Yılmaz, makamında AA muhabirinin sorusu üzerine, Avukat Ömer Kavili'nin, duruşma salonundaki tartışma nedeniyle gözaltına alınıp tutuklanmasına, ardından da tahliye edilmesine ilişkin süreçle ilgili bilgi verdi.

Mehmet Yılmaz, Kavili'nin tutuklanmasını isteyen savcı Süleyman Erturan ile tutuklama kararı veren hakim Görkem Bayraktutan hakkında inceleme kararı verildiğini kaydetti.

İnceleme kararının Adalet Bakanı Abdulhamit Gül'ün iznine gönderildiğini bakan imzasının da tamamlandığını kaydeden Başkanvekili Yılmaz, müfettişlerin hukuka aykırılık veya yetki aşımı bulunup bulunmadığı konusunu araştıracağını ve raporunu sunacağını kaydetti.

Müfettişlerin hazırlayacağı rapor, HSK 2. Dairesince ele alınacak.

"Her alanda dayanışmaya ihtiyaç var"

Yargının yeniden yapılandığı, yeni mahkemelerin kurulduğu, istinaf mahkemelerinin devreye alındığı bir dönemde mevcut sorunlar da ortadayken en fazla dayanışmaya ihtiyaç duyulan bir süreçten geçildiğini dile getiren Yılmaz, sadece yargı için değil her alanda dayanışmaya ihtiyaç duyulduğunu söyledi.

Herkesin iyi niyetli olması gerektiğinin altını çizen Yılmaz, "Herkes bağcıyı dövme değil de üzüm yeme niyetinde olmalı. Şimdi 'Aynı gemideyiz' diye moda bir tabir var, gerçekten aynı gemideyiz. Türkiye'de yargı güvenilmez, inanılır olmaktan uzak bir noktaya düşerse bunda kaybeden topyekun millet ve devlet olacak." dedi.

Adaletin, devletin temeli olduğunu ve bu temel üzerine ancak güzel şeylerin inşa edilebileceğini dile getiren Yılmaz, vatandaşların adliyeye güvenle girip huzurla ayrılması gerektiğini ifade etti.

Başkanvekili Yılmaz, şunları kaydetti:

"Avukatın da hakimin de savcının da görev tanımları başlangıçta belli. Yargılamanın kutsallığı, yargı görevine atfedilen önem, yargı görevi yapan hakim ve savcıya bu milletin verdiği değer, başka hiçbir ülkede yok. Bütün dünyada hakimlik savcılık görevi önemlidir ama benim ülkemde geleneksel olarak hakim ve savcılara atfedilen değer diğer ülkelerin çok çok üstündedir. Bu noktaya layık olmak hakim ve savcımızın en büyük borçlarından bir tanesi. Avukat arkadaşlarımız da hakim arkadaşlarımız da yargılama faaliyetinin ayrılmaz bir bütünü. Savunma yargılama içinde önemli bir görev ifa ediyor. Adaletin tecellisinde en önemli unsur. Ama mahkemenin düzenli yürütülmesi ve herkesin orada güvenli hissetmesi de mahkemeye duyacağı saygıyla doğru orantılı. Avukat da mahkemeye olağanüstü saygı gösterecek. Hakime saygının ötesinde bir saygı bu. İsme, oradaki hakime değil yargılama faaliyetine duyduğu saygının gereği, avukat belli bir davranış, mesleki etik kuralları içinde hareket edecek. Hakimlerimiz de aynı şekilde onların da mesleki etik kuralları var. Her kural yazılı değil. Hiçbir hakim, savcı, avukat bunları unutmayacak. Üzüm yeme anlayışıyla görev ifa edilir, herkes üzerine düşen sorumluluğu ciddiyetle yerine getirirse çok daha sağlıklı bir adalet işleyişinden söz edebileceğiz."

"Sosyal hastalıklar hastanesi"

Sorunlar da yaşanabileceğini, adliyelerin "sosyal hastalıklar hastanesi" denilebilecek bir yapı olduğunu belirten Yılmaz, "Böyle bir yapı içinde tartışmalar olacak, bazen sinirler gerilecek ama hiç unutmayalım o mesleki nezaket çizgisini ne avukatımız ne hakimimiz ne savcımız aşacak." diye konuştu.

Hakim ve savcıların fedakarca çalıştığını, üzerlerindeki iş yükünün ortada olduğunu dile getiren Yılmaz, şöyle devam etti:

"Ailelerini bile ihmal ediyorlar. Bu kadar ağır yükün altında bazen istenmeyen birtakım olayların gelişmesi doğal. Her taraf çok sabırlı olacak, bilecek ki o kötü niyetten değil, yorgunluktan kaynaklanan bir takım şeyler de olur. Ama şunu avukat hiç unutmayacak, mahkemeye baştan ön yargı, hakime, savcıya baştan nezaketsizlik, tavırlarıyla bunu göstermek hoş bir şey değil. Hakim, savcı yargılamasını tarafsız yürütecek ama avukat arkadaş ondan bunu beklerken yargılamayı yürütenlere de saygı gösterecek. Bunlar zorunlu durumlar. Bunun dışına hiç kimse taşmamalı. Böyle istenmeyen olaylar gelişince herkes üzülüyor, ülkemiz lüzumsuz yere hak etmediği bir pozisyonla karşı karşıya kalıyor. Daha yaygın olaylarla karşılaşacağımızı sanmıyorum."

Süreç

İstanbul 28. Ağır Ceza Mahkemesince, Silivri Ceza İnfaz Kurumları karşısındaki binada, terör örgütü DHKP-C'ye üye oldukları gerekçesiyle 25 sanığın yargılandığı dava sırasında, Mahkeme Başkanı ile sanık avukatı Ömer Kavili arasında tartışma çıkmış, Mahkeme Başkanı'na yönelik itirazlarını sürdürmesi üzerine Kavili, görevli jandarma ekiplerince salondan dışarı çıkarılmıştı.

Avukat Ömer Kavili, savcılıkça başlatılan soruşturma kapsamında gözaltına alınmış, Silivri Sulh Ceza Hakimliğince tutuklanmış, ardından adli kontrol şartıyla serbest bırakılmıştı. (AA)