Adana Baro Başkanı Av. Veli Küçük, Söke Asliye Hukuk Mahkemesi'nin, Avukatlık Kanunu'nun 164. maddesinin son fıkrasının "dava sonunda kararla tarifeye dayanılarak karşı tarafa yüklenecek vekalet ücreti avukata aittir" şeklindeki birinci cümlesinin iptali istemiyle Anayasa Mahkemesi'ne başvurması üzerine de görüşlerini ifade etti.

RAHATSIZLIK VERİCİ

Av. Küçük, “Karşı taraf vekalet ücreti, verilen hukuksal yardım sonrası bir mahkeme kararı ya da icra takibi nedeniyle elde edilen bir avukatlık ücrettir. Ülkemizde mesleğimizin ifa edildiği ilk günlerden ve  hukuksal hizmetin esas alındığı yıllardan beri elde edildiğinde, alındığında avukata ait bu karşı vekalet ücretinin son günlerde yeniden tartışma konusu haline gelmesi bizler adına rahatsızlık vericidir.

2002 ve 2004 yıllarında da Anayasa Mahkemesinin gündemine gelen bu konunun, yasanın açık hükmüne rağmen ve daha evvel iki kez ret edilmiş iken bugün Söke Asliye Hukuk Mahkemesinin talebiyle yeniden Anayasa Mahkemesinin gündeme gelmesini yanlış buluyoruz.

AYM BAŞKANI İLE GÖRÜŞÜLECEK


Avukatlık mesleği kamu hizmetidir. Toplumda saygınlığı olan ve yurttaşın adalete erişimde en önemli unsurdur. Mesleğimizin saygınlığı ve ekonomik gücünün korunması ve bağımsızlığın sağlanması için elde edilen kazanılmış haklarımız artık tartışılmamalıdır. Adana Barosu olarak biz, Ankara Barosu, Aydın Barosu ve Antalya Barosu Başkanı ile birlikte Anayasa Mahkemesi Başkanını 15 Eylül 2017 Cuma günü makamında ziyaret ederek görüşme yapacağız ve konu hakkındaki görüşlerimizi paylaşacağız.” dedi.

TBB, AYM'ye taşıdı

Türkiye Barolar Birliği Başkanlığı, 1136 sayılı Avukatlık Kanunu'nun 164. maddesinin beşinci fıkrasının iptali için Söke Asliye Hukuk Mahkemesi'nce iptal talebiyle Anayasa Mahkemesi'ne itiraz başvurusunda bulunmuştu.

Anayasa Mahkemesi'ne verilen Dilekçe için tıklayınız


RUHSAT HEYECANI

Adana Barosu Mahmut Esat Bozkurt Avukatlar Salonunda gerçekleşen tören ile staj dönemlerini başarıyla tamamlayan stajyer avukatlar meslek yeminlerinin ardından cübbe giyerek ruhsatnamelerini aldılar.

Törene Adana Cumhuriyet Başsavcı Vekili Musa Önel,  Adana Baro Başkanı Av. Veli Küçük, Baro Başkan Yardımcısı Av. Sabahattin Gümüş, Genel Sekreteri Av. Semih Gökayaz, Baro Saymanı Av. İlknur Önal, Yönetim Kurulu Üyeleri Av. Özge Doğan İşcan, Av. Furkan Kılıç, avukatlar ve avukat yakınları katılırken salona sığmayan pek çok kişi de töreni ayakta izledi.

Adana Baro Başkanı Av. Veli Küçük, adli tatil sonrası bugün verilecek ruhsatlarla 49 meslektaşının aralarına katılmasından duyduğu mutluluğu ifade etti. Av. Küçük,”  Baro bünyemizde 2332 avukat, 383 stajyer avukatı barındırıyoruz.  Türkiye’nin 6. büyük barosu olarak her geçen gün daha da büyüyüp güçleniyoruz. Genç avukatlarımızın meslek etiğine ve kurallarına bağlı kalacağına inancım tamdır. Her birinize hiçbir bir karşılık beklemeksizin bugüne gelmenize maddi ve manevi  tüm olanaklarını sunan, emek harcayan ve şu anda karşımda bizlere ışıltılı gözlerle bakan ailelerinizi de kutluyorum. Ruhsatın gerçek sahibi onlardır” dedi.

YARGITAY’IN ÖZGECAN KARARINA TEPKİ

Adana Baro Başkanı Av. Veli Küçük, Yargıtay tarafından bozulan ve Tarsus 1. Ağır Ceza Mahkemesinde yeniden görülen Özgecan Aslan davasının ilk duruşmasına katıldıklarını belirterek,

"Bu karar tüm diğer benzer davalara da emsal olacaktır. Ancak Yargıtay, sanık Fatih Gökçe hakkında ‘canavarca hisle adam öldürme’ suçundan verilen cezayı onarken cinsel saldırı suçundan dolayı verilen hapis cezasını garip bir şekilde delil yetersizliği gerekçesiyle bozmuştur.

Oysa dosyadaki tüm deliller, birlikte değerlendirildiğinde sanığın cinsel saldırı suçundan cezalandırılması için yeterli delil ve yaşamın olağan akışına uygun unsurlar bulunmaktadır.  Adaletin tecelli etmesi için, Özgecan için, tüm kadınlar için ve şiddete maruz bırakılmış tüm kadınlarımız için adalet istiyoruz. Zira yerel mahkemece ortaya konan durumdan da anlaşılacağı gibi sanığın cinsel saldırı suçunun delillerini ortadan kaldırmak için diğer sanıklarla birlikte bu cinayeti işlediği açıktır. Ne yazık ki, 2017 yılı Ağustos ayında 27 kadın erkek şiddeti nedeniyle hayatını kaybetti. Biz bu 27 kadınımızın ve daha önce öldürülenlerin de hakkını aramak ve hiç bir kadınımızın öldürülmemesi için mücadele etmeye ve duruşmaları takip etmeye adliye önlerinde ve Türkiye'nin bütün meydanlarında olmaya devam edeceğiz" diye konuştu.

CUMHURİYET GAZETESİ DAVASI

Cumhuriyet Gazetesi davası ile ilgili olarak da görüşlerini açıklayan Av. Küçük, “Dileğimiz ve isteğimiz ülkemizin olağan günlerinde düşünce ve ifade özgürlüğünün, basın ve haber alma özgürlüğünün yaşama geçmesidir. Zihinlere, düşüncelere engel olabilme hiçbir yönetimlerde mümkün olamamıştır.  Cumhuriyet gazetesi davası bu yönüyle önemlidir. FETÖ veya paralel yapılanma gibi tabansal karşılığı olmayan gerekçelerle farklı sesler ve muhalif kimlikler artık ülkemizde hedef olmamalıdır. Bu farklılıkların zenginlikler olarak algılanması demokrasinin en güzel unsurlarıdır. Bu davada tutuklu gazetecilerin ve meslektaşlarımızın bir an evvel serbest bırakılmasını ve basın özgürlüğünün önündeki engellerin kaldırılmasını ve yaşama geçmesini diliyoruz.” dedi.

 Adana Baro Başkanı Av. Veli Küçük, bugün önemli iki duruşma olduğunu belirterek, “Nevin Yıldırım da ülkemizde erkeklerin cinsel saldırısına, istismarına maruz kalmış  çarpıcı bir örnektir. Bu dosyanın yarın Yargıtay’da yapılacak mürafaasına da katılarak, Nevin’in yanında olacağız. Aynı zamanda yarının en önemli gündemi, mesleklerinden ihraç edilen akademisyen ve öğretmen olan Semih Özakça ve Nuriye Gülmen’in sanık olarak yargılanacakları dosyanın ilk duruşmasıdır.

Semih ve Nuriye sadece demokratik tepkilerini kendi canlarını hiçe sayarak barışçıl protesto hakkını kullandıkları için hedef haline gelmiştir. Somut ve ciddi,  önemli suç delili varsa devlet suçlu ve suçla mücadelesini verecektir, bu sürece destek vermek hepimizin de görevidir. Ancak, 15 Temmuz hain darbe girişimi sonrasında 20 Temmuz’da ilan edilen OHAL’in içeriğinde yer aldığı üzere Terörle Mücadele çerçevesinde olması gerekirken, içeriğinin terörden başka yaşamımızın her alanına sirayet ettiğini görmekteyiz. Bu süreçte dileğimiz ve isteğimiz halk iradesinin tecelli noktası TBMM’nin asıl irade olarak esas alınıp, egemen kılınması, KHK’lar yönteminden vazgeçilerek Meclisin işlevsel hale getirilmesidir. Anayasa Mahkemesinin KHK’ları  denetleme yetkisinin olmadığı yönünde kararı geçmiş dönem uygulamalarına ve hukuk devleti ilkesine açıkça aykırıdır” diye konuştu.



RUHSAT ALANLAR; Uğur Mert Narlı, Sibel Turaktekin, Emine Konuk, Gökhan Durnaoğlu, Ezgi Biricik, Emine Büşra Kaya ve Sergül Önal.

CÜBBE GİYDİRENLER; Av. Semih Gökayaz, Av. Ümit Şengül, Av. Muhal İkikardeş, Av. Rasime Eşelioğlu, Av. Ruken Çelik, Av. İlknur Önal ve Av. Özge Doğan İşcan.

hukukihaber.net