"Herhangi bir gün:

Sabah 9.30 duruşması için, mutlaka duruşma saatinden 10 -15 dk önce gitme obsesyonumdan mütevellit 9.15 itibariyle adliyedeyim. birkaç avukat daha var benim gibi erken gelmiş, sanki 9.30 dedinmiydi şak, başlayacak duruşma. sessiz sessiz bekliyoruz.

Saat 9.30. gelen avukat sayısı: 1000 - Karşılayan hakim: 0. 
Salon hala kapalı.

Saat 10'a geliyor. Salon açıldı, katiple mübaşir bilgisayarı açıyor filan, dosyaları sıralıyor. hakim hala yok.

10.30'a doğru başlıyor duruşmalar. Hakim servisle geliyormuş da, servis gecikmiş filan. İyi madem diyoruz.

BENİM DURUŞMAYA BİN YIL VAR

Duruşmayı bekliyorum ama daha bin yıl var benimkine, sıramı hatırlamıyorum ama sonlardaydım.

Öğle arasına azcık kala çıkıyorum duruşmadan. Bir tek adımı söyleyip çıktım zaten, 2 saniye içindi tüm o bekleyiş. Diğer adliyelerdeki işlerime halim kalmıyor. Kahvaltı da yapmamıştım zaten duruşmaya koşucam diye. gidip bişeyler atıştırıp ofise dönüyorum. Ve bütün gün, eritmeye çoktaaaan başlamış olmam gereken evrak yığınıma öööyle bel bel bakıp duruyorum."

Avukatların büyük çoğunluğunun sıradan bir günü böyle mi geçiyor dersiniz?