Hukukun üstünlüğü ve evrenselliğinin hayata geçirilmesiyle mesleğin daha saygın bir noktaya çıkarılacağını, toplumsal iyiliğin ve dünya barışının ancak hukuksal sınırlar içinde gerçekleşebileceğini barış içinde yaşanan dünyada ‘insan’ın hak ve onuruyla daha özgür yaşayabileceğine inandığını vurgulayan Tolunay, “Çağ değişir, yaşam değişir, biz hep insanı savunuruz” dedi.

Baronun, mesleğin onurunu, saygınlığını ve deneyimini dünden yarına taşıyan bayrağın, daha yükseğe çekilmesinde bir kilometre taşı olduğuna işaret eden Tolunay, şunları söyledi:

“Baroların toplumsal yaşamdaki saygınlığı mesleğe saygıyı da doğuracaktır. Barolar, adaletin gerçek anlamda hayata geçirilmesinde, toplumun vicdanı olmalıdır. Genç meslektaşların geleceğe umutla ve iyimserlikle bakmasını sağlayan, her meslektaşını bir aile sıcaklığı ile kucaklayan bir anlayışta olmalıdır. İnsanlık tarihinden süzülerek gelen, hukuk önünde eşitlik ve adil yargılanma hakkı, yaşam hakkı ile birlikte anılmaktadır. Yani savunma, yaşam kadar değerlidir. Savunurken kendi hakkımızı da öncelikle savunmak zorundayız. Çağ değişir, yaşam değişir, biz hep insanı savunuruz. 32 yıldır ifa etmiş olduğum mesleğimi de savunmak için adayım.”

MİLLETVEKİLLERİNE ÇAĞRI YAPTI

Adana Baro Başkanlığı’na adaylığını açıklayan Av. Ülkü Tolunay, Türkiye Büyük Millet Meclisi’nde görev yapacak 127 hukukçu milletvekiline de çağrı yaptı. Milletvekillerini çok önemli görevlerin beklediğini vurgulayan Tolunay, “Meclis ülkenin genel sorunlarının yanında bağımsız, tarafsız, etkili ve verimli bir yargı anlayışının hayata geçirilmesi için mesleki alanda yasal düzenlemelerde barolarla işbirliğine önem vermelidir” dedi.

Mecliste bugün yemin edecek milletvekillerinin demokrasinin temel kuralını unutmadan hareket etmesi gerektiğini dile getiren Tolunay, şöyle konuştu

“Temel haklar çoğunluğun keyfine bağlı olamaz. Hukuk ve yargı siyasi bir tasfiye aracı olamaz. Demokrasi bir eşitlik fikridir, bu fikrin toplumda ve yönetim anlayışında hayat bulmasıdır. Eğitimde, sağlıkta, iş yaşamında ama asıl önemlisi hukukta. İnsanımız uğradığı her haksızlıkta ‘Ankara’da yargıçlar var’ diyebilmelidir. Bu yüzdendir ki yeni meclis hukuka ve hukukun üstünlüğüne saygıyı kağıt üzerinde ya da mitinglerde kullanılan bir malzeme olmaktan çıkarmalıdır.

Savunma hakkının kullanılmasının önündeki yasal ve fiili engeller kaldırılmalı, çoğunluğu dar gelirli insanlardan oluşan toplumumuzda, herkesin kendini avukatıyla temsil edebilmesi için yeni yasalar çıkarılmalıdır. Herkes hukuk güvenliğinden yararlanmalı, hukuk sigortasına dair yasalar çıkarılarak savunma hakkı yaygınlaştırılmalıdır. Elbette hukuk camiasının sorunları bunlarla sınırlı değildir; ancak ideal hukuk düzenine ulaşma yolunda başlangıç adımları olarak hukuka da dokunmak tartışılmaz bir gerekliliktir.”