takdir hakkını doğru ve yerinde kullanmış, objektif karar vermişse dava rededilmekte, takdir hakkını keyfi ve sübjektif olarak kullanılmışsa karar iptal edilmektedir. Açıladığımız nedenlerle Anayasa Mahkemesinin iptal kararına dair gerekçesi yanlış ve yerinde değildir.  Avukatlık Yasasındaki bu düzenlemeden özellikle kimi yargıçlar şikâyetçiydi. Çünkü yargıçlık döneminde avukatlık mesleğine saygı duymayan, savunmayı şekli unsur olarak gören, yok sayan, TBB ‘nin kurucu başkanı, Rahmetli Prof. Dr. Faruk EREM’in tabiriyle “ Avukatı, sanığın cübbe giymiş suç ortağı olarak gören” savunma hakkını kısıtlayan ve savunmaya düşmanca davranan kimi yargıçlar emekli olunca avukatlık yapmak için baroya başvuruyorlardı. Kimi barolarda Avukatlık Yasasının 5c maddesi uyarınca bu kişileri mesleğe kabul etmiyordu. Bundan duyulan rahatsızlık da vardı. Böylelikle baroların tamamen haklı ve objektif kriterlerle de olsa takdir hakları ortadan kaldırılmıştır. Gerekçeli karara bu yönleriyle katılmamaktayız. Kamuoyunun ve meslektaşlarımızın bilgisine saygıyla sunarım.
  
Av. Mengücek Gazi ÇITIRIK
Adana Barosu Başkanı

hukukihaber.net