Adalet Bakanı Sadullah Ergin, komisyonun kuruluşuyla ilgili kanun tasarısının Bakanlar Kurulu'na sunulduğunu belirterek, ''Komisyonun yaptığı çalışma sonucunda ortaya koyduğu performans AİHM tarafından kendi kriterlerine uygun kabul edilirse, bu yöntem etkin bir iç hukuk yolu olarak değerlendirilirse AİHM'deki 3 bin civarındaki dosyanın çözümü bu komisyon marifetiyle yapılacak'' dedi.

AA Editör Masası'na konuk olan Ergin, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi'ndeki (AİHM) dosyaların azaltılması için yürütülen çalışmalara ilişkin ayrıntıları anlattı.

Yargı Reformu Strateji Belgesi'ne ilişkin eylem planının 2009 sonbaharından itibaren uygulamaya konduğunu hatırlatan Ergin, geçen sürede yapılmasını taahhüt ettikleri faaliyetlerin yüzde 70'inin gerçekleştirildiğine işaret etti. Kısa, orta ve uzun vadeli olarak sınıflanan çalışmaların hedeflenenden hızlı ilerlediğini vurgulayan Ergin, ''Öngörülen hedeflerin yüzde 70'ini iki yılda gerçekleştirmiş olduk. 2010'da yapılan anayasa değişikliği bunda önemli yer tutuyor'' dedi.

''AİHM'de Türkiye'den çokça şikayet bulunması ve en çok ihlal alan ülke konumunda olmamız bizim açımızdan kabul edilebilir değildir'' diyen Ergin, iç hukukta bunun nedenlerini ortadan kaldırmaya dönük çalışmalar yaptıklarını, AİHM ile de bu konuda görüş alışverişinde bulunduklarını kaydetti.

Bir yıl içerisinde uzlaşmanın zeminini oluşturacak bir sistem öngördük

Türkiye'den AİHM'ye en çok, uzun yargılamalardan dolayı mağdur olduğunu düşünen Türk vatandaşlarının başvurduğunu dile getiren Ergin, Avrupa Konseyi ve AİHM'e Türkiye'de bu konuda bir iç hukuk yolu oluşturulmasını, vatandaşların mağduriyetlerini telafi etmek için bu mekanizmaya başvurmasını, vatandaşla uzlaşarak bu sorunun ülke içinde çözümünü önerdiklerini belirtti. Ergin, sözlerini şöyle sürdürdü:
''Mahkeme bizim bu teklifimizi olumlu karşıladı ve bize bir pilot uygulama teklif etti. Bir vatandaşımızın dosyasını pilot olarak önerdi. Buna dönük olarak biz bir kanun tasarısı hazırladık. Bu kanun tasarısına göre oluşturulacak komisyon vatandaşlarımızın müracaatını alacak. Bu müracaatı en geç 9 ay içerisinde karara bağlayacak ve bu karar üzerine vatandaş bundan memnun olmazsa Ankara Bölge İdare Mahkemesi'ne gidebilecek. Bölge İdare Mahkemesi de en geç 3 ay içerisinde bunu sonuçlandıracak. Toplamda en fazla bir yıl içerisinde sonuçlanacak bir süreçte kendi vatandaşımızla uzlaşmanın zeminini oluşturacak bir sistem öngördük. Bunun tasarısını hazırladık ve Cuma günü itibariyle Bakanlar Kurulu'na bu tasarıyı sevk ettik.''

''AİHM şuanda bu dosyalarla ilgili görüşme yapmıyor''

Komisyonda Adalet Bakanlığı ve Maliye Bakanlığı'ndan temsilcilerin yer alacağı bildiren Ergin, ''Komisyonun yaptığı çalışma sonucunda ortaya koyduğu performans AİHM tarafından kendi kriterlerine uygun kabul edilirse, bu yöntem etkin bir iç hukuk yolu olarak değerlendirilirse AİHM'deki 3 bin civarındaki dosyanın çözümü bu komisyon marifetiyle yapılacak. AİHM bu dosyaları karara bağlamayacak. AİHM Türkiye'ye şuanda süre vermiştir ve bu verdiği süre içerisinde bu dosyalarla ilgili görüşme yapmamaktadır'' diye konuştu.

Hazırlanan tasarıyla sadece uzun yargılamalara ilişkin bir düzenleme öngörmediklerini, Bakanlar Kurulu'nun vereceği yetkiyle komisyonun farklı ihtilaflara da bakabileceğini anlatan Ergin, AİHM'de Türkiye aleyhine açılmış mülkiyet hakkı ihlalleriyle ilgili dosyaların da komisyon gündemine gelebileceğine işaret etti. Ergin, ''Yine pilot uygulamayla bu komisyon rüştünü ispat ettikten sonra AİHM bize bu dosyaları gönderecektir'' dedi.
Ergin, komisyonun kurulmasına ilişkin tasarının yasama yılı sona ermeden yasalaşacağını umduğunu da söyledi.

Komisyonda, vatandaşla belli bir tazminat üzerinde uzlaşarak ihtilafı bitirmeyi öngördüklerine ifade eden Ergin, AİHM'in de uzun yargılama şikayetlerini inceleyerek davanın daha kısa sürede bitirilip bitirilemeyeceğine baktığını, vatandaşı haklı görmesi halinde de ihlal kararı vererek tazminat belirlediğini söyledi.

AİHM ile ilgili sürecin de üç, dört bazen beş yıl sürdüğüne dikkati çeken Ergin, ''Türkiye'den kalkıp Strasbourg Mahkemesi'nde hak aramak çok kolay değil. Hem masraflı hem zahmetli bir iş. Biz şimdi bu imkanla vatandaşı Strasbourg'a gitmekten kurtaracak tedbirleri getirmiş oluyoruz'' dedi.

''Türkiye, İnsan Hakları Mahkemesi nezdindeki olumsuz karnesini kısa ve orta vadede düzeltecek''

AİHM'de ihlal kararı çıkan ülkeler içerisinde Türkiye'nin ilk sırada olduğunu söyleyen Ergin, bunu değiştirmek için önemli adımlar attıklarının altını çizdi. Ergin, bu adımları şöyle sıraladı:

''Birincisi, Anayasa Mahkemesi Türkiye İnsan Hakları Mahkemesi gibi çalışacak ve bu sıfatla vatandaşların bireysel başvurularını kabul etmeye başlayacak. Bu da Türkiye'den Strasbourg'a giden müracaatları önemli ölçüde engelleyecektir. İkincisi oluşturduğumuz bu iç hukuk yoluyla mahkemede bekleyen 15 bin civarında dosyanın önemli bir kısmını kendi iç mekanizmamızla çözümleme yolunu açmış olduk. Bu şekilde AİHM'in önünde bulunan dosyaların bir kısmını da iç hukuk yoluyla telafi etme, çözüme kavuşturma yolunu açmış oluyoruz. Bu şekilde Türkiye, İnsan Hakları Mahkemesi nezdindeki olumsuz karnesini kısa ve orta vadede düzeltecek ve bizleri mutsuz eden bu sonuçtan kurtaracaktır.
AİHM ile Türkiye'den giden hakimlerimiz aracılığıyla interaktif bir çalışma süreci içerisine girdik. Orada Türkiye aleyhine gelen başvurular tasnif ediliyor, bu başvurularda diyelim ki 300, 500 dosya aynı konuya ilişkin, bu başvuruların yapılmasına neden olan falanca kanunda şöyle bir madde var, bu hakimlerimiz bize bunu ihbar ediyorlar. Biz orada yaptığımız bir düzenlemeyle 300, 500 dosyayı bir anda Mahkeme'nin gündeminden düşürebiliyoruz.''

UYAP sistemiyle AİHM'in veri tabanı sisteminin entegre edilmesine yönelik çalışmalar sürdürüldüğünü de anlatan Ergin, Dışişleri Bakanlığı ile yapılan protokol gereği dış politikayı ilgilendiren spesifik konular hariç AİHM nezdindeki tüm savunmaların 1 Mart 2012 tarihi itibarıyla Adalet Bakanlığı tarafından yapıldığını hatırlattı. Ergin, HSYK'nın hakim ve savcıların terfisinde AİHM kararlarına gösterdikleri özeni ve uyumu da dikkate alacağını, tüm bu tedbirlerin Türkiye'nin kısa ve orta vadede AİHM'deki karnesini düzelteceğini umduklarını kaydetti.

Yurtdışı temsilciliklerde adli müşavirler görev yapacak

Yurtdışındaki daimi temsilciliklerde Adalet Bakanlığı mensuplarının da görev yapmasına ilişkin Adalet Bakanlığı ile Dışişleri Bakanlığı arasında protokol imzalandığının hatırlatılması ve ayrıntıların sorulması üzerine Ergin, Ankara'da büyükelçiliği bulunan büyük ülkelerin temsilciliklerinde adli müşavirlerin görev yaptığını, bu kişilerin Türkiye'deki vatandaşlarının mahkemelerini ve ülkelerinin Türk adaletinden taleplerini takip ettiklerini belirtti.

Türkiye'nin dışişleri teşkilatlanmasında ise böyle bir kadro olmadığını ifade eden Ergin, şöyle devam etti:
''Dışişleri Bakanlığımız ile şöyle bir anlaşmaya vardık; Türk vatandaşlarının yoğun yaşadığı merkezlerde, Almanya, İngiltere, Fransa, İtalya, Hollanda ve Atlantik ötesinde New York ve Washington merkezleri öncelikli olmak üzere, ilk etapta buralara elemanlarımızı hazırladık, kısa süre içerisinde inşallah gönderiyoruz. Büyükelçilikler, konsolosluklar ve temsilciliklerde görev yapacak adli müşavirler hem vatandaşlarımızın ihtiyacını karşılamak üzere onlara katkı sunacak hem de bizim Türkiye olarak o ülkelerden adli konulardaki taleplerimizi takip edecekler. İade taleplerimiz var, mahkum iadeleri değişim taleplerimiz var. Bunlar yazışmalarla devam ederken şimdi bunu takip edecek, bu işleri bilen, mevzuata hakim, dünya hukukuna vakıf elemanlarla yerinde takip edeceğiz. Bunların daha etkin karşılanmasını sağlayacak çalışmaları yapacaklar. Bununla Türkiye'nin menfaatlerinin yurtdışında takibi noktasında önemli bir katkı sunacağımızı düşünüyoruz.''

Taslak ne getiriyor?

Ergin, hazırladıkları Yargılama Sürelerinin Uzunluğu ile Mahkeme Kararlarının Geç veya Kısmen İcra Edilmesi ya da İcra Edilmemesi Nedeniyle Tazminat Ödenmesine Dair Kanun Tasarısı'nın ayrıntılarını AA Editör Masası'nda paylaştı.

AİHM'e yapılmış başvuruların tazminat ödenmek suretiyle çözümüne ilişkin esas ve usullerin belirlenmesi amacıyla hazırlanan taslağa göre, kanun, ceza hukuku kapsamındaki soruşturma ve kovuşturmalar ile özel hukuk ve idare hukuku kapsamındaki yargılamaların makul sürede sonuçlandırılmadığı, mahkeme kararlarının geç veya kısmen icra edildiği ya da icra edilmediği iddiasıyla AİHM'e yapılmış başvuruları kapsayacak.

Taslağa göre, idari nitelikteki soruşturmalardan kaynaklanan başvurular hakkında bu kanun hükümleri uygulanmayacak.
Kanun kapsamında yapılacak müracaatlar hakkında karar vermek üzere Adalet Bakanlığı'nın merkez, bağlı ve ilgili kuruluşlarında çalışan hakim ve savcılar arasından Adalet Bakanı tarafından atanacak dört kişi ile Maliye Bakanı tarafından atanacak bir kişiden oluşan toplam beş kişilik bir komisyon kurulacak. Komisyon Başkanı bu üyeler arasından Adalet Bakanı tarafından seçilecek. Komisyon üye sayısının salt çoğunluğu ile toplanacak ve toplantıya katılanların salt çoğunluğuyla karar verecek.

Komisyonun sekretarya hizmetleri Adalet Bakanlığı'nca yürütelecek. Kamu kurum ve kuruluşları ile yargı mercileri, Komisyonun görevi kapsamında ihtiyaç duyduğu her türlü bilgi ve belgeyi gecikmeksizin komisyona göndermek zorunda olacak.
Komisyona müracaat, AİHM'e başvuru tarihini ve numarasını gösteren resmi kayıt kabul mektubu, başvuru formu ve diğer ilgili bilgi ve belgelerle birlikte, müracaat edenin kimlik bilgilerini içeren imzalı bir dilekçeyle yapılacak. Başvuran, bu kanunun yürürlüğe girdiği tarihten itibaren altı ay içinde komisyona müracaat edebilecek. Bu süre içinde müracaatta bulunmayanlar AİHM'in münhasıran iç hukuk yollarının tüketilmemiş olması gerekçesine dayanan kabul edilemezlik kararının kendilerine tebliğinden itibaren bir ay içinde de komisyona müracaat edebilecek.

9 ayda karar verecek

Müracaatın Cumhuriyet başsavcılıkları aracılığıyla da yapılması mümkün olacak. Cumhuriyet başsavcılığı, müracaat evrakını derhal Komisyona gönderecek. Bu durumda Cumhuriyet başsavcılığına yapılan müracaat tarihi esas alınacak. Yapılacak müracaatlar her türlü vergi, resim ve harçtan muaf tutulacak.

Komisyon; müracaat konusu başvurunun, AİHM tarafından öngörülen iç hukuk yollarının tüketilmesi koşulu dışındaki diğer kabul edilebilirlik şartlarını taşımadığını, komisyona süresinde müracaat edilmediğini, müracaat edenin hukuki menfaati olmadığını, müracaatın belirtilen madde kapsamına girmediğini tespit ederse müracaatı reddedecek.

Komisyon, müracaat hakkında dokuz ay içinde kararını verecek. Komisyon kararlarına karşı tebliğ tarihinden itibaren onbeş gün içinde komisyon aracılığıyla Ankara Bölge İdare Mahkemesi'ne itiraz edilebilecek. Ödenmesine karar verilen tazminat, kararının kesinleşmesinden itibaren üç ay içinde Maliye Bakanlığı tarafından ödenecek. Üç ay içinde ödeme yapılmaması halinde, tazminat kanuni faiziyle birlikte ödenecek. Bu ödeme her türlü vergi, resim ve harçtan muaf olacak.Kanun, 5 Mayıs 2012 tarihi itibarıyla AİHM nezdinde kaydedilmiş başvurular hakkında uygulanacak.

Genel gerekçe

Tasarı taslağının genel gerekçesinde, son yıllarda hızla sürdürülen yargı reformu çalışmalarına rağmen, çeşitli sebeplerle yargılama sürelerinin bazen uzayabildiği ve makul sürelerin dışına taşabildiği belirtildi. Bu nedenle AİHM'e yapılan başvurularda sonucu Türkiye aleyhine verilmiş çok sayıda ihlal kararı bulunduğu vurgulanan genel gerekçede, AİHM verilerine göre geçen yıl sonu itibarıyla, Türkiye aleyhine AİHM önünde toplam derdest başvuru sayısının 15 bin 940 olduğu, bunlardan yaklaşık 2 bin 500'ü uzun yargılama iddiasını içerdiği belirtildi. Bu sayının 2012 yılı sonuna kadar 3 bin 500'ü bulabileceğinin tahmin edildiği kaydedildi.

AİHM'in, kendisine yapılan benzer nitelikteki çok sayıda davada, aleyhine başvuru yapılan devlette insan hakları ihlaline yol açan sistematik ve yapısal bir sorunun varlığını tespit ettiğinde, pilot karar uygulaması yapabildiği hatırlatılan gerekçede, pilot karara konu yapısal sorunu çözmek için ilgili devlete belli bir süre veren AİHM'in, bu süre zarfında beklemeye aldığı başvuruları incelemediği ve ilgili devletin konuyu iç hukukunda çözüme kavuşturacak bir düzenleme yapmasını beklediği ifade edildi.

AİHM'in 2009'da verdiği bir kararında, başvuruya konu davanın makul sürede sonuçlandırılmadığını belirttikten sonra, Türkiye'ye uzun yargılama iddiaları konusunda başvurulabilecek etkin bir iç hukuk yolu bulunmadığını vurguladığı ve böyle bir iç hukuk yolunun kurulmasını önerdiği hatırlatıldı.

AİHM'in daha sonra, uzun yargılama iddiasıyla yapılan Ümmühan Kaplan başvurusunu pilot dava seçerek, 20 Mart 2012'de karara bağladığı belirtilen gerekçede, bu kararda AİHM'in, Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi'nin adil yargılanma hakkına ilişkin 6. maddesi kapsamında uzun yargılamaya ilişkin ihlallerin Türkiye'de uzun yıllardır devam ettiğini ve konunun iç hukuk düzeninde yapısal ve sistematik bir problem oluşturduğunu, bu konuya ilişkin önündeki çok sayıda davanın askıda olduğunu, bu sebeple pilot karar prosedürünü uygulayacağını belirttiği kaydedildi.

Gerekçede, ''İnsan haklarına saygı ve insan hakları konusunda ortaya çıkan aksaklıkları kendi iç hukukumuzda çözüme bağlama ilkeleri ile Ümmühan Kaplan kararının gereğinin yerine getirilebilmesi için, bu Kanun Tasarısı hazırlanmıştır. Tasarının amacı, AİHM'e yapılmış başvuruların tazminat ödenmek suretiyle çözüme kavuşturulmasıdır. Böylece, hem insan haklarına saygı ilkesinin tam anlamıyla tesis edilmesi, hem de ülkemizin uluslararası alanda insan haklarına saygı konusunda özensiz olduğu şeklindeki bir algının önüne geçilmesi hedeflenmektedir'' denildi.


AA